Transcript File

ÖRGÜT

 Toplumsal gereksinmelerin bir kesimini karşılamak üzere, önceden belirlenmiş amaçları gerçekleştirecek düzenli işleri yapmak için güçlerini gönüllü eş güdümleyen insanlardan oluşan toplumsal açık bir sistemdir (Balcı ve Aydın, 2003, 10).

YÖNETİM

 Bir örgütün amaçlarına ulaştıracak işleri yapmak için bir araya gelen insanları örgütleyip eş güdümleyerek eyleme geçirme sürecidir (Balcı ve Aydın, 2003, 10).

KURAM

 Yönetim alanında denenmiş bilimsel bilgilerin düzenli olarak bir araya getirilmesiyle oluşturulurlar (Başaran ve Çınkır, 2012, 266).

YÖNETİM KURAMLARI

 1) KLASİK KURAM  2) NEOKLASİK KURAM  3)MODERN KURAM

KLASİK KURAMLAR

1) BİLİMSEL İŞLETME: F. TAYLOR 2)YÖNETİM SÜREÇLERİ: H. FAYOL 3) BÜROKRATİK ÖRGÜT: M. WEBER 4) YÖNETİMİM FORMÜLLEŞTİRİLMESİ: (L. GULİCK- L.URURİCK) 5) DİNAMİK YÖNETİM: M.P. FOLLET

1) BİLİMSEL İŞLETME

( FREDERİCK TAYLOR

)  Bu düşünce sisteminin özü insanların makine olarak proglamlanabilecekleridir.

 Amacı tek tek her çalışanın performansını yükselterek örgütün verimliliğini artırmaktır.

 Bilimsel yönetim düşünce sisteminin en önemli öncülerinden biri Frederick Winslow Taylor’dur  İşletme yönetiminin babası olarak kabul edilmektedir.

Taylor’un çalıştığı işletmelerde gözlemleri şöyledir

 a- Verimsizlik.  b- Tembellik ve kaytarma  c- Çalışma kural ve prosedürlerinin standartlardan yoksun oluşu.  d- İşe almada ehliyet, yetenek ve kapasite kıstaslarının kullanılmayışı.  e- Yapılan işler için standart sürelerin belirlenmeyişi.

Taylor’un insan doğasına ilişkin sayıltılar

 Üretim denkleminde işgören sabittir.

 İşgören, makinenin hareketsiz bir parçasıdır.  İşgören, doğası gereği tembeldir.

 İşgörenin esas ilgisi öz-çıkarıdır  Ekonomik ödülleri kazanmak isteyen insan, arkadaşlarıyla yoğun bir yarışmaya sürüklenir.

 İnsan kazançları çabasına değmediğinde, işten kaytarma gösterir

Bu özelliklerden hareketle Taylor yönetim ve personele ilişkin şu özellikleri ileri sürmektedir

    Örgüte verim artışı için gerekli koşullar yönetim tarafından oluşturulmalıdır.

Yeterli koşullar sağlanınca personelin verimi artar. Verim artınca örgüt geliri artar. Gelir artınca personeli daha iyi ödüllendirme olanağı doğar. Öyleyse örgüt için iyi olan her şey personel için de iyidir.

Taylor‘a göre yönetimin temel hedefi

 Tüm çalışanların tek tek maksimum refahını sağlamaya bağlı olarak işverenin maksimum refahını sağlamak olmalıdır.

Taylor bilimsel yöntem yaklaşımıyla, esasta bu iki grubun çıkarlarının aynı olduğunu ileri sürmüştür.Buna göre uzun vadede işçinin refahıyla bütünleştirilmedikçe işverenin refahının sağlanamayacağını düşünmüştür.

 Bu şekilde çalışanların tam anlamıyla aynı amaç etrafında birleşmeleri ve uyum içinde çalışmaları gerekliliği ortaya çıkacaktır.

o o o Taylor bürokrasinin klasik yazarlarının tersine toplumun güç yapısının sorunlarıyla değil, verimliliğin uygulanmadaki problemleriyle ilgilenmiştir. Dolayısıyla analizlerindeki temel unsur,toplumun bütünü değil, işyerindeki bireydir.

