Transcript 11-kuresellesme
Slide 1
Küreselleşme
Tek Bir Uygarlık mı?
Slide 2
Uygarlık tarihinde yeni bir dönem:
Küreselleşme
Uygarlık tarihi, bir yandan insanlığın ortak mirasının
oluşumunu anlamamızı sağlarken, diğer yandan da
dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan insanların
ürettikleri değerler, anlamlar, yaşam biçimleri ve
ürünleri ayırdetmemize yol açar.
Yani hem evrensel bir boyutu vardır, aynı zamanda
“yerel”dir… Tıpkı uygarlık kavramının kendisi gibi.
Slide 3
Dünya ölçeğinde ilişki ve bağlar
Bildiğimiz ilk uygarlık olan Sümer uygarlığı da
dahil olmak üzere bütün uygarlıklar, dünyanın
başka coğrafyalarıyla askeri, ekonomik ve
kültürel ilişkiler kurmuştur.
Dolayısıyla, hiçbir uygarlığın diğerlerinden
yalıtılmış, apayrı bir gerçekliği yoktur.
Peki, bugün “küreselleşme”den söz ederken,
nasıl bir farklılığa atıfta bulunuyoruz?
Slide 4
Küreselleşme
Küreselleşme, ekonomik, sosyal, teknolojik,
kültürel, politik ve ekolojik boyutları olan,
karmaşık bir olgudur.
Dünyanın (kürenin) tek bir piyasa haline
gelmesine işaret eder.
Yani, sermaye ve ticaret akışkanlığının daha
önce görülmemiş bir düzeyde sağlanmasıdır
asıl olarak.
Slide 5
Küreselleşmenin ekonomik boyutu
Küreselleşme, her şeyden önce, ekonomik
boyutu ile kavranabilir.
Dünya ekonomisini oluşturan sosyal ve
iktisadi parçaların birbirleriyle ve giderek
dünya piyasalarıyla eklemlenmesi anlamına
gelir.
Bu çerçevede, ticaret ve sermaye akışının
serbestleştirilmesidir.
Slide 6
Bourdieu:
“Küreselleşme, piyasa mantığını engelleyen her
türlü kolektif yapının yok edilmesini gerektirir.”
Yani, herhangi bir toplumsal, idari ya da yasal
kısıtlama olmaksızın, sermayenin dünyanın her
yerine akabilmesini hedefler. Bu nedenle de
küreselleşmeyi destekleyen politikalara neoliberal politikalar denir.
Bu politikaların rasyonellik ölçütü, sermayenin
kârlılığıdır.
Slide 7
İki küreselleşme dalgası
Küreselleşme, 1970’ler sonrası dünyasında yaygınlıkla
tartışılsa da, bilinen ilk küreselleşme dalgası, 1870-1914
yılları arasındakidir.
Teknolojideki büyük gelişmeler, modernleşme,
sömürgeciliğin kapitalist rasyoneller içinde yapılabilmesi,
birinci küreselleşme dalgasını mümkün kılmıştı.
Bu dalganın önemli bir özelliği, nispi bir eşitlik içinde
bulduğu dünya ekonomisini büyük eşitsizliklerle
bırakmasıdır.
Slide 8
Çevre ülkelerini sanayisizleştirme politikası,
zenginliğin merkeze akmasını sağlamıştır.
Örneğin Hindistan, tekstil ihtiyacının neredeyse
tamamını İngiltere’den ithal ederken, bu üretimin
hammaddesini de yine aynı ülkeye ihraç
ediyordu.
Birinci küreselleşme dalgası, altını standart norm
olarak kullanıyor ve reel sanayiye dayanıyordu.
Slide 9
Ara Dönem: 1914-1970
Birinci küreselleşme dalgasından sonra, ulus
devletlerin ve ulusal kalkınma politikalarının
güçlendiği bir ara dönem yaşanmıştır.
Bu dönem, refah devletinin düzenleyici bir
mekanizma olarak toplumsal yaşamda güçlü
olduğu bir dönemdir.
1970’ten itibaren, ikinci küreselleşme dalgası
başlamıştır.
Slide 10
İkinci küreselleşme dalgası
Bu dalganın ilkinden farkı, reel ekonomiden
kopmuş bir finans sektörünün varlığıdır:
Bunun çarpıcı bir göstergesi, 1980’lerin
sonunda 190 milyar USD işlem hacmi olan
dünya döviz piyasasının, bugün 1.8 trilyon
USD hacme ulaşmış olmasıdır.
Slide 11
İkinci küreselleşme dalgasının
ekonomik nedenleri
- Aşırı üretime dayalı kriz
- Fordist sanayi ilişkilerinin beslediği kâr sıkışması
- Uluslararası kapitalist rekabetin yoğunlaşması
- Finansal sistemin serbestleştirilmesi sonucu
yükselen finansal sermaye ve spekülatif birikim
tercihlerinin sanayi yatırımlarının önüne geçmesi
Slide 12
Sonuç:
Ülkeler arası ve ülkelerin kendi içlerindeki
eşitsizliğin büyümesi
İşsizlik
Sistem dışında kalan geniş bölgeler ve
insanlar
Slide 13
Küreselleşme ve uygarlık
Ekonomik boyut çok önemli olmakla birlikte,
küreselleşme bundan ibaret değildir.
Üstelik, bu farklı boyutların her biri, farklı
yönelimleri de içinde barındırır. Dolayısıyla,
bunların hiç birini doğrusal ve tek bir yönelim
olarak değerlendiremeyiz.
Slide 14
Örneğin:
Küreselleşmiş dünya, bir “ağ toplumu”dur- internetin
simgelediği bu model, coğrafi uzaklığı ne olursa olsun,
her yerden her yere hızlı erişimin mümkün olduğunu
varsayar.
Diğer yandan, dünyada en fazla ziyaret edilen 1000web
sitesinin yarısına yakını, sadece üç merkezdedir: New
York, Silikon Vadisi, Los Angeles.
Yani, bir “ağ”dan söz edebilsek bile, bu ağın “düğüm
noktaları”nın bulunduğunu ve buralardan daha fazla akış
geçtiğini unutmamak gerekir.
Slide 15
Kimlikler
Günümüz dünyasında en sık rastladığımız
kavramlardan biri, “kimlik”tir. Kimlik, insanların
anlam ve tecrübe kaynağıdır.
