ORGANİZMADAKİ MİNERALLER VE ELEKTROLİTLER: YAPILARI, SINIFLANDIRILMALARI VE GENEL ÖZELLİKLERİ (2 saat) Doç. Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD.

Download Report

Transcript ORGANİZMADAKİ MİNERALLER VE ELEKTROLİTLER: YAPILARI, SINIFLANDIRILMALARI VE GENEL ÖZELLİKLERİ (2 saat) Doç. Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD.

ORGANİZMADAKİ
MİNERALLER VE
ELEKTROLİTLER: YAPILARI,
SINIFLANDIRILMALARI VE
GENEL ÖZELLİKLERİ
(2 saat)
Doç. Dr. Mustafa ALTINIŞIK
ADÜTF Biyokimya AD
2009
Mineraller
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Sodyum (Na)
Potasyum (K)
Klor (Cl)
Magnezyum (Mg)
Kalsiyum (Ca)
Fosfor (P)
Bakır (Cu)
Demir (Fe)
Çinko (Zn)
Kobalt (Co)
Molibden (Mo)
Manganez (Mn)
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Kadmiyum (Cd)
Lityum (Li)
Selenyum (Se)
Krom (Cr)
Nikel (Ni)
Vanadyum (V)
Arsenik (As)
Silisyum (Si)
Bor (B)
Kükürt (S)
İyot (I)
Flüor (F)
Na+, K+, Ca2+, Mg2+, Cl, HCO3, HPO42 önemli
elektrolitlerdir.
Elektrolitlerin fonksiyonları
• Elektrolitler, vücut sıvılarında çözünmüş
olarak bulunan yüklü taneciklerdir.
Elektrolitler,
• Ozmotik basıncın düzenlenmesinde rol
oynarlar.
• Suyun vücut sıvı bölüklerine dağılımında etkili
olurlar.
Elektrolitler,
• Asit-baz dengesinin düzenlenmesinde
etkindirler.
• Kalp ve kas işlevlerinin düzenlenmesinde rol
oynarlar.
Elektrolitler,
• Oksidoredüksiyon olaylarının
düzenlenmesine katkıda bulunurlar.
• Metabolik olayları etkilerler.
• Katalizde kofaktör görevi üstlenirler.
Sodyum (Na)
vücutta özellikle
ekstrasellüler sıvıda
temel katyon olarak
bulunur
Hücre içi sıvı ile hücreler arası sıvı arasındaki
sodyum konsantrasyon farkı, Na+-K+ ATPaz ile
sağlanan aktif taşınımın bir sonucudur.
Sodyumun işlevleri
ozmotik basıncın düzenlenmesinde etkilidir; suyun
dağılımında rol oynar
asit-baz dengesinin düzenlenmesinde Cl ve HCO3 ile
birlikte rol oynar
Sodyum,
hücre zarı geçirgenliğini düzenler
önemli bileşikler ve hücrelerin yapısında yer alır
kas-sinir uyarılmasında rol oynar; kas-sinir uyarı
denkleminin pay kısmında yer alır
Erişkin sağlıklı bir insanda serum sodyum
düzeyinin normal değeri 1407,3 mEq/L
Serum sodyum düzeyinin normalden yüksek
olması hipernatremi olarak tanımlanır.
