KIBRIS BARIŞ HAREKATI Kıbrıs’ta Geçici Türk Yönetiminin Kurulması: 1960 Anayasasının bazı hükümlerinin Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından iptal edilmesi ve Türk Kesimini dikkate almaması.
Download ReportTranscript KIBRIS BARIŞ HAREKATI Kıbrıs’ta Geçici Türk Yönetiminin Kurulması: 1960 Anayasasının bazı hükümlerinin Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından iptal edilmesi ve Türk Kesimini dikkate almaması.
KIBRIS BARIŞ HAREKATI Kıbrıs’ta Geçici Türk Yönetiminin Kurulması: 1960 Anayasasının bazı hükümlerinin Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından iptal edilmesi ve Türk Kesimini dikkate almaması üzerine Türk Kesimi, yaptığı toplantıda kendi idarelerini kurmaya karar vermişlerdir. Bu maksatla 28 Aralık 1967 tarihinde Ada’da “Geçici Türk Yönetimi” fiilen ilan edildi ve başkanlığına Doktor Fazıl Küçük, Başkan Yardımcılığına da Türkiye’de bulunan Rauf Denktaş getirildi . Bu Yönetim bağlı kalacağı 19 maddelik esasları da açıklamıştır. Görüşmeler sonucu Enosis emellerinden vazgeçemeyen Rumların uzlaşmaz tutumu nedeniyle herhangi bir netice alınamamıştı. Bu devrede Makarios ile Yunan Cunta Yönetimi arasında görüş ayrılıkları çıkmaya başlamıştı. Nihayetinde 15 Temmuz 1974 tarihinde darbe ile Makarios yönetimden uzaklaştırılınca Kıbrıs Türkleri, bir adım daha atarak “Geçici Türk Yönetimi” yerine 18 Temmuz 1974’te “Kıbrıs Türk Yönetimi” şeklini alacak yeni bir siyasi yapılanmaya gitti . Kıbrıs’ta kurulan bu yönetimler Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra kurulacak “Kıbrıs Türk Federe Devleti”nin temellerini oluşturuyordu. Kıbrıs’ta Hükümet Darbesi: Kıbrıs’ın Enosis hayalleri dahilinde Yunanistan’a ilhakı için yapılan saldırılar ve katliamlara karşı Türk Mukavemet teşkilatı ile Garantör devletlerden biri olan Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında gerçekleşemedi. Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakının zorlaşmaya girmesiyle Atina’daki Cunta Yönetimi ile Kıbrıs Rum Lideri Makarios arsında görüş ayrılıkları başlamıştı. Fikir ayrılığının asıl sebebi Yunan Cunta Yönetiminin Kıbrıs’ı, kısa sürede Yunanistan’a ilhak isteği karşısında Makarios’un uzun vadeli mücadele yolunu seçmesiydi. Böylece Makarios ile Yunan Cunta Hükümetinin arası açılmıştı. 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanlı Subaylar, Makarios’a karşı bir darbe yaptılar . Darbeden hemen sonra Makarios’un öldürüldüğü ilan edilmişse de Makarios darbenin yapılacağını bildiğinden önlemini alıp İngilizlere sığınarak kaçmayı başarabilmiştir. Bu darbe ile azılı bir EOKA’cı ve EOKA’ nın kurucularından olan ve “İnsan Kasabı” olarak ta bilinen Nikos Sampson, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturarak “KIBRIS ELEN CUMHURİYETİ”ni ilan etti. Birleşmiş Milletler ve çoğu dünya ülkeleri kurulan bu hükümete tepki göstererek tanımadıklarını ilan ettiler. I. Barış Harekatı: Yunan Subaylarının Kıbrıs’ta yaptığı darbe Türkiye’de büyük heyecan yarattı. Başbakan Bülent