“İsmi olmayan insanlar, benlik ve öteki, biz ve onlar
arasında bir takım ayrımların yapılmadığı diller
ya da kültürler bilmiyoruz… Kendini bilmek –ki
her ne kadar bir keşif gibi gelse de aslında her
zaman bir inşadır- ötekiler tarafından belli bir
tarzda bilinmeye yönelik iddialardan asla
ayrılamaz.” (Calhoun)
Slide 16
Kimlik/Rol
Kimlik ve rol kavramları sıklıkla birbirine
karıştırılsa da, farklı kavramlardır:
Kimlikler, anlamı örgütler, rollerse işlevi…
Geç modernlik döneminde, “gelenek etkisini
yitirdikçe, gündelik hayat yerel ile küresel
arasındaki ilişki çerçevesinde yeniden
kuruldukça, bireyler de seçenekler
yelpazesinden hayat tarzlarıyla ilgili bir tercih
yapmaya zorlanır” (Giddens)
Slide 17
Dinsel Fundamentalizm ve Kültürel
Kimlik
Geç modernitenin (ya da küreselleşme çağının) yarattığı
yeni kimliklerden biri, dinsel fundamentalizmdir.
Fundamentalizm: “kişisel davranışın ve toplumun
kurumlarının, Tanrının hukukundan kaynaklanan, Tanrı
ile insanlık arasında aracılık eden belli bir otorite
tarafından yorumlanan kurallarla tanımlanması
çerçevesinde gerçekleşen kolektif kimlik inşası”
Dinsel fundamentalizm yeni olmamakla birlikte, içinde
bulunduğumuz çağda çok güçlü ve nüfuzlu bir kimlik
kaynağı haline gelmiştir.
Slide 18
Farklı dinsel fundamentalizmler
Dinsel fundamentalizm dendiğinde akla ilkin
radikal İslam gelse de, gerçekte içinde
bulunduğumuz çağda Hıristiyan fundamentalizmi
de İslamınkinden geri kalmaz.
Aslında fundamentalizm kavramı, iki Amerikalı
kardeşin 20. yüzyıl başlarında, muhafazakar
evanjelik teologlarca düzenlenmiş kutsal
metinleri bir araya getiren The Fundamentals
(Temel İlkeler) başlıklı on ciltlik dizisinden
doğmuştur.
Slide 19
“Temeller”
Ataerkil ailenin ihya edilmesi
Çocukların gerekirse şiddet kullanılarak itaatinin
sağlanması (“Çocukların kötülüğe arzu duymasının doğal olduğunun farkına
varmanın, bir ebeveyn için büyük yararları vardır”!)
Hükümet ekonomiye müdahale etmemelidir. Layık
olmayan yoksullar yalnız bırakılmalı, vergiler makul
sınırlara (gelirin %10’u) çekilmeli.
Komünistler, bankacılar, dinden çıkanlar ve Yahudiler
düşmandır. Ama en tehlikeli düşmanlar, feministler ve
eşcinsellerdir.
Slide 20
Hıristiyan fundamentalizminin
kaynakları
Bu kaynaklar, iki bölümde değerlendirilebilir:
küreselleşme tehdidi ve ataerkilliğin krizi.
“Dünya, BM, IMF, DTÖ tarafından
yönetilmektedir. Bu hükümet, İsa karşıtlığının
bir parçasıdır ve mikroçip dahil sembolleri,
zamanların sonunu haber veren Deccalin
işaretleridir”
Slide 21
Milli Kimlikler
Dinsel fundamentalizmin sağladıklarının
yanısıra, geniş toplumsal kesimleri etkileyen bir
dizi kimlik, milli kimliklerdir.
Bugün milliyetçilik, küresel elitlere bir tepki
olarak ortaya çıkmaktadır. Çağdaş milliyetçiliğin
bu tepkisel yapısı, onun siyasi olmaktan çok
kültürel bir kimlik olması anlamına gelir. Yani bir
devletin kurulması ve savunulmasından çok,
kurumsallaşmış, yerleşik bir kültürün
savunulmasına odaklanılır.
Slide 22
Etnik Kimlikler
Küreselleşme çağında, teknolojik yeniliklerle birlikte
ırkçılıktan ve etnik ayrımcılıktan söz etmek garip görünse
de, refah devleti, reform, göçmen politikaları, ceza
yasaları, pozitif ayrımcılık gibi siyasal konuların
merkezinde, ırk ve etnisite bulunur.
Küreselleşme çağında, etnik kimliklerin dağılmakta
olduğunu, ancak bu dağılmanın bu kimliklerin
damgalayıcı yönünü dışarıda bırakmadığını görüyoruz.
Slide 23
Örneğin
Amerika Birleşik Devletlerinde siyahlar, yurttaş hakları
hareketinin başarıya ulaşmasından sonra, Genel Kurmay
Başkanlığı dahil pek çok mevkiye gelebildiler. Ancak
bunlar, ABD siyah nüfusunun üçte birini oluşturuyor. Bir
başka üçte birlik nüfus, 1960’lardakinden de kötü
koşullarda yaşamaya devam ediyor. Sonuncu üçte bir,
ikisi arasında kalan, aşağıya düşmemek için hizmet
sektöründeki işlerine asılan siyah nüfustur.
Basit bir gösterge: Siyahlar, ABD nüfusunun %12’sini,
mahkumların ise %50’sini oluştururlar.
Slide 24
Yerel Cemaatler
Kentleşmenin cemaatleri ortadan kaldıracağı yolundaki
modernleşmeci görüş, küreselleşme çağında yanlışlandı.
Küreselleşen süreçlerin yapılandırdığı dünyada,
siyasetin yerelleşmesi ile karşı karşıyayız.
Özellikle toksik atık, nükleer santral, kamu konutlarıyla
ilgili politikalar gibi konularda, yerel siyasetin güçlü bir
tepki oluşturduğunu görüyoruz.
Kolektif eylem yoluyla kurulan ve kolektif hafıza
aracılığıyla korunan yerel cemaatler, özgül kimlik
kaynaklarıdır.