Serum sodyum düzeyinin normalden düşük
olması hiponatremi olarak tanımlanır
Potasyum (K)
vücutta özellikle hücre
içinde bulunur;
intrasellülerin temel
katyonudur
Potasyumun işlevleri
sodyumun ekstrasellülerdeki işlevlerini
intrasellülerde üstlenir
glikolitik yolda görevli pirüvat kinazı
aktifleyen bir katyondur
doku hücrelerinin fazlalaşmasını sağlayıcı
etkisi vardır
Potasyum,
ekstrasellülerde kas aktivitesi ve özellikle
kardiyak aktivite açısından önem taşır
kas-sinir uyarılmasında rol oynar; kas-sinir
uyarı denkleminin pay kısmında yer alır
diüretik etkisi vardır
Erişkin sağlıklı bir insanda serum potasyum
düzeyinin normal değeri 3,5-5,1 mEq/L
Serum potasyum düzeyinin normalden
yüksek olması hiperpotasemi
(hiperkalemi) olarak tanımlanır
Serum potasyum düzeyinin normalden
düşük olması hipopotasemi (hipokalemi)
olarak tanımlanır
Klorür (Cl-)
temel ekstrasellüler
anyondur
Proteinat ve diğer anyonların
bulunduğu yerde klorür
iyonu azdır
Plazmada HCO3 konsantrasyonu artınca klorür
kayması diye tanımlanan olayla klorür iyonu
eritrositlerin içine kaçar. Plazmada bikarbonat
konsantrasyonu azalınca da klorür iyonu plazmaya
geri döner
Klorürün işlevleri
plazma ozmotik basıncının düzenlenmesine
katkıda bulunur
asit-baz dengesinin düzenlenmesinde rol
alır
Klorür,
su metabolizmasının düzenlenmesine
katkıda bulunur
amilazı aktifler
mide özsuyunda HCl oluşumuna katılır
Erişkin sağlıklı bir insanda serum klorür
düzeyinin normal değeri 98-108 mEq/L
Serum klorür düzeyinin normalden yüksek
olması hiperkloremi olarak tanımlanır
Serum klorür düzeyinin normalden düşük
olması hipokloremi olarak tanımlanır
Magnezyum (Mg)
potasyum ile birlikte temel
intrasellüler
katyonlardandır
Magnezyumun işlevleri
Enerji transferi, depolanımı ve kullanımı ile
ilgili enzimatik reaksiyonların katalizinden
sorumludur. Hücre solunumu, glikoliz,
kalsiyum ve sodyum gibi diğer katyonların
membrandan taşınmasında önemli bir
kofaktördür
Hücre içi kalsiyum iyon konsantrasyonunun
dinlenme sırasında düşük tutulmasını
sağlamaktadır
Magnezyum,
sinir impulslarının iletilmesinde gerekli
olan asetil kolinin sentezinde ve
yıkılmasında rol oynar
kas-sinir uyarı denkleminin payda kısmında
yer alır; sinir sisteminin aşırı duyarlılığını
azaltır. Plazmada %5 mg üzerinde
magnezyum bulunması anestezi yapar
insanda serum magnezyum düzeyinin
normal değeri 1,7-3,0 mg/dL
Serum magnezyum düzeyinin normalden
yüksek olması hipermagnezemi olarak
tanımlanır
Plazmada %5 mg üzerinde magnezyum
bulunması anestezi yapar
Serum magnezyum düzeyinin normalden
düşük olması hipomagnezemi olarak
tanımlanır
Kalsiyum (Ca)
Vücutta iskelet sistemi başta olmak üzere yumuşak
dokularda ve hücre dışı sıvılarda bulunur.
İskelet sistemi, hücre içi ve hücre dışı sıvılara
kalsiyum sağlayan ana depo olarak fonksiyon
görmektedir.
Plazma kalsiyumunun yaklaşık olarak %50 kadarı
serbest halde, %40 kadarı proteine bağlı, %10
kadarı ise bikarbonat, laktat, fosfat ve sitrat gibi
diffüze olabilen küçük anyonlarla kompleks
oluşturmuştur. Plazmada serbest (iyonize) kalsiyum
fizyolojik olarak aktiftir
Kalsiyumun işlevleri
kemiklerin ve dişlerin oluşumunda yapı taşı
olarak yer alır
kapiller damarların ve membranların
geçirgenliğini azaltır
normal kas kasılması için gereklidir
Kalsiyum,
kanın pıhtılaşması için gereklidir
hormonal etkinliklerin başlatılmasında
ikinci haberci olarak rol oynar
Kalsiyum,
sinir impulslarının naklinde etkindir.
Plazma iyonize kalsiyum konsantrasyonu,
kas-sinir uyarı denkleminin payda
kısmında yer alır
lipaz, ATPaz, süksinat dehidrojenaz gibi
bazı enzimlerin aktivatörüdür
Erişkin sağlıklı bir insanda serum total
kalsiyum düzeyinin normal değeri 8,5-11,5
mg/dL
Serum kalsiyum düzeyinin normalden
yüksek olması hiperkalsemi olarak
tanımlanır
Serum kalsiyum düzeyinin normalden düşük
olması hipokalsemi olarak tanımlanır
Fosfor (P)
Fizyolojik olarak hücre içi ve dışında
fonksiyon görür, ana deposu iskelet
sistemidir.