Taylor’a göre bir iş için kurulan standart yöntem, ancak iş ortamına giren diğer faktörlerin de standartlaştırılmasıyla uygulanabilir. ( makine hızı, araçlar ,hammaddenin tedariki ) Bu yeni bakış açısıyla rasyonelleşmeye yönelik çalışmalar,bireysel işçiyle sınırlı kalmaksızın (üst kademe dahil ) bütün örgütü kapsar.

TAYLORİZM… MAKİNE KURAMI

 STANDARTLAŞMA  HAREKET VE ZAMAN ETÜTLERİ  SİSTEMATİK SEÇİM VE EĞİTİM  PARÇA BAŞINA ÜCRET SİSTEMİ  FONKSİYONEL USTA BAŞILIK

BÜROKRATİK MODEL(MAX WEBER)

 Kitleler arasında yavaşlığın,kırtasiyeciliğin,gereksiz formalitelerin simgesi sayılan bürokrasi kavramı,Weber tarafından çeşitli bölümleri olan,her türlü iletişimin yazılı belgelere dayandığı büyük örgütleri ve yöntemleri belirtmek için kullanılmıştır.

 Max Weber’e göre bürokratik bir yapı, günlük dilde kullandığımız, işlerin geciktirilmesi, yokuşa sürülmesi, ‘’bugün git yarın gel’’ anlamının tersine etkinlik açısında ideal bir örgüt yapısıdır

Weber’e göre salt yasa ve kurallarla çalıştırılan bürokrasi, en saf ve ülküsel yönetim biçimidir

Weber’in önerdiği ideal tip bürokrasi beş unsurdan meydana gelmektedir (Bursalıoğlu, 2002, 20):

 1. Hiyerarşik yapı  2. Görevsel uzmanlaşma  3. Tanımlanmış yetki ve sorumluluklar  4. Kestirilebilirliği sağlayan kayıtlar  5. Davranış Kuralları

BÜROKRASİ MODELİNDE

       Görevler, hiyerarşik bir şekilde düzenlenmeli, İşler, bölümlere ayrılarak kurallara uygun olarak uzman kişiler tarafından yürütülmeli-ileri derecede uzmanlaşma, Güç, yazılı kurallarda olmalıdır. Bu nedenle çalışanlar emirlere uymak zorunda kalmalıdır. Çalışanlar işe uygun seçilmeli ve onlara iş güvencesi sağlanmalı – teknik yeterliklere uygun seçilmeli. Çalışanlar, iş ilişkilerine kişisel duygularını karıştırmamalıdır. Yükselmeleri performanslarına göre olmalı, Personel işin gerektirdiği teknik bilgi ve yeteneği ölçen sınav sonuçlarına göre seçilecek ve terfi ettirilecektir.

BÜROKRASİNİN ÜSTÜNLÜKLERİ VE ZAYIFLIKLARI

 Uzmanlaşma  Örgüt Yapısı  Tahmin Edilebilirlik  Rasyonellik  Demokrasi  Katılık ve Değişmezlik  Gayri Şahsilik  Amaçlar Hiyerarşisinin Bozulması  Kırtasiyecilik ve Kontrolün Zorluğu  Düzeni Koruma Eğilimi

WEBER’İN YÖNETİM BİLİMİNE EN BÜYÜK KATKISI 3 TİP MEŞRU YETKİ

 1) Geleneksel Yetki: Mutlak itaat bekleyen davranışları öngörür. Kişisel- doğuştan getirilir. İşlerin geçmişte de o yolda yapıldığı gerçeğinden çıkar.

 2) Rasyonel Yetki: Mantığa dönüktür, demokratik ilkeleri izler.Somut kurallar üzerine kurulduğundan kabul edilir.  3) Karizmatik Yetki: Büyük liderlere özgü kişisel ve hatta manyetik denilebilecek kuvvetleri kapsar. Kişisel-sonradan kazanılır. Üyelerin lidere karşı duygusal bağlılığı nedeniyledir.

Bürokratik örgütün en belirgin özellikleri

     Örgütün görevleri, konumlar arasında resmi görevler olarak paylaştırılmıştır. Konular ya da bürolar hiyerarşik bir otorite yapısı şeklinde örgütlenir. Formal olarak saptanmış kurallar ve yönetmelikler sistemi, resmi karar ve eylemleri yönlendirir.

Görevlilerin, örgütteki diğer işgörenlerle ve örgütün hizmet sunduğu diğer insanlarla nesnel bir tutum içerisinde olmaları beklenir.