Slide 25
Kimliklerin anlamı
“Dünya kontrol edilemeyecek kadar büyüdüğünde,
toplumsal aktörler onu kendilerinin erebileceği
boyutlara küçültür. Ağlar zamanı ve uzamı
çözdüklerinde, insanlar kendilerini mekanlarına
demirler ve tarihsel hafızalarını tazeler. Kişiliğin
ataerkil dayanakları kırıldığında, insanlar
Tanrı’nın arzusu olarak ailenin ve cemaatin
aşkın değerini teslim eder.” Manuel Castells
Slide 26
Küreselleşme çağında toplumsal
hareketler
Üretim kapasitesini, iletişim imkanlarını ve
kültürel yaratıcılığı artıran küreselleşme, aynı
zamanda toplumların çözülmesine,
eşitsizliklerin büyümesine, adalet umudunun
zayıflamasına neden oluyor.
Bu şartlarda, farklı tepkiler ve farklı hareketler
ortaya çıkıyor.
Slide 27
1. Zapatistalar: İlk Enformasyonel
Gerilla Hareketi
1 Ocak 1994’te, Kuzey Amerika Serbest Ticaret
Anlaşmasının (NAFTA) yürürlüğe girdiği gün, Ejercito
Zapatista de Liberacion Nacional içinde örgütlü, hafif
silahlı üç bin insan, Meksikanın güneyindeki Chiapas
eyaletindeki Lacandon Ormanı yakınlarındaki yerel
yönetimlere el koydu. Çoğu farklı etnik kökenlerden
gelen kızılderililerdi. Aralarında Subcomandante
Marcos gibi entelektüeller de vardı.
Slide 28
12 Ocakta Devlet Başkanı Salinas tek taraflı
ateşkes ilan etti ve görüşmeler başladı.
27 Ocakta ateşkes ilan edilmesi, esirlerin
serbest bırakılması, siyasi reform, kızılderili
haklarının tanınması gibi noktalar içeren bir
anlaşma imzalandı.
NAFTA, liberal ekonomik kararlar doğrultusunda
yapılmış bir antlaşmaydı ve yerel tarımın
çökmesi anlamına gelecekti.
Slide 29
Kızılderili topraksız köylüler, küçük toprak
sahipleri yanında, 1970’lerden beri örgütlenen
bu hareketin içinde Katolik Kilisesi de vardı.
Zapatista hareketi, birbirlerinden farklı ve kimi
zaman çatışan etnik kimlikleri, ekonomik,
toplumsal ve siyasal ortak hedefler
doğrultusunda biraraya getirdi.
Bir gerilla hareketinin internet ve medyayı
stratejik araçlar olarak kullanması, ilk kez
Zapatista örneğinde görülür.
Slide 30
Subcomandante Marcos bir canlı
yayında
Slide 31
2. Amerikan Milisleri ve Vatanseverler
Hareketi
19 Nisan 1995’te Oklahoma City’de patlayıcılarla
yüklü bir kamyonen 169 kişinin ölümüne sebep oldu.
Bu olay, Amerikan toplumunda o güne dek nefret
üzerine kurulu geleneksel grupların varlığını göz
önüne serdi.
“Yeraltı vatanseverleri”, kendi hedeflerini hareket
çapında yaygın olan görüşlere uygun olarak
belirleyen özerk, gizli hücreler halinde örgütlenir.
Slide 32
Oklahoma Bombacısı McVeigh
Slide 33
Bombadan sonra…
Slide 34
Bu hareketlerin ideolojik evreni, aşırı muhafazakar
örgütlenmeler, Klu Klux Klan ve Posse Comitatus gibi
geleneksel ırkçı örgütler, neo-nazi ve anti-seminist
gruplar, Christian Identity gibi fanatik dini grupları, çevre
karşıtı Wise Use koalisyonu gibi grupları biraraya getirir.
Bu grupların paylaştıkları, ortak bir düşmandır: ABD
federal hükümeti. Çünkü, onlara göre Amerikan
yurttaşlarının isteği hilafına kurulmakta olan Yeni Dünya
Düzeni, Amerikan egemenliğini yıkmayı hedeflemektedir.
Slide 35
Bu görüşlerini desteklemek için birkaç farklı olayı
örnek gösterirler: NAFTA’nın kabulü, Clinton’un
otomatik silah satışlarını sınırlayan bir
düzenleme yapması, beyazların üstünlüğüne
inanan Randy Weaver’in FBI tarafından
kuşatılması ve bu sırada karısının ölmesi,
1993’te David Koresh ve takipçilerinin
öldürüldüğü Waco kuşatması.
Amerikan hükümetinin yurttaşlarını önce
silahsızlandırıp sonra bastıracağına inanırlar.
Slide 36
David Koresh, kendini mesih olarak tanıtmış ve
çok sayıda izleyici bulmuştu
Slide 37
Milisler ve Vatanseverler, televizyon ve interneti
yaygın biçimde kullanırlar.
Neredeyse kaotik denebilecek bir çeşitlilik arz
eden böyle bir hareketin istikrarlı bir
örgütlenmesi yoktur. Ancak, çok sıkı bir iletişim
ağı etrafında toplanırlar. İnternette milislere ait
birkaç web sitesi, blog, söyleşi grubu vardır.
Slide 38
3. Japon Aum Shinrikyo
20 Mart 1995’te Tokyo metrosunda üç ayrı trende
düzenlenen sarin gazı saldırısı, 12 kişinin ölümüne ve
beş bini aşkın kişinin yaralanmasına sebep oldu.
Bu saldırı, Aum Shinrikyo isimli bir tarikat tarafından
düzenlenmişti. Kendilerine göre bu tarikatin hedefi,
yaklaşmakta olan kıyametten sağ çıkmak, Japonya’yı ve
dünyayı yeni dünya düzeninin kaçınılmaz bir sonucu
olarak görülen imhaya dayalı bir savaştan kurtarmaktı.
Slide 39
Bu tarikat, meditasyon ve egzersizle ulaşılan bir
kişisel gelişime ve maneviyata kök salmış yeni
bir insan türü yaratacaktır ama öncelikle dünya
güçlerinin saldırganlığıyla yüzleşmesi için yeni
imha silahları geliştirmesi ve bunları kullanması
gerekmektedir.