Ecevit, gezisini yarıda kesip Ankara’ya geri döndü ve ordu alarma geçirildi. Kıbrıs’taki Türklerin tehlikede olduğu açıktı. Çünkü yönetimi Nikos Sampson ele geçirmişti. Bu tehlike Makarios’un BM’lere verdiği bilgi ile doğrulanıyordu. Türkiye zaman geçirmeden, Ada’daki tehlikeyi ortadan kaldırmak, barışı sağlamak ve Anayasal düzeni sağlamak için garantör ülkelerinden İngiltere’ye müşterek müdahale etme teklifinde bulundu. Ecevit ayrıntıları görüşmek için 17 Temmuz 1974’te İngiltere’ye gitti. Ancak İngiltere’nin müdahaleye kesin karşı bir tavır sergilemesi üzerine Ecevit 19 Temmuz 1974'te geri döndü. “20 Temmuz 1974 günü, Kıbrıs Türk Bârış Harekâtını başlattı. 20-22 Temmuz 1974 tarihleri arasında, Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs’ta küçük bir sahanın kontrolünü ele geçirmişlerdi. BM Güvenlik Konseyi’nin kararın uyarak, 22 Temmuz 1974 günü saat 17:00’de ateşkes olmuştu. Türk tarafı ateşkese riayet etmiş, fakat Rum-Yunan ikilisi, ağır silahlarla bir çok köyüne taarruz etmiş, köylerin bazılarını işgal ederek pek çok Türkü esir almışlardı. 20 Temmuz 1974 günü başlatılmış olan I.Kıbrıs Türk Barış Harekâtı’nın sonunda asgari tahribat ve zâyiatla kazanılmış olan bir zaferdir. ” Kıbrıs Türk Barış Harekâtı iki önemli sonuç doğurdu: Bu harekat sonucunda Nikos Sampson’un yedi günlük saltanatı sona erdi yerine Glafkos Klerides geçti. İkinci sonuç, Temmuz 1974'te Yunan Cunta Hükümeti yerini Sivil Hükümet’e bıraktı. Sürgünde bulunan Konstantin Karamanlis Hükümeti kurmak için Yunanistan’a geri döndü. I. Cenevre Konferansı: Kıbrıs meselesinin çözümünü 15 Temmuz darbesinden sonra İngiltere tarafından istenmişti. Türkiye’nin yapmış olduğu Kıbrıs Türk Barış Harekatı’ndan sırasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 20 Temmuz’da aldığı kararla Garantör devletlerin derhal görüşmelere başlanmasını, bölgede barışın sağlanması ve Kıbrıs’ta Anayasanın yeniden tesisini öngörüyordu. “Garantör devletlerin temsilcileri 25 Temmuz 1974’de başlayan görüşmelerde meselenin çözümü ile ilgili hususlarda taraflar arasında büyük görüş ayrılıkları bulunmasından dolayı, görüşmeler zaman zaman kesilme tehlikesi ile karşılaşmış olmasına rağmen, sürdürülmüş ve 30 Temmuz 1974 günü Türkiye’nin taleplerinin büyük bir kısmının taraflarca kabul edilmesi neticesinde bir Protokol imzalanmıştır. Varılan anlaşmaya göre: Bir güvenlik bölgesi kurulacaktır, Yunan ve Rum askerleri tarafından işgal edilmiş bulunan bütün Türk bölgeleri derhal boşaltılacaktır, Gözaltına alınan asker ve sivil personel serbest bırakılacak, Kıbrıs’ta barışın sağlanması ve anayasaya uygun hükümetin yeniden kurulması için görüşmelere devam edilecektir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Rum Toplumu ve Kıbrıs Türk Toplumu olmak üzere iki Otonom idarenin varolduğu not etmişlerdir. Bu husus mühim bir gelişmedir. Çünkü müteakip idari gelişmelerin kaynağını teşkil etmiştir. ” Harekat Kodu: Ayşe Tatile Çıksın 5 Temmuz 1974'te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışişleri bakanları I. Cenevre Konferansı çalışmalarına başladı. 