Hücre dışı sıvıda inorganik fosfat şeklinde
çoğunlukla primer fosfat (H2PO4) ve
sekonder fosfat (HPO42) olarak bulunur.
İnorganik fosforun işlevleri
kemik ve dişlerin oluşumunda kalsiyum ile
birlikte rol alır
kanın normal kalsiyum konsantrasyonunun
korunmasında gereklidir
nükleik asitlerin yapı taşlarındandır
İnorganik fosfor,
asit-baz dengesinin düzenlenmesinde rol alır;
H2PO4 / HPO42 tampon sistemi böbreklerde
önemli bir tampon sistemidir
enerjinin hücre aktivitesine transfer edilmesinde ve
karbonhidrat metabolizmasında gereklidir; ATP ve
fosforile metabolik ürünlerin yapı taşlarındandır
Erişkin sağlıklı bir insanda serum inorganik
fosfor düzeyinin normal değeri 2,5-4,5
mg/dL
Serum inorganik fosfor düzeyinin normalden
yüksek olması hiperfosfatemi olarak
tanımlanır
Serum inorganik fosfor düzeyinin normalden
düşük olması hipofosfatemi olarak
tanımlanır
Bakır (Cu)
Bazı metalloenzimlerin ve proteinlerin
bileşeni olan eser elementtir
Bakırın işlevleri
demirin bağırsaklardan emilimi ve dokulardan
plazmaya mobilizasyonunda etkilidir
demirin hemoglobin oluşumunda kullanılabilmesi
ve dolayısıyla eritrosit yapımı için gereklidir
Bakır,
sitokrom a, katalaz, tirozinaz, monoaminooksidaz,
askorbik asit oksidaz, ürikaz, süperoksit dismutaz,
lizil oksidaz, dopamin hidroksilaz, seruloplazmin
gibi çeşitli enzimlerin yapısına katılır veya bu
enzimlerin aktiviteleri için gereklidir
derinin keratinizasyonunda rol oynar
farelerde deneysel ateroskleroz yapar
Erişkin sağlıklı bir kişide serum bakır
düzeyinin normal değeri 65-165 g/dL
Serum bakır düzeyinin normalden yüksek
olması hiperkupremi olarak tanımlanır
Serum bakır düzeyinin normalden düşük
olması hipokupremi olarak tanımlanır
Demir (Fe)
Vücuttaki demirin yaklaşık
%70’i hemoglobinde;
%25’i ferritin ve denatüre olmuş ferritin
yapısındaki hemosiderinde;
%3-4’ü miyoglobinde;
%0,1’i sitokromlarda;
%0,1’i demir-enzim komplekslerinde;
%2’si hücreler arası sıvıda
%0,1’i plazmada transferrine bağlı olarak
bulunur
Yiyeceklerle alınan demir, çeşitli organ ve dokulara
dağılır
Demir, kanda transferrin ile taşınmaktadır. Transferrin
(siderofilin), apotransferrin adlı proteine iki adet Fe3+
bağlanmasıyla oluşan demir taşıyıcı proteindir. Demirin
hücreler tarafından alınıp kullanılması, transferrin
reseptörleri aracılığıyla olmaktadır
Demir, depolarda ferritin yapısında bulunmaktadır.