Metro saldırılarından sonra, bu tarikat üyeleri
arasında Japonyanın en iyi üniversitelerinde
görev yapan bilim adamları ve mühendislerin de
bulunduğu anlaşıldı.
Slide 40
Aum, Japon gençliği içinde yaygın olan gelecek
endişesi, korkulardan beslenir. Gündelik hayatın
mutluluk içermeyen bir sıradanlık içinde geçmesi
ve nükleer savaş tahayyülü, gençliğin gerçeklik
algısı içinde önemli bir yer tutar ve Aum da
bunlara oynamıştır.
Japonya’da çeşitli kesimlerden kentli gençler
arasındaki yaygınlığını, internet üzerinde
kurdukları propaganda ağına borçludurlar.
Slide 41
Hareketin kurucusu Aum Shinrikyo
Slide 42
4. El Kaide
11 Eylül 2001 tarihinde, New York Ticaret Merkezine
yapılan saldırı, üç bin kişinin ölümüne, çok sayıda
insanın yaralanmasına yol açtı.
Bu saldırı, El Kaide isimli bir örgüt tarafından üstlenildi.
El Kaide, çok sayıda bileşenden oluşan küresel İslami
ağların bir parçasıdır.
Bu ağ, 1998 yılında kurulan Yahudilere ve Haçlılara
Karşı Cihat İçin Dünya İslami Cephesi adı altında
kurulan geniş bir cephedir.
Slide 43
Bu cephenin kökeninde, CIA tarafından finanse edilen
Sovyet karşıtı mücahitlerin eğitildiği Pakistan kamplarının
olduğu yaygınlıkla söylenir.
21. yüzyılın başında, en az 65 ülkeye ve pek çok özerk
gruba yayılmış bir harekettir.
Kudüs, Mekke ve Medine gibi kutsal toprakların
savunulmasına önem verir.
Düşman olarak ABD’nin başını çektiği dünya çapında bir
komployu hedef alır- bu komplonun içinde İsrail ve bütün
dünyadaki Yahudiler, işbirlikçi Müslümanlar (Suudi
Krallığı gibi) ve Hıristiyanlar vardır.
Slide 44
Ağ oluşturma ve medya siyaseti
El Kaide, küreselleşen dünyanın ağ toplumu
sistemine uygun bir örgütlenme stratejisi
izleyerek merkezdeki çekirdek kadroyla
gevşek bağları olan bir ağ yapısı kurmuştur.
Bu ağ, finansal bir dizi ilişkinin yanısıra,
haberleşmeyi de içerir.
Slide 45
El Kaide lideri Usame bin Ladin
Slide 46
5. Küreselleşme Karşıtı Hareket
30 Eylül 1999’da Dünya Ticaret Örgütü’nün
Seattle’daki toplantısı, on binlerce eylemcinin
gösterileri nedeniyle yarıda kesildi.
Bu gösterilerin önemi, küreselleşmenin doğal
değil siyasi bir karar olduğunu göstermesiydi.
Bunu dünyanın başka yerlerinde düzenlenen
çok sayıda gösteri ve protesto izledi
Slide 47
Küreselleşme karşıtı hareket, klasik örgütlenme
yapılarından hiç birine uymayan, çok parçalı,
gevşek ve ağ biçimli modeliyle, küreselleşme
çağına uygun bir harekettir.
Kendi içinde büyük bir çeşitlilik barındırır, bu
çeşitlilik, kimi noktalarda tamamen karşıt
görüşleri de içerir.
İşçi sendikaları, öğrenci örgütleri, çevreci
gruplar, feministler, anarşistler, sivil itaatsizlik
savunucuları, dünyanın çeşitli bölgelerinden
köylü grupları…
Slide 48
Küreselleşme karşıtlarının bir gösterisi
Slide 49
Küreselleşme karşıtı hareket, bütün çeşitliliğine
karşın, ortak bir düşman tanır: Neoliberalizm ve
kapitalizm.
Ağlar oluşturma, özellikle de internete dayalı
ağlar oluşturma, küreselleşme karşıtı hareketin
özünü oluşturur. 1990’lardaki neoliberal
politikalara karşı çıkan birçok mücadele,
eylemlilik ve örgütlenme, elektronik iletişim
sayesinde bir ağlar ağıyla birleşmiştir.
Slide 50
Seattle’daki gösterilerden…
Slide 51
Küresel düzene isyan
Dünyanın farklı bölgelerinde gelişmiş ve
birbirlerinden çok farklı bu beş hareketin iki ortak
noktası vardır: yeni dünya düzenine karşı
çıkmak ve bunu yaparken ağ biçimi yapılar
kurmak.
Slide 52
İki yeni kimlik, iki yeni hareket:
Çevrecilik ve Feminizm
Ne çevrecilik ne de feminizm 21. yüzyıla özgü
hareketler değildir.
Bununla birlikte, her ikisi de günümüzün en
güçlü toplumsal hareketleridir.
Her ikisi de belirli bir kimlik etrafında
örgütlenmekle birlikte, yalnızca bu kimlik
sınırları içinde kalmazlar, dünya düzenine
ilişkin bir söz söylerler.
Slide 53
Kimliğin tanınması ve Devlet
Sermayenin, malların, hizmetlerin, bilginin
küresel dolaşımı, devletin uzam ve zaman
üzerindeki denetimini bertaraf etmekte.
Çoğul kimlikler ile ulus devlet kimliklerinin
çatışması yaşanmakta
Devletlerin ulusüstü kurumlar geliştirerek
iktidarlarını sağlamlaştırma girişimleri geri
tepmekte
Bu nedenlerle, küreselleşme döneminde ulus
devletin yerinin ne olacağı, önemli bir konu
Slide 54
Küreselleşmiş dünyada, siyasi yönetimin fiili yürütme
birimi, ulus-devletler, uluslar arası kurumlar, ulusdevletlerin birlikleri, bölgesel ve yerel hükümetler ve
hükümet dışı örgütlerin oluşturduğu bir ağ-devletidir.
Küresel, ulusal ve yerel meseleleri müzakere eden,
yöneten ve karara bağlayan, bu ağ devletidir.
Bu ağın içinde ulus-devletlerin hem ekonomik hem de
güvenlik politikaları hala önemli bir yer tutmaktadır.
Slide 55
Guerilla Girls!