30 Temmuz'da sona eren konferansta Türk tarafının istekleri doğrultusunda: 'Ada'da bir güvenlik bölgesinin kurulması, Rum ve YunanTürk bölgelerin derhal boşaltılması, esir durumda olan asker ve sivillerin mübâdele edilmeleri veya serbest bırakılmaları, barışın sağlanması ile birlikte anayasaya uygun bir hükûmetin yeniden kurulmasının temini, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Kıbrıs Türk Toplumu ile Kıbrıs Rum Toplumu olmak üzere iki otonom işgalindeki idarenin mevcûdiyeti' kabul ve ilan edildi. Başbakan Bülent Ecevit, adada gelişmelerin kötüye gitmesi sebebi ile diplomatik görüşmeler yapmak üzere Londra'ya gitti. Ancak Ecevit'e rağmen Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, Genel Kurmay Başkanı'na Kıbrıs Barış Harekatını başlatma emrini verdi. Erbakan'ın planı, adanın tamamını ele geçirdikten sonra, masada toprakların bir kısmından Kıbrıs Türk Devleti'nin tanınması karşılığı verilmesiydi. Günün erken saatlerinde, Türk Ordusunun Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Kıbrıs'a havadan indirdirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı.Acil olarak toplanan TBMM, Hükümete genel savaş açma yetkisi verdi. 14 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Bu karar, İngiltere ve Yunanistan Büyükelçilerine bildirildiği gibi Ankara'da bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Sisco'ya da iletildi.Pakistan, Afganistan ve İranTürkiye'ye yardım sözü verdi.Libya Devlet Başkanı Kaddafi ihtiyaç duyulan tüm askerî mühimmatların kullanılabileceğini bildirdi. Türk kuvvetleri 22 Temmuz'da Girne'yi ele geçirdi. Türk paraşütçüleri Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa'nın Türk kesimine indi. Yunan birliklerinin Ada’da garantör olarak bulunan Türk birliğine saldırması ise, çarpışmaların Ada geneline yayılmasına neden oldu. 22 Temmuz akşamı Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararını kabul etti. Türk müdâhalesi sonucu Yunanistan'daki cunta idaresi ve Kıbrıs Nikos Sampson Hükûmeti de yıkılmıştır. II. Cenevre Konferansı: Birinci Cenevre Konferansında sorunun çözümü için görüşmelerin devam edilmesi karara bağlanmıştı. Bu Protokol çerçevesinde taraflar 8 Ağustos’ta Cenevre’de tekrar toplanmıştır. Rum-Yunan ikilisi, Birinci Cenevre Konferansı neticesinde imzalanmış Protokolde öngörülen hususları reddeden bir tutum içine girmiş ve taahhütleri gereği yerine getirmeleri gereken işleri yapmamış ve bilhassa ateşkese uymamış olmaları sebebiyle, menfi bir atmosfer içinde başlayan Konferans, daha başlangıçta başarısızlığa mahkum görünmüştür . Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Konferansta özetle Kıbrıs’ın %38’ini kapsayacak federe bir Türk savundu. İngiltere ve Yunanistan Dışişleri Bakanları ise bunu kabule yanaşmayıp zaman kazanmak için çeşitli oyunlara başvurdular. Yunanistan Dışişleri Bakanı Mavros ile Rum Yönetimi Temsilcisi Klerides öneriyi hükümetleri ile temas edebileceklerini belirterek 32 saat süre istediler. Yunan ve Rumların istediği bu sürenin askeri hazırlıklar için vakit kazanmayı öngördüğünü anlayan Turan Güneş’te 13 Ağustos akşamı Konferansı terk etti ve Ankara’ya “Ayşe’nin tatile çıkabileceğini” bildirdi. II. Barış Harekatı: Türk ve Yunan temsilcileri ile birlikte Kıbrıs Türk ve Rum temsilcilerinin de katıldığı Cenevre Görüşmeleri’nde herhangi bir netice alınamamıştı. Çünkü; Rum tarafı 1. Cenevre Konferansı sonunda imzalanan Protokole uymadıkları gibi yeni katliamlara da girişmişlerdi. 2. Cenevre Konferansı başlarken Rum ve Yunan ikilisi uzlaşmaz bir tutum sergilemiş, çeşitli oyunlarla zaman kazanmak istiyorlardı. Bu durum karşısında Türkiye’nin müdahaleden başka bir seçeneği kalmamıştı. 14 Ağustos 1974 tarihinde geç saatlerde 2. Barış harekatını başlatmıştır. Bir taraftan Magosa, diğer taraftan Lefke istikametinde ileri harekata başlamış bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri, 16 Ağustos’ta biten 3 günlük bir harekat neticesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin emniyetine ve ekonomik ihtiyaçlarına cevap verecek sahayı içine alan bugünkü hudutlarını çizmiştir . Üç günlük harekat sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri önceden hazırlanan plan çerçevesinde Magosa-Lefkoşe-Omorfo hattını tutmayı başararak 1. Barış Harekatında ele geçirilen 130 km2lik alan 2. Barış Harekatıyla 4000 km2’yi buldu . Yunanistan’ın acil toplanma çağrısı üzerine toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ateş-kes çağrısına taraflar 16 Ağustos saat 16:00’de uyarak harekatı durdurdular. Kayıplar Birinci ve İkinci Kıbrıs Barış Harekatı sonunda tarafların kayıpları şöyleydi: Türk Silahlı Kuvvetlerinden 415 Kara, 65 Deniz, 5 Hava, 13 Jandarma olmak üzere toplam: 498 şehit ve 1.200 yaralı. 70 Kıbrıslı Türk asker ve 270 Kıbrıslı Türk şehit, 1.000 yaralı. Yunanlılarda ise 4 bin ölü, 12.000 yaralı. Savaşın dışında olmasına rağmen BM Barış Gücü askerleri de kayıp vermişti: 3 Avusturyalı asker ölmüş, 24 Avusturyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Kanadalı asker de yaralanmıştı. Kıbrıs Rumlarının görüşü Kıbrıslı Rumlar'ın büyük kısmı,harekattan hemen önceki olayları,Türk ve Yunan/Rum tarafının çektiği acıları unutmuş,adada K.K.T.C'nin kurduğu hakimiyeti ayrılıkçı bir hareket olarak nitelendirmiş ve Türk Ordusu'nu işgalcilikle suçlamıştır.Rum tarafına göre Türkiye burada adadaki Türkler'in haklarını savunmamakta,emperyalist gayeler gütmekte ve Kıbrıs'ta söz hakkı almaya çalışmaktadır. Kıbrıs Türklerinin görüşü Kıbrıslı Türkler,harekattan hemen sonra sistematik katliamlardan kurtulmuş,yeniden kurulan asayişin etkisiyle 70'lerden önceki duruma geri dönebilmiştir.Buradaki Türkler Mehmetçik'i kurtulan her beldede sevinçle karşılamış ve askerlerimize minnet duymuştur.Kıbrıslı Türkler'e göre Mehmetçik adaya Zurih Anlaşması'nın kendisine verdiği haklara istinaden haklı olarak geldiğini,adada Türk tarafına yapılan politikaların bitmesinde