Örgütte göreve alma sağlar.İşe personel almada temel ölçüt teknik yeterliliktir.

bireyler için sürekli bir iş

YÖNETİM SÜREÇLERİ

(HENRY FAYOL)

  Taylor’un iş ve işçilerden beklediğini, Fayol yönetim ve yöneticilerden beklemiştir. Yönetim süreçlerini ilk kez sıralayan Fayol, yönetilenden çok yöneticiye güvenmiştir (Bursalıoğlu, 2002, 19). Fayol, işletmecilik etkinliklerini teknik, ticari, mali, güvenlik, muhasebe ve yönetim olmak üzere altı grupta toplamıştır. Ona göre bir işletmenin başarısı, bu altı tür etkinliğin başarılı bir uygulamasına bağlıdır (Balcı, 2010).   Fayol işletmecilik eylemlerini altı grupta toplamıştır.

Bunlar: Teknik, ticari, mali, güvenlik, muhasebe ve

yönetimdir.

Bunlar içerisinde de yönetime daha çok önem vermiş ve yönetim süreçlerini beşe ayırmıştır

Planlama

(geleceğe yönelik kararlar almak) 

Örgütleme

(insan ve madde kaynaklarını verimli şekilde kullanmak) 

Emir verme

(personeli yönlendirmek) 

Eşgüdümleme

(işbölümü ile ayrılmış olan kişiler ve işlevler arasında bağıntı kurmak) 

Kontrol

(kişilerin ve birimlerin planlara,kurallara ve amaçlara uygun olarak çalışıp çalışmadığını denetlemek)

YÖNETİMİN FORMÜLLEŞMESİ (LUTHER GULİCK-LYNDALL URWİCK)

 Biri siyasal bilim, diğeri de tarih alanında yetiştikten sonra genellikle kamu sektöründe araştırma ve danışma hizmetleri yapmış plan bu iki yazar, örgüt ilkeleri ve yönetim süreçlerinin gerçek mimarları sayılabilir.1937’ de yayınladıkları eserde, Fayol’u geçerek yönetim süreçlerini planlama, örgütleme,

kadrolama, yöneltme, koordine etme, raporlama

ve bütçeleme eylemlerini aksayan POSDCORB formülünde toplamışlardır.(Bursalıoğlu)

DİNAMİK YÖNETİM (MARY PARKER FOLLET)

    Siyasal bilim ve ekonomi alanında yetişmiş olan bu yazar, kamu hizmeti ve çevre kalkınması hizmetinde bulunmuştur.

Follet yönetimin psikolojik yanlarını tanıyan ve bu yanları modern psikolojiye göre inceleyen ilk düşünürler arasındadır.

Follet meslek kavramının da tanımını yapmış ve bu terimin bir bilim temeli ve hizmet güdüsünü karşıladığını öne sürmüştür.

Koordinasyon konusunda en çekici ve yapıcı düşünceyi, ilkeleri ve tekniklerden ayırmak ve ayarlı çaba sağlama koşullarını açıklayarak, Follet ileri sürmüştür.

   Ona göre emretmenin amacı örgüt içinde çeşitli uzmanlık personeli ve hizmetlerini kontrol etmektir. Eğer koordinasyon gönüllü işbirliği sağlamazsa, hiyerarşide hükmeden değil,hizmet eden bir kuvvet olmalıdır Çatışmaları çözebilmenin üç yolunun hükmetme, uzlaştırma ve birleştirme olduğunu bu yazar ileri sürmüştür.

Follet birçok siyasal bilimci ve işletme yazarlarının kuvvet ile yetki karıştırdıklarını, kuvvetin olay yaratma veya değiştirme yeteneği olduğunu, yetkinin ise kuvvet geliştirme ve kullanma hakkı olarak görüldüğünü belirtmiştir.

KLASİK KURAMA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLERİ ŞU ŞEKİLDE ÖZETLEYEBİLİRİZ.