Slide 56
2003 İstanbul Bienalinden bir enstelasyon
Küreselleşme
Tek Bir Uygarlık mı?
Slide 2
Uygarlık tarihinde yeni bir dönem:
Küreselleşme
Uygarlık tarihi, bir yandan insanlığın ortak mirasının
oluşumunu anlamamızı sağlarken, diğer yandan da
dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan insanların
ürettikleri değerler, anlamlar, yaşam biçimleri ve
ürünleri ayırdetmemize yol açar.
Yani hem evrensel bir boyutu vardır, aynı zamanda
“yerel”dir… Tıpkı uygarlık kavramının kendisi gibi.
Slide 3
Dünya ölçeğinde ilişki ve bağlar
Bildiğimiz ilk uygarlık olan Sümer uygarlığı da
dahil olmak üzere bütün uygarlıklar, dünyanın
başka coğrafyalarıyla askeri, ekonomik ve
kültürel ilişkiler kurmuştur.
Dolayısıyla, hiçbir uygarlığın diğerlerinden
yalıtılmış, apayrı bir gerçekliği yoktur.
Peki, bugün “küreselleşme”den söz ederken,
nasıl bir farklılığa atıfta bulunuyoruz?
Slide 4
Küreselleşme
Küreselleşme, ekonomik, sosyal, teknolojik,
kültürel, politik ve ekolojik boyutları olan,
karmaşık bir olgudur.
Dünyanın (kürenin) tek bir piyasa haline
gelmesine işaret eder.
Yani, sermaye ve ticaret akışkanlığının daha
önce görülmemiş bir düzeyde sağlanmasıdır
asıl olarak.
Slide 5
Küreselleşmenin ekonomik boyutu
Küreselleşme, her şeyden önce, ekonomik
boyutu ile kavranabilir.
Dünya ekonomisini oluşturan sosyal ve
iktisadi parçaların birbirleriyle ve giderek
dünya piyasalarıyla eklemlenmesi anlamına
gelir.
Bu çerçevede, ticaret ve sermaye akışının
serbestleştirilmesidir.
Slide 6
Bourdieu:
“Küreselleşme, piyasa mantığını engelleyen her
türlü kolektif yapının yok edilmesini gerektirir.”
Yani, herhangi bir toplumsal, idari ya da yasal
kısıtlama olmaksızın, sermayenin dünyanın her
yerine akabilmesini hedefler. Bu nedenle de
küreselleşmeyi destekleyen politikalara neoliberal politikalar denir.
Bu politikaların rasyonellik ölçütü, sermayenin
kârlılığıdır.
Slide 7
İki küreselleşme dalgası
Küreselleşme, 1970’ler sonrası dünyasında yaygınlıkla
tartışılsa da, bilinen ilk küreselleşme dalgası, 1870-1914
yılları arasındakidir.
Teknolojideki büyük gelişmeler, modernleşme,
sömürgeciliğin kapitalist rasyoneller içinde yapılabilmesi,
birinci küreselleşme dalgasını mümkün kılmıştı.
Bu dalganın önemli bir özelliği, nispi bir eşitlik içinde
bulduğu dünya ekonomisini büyük eşitsizliklerle
bırakmasıdır.
Slide 8
Çevre ülkelerini sanayisizleştirme politikası,
zenginliğin merkeze akmasını sağlamıştır.
Örneğin Hindistan, tekstil ihtiyacının neredeyse
tamamını İngiltere’den ithal ederken, bu üretimin
hammaddesini de yine aynı ülkeye ihraç
ediyordu.
Birinci küreselleşme dalgası, altını standart norm
olarak kullanıyor ve reel sanayiye dayanıyordu.
Slide 9
Ara Dönem: 1914-1970
Birinci küreselleşme dalgasından sonra, ulus
devletlerin ve ulusal kalkınma politikalarının
güçlendiği bir ara dönem yaşanmıştır.
Bu dönem, refah devletinin düzenleyici bir
mekanizma olarak toplumsal yaşamda güçlü
olduğu bir dönemdir.
1970’ten itibaren, ikinci küreselleşme dalgası
başlamıştır.
Slide 10
İkinci küreselleşme dalgası
Bu dalganın ilkinden farkı, reel ekonomiden
kopmuş bir finans sektörünün varlığıdır:
Bunun çarpıcı bir göstergesi, 1980’lerin
sonunda 190 milyar USD işlem hacmi olan
dünya döviz piyasasının, bugün 1.8 trilyon
USD hacme ulaşmış olmasıdır.
Slide 11
İkinci küreselleşme dalgasının
ekonomik nedenleri
- Aşırı üretime dayalı kriz
- Fordist sanayi ilişkilerinin beslediği kâr sıkışması
- Uluslararası kapitalist rekabetin yoğunlaşması
- Finansal sistemin serbestleştirilmesi sonucu
yükselen finansal sermaye ve spekülatif birikim
tercihlerinin sanayi yatırımlarının önüne geçmesi
Slide 12
Sonuç:
Ülkeler arası ve ülkelerin kendi içlerindeki
eşitsizliğin büyümesi
İşsizlik
Sistem dışında kalan geniş bölgeler ve
insanlar
Slide 13
Küreselleşme ve uygarlık
Ekonomik boyut çok önemli olmakla birlikte,
küreselleşme bundan ibaret değildir.
Üstelik, bu farklı boyutların her biri, farklı
yönelimleri de içinde barındırır. Dolayısıyla,
bunların hiç birini doğrusal ve tek bir yönelim
olarak değerlendiremeyiz.
Slide 14
Örneğin:
Küreselleşmiş dünya, bir “ağ toplumu”dur- internetin
simgelediği bu model, coğrafi uzaklığı ne olursa olsun,
her yerden her yere hızlı erişimin mümkün olduğunu
varsayar.
Diğer yandan, dünyada en fazla ziyaret edilen 1000web
sitesinin yarısına yakını, sadece üç merkezdedir: New
York, Silikon Vadisi, Los Angeles.
Yani, bir “ağ”dan söz edebilsek bile, bu ağın “düğüm
noktaları”nın bulunduğunu ve buralardan daha fazla akış
geçtiğini unutmamak gerekir.
Slide 15
Kimlikler
Günümüz dünyasında en sık rastladığımız
kavramlardan biri, “kimlik”tir. Kimlik, insanların
anlam ve tecrübe kaynağıdır.