etkin güç olduğunu düşünmektedirler.Mehmetçik'i işgalci olarak görmemişler ve onları birer kurtarıcı olarak şükranla anmışlardır.Kuzey Kıbrıs'ta harekatla ilgili birçok mezarlıkta ve tarihi mekanda,bu minnettarlığın izlerinden parçalar görmek mümkündür. Adaya ilk çıkan ve burada şehit düşen Mehmetçikler için yapılan Karaoğlanoğlu Şehitliği,bunun en güzel örneklerinden biridir Birleşmiş Milletler Birleşmiş Milletler'e göre Kıbrıs Cumhuriyeti hala adanın tek hakimidir,ve Güvenlik Konseyi'nin yayınladığı 550 sayılı kararla K.K.T.C'nin Birleşmiş Milletler üyesi devletlerce tanınmamasını istemiştir.Birleşmiş Milletler'e göre Türk askeri adada işgalcidir ve buraları uluslar arası herhangi bir anlaşmaya bağlı olmaksızın işgal etmiştir.Yayınladığı bu karar neticesinde K.K.T.C Türkiye dışında hiçbir Birleşmiş Milletler ülkesi tarafından tanınmamıştır. 15 Temmuz; Yunanistan'da Başpiskopos Makarios'a karşı darbe yapıldı ve Sampson iktidarı ele geçirdi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit Afyon gezisini yarıda kesip Ankara'ya döndü ve Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu Olağanüstü toplantıları yapıldı. 16 Temmuz; Makarios bir İngiliz helikopteriyle İngilizler tarafından Malta adasına güvenliği için götürüldü. Ankara'da Başbakan Bülent Ecevit parti liderleriyle görüştü ve Yunanistan'daki darbenin doğuracağı sonuçlara karşı askeri tedbirlerin alınmaya başlandığını bildirdi, ayrıca bu toplantıda meclis aynı hafta içinde perşembe günü toplanmak üzere toplantıya çağırıldı. Yunanistan'da askeri cunta genel seferberlik kararı alındığını açıkladı. 17 Temmuz; Makarios Birleşmiş Milletleri Yunanistan'ı kınamaya çağırdı ve eşzamanlı olarak NATO yayınladığı bildiriyle Yunanistan'daki cunta yönetimini uyardı. Başbakan Ecevit ve beraberindeki heyet Yunanistan'daki darbe konusunda görüşmeler için Londra'ya hareket etti. Sampson Kıbrıs'ta da hakim olmaya başladı. Birçok devlet başkanı soğukkanlı olmak gerektiği konusunda mesajlar yayınladı. 18 Temmuz; Ankara'da Başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan ve Maliye Bakanı Deniz Baykal ile parti liderleri toplandı ve meclis olağanüstü toplantısının cumartesi gününe ertelenmesini kararlaştırdı. Turan Güneş Pekin gezisinden döndü. Londra'daki Türk heyeti, Başbakan Bülent Ecevit'in Dr. Kissinger'in temsilcisi Sisco ile görüşmesinin ve Savunma Bakanı Işık'ın İngiliz Dışişleri Bakanı Callaghan'la son kez görüşmesinin ardından geri döndü. Aynı gün Atina'ya gitti. 19 Temmuz; Sisco Atina'dan sonra Türkiye'ye hareket etti. Türk Deniz Kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti gemileri Mersin'den demir aldı. Sisco gece de Ankara'da Başbakanlık'ta görüşmelere devam etti. Türk Ordusu'nun hazırlıkları tamamlandı ve asker kaydırmalar hızlandı. Yunanistan'da darbeciler Trakya sınırındaki köyleri boşaltma kararı aldı ve Atina radyosunda "Bir günde Konstantinapol'deyiz" mesajları yayınlanmaya başladı. 