Ferritin, apoferritin adlı proteine %20-23 oranında Fe3+
bağlanmasıyla oluşmuş bir demirli proteindir
Serum demir düzeyinin normal değerinin
insanlarda 90-120 g/dL
Serum demir düzeyinin normalden yüksek
olması hipersideremi olarak tanımlanır
Serum demir düzeyinin normalden düşük
olması hiposideremi olarak tanımlanır
Çinko (Zn)
Organizmada en bol olarak prostatta
bulunur; daha az olmak üzere saç, kemik,
karaciğer, böbrek, kaslar, pankreas, midebağırsak traktüsü, dalak ve kanda bulunur
Erişkin sağlıklı bir insanda serum çinko
düzeyinin normal değeri %70-120 g
Çinkonun işlevleri
Kobalt (Co)
vitamin B12 yapısı için gerekli bir iz
elementtir
Kobaltın eritropoezi uyaran eritropoietin
hormonunun salgılanmasını stimüle ettiği
veya sitokrom oksidaz, süksinat
dehidrojenaz gibi enzimleri inhibe ettiği
düşünülmektedir
Molibden
(Mo)
ksantin oksidaz, aldehid oksidaz, sülfid
oksidaz, nitrat redüktaz gibi enzimlerin
fonksiyonları için gerekli bir iz elementtir
bakırın kullanımı ve olasılıkla dokulardan
mobilizasyonunu azaltarak bakır
metabolizmasını bozabileceği hakkında
bazı kanıtlar vardır
Manganez (Mn)
hekzokinaz, pirüvat karboksilaz, izositrat
dehidrojenaz, fosfoglukomutaz, glikozil
transferaz, arjinaz, pirofosfataz, süperoksit
dismutaz, kolin esteraz gibi enzimlerin
aktiviteleri için gereklidir
Glikoprotein sentezi ve proteoglikanların
oluşumunda rol oynar
lipid metabolizmasının düzenlenmesi ve
aterosklerozun önlenmesinde rol oynar
Kadmiyum (Cd)
damar reaktivitesini bozarak hipertansiyon
yaptığı düşünülmektedir
Lityum (Li)
manik depresif psikoz tedavisinde Li2CO3
şeklinde kullanılan bir iz elementtir
Plazma lityum düzeyi için tedavi dozu
0,5-1,5 mEq/L ve letal doz 5 mEq/L’dir
Selenyum (Se)
son derece toksiktir; fakat vücutta önemli birçok
fonksiyonu da vardır
mitokondride ATP biyosentezinde, koenzim
biyosentezinde, immünolojik olaylarda rol oynadığı
ileri sürülmüştür
Selenyum, indirgenmiş glutatyonu H2O2 karşısında
oksitlenmiş glutatyona dönüştüren glutatyon
peroksidazın, tiroid hormonu moleküllerinden
iyodu uzaklaştıran iyodotironin deiyodinazların
önemli bir bileşenidir
Krom (Cr)
glukoz metabolizmasının düzenlenmesinde
olasılıkla insülin etkisinin bir
güçlendiricisi olarak bazı fonksiyonel
görevlere sahip olduğu düşünülmektedir
plazma lipoproteinlerinin
metabolizmasında önem taşıdığı da öne
sürülmüştür
Nikel (Ni)
Hayvanlarda nikel eksikliği belirtileri
arasında folat ve B12 vitaminlerinin
metabolizmasında değişiklikler, demir
kullanımının bozulması, femurda
kalsiyum ve magnezyum azalması, bakır
ve çinko artışı bulunmaktadır
Vanadyum (V)
Tiroid metabolizmasında rolünün olduğu
düşünülmektedir
Vanadyum tuzları oksidatif hasarın
ilerlemesine neden olmaktadır
Arsenik (As)
Toksik etkili ağır metallerdendir
Fosfolipid ve metil grubu
metabolizmasıyla ilgilidir
Bazı kanser türleri ile ilişkili olduğunu
gösteren veriler bulunmaktadır
Silisyum (Si)
Aterosklerozu, osteoartrit gelişimini ve
yaşlanmayı etkilediği düşünülmektedir
Eksikliği hayvanlarda kemik ve kollajen
bozukluklarına yol açmaktadır
Bor (B)
İnsanda makromineral metabolizmasında
önemlidir
Kükürt (S)
proteinlerde metionin ve sistein amino
asitlerinin yapısında; tiamin, biotin, lipoik
asit, glutatyon, koenzim A, kondroitin sülfat,
taurokolik asit gibi bileşiklerin yapısında
bulunur
İyot (I)
Tiroksin ve triiyodotironinin bileşenidir
organizmaya giren iyodun %50’den fazlası
birkaç dakika içerisinde tiroit bezi tarafından
alınmaktadır
İyot yetmezliği durumlarında tiroit bezinin
endemik guatr denen hastalığı ortaya çıkar
Flüor (F)
vücutta kemik ve dişlerde flüorürlü apatitler
3Ca3(PO4)2CaF2) halinde toplanır ve fazlası
idrarla atılır
vücuttaki etkileri tam bilinmemektedir; ancak fazla
miktarının zehirli olduğu kesindir
Dişlerin geliştiği yaşlarda litresinde 1,5 mg’ın
üzerinde flüorür içeren suları içenlerde dişler
bozuk ve lekeli olur
Litresinde 0,9-1,5 mg suların içildiği bölgelerde
diş çürüğü oluşumunun en aşağı derecede olduğu
gözlenmiştir