“İsmi olmayan insanlar, benlik ve öteki, biz ve onlar
arasında bir takım ayrımların yapılmadığı diller
ya da kültürler bilmiyoruz… Kendini bilmek –ki
her ne kadar bir keşif gibi gelse de aslında her
zaman bir inşadır- ötekiler tarafından belli bir
tarzda bilinmeye yönelik iddialardan asla
ayrılamaz.” (Calhoun)
Slide 16
Kimlik/Rol
Kimlik ve rol kavramları sıklıkla birbirine
karıştırılsa da, farklı kavramlardır:
Kimlikler, anlamı örgütler, rollerse işlevi…
Geç modernlik döneminde, “gelenek etkisini
yitirdikçe, gündelik hayat yerel ile küresel
arasındaki ilişki çerçevesinde yeniden
kuruldukça, bireyler de seçenekler
yelpazesinden hayat tarzlarıyla ilgili bir tercih
yapmaya zorlanır” (Giddens)
Slide 17
Dinsel Fundamentalizm ve Kültürel
Kimlik
Geç modernitenin (ya da küreselleşme çağının) yarattığı
yeni kimliklerden biri, dinsel fundamentalizmdir.
Fundamentalizm: “kişisel davranışın ve toplumun
kurumlarının, Tanrının hukukundan kaynaklanan, Tanrı
ile insanlık arasında aracılık eden belli bir otorite
tarafından yorumlanan kurallarla tanımlanması
çerçevesinde gerçekleşen kolektif kimlik inşası”
Dinsel fundamentalizm yeni olmamakla birlikte, içinde
bulunduğumuz çağda çok güçlü ve nüfuzlu bir kimlik
kaynağı haline gelmiştir.
Slide 18
Farklı dinsel fundamentalizmler
Dinsel fundamentalizm dendiğinde akla ilkin
radikal İslam gelse de, gerçekte içinde
bulunduğumuz çağda Hıristiyan fundamentalizmi
de İslamınkinden geri kalmaz.
Aslında fundamentalizm kavramı, iki Amerikalı
kardeşin 20. yüzyıl başlarında, muhafazakar
evanjelik teologlarca düzenlenmiş kutsal
metinleri bir araya getiren The Fundamentals
(Temel İlkeler) başlıklı on ciltlik dizisinden
doğmuştur.
Slide 19
“Temeller”
Ataerkil ailenin ihya edilmesi
Çocukların gerekirse şiddet kullanılarak itaatinin
sağlanması (“Çocukların kötülüğe arzu duymasının doğal olduğunun farkına
varmanın, bir ebeveyn için büyük yararları vardır”!)
Hükümet ekonomiye müdahale etmemelidir. Layık
olmayan yoksullar yalnız bırakılmalı, vergiler makul
sınırlara (gelirin %10’u) çekilmeli.
Komünistler, bankacılar, dinden çıkanlar ve Yahudiler
düşmandır. Ama en tehlikeli düşmanlar, feministler ve
eşcinsellerdir.
Slide 20
Hıristiyan fundamentalizminin
kaynakları
Bu kaynaklar, iki bölümde değerlendirilebilir:
küreselleşme tehdidi ve ataerkilliğin krizi.
“Dünya, BM, IMF, DTÖ tarafından
yönetilmektedir. Bu hükümet, İsa karşıtlığının
bir parçasıdır ve mikroçip dahil sembolleri,
zamanların sonunu haber veren Deccalin
işaretleridir”
Slide 21
Milli Kimlikler
Dinsel fundamentalizmin sağladıklarının
yanısıra, geniş toplumsal kesimleri etkileyen bir
dizi kimlik, milli kimliklerdir.
Bugün milliyetçilik, küresel elitlere bir tepki
olarak ortaya çıkmaktadır. Çağdaş milliyetçiliğin
bu tepkisel yapısı, onun siyasi olmaktan çok
kültürel bir kimlik olması anlamına gelir. Yani bir
devletin kurulması ve savunulmasından çok,
kurumsallaşmış, yerleşik bir kültürün
savunulmasına odaklanılır.
Slide 22
Etnik Kimlikler
Küreselleşme çağında, teknolojik yeniliklerle birlikte
ırkçılıktan ve etnik ayrımcılıktan söz etmek garip görünse
de, refah devleti, reform, göçmen politikaları, ceza
yasaları, pozitif ayrımcılık gibi siyasal konuların
merkezinde, ırk ve etnisite bulunur.
Küreselleşme çağında, etnik kimliklerin dağılmakta
olduğunu, ancak bu dağılmanın bu kimliklerin
damgalayıcı yönünü dışarıda bırakmadığını görüyoruz.
Slide 23
Örneğin
Amerika Birleşik Devletlerinde siyahlar, yurttaş hakları
hareketinin başarıya ulaşmasından sonra, Genel Kurmay
Başkanlığı dahil pek çok mevkiye gelebildiler. Ancak
bunlar, ABD siyah nüfusunun üçte birini oluşturuyor. Bir
başka üçte birlik nüfus, 1960’lardakinden de kötü
koşullarda yaşamaya devam ediyor. Sonuncu üçte bir,
ikisi arasında kalan, aşağıya düşmemek için hizmet
sektöründeki işlerine asılan siyah nüfustur.
Basit bir gösterge: Siyahlar, ABD nüfusunun %12’sini,
mahkumların ise %50’sini oluştururlar.
Slide 24
Yerel Cemaatler
Kentleşmenin cemaatleri ortadan kaldıracağı yolundaki
modernleşmeci görüş, küreselleşme çağında yanlışlandı.
Küreselleşen süreçlerin yapılandırdığı dünyada,
siyasetin yerelleşmesi ile karşı karşıyayız.
Özellikle toksik atık, nükleer santral, kamu konutlarıyla
ilgili politikalar gibi konularda, yerel siyasetin güçlü bir
tepki oluşturduğunu görüyoruz.
Kolektif eylem yoluyla kurulan ve kolektif hafıza
aracılığıyla korunan yerel cemaatler, özgül kimlik
kaynaklarıdır.