20 Temmuz; Sabah beşte Türk askeri uçakları keşif uçuşlarını tamamladı ve asıl harekat için tekrar havalandı. Sabah altıda Başbakan Bülent Ecevit radyodan yayınlanan mesajıyla çıkarmanın başladığını açıkladı. Sabah 8:30'da Türk askeri Kıbrıs'a çıktı. NATO ve Birleşmiş Milletler eşzamanlı toplantı yaptı fakat toplantı sonunda eylem kararı alınmadı. TBMM olağanüstü toplantısını yaptı. Çıkarmadan çok kısa süre önce Atina'ya ikinci kez gitmiş olan Sisco akşam Ankara'ya döndü. 21 Temmuz; Birleşmiş Milletler 353 nolu kararla "ateşkes" çağrısında bulundu. Yunan donanmasının Kıbrıs'a tekrar hareket etmesi durumunda vurulacağı Türkiye tarafından açıklandı. Sampson Türkiye'nin uyarısının dikkate alınmayacağını basın yoluyla bildirdi. Başbakan Bülent Ecevit Sisco'ya hedeflere varılmadan durulmayacağını söyledi. Sisco, Yunan cuntasındaki fikir ayrılıkları nedeniyle görüşmek için dahi muhatap bulamadığını söyledi. Türkiye'nin uyarılarına rağmen Kıbrıs'a hareket eden Yunan gemileri ve uçakları ile Baf ve Baf açıklarında muharebe edildiği Türk, Yunan ve diğer yayın kuruluşlarından duyuruldu. Bu haberleri Türk Genelkurmay Halkla İlişkiler Bürosu doğruladı.Türk birlikleri Kıbrıs'ta Türklerin yaşadığı bölgelerde kontrolü ele geçirdi. İlerlemeye devam edildiği bildirildi. 22 Temmuz; Yunan cuntasının dağılmak üzere olduğu haberleri yayıldı fakat Atina haberleri resmi elden yalanladı. Yunanistan'da ve Türkiye'de Birleşmiş Milletlerin "ateşkes" çağrısını yerine getirme kararı alındı ve 17:00'da uygulamaya başlandı. 23 Temmuz; Muharebeler sırasında batan Türk ve Yunan gemilerinden kurtulan denizcilerin gemiler tarafından ateşkes sırasında bulunduğu basında yer aldı. Yunan cuntası iktidarı Karamanlis'e bırakma kararı aldı ve Klerides Sampson'un yerine geçti. TBMM özel toplantısında Türk Ordusu başarılı bir harekat gerçekleştirdi denilerek tebrik edildi. Cenevre Konferansı bir gün ertelendi. 24 Temmuz; Başbakan Bülent Ecevit, Yunan yeni Başbakanı Karamanlis'i tebrik etti. Birleşmiş Milletler 354 sayılı kararında 353 nolu kararındaki "ateşkes" çağrısına uyulmaya devam edilmesini istedi. 25 Temmuz;Cenevre'de üçlü konferans akşamüstü başladı. Yunanistan ateşkesin görüşülmesini, Türkiye adaya gelecek olan yeni yapının görüşülmesini istedi. Mavros Türk Ordusu'nun genişlemeyi durdurup 22 Temmuz'da varmış olduğu hatlara geri çekilmesini istedi. Türk heyeti bu teklifi reddetti ve görüşmelere ara verildi. Aynı gün ikili görüşmeler başladı. Güneş ve Dr. Kissinger'ın özel temsilcisi Baffum, Güneş ve Callaghan ikili görüşmeleri tamamlandı. Türk heyeti konferansın devam etmesi yönünde fikirler yayınlandı. Yunan heyetinin konferansa devam etmek istemediği gerekçesiyle Callaghan, Kissenger'ı müdahil olmaya çağırdı. 27 Temmuz; Kissenger'ın müdahalesiyle Yunan heyeti konferansı terketmekten vazgeçtiğini duyurdu. Güneş-Callaghan, Güneş-Mavros ve Callaghan--Güneş görüşmeleri yapıldı ve uzmanların (eksper) kabul edilir bir görüş hazırlayarak ertesi gün bakanlara sunmaları kararı alındı. 