 Örgütlerin iki temel boyutundan kurum boyutunda etkiliği gerçekleştirmeye odaklanmış, birey boyutunu ise ihmal etmişlerdir.  Örgütü adeta insansız bir makine gibi görmüşlerdir.  Örgütte insanların güdülenmelerini de sadece ekonomik gereksinmelerin karşılanması ve yakın denetime bağlayarak insanları insan yapan sosyal ve psikolojik gereksinmeleri görememişlerdir

NEO KLASİK YÖNETİM KURAMLARI

 Klasik örgüt kuramına tepki olarak doğmuştur.  Neoklasik örgüt kuramının temelinde, insan ilişkileri yaklaşımı yatmaktadır (Aydın, 2007,107).  Bu yaklaşımın temelinde Hawthorne araştırmaları olarak bilinen ve klasikleşen bir dizi araştırmanın bulguları görülmektedir. Bu araştırmaların yürütücüsü Elton Mayo’dur (Aydın, 2007, 107).

İNSAN İLİŞKİLERİ(ELTON MAYO)

  Psikoloji ve felsefe alanlarında yetişmiş üniversite profesörüdür.

1924’de başlayan ve Electric Şirketinin Hawthorne fabrikalarında Mayo ve arkadaşları tarafından yapılan altı ayrı araştırmadan oluşan deneyler literatürde Hawthorne etkisi olarak bilinmektedir.  Bu araştırmaların sonunda; grup oluşturma, grup arkadaşlığı ve sevgi bağlarının güçlü olmasının, işletme sahip ve yöneticilerin davranışlarında olumlu değişmelerin, onların önemsenmesinin çalışma ortamının havasını değiştirdiği, bunun da sürekli verim artışına yol açtığı bulunmuştur (Balcı, 2010, 84).

 Hawthorne araştırmaları ışık koşullarının işçi üretimi üzerindeki etkisini ölçmek amacıyla başlamıştı. Daha sonra işçi davranışının fizyolojik, psikolojik, ekonomik ve diğer bütün yönleriyle incelenmesi yoluna gidilmiş.

 Mayo daha iyi bir toplumun ileri görüşlü yönetici ve iş adamlarının liderliği sayesinde gerçekleşeceği fikrini benimsemiştir.

 Yöneticinin eşyalara ilişkin teknik ve insanlara ilişkin sosyal hünerleri olması gerektiğini savunan bu yazar hem bilgi ile hüner tanım ve ayırımlarını yapmış, hem de durumları değerlendirici pratik ve klinik yaklaşımların gereğini belirtmiştir.

İŞBİRLİĞİ(CHESTER BARNAND)

 Barnard’a göre örgütün öğeleri, ortak amaç, hizmet isteği ve iletişimdir.

 Örgütün ömrü verime dayanır.Bu kavrama,örgüt amaçlarının gerçekleşmesi ve üye ihtiyaçlarının karşılanması şeklinde iki açıdan bakılır.İkisi birden sağlanınca,örgütün ömrü daha uzun olur.

 Barnard, örgütü bilinçli şekilde koordine edilmiş eylemlere dayalı bir işbirliği sistemi olarak kabul etmiştir.

 Barnard’ın yetki görüşü yetkinin kullanılmasından etkilenen kimseyi de dikkate alan çift yönlü bir iletişime dayalıdır.

 Örgütte yetkinin kabulünü kolaylaştıran kabul alanı kavramıdır.Yani her üyenin emirleri isteyerek kabul edeceği bir alan vardır.kabul alanı genellikle yararlı bir kavram olmakla beraber yetkinin bir dereceye kadar kabulünü zorunlu saymışlardır.

 Yönetim ahlakının sadece kişisel sorunları değil, örgütün iyiliği, toplumun yararları ve kamu hukukunun uygulamasını da kapsamasını ileri sürer.

RASYONEL KARAR (HERBERT SİMON)

 Simon ve onu izleyenler de, yönetimin merkezinin rasyonel karar verme süreci olarak kabul etmiş ve diğer süreçlerin karara bağımlı olduğunu ileri sürmüşlerdir.

 Yazara göre emir birliği hayaldir.Çünkü maiyet sadece amirlerden değil, uzmanlardan da emir alır.Gerçek yetki Uzmanlık sınırlarına anlaşılır.

 Simon insan davranışını değerlerden ayrı incelenebilecek bir bilim geliştirmeye çalışmışlardır.Bu nedenle rasyonel karar kavramını ortaya atmış ve savunmuşlardır.

 Bu yazarın üzerinde durduğu sorunlardan birisi de örgütün fizyolojisi olmuştur.Yönetimde karar sürecini hareket noktası olan Simon kararları etkileme mekanizmalarını incelemiş ve bunların örgütün fizyolojisini meydana getiren öğeler olduğunu ileri sürmüştür.Örgütün anatomisinde karar yetkilerinin dağılıma bağlı olduğunu kabul etmiştir.