Slide 25
Kimliklerin anlamı
“Dünya kontrol edilemeyecek kadar büyüdüğünde,
toplumsal aktörler onu kendilerinin erebileceği
boyutlara küçültür. Ağlar zamanı ve uzamı
çözdüklerinde, insanlar kendilerini mekanlarına
demirler ve tarihsel hafızalarını tazeler. Kişiliğin
ataerkil dayanakları kırıldığında, insanlar
Tanrı’nın arzusu olarak ailenin ve cemaatin
aşkın değerini teslim eder.” Manuel Castells
Slide 26
Küreselleşme çağında toplumsal
hareketler
Üretim kapasitesini, iletişim imkanlarını ve
kültürel yaratıcılığı artıran küreselleşme, aynı
zamanda toplumların çözülmesine,
eşitsizliklerin büyümesine, adalet umudunun
zayıflamasına neden oluyor.
Bu şartlarda, farklı tepkiler ve farklı hareketler
ortaya çıkıyor.
Slide 27
1. Zapatistalar: İlk Enformasyonel
Gerilla Hareketi
1 Ocak 1994’te, Kuzey Amerika Serbest Ticaret
Anlaşmasının (NAFTA) yürürlüğe girdiği gün, Ejercito
Zapatista de Liberacion Nacional içinde örgütlü, hafif
silahlı üç bin insan, Meksikanın güneyindeki Chiapas
eyaletindeki Lacandon Ormanı yakınlarındaki yerel
yönetimlere el koydu. Çoğu farklı etnik kökenlerden
gelen kızılderililerdi. Aralarında Subcomandante
Marcos gibi entelektüeller de vardı.
Slide 28
12 Ocakta Devlet Başkanı Salinas tek taraflı
ateşkes ilan etti ve görüşmeler başladı.
27 Ocakta ateşkes ilan edilmesi, esirlerin
serbest bırakılması, siyasi reform, kızılderili
haklarının tanınması gibi noktalar içeren bir
anlaşma imzalandı.
NAFTA, liberal ekonomik kararlar doğrultusunda
yapılmış bir antlaşmaydı ve yerel tarımın
çökmesi anlamına gelecekti.
Slide 29
Kızılderili topraksız köylüler, küçük toprak
sahipleri yanında, 1970’lerden beri örgütlenen
bu hareketin içinde Katolik Kilisesi de vardı.
Zapatista hareketi, birbirlerinden farklı ve kimi
zaman çatışan etnik kimlikleri, ekonomik,
toplumsal ve siyasal ortak hedefler
doğrultusunda biraraya getirdi.
Bir gerilla hareketinin internet ve medyayı
stratejik araçlar olarak kullanması, ilk kez
Zapatista örneğinde görülür.
Slide 30
Subcomandante Marcos bir canlı
yayında
Slide 31
2. Amerikan Milisleri ve Vatanseverler
Hareketi
19 Nisan 1995’te Oklahoma City’de patlayıcılarla
yüklü bir kamyonen 169 kişinin ölümüne sebep oldu.
Bu olay, Amerikan toplumunda o güne dek nefret
üzerine kurulu geleneksel grupların varlığını göz
önüne serdi.
“Yeraltı vatanseverleri”, kendi hedeflerini hareket
çapında yaygın olan görüşlere uygun olarak
belirleyen özerk, gizli hücreler halinde örgütlenir.
Slide 32
Oklahoma Bombacısı McVeigh
Slide 33
Bombadan sonra…
Slide 34
Bu hareketlerin ideolojik evreni, aşırı muhafazakar
örgütlenmeler, Klu Klux Klan ve Posse Comitatus gibi
geleneksel ırkçı örgütler, neo-nazi ve anti-seminist
gruplar, Christian Identity gibi fanatik dini grupları, çevre
karşıtı Wise Use koalisyonu gibi grupları biraraya getirir.
Bu grupların paylaştıkları, ortak bir düşmandır: ABD
federal hükümeti. Çünkü, onlara göre Amerikan
yurttaşlarının isteği hilafına kurulmakta olan Yeni Dünya
Düzeni, Amerikan egemenliğini yıkmayı hedeflemektedir.
Slide 35
Bu görüşlerini desteklemek için birkaç farklı olayı
örnek gösterirler: NAFTA’nın kabulü, Clinton’un
otomatik silah satışlarını sınırlayan bir
düzenleme yapması, beyazların üstünlüğüne
inanan Randy Weaver’in FBI tarafından
kuşatılması ve bu sırada karısının ölmesi,
1993’te David Koresh ve takipçilerinin
öldürüldüğü Waco kuşatması.
Amerikan hükümetinin yurttaşlarını önce
silahsızlandırıp sonra bastıracağına inanırlar.
Slide 36
David Koresh, kendini mesih olarak tanıtmış ve
çok sayıda izleyici bulmuştu
Slide 37
Milisler ve Vatanseverler, televizyon ve interneti
yaygın biçimde kullanırlar.
Neredeyse kaotik denebilecek bir çeşitlilik arz
eden böyle bir hareketin istikrarlı bir
örgütlenmesi yoktur. Ancak, çok sıkı bir iletişim
ağı etrafında toplanırlar. İnternette milislere ait
birkaç web sitesi, blog, söyleşi grubu vardır.
Slide 38
3. Japon Aum Shinrikyo
20 Mart 1995’te Tokyo metrosunda üç ayrı trende
düzenlenen sarin gazı saldırısı, 12 kişinin ölümüne ve
beş bini aşkın kişinin yaralanmasına sebep oldu.
Bu saldırı, Aum Shinrikyo isimli bir tarikat tarafından
düzenlenmişti. Kendilerine göre bu tarikatin hedefi,
yaklaşmakta olan kıyametten sağ çıkmak, Japonya’yı ve
dünyayı yeni dünya düzeninin kaçınılmaz bir sonucu
olarak görülen imhaya dayalı bir savaştan kurtarmaktı.
Slide 39
Bu tarikat, meditasyon ve egzersizle ulaşılan bir
kişisel gelişime ve maneviyata kök salmış yeni
bir insan türü yaratacaktır ama öncelikle dünya
güçlerinin saldırganlığıyla yüzleşmesi için yeni
imha silahları geliştirmesi ve bunları kullanması
gerekmektedir.
Metro saldırılarından sonra, bu tarikat üyeleri
arasında Japonyanın en iyi üniversitelerinde
görev yapan bilim adamları ve mühendislerin de
bulunduğu anlaşıldı.
