- esra boztürk deniz

Download Report

Transcript - esra boztürk deniz








Hacıvat: Gel benim serv-i bülendim
Karagöz: (penceresinden) gelemem benim sümüklü efendim
Hacıvat: gel benim ömrümün hâsılı
Karagöz: (penceresinden) Gelemem ayağımın mayasılı
Hacıvat: Gel benim serseri gezenim
Karagöz: (penceresinden) Atlarsam kafanı ezerim
Hacıvat: Karagözüm aşağı gel









Karagöz: Memgel
Hacıvat: Pergel mi?
Karagöz: hayır beş on tane usta dülger
Hacıvat: Anlaşıldı Karagözüm, bu akşam canın gene letaif
istiyor
Karagöz: Nasıl da bilirsin kadayıf istediğimi
Hacıvat: Öyleyse lisan bilir misin?
Karagöz: Nisanı da bilirim Mayısı da
Hacıvat: Rumca bilir misin?
Karagöz: Bilirim










Hacıvat: Elado
Karagöz: Elin doluysa oraya ko
Hacıvat: Peki Ermenice bilir misin?
Karagöz: Bilirim
Hacıvat: Egurnayim
Karagöz: Ko oraya sonra alayım
Hacıvat: Peki Yahudice bilir misin?
Karagöz: Bilirim
Hacıvat: Venaki
Karagöz: Al parayı ver rakıyı










Hacıvat: İngilizce yes yes?
Karagöz: Geveleme sesini kes
Hacıvat: İtalyanca bilir misin?
Karagöz: Zahir
Hacıvat: Venikova
Karagöz: Yeni kova eski kova sana ne?
Hacıvat: Fransızca bilir misin?
Karagöz: Bilirim
Hacıvat: Vönezisi
Karagöz: Yandı yorganın eskisi

Ömer Efendi, kahvede arkadaşına nasıl askerlikten kıdem aldığını
anlatmaktadır:
- Tilafone etmişler, Urganın garargâhına vardım. Gumandan begin
çadırına girdim. Temennayı çaktım.
- Neğören Ömer Efendi, dedi.
- Sen neğören beğem, dedim.
- Seni imtihan edecez, gıdemine goycaz, dedi.
- Goyun beğem, dedim. Çadırın direğinde dürülü hartayı indirdi,
masanın üstüne yaydı.
- Bu ne ki? dedi.

- Hartadır beğem.
- Ya şu gördüğün uzun, kızgıl çızgılar ne ki? dedi.
- Huduttur beğem, dedim.
- Ee, Eşkolsun Ömer Efendi sağa, dedi.
- Ya şu mavi boyalı gısım nedir? dedi.
- Denğizdir beğem, dedim.
- Ya şu nokta nokta siyah çızgılar ne ki? dedi.
- Gara pampurdur, beğem, dedim.

- Eşkolsun Ömer Efendi sağa, dedi.
- Bura nire? dedi, parnağınla göstürttü.
- İstanbul'dur, beğem, dedim.
- Ya şurası nire? dedi.
- Paris'tir, beğem, dedim.
- İstanbul'dan Paris'e ne kadar vakitte geden? dedi.
- Eşeğinen dört saatte varırık, emma yolda bir ahbab çıgar gayfe
mayfe ısmarlar, beş saatte giderim, dedim.
- Eşkolsun Ömer Efendi sağa, dedi; galktı ağnımdan şapadanak
öptü. Beni gıdemime goydular
HEMŞİRE: Doktor Bey, Doktor hanım. İkisi birden nereye kayboldular.
 İçeri bir hasta girer.
 HEMŞİRE: Hastane Allah’a emanet.
 HASTA: Öyleyse ben gideyim.
 HEMŞİRE: Nereye?
 HASTA: Kahveye maça!
 HEMŞİRE: Siz kahvede maç mı yapıyorsunuz?
 HASTA: Hııı karşılıklı iki direk kurduk, maç yapıyoruz.
 HEMŞİRE: Zor olmuyor mu?
 HASTA: Niye zor olsun.
 HEMŞİRE: Kahvenin içinde çift kale maç yapmak.
 HASTA: Ne Kahvesi!
 HEMŞİRE: Türk kahvesi, nereden bileyim ne kahvesi, sen söyledin…
 HASTA: Ne söyledim?
 HEMŞİRE: Kahveye maç yapmaya gidiyorum dedin.

HASTA: Ben söyledim sende balıklama atladın. Maç yapmaya değil,
izlemeye gidiyorum.
 HEMŞİRE: Bu darbeyi nerede aldın?
 HASTA: Stadyumda.
 HEMŞİRE: Ne oldu, stadyum mu çöktü. Nasıl oldu bu iş?
 HASTA: Şimdi biz iki arkadaş, güzel hafta sonumuzu değerlendirip,
güzel bir maç izlemek için güzel güzel stadyuma girdik. Maç başladı,
onuncu dakikada bizimkiler bir attı tam sevinecektik ki, hakem golü
vermedi.
 HEMŞİRE: Neden?
 HASTA: Ofsayt varmış.
 HEMŞİRE: Ofsayt varsa doğru karar.
 HASTA: Gez göz arpacıktan değil, dürbünle bakıyoruz. Kendini bilmez
50 bin liralık hakem.
 HEMŞİRE: O elli bin lira neyin nesi.

HASTA: Maça gidiyoruz sinemaya değil. Böyle durumlarda, tedbirli
ve tedarikli olacaksın.
 Bizde tedbirimizi aldık içeri pet şişe almadılar, bende cebimdeki 50
bin lirayı hakeme fırlattım.
 HEMŞİRE: Ne oldu?
 HASTA: Hakemin kafasından kanlar boşalmaya başladı, hakemde
maçı iptal etti.
 HEMŞİRE: Eeee sonra ne oldu.
 HASTA: Sonrası malum dışarı çıktığımızda karşı taraf bizleri kılıç kalkan
ekibiyle karşıladı ve neticesinde buradayız.
 HEMŞİRE: Sizlerde adam gibi oturup maçınızı izleseydiniz, bunlarda
başınıza gelmezdi.
 HASTA: İzlemesine izleyeceğim de iki kişiyle maç izlemek zevkli
olmuyor.

HEMŞİRE: İki kişimi, sizden başka seyirci yok muydu?
 HASTA: Varda yok!
 HEMŞİRE: Nasıl oluyor bu iş.
 HASTA: Şimdi şöyle oluyor. Aslında stadyum dolu, ama bunlar seyirci
değil.
 HEMŞİRE: Peki ne bunlar?
 HASTA: Spor eleştirmeni, hakem. Teknik direktör. Biri oradan bağırır,
bu futbolcu ilk onbire alınır mı? Bir diğeri, çıkarsana kırmızı kartı nasıl
hakemsin sen! Kimisi maçın m sinden anlamaz yorum yapar, yani
sizin anlayacağınız gerçek seyirciyi bulmak çok zor.
 HEMŞİRE: Tamam tamam bana vaaz verme geç şöyle otur, doktor
gelince seninle ilgilenir.
 HASTA: Geç kalır mı?
 HEMŞİRE: Ne acelen var. Başka delinecek yerlerini deldirmeye mi
gideceksin. Geç şöyle bekle