 Etki yollarını iç ve dış iki grupta toplayan Simon, kara sürecine katılmayı üye ihtiyaçlarının karşılanmasını, örgütün benimsemesini birinci grupta toplamış, yetki enformasyon ve hizmetiçi eğitimi ikinci grupta saymıştır.

SOSYAL SİSTEM(TALCOTT PARSONS)

 Parsons sosyal bir sistem içinde, teknik,işletme, kurum ve toplum olmak üzere dört düzey bulunduğunu,her birinde uyma, hedefe ulaşma, gerginliği giderme ve bütünleştirme problemleri olduğunu ileri sürmüştür.bunlardan uyma ve gerginliği giderme araç, diğerleri amaç durumundadır.

 Parsons’a göre sosyal bir kurum üyelerini oynadığı rollerden meydana gelen bir sistemdir.Belirli rolleri oynayan bu üyelerin uygun davranışları sonucu ortaya çıkan kalıplaşmış beklentiler böyle bir sistem yaratır.

 Sosyal sistemlerin üç sütunu, ihtiyaçların gerektirdiği işler, ortak normlar ve değerler kurallarının uygulanmasıdır.

 Sosyal sistemlerin sosyo-psikolojik temelleri, üyelerinin rol davranışları, bu davranışları tanımlayan ve yaptıran normlar ve bu normların dayandığı değerlerdir.Demek ki sosyal sistemler bir bakıma, üyelerin kalıplaşmış davranışlarından meydana gelir.

 Sosyal sistemler maddelerden çok olaylar karışımından meydana gelir ve bu nedenle işlemesinden başka yapısı olmaz.

HİZMETLERİN TAKASI(PETER BLAU)

 Başkasına hizmette bulunan kişi , onu minnet altında bırakır.bu minnetten kurtulması için öbürünün de bir hizmette bulunması gerekir.Her ikisi de hizmetlerden memnun ise bu takas devam eder.Ancak bunlardan bir tanesi diğerinin ihtiyacı olan hizmeti sağlayamayacak durumda ise kendisini ona bağımlı kılarak onun isteklerine boyun eğer.Böylece ona kuvvet sağlamak yoluyla hizmette bulunur.Eğer bu kuvvet bir kişiye grup tarafından sağlanırsa, toplumca kabul gördüğünden dolayı meşrulaşır.örgütün temelini de bu meşru kuvvetten meydana getirir.

ÖRĞÜTTE UYUM (AMİTAİ ETZİONİ)

 Örgüt yapısının temel öğelerinden biri olan uyum, örgütün özelliklerini bir dereceye kadar tayin eder.Örgüt türlerini bu öğeye,yani uyum etkenine göre de gruplandırma olanağı da sağlamış olur.

 Uyumu meydana getiren , kuvvet ile ilişkili etkileşimdir.Bu bakımdan uyum türlerini bulabilmek için önce kuvvet ve ilişki türlerini bulmak sonra bunların etkileşimlerini kurmakgerekir.

 Zora, kara,ve değere dayalı olmak üzere üç tür kuvvet vardır.

 Zora dayalı kuvvet bedenin etkileme ve tehdidinden doğan kuvvettir.

 Kara dayalı kuvvet maddi kaynak ve mükafatları kontrol gücünün ürünüdür.

 Değerlere dayalı kuvvet ise rütbe, statü prestij sembol ve olanaklarının alınıp verilmesiyle oluşur.

 Bunlara paralel denebilecek üç ilişki ise soğukluk, hesaplık ve bağlılıktır.

 Soğukluk türündeki bir ilişkide üyenin örgüte yabancılık hatta nefret duymasını gösterir.

 Hesaplı bir ilişkisi olan bir üye,durumuna göre iki taraftan birine ılımlı bir eğilim gösterir.

 Bağlılık ise örgütle üye arasındaki olumlu ve sıkı bir ilişkiyi ifade eder.

KONU

Amaçlar

KLASİK ÖRGÜT KURAMI

Rasyonel,ekonomik, insan faktörü dikkate alınmıyor. Haberleşme sistemleri Kontrol Yakından kontrol ; formal haberleşme kanalları Çok yakından Karar Verme