Slide 40
Aum, Japon gençliği içinde yaygın olan gelecek
endişesi, korkulardan beslenir. Gündelik hayatın
mutluluk içermeyen bir sıradanlık içinde geçmesi
ve nükleer savaş tahayyülü, gençliğin gerçeklik
algısı içinde önemli bir yer tutar ve Aum da
bunlara oynamıştır.
Japonya’da çeşitli kesimlerden kentli gençler
arasındaki yaygınlığını, internet üzerinde
kurdukları propaganda ağına borçludurlar.
Slide 41
Hareketin kurucusu Aum Shinrikyo
Slide 42
4. El Kaide
11 Eylül 2001 tarihinde, New York Ticaret Merkezine
yapılan saldırı, üç bin kişinin ölümüne, çok sayıda
insanın yaralanmasına yol açtı.
Bu saldırı, El Kaide isimli bir örgüt tarafından üstlenildi.
El Kaide, çok sayıda bileşenden oluşan küresel İslami
ağların bir parçasıdır.
Bu ağ, 1998 yılında kurulan Yahudilere ve Haçlılara
Karşı Cihat İçin Dünya İslami Cephesi adı altında
kurulan geniş bir cephedir.
Slide 43
Bu cephenin kökeninde, CIA tarafından finanse edilen
Sovyet karşıtı mücahitlerin eğitildiği Pakistan kamplarının
olduğu yaygınlıkla söylenir.
21. yüzyılın başında, en az 65 ülkeye ve pek çok özerk
gruba yayılmış bir harekettir.
Kudüs, Mekke ve Medine gibi kutsal toprakların
savunulmasına önem verir.
Düşman olarak ABD’nin başını çektiği dünya çapında bir
komployu hedef alır- bu komplonun içinde İsrail ve bütün
dünyadaki Yahudiler, işbirlikçi Müslümanlar (Suudi
Krallığı gibi) ve Hıristiyanlar vardır.
Slide 44
Ağ oluşturma ve medya siyaseti
El Kaide, küreselleşen dünyanın ağ toplumu
sistemine uygun bir örgütlenme stratejisi
izleyerek merkezdeki çekirdek kadroyla
gevşek bağları olan bir ağ yapısı kurmuştur.
Bu ağ, finansal bir dizi ilişkinin yanısıra,
haberleşmeyi de içerir.
Slide 45
El Kaide lideri Usame bin Ladin
Slide 46
5. Küreselleşme Karşıtı Hareket
30 Eylül 1999’da Dünya Ticaret Örgütü’nün
Seattle’daki toplantısı, on binlerce eylemcinin
gösterileri nedeniyle yarıda kesildi.
Bu gösterilerin önemi, küreselleşmenin doğal
değil siyasi bir karar olduğunu göstermesiydi.
Bunu dünyanın başka yerlerinde düzenlenen
çok sayıda gösteri ve protesto izledi
Slide 47
Küreselleşme karşıtı hareket, klasik örgütlenme
yapılarından hiç birine uymayan, çok parçalı,
gevşek ve ağ biçimli modeliyle, küreselleşme
çağına uygun bir harekettir.
Kendi içinde büyük bir çeşitlilik barındırır, bu
çeşitlilik, kimi noktalarda tamamen karşıt
görüşleri de içerir.
İşçi sendikaları, öğrenci örgütleri, çevreci
gruplar, feministler, anarşistler, sivil itaatsizlik
savunucuları, dünyanın çeşitli bölgelerinden
köylü grupları…
Slide 48
Küreselleşme karşıtlarının bir gösterisi
Slide 49
Küreselleşme karşıtı hareket, bütün çeşitliliğine
karşın, ortak bir düşman tanır: Neoliberalizm ve
kapitalizm.
Ağlar oluşturma, özellikle de internete dayalı
ağlar oluşturma, küreselleşme karşıtı hareketin
özünü oluşturur. 1990’lardaki neoliberal
politikalara karşı çıkan birçok mücadele,
eylemlilik ve örgütlenme, elektronik iletişim
sayesinde bir ağlar ağıyla birleşmiştir.
Slide 50
Seattle’daki gösterilerden…
Slide 51
Küresel düzene isyan
Dünyanın farklı bölgelerinde gelişmiş ve
birbirlerinden çok farklı bu beş hareketin iki ortak
noktası vardır: yeni dünya düzenine karşı
çıkmak ve bunu yaparken ağ biçimi yapılar
kurmak.
Slide 52
İki yeni kimlik, iki yeni hareket:
Çevrecilik ve Feminizm
Ne çevrecilik ne de feminizm 21. yüzyıla özgü
hareketler değildir.
Bununla birlikte, her ikisi de günümüzün en
güçlü toplumsal hareketleridir.
Her ikisi de belirli bir kimlik etrafında
örgütlenmekle birlikte, yalnızca bu kimlik
sınırları içinde kalmazlar, dünya düzenine
ilişkin bir söz söylerler.
Slide 53
Kimliğin tanınması ve Devlet
Sermayenin, malların, hizmetlerin, bilginin
küresel dolaşımı, devletin uzam ve zaman
üzerindeki denetimini bertaraf etmekte.
Çoğul kimlikler ile ulus devlet kimliklerinin
çatışması yaşanmakta
Devletlerin ulusüstü kurumlar geliştirerek
iktidarlarını sağlamlaştırma girişimleri geri
tepmekte
Bu nedenlerle, küreselleşme döneminde ulus
devletin yerinin ne olacağı, önemli bir konu
Slide 54
Küreselleşmiş dünyada, siyasi yönetimin fiili yürütme
birimi, ulus-devletler, uluslar arası kurumlar, ulusdevletlerin birlikleri, bölgesel ve yerel hükümetler ve
hükümet dışı örgütlerin oluşturduğu bir ağ-devletidir.
Küresel, ulusal ve yerel meseleleri müzakere eden,
yöneten ve karara bağlayan, bu ağ devletidir.
Bu ağın içinde ulus-devletlerin hem ekonomik hem de
güvenlik politikaları hala önemli bir yer tutmaktadır.
Slide 55
Guerilla Girls!
Slide 56
2003 İstanbul Bienalinden bir enstelasyon