28 Temmuz; Uzmanların toplantıları sabah 7:00'ye kadar sürdü. Güneş, toplantının yapılacağı Birleşmiş Milletler sarayı'na girerken "Hükümetten yetki aldım. Eğer isteklerimiz kabul edilmezse çekileceğim" dedi. Başbakan Bülent Ecevit, Ankara'da verdiği demeçte "Güvenlik sorunları ve ateşkes birbirlerinden ayrılmaz" dedi. 16:00'da uzmanların eşliğinde üç bakan gayri resmi toplantıya başladı. Gece yarısına doğru Başbakan Bülent Ecevit'in "Türk birliklerinin adadan çekilmesi" maddesine itiraz ettiği açıklandı. Ecevit, Karamanlis'e Ege'de 29 Temmuz; 3:00'da Mavros Birleşmiş Milletler Sarayı'ndan ayrıldı. Yaptığı açıklamada "Artık herşey Ankara'ya bağllı, kabine toplantısı var, kabul veya reddecekler" dedi. Bülent Ecevit "çekilme" maddesiyle ilgili tüm tekliflerin Kıbrıs'lı Türk'lerin güvenliğinin fiilen garanti edilemeyeceği gerekçesiyle kabul edilemeyeceğini açıkladı. İngiliz Dışişleri Bakanı Cenevre görüşmelerinin sonuca bağlanmasını istedi ve sonuca bağlanmaması durumunda Londra'ya geri döneceğini bildirdi. Callaghan-Güneş görüşmesi ve teknik seviyede kısa bir toplantı yapıldı. 30 Temmuz; Çekilmeyle ilgili tekliflerde anlaşmaya varıldı ve "Cenevre Deklarasyonu" imzalandı. 1 Ağustos; Mavros, Türkiye'nin Cenevre Deklarasyonu'nu ihlal ederek adada askeri ilerleme yaptığını söyledi ve ikinci kez görüşmelere gitmeyeceğini duyurdu. 2 Ağustos; Güneş, Türk köylerindeki Rum işgalinin devam ettiğini bu durumda ikici görüşmelere gidemeyeceğini bildirdi. 8 Ağustos; Üçüncü devletlerin girişimleriyle ikinci Cenevre konferansı 19:00'da başladı. Türkiye ve Yunanistan'ın görüş ayrılıkları nedeniyle uzmanlar seviyesinde üç ayrı komite kuruldu. 9 Ağustos; Görüşlerdeki ayrılıklar nedeniyle ikinci konferansa devam edilemedi. Güneş-Kissenger'ın temsilcisi , Güneş-Callaghan, Callaghan-Mavros ikili görüşmeleri yapıldı. Klerides ve Denktaş Cenevre'ye geldi. 10 Ağustos; Kelerides "Bu toplantı anayasal sorunları ele almaya yetkili değildir" dedi. Denktaş "Türkiye'nin teklif ettiği coğrafi federasyon tek çıkar 11 Ağustos; Callaghan Denktaş-Klerides görüşmesinin yinelenmesini istedi. Görüşme yapıldı fakat olumlu sonuç çıkmadı. Güneş-Hartman ile tekrar görüştü.Üç dışişleri bakanı arasında yemekli görüşme yapıldı, sonuçsuz kaldı. 12 Ağustos; Türkiye iki öneri açıkladı; birincisi altı kantonlu ve ikincisi iki bölgeli. Klerides'e ve Yunan heyetine yollandı. Kıbrıs'taki Türk Birlikleri takviye edildi. Güneş-Callaghan ve Güneş-Hartman görüşmeleri yapıldı. Klerides ile Mavros bu teklifleri görüşmek üzere 48 saat süre istedi. Mavros "Silah gölgesinde anlaşma imzalanmaz" dedi. 13 Ağustos; Mavros'un açıklaması üzerine Türk heyeti Yunanistan'ın süre isteğini reddetti. 14 Ağustos; 5:00'te Türkiye'nin ikinci harekatı başladı. Yunanistan, NATO müttefiği iki ülke arasındaki çatışmayı NATO'nun durduramadığı gerekçesiyle NATO'dan ayrıldığını açıkladı. 15 Ağustos; Yunanistan Başbakanı Karamanlis ülkesinin Kıbrıslı'ların yardımına gidemeyeciğini açıkladı.Olayların sorumlusu olarak Yunan askeri cuntasını ve Türkiye'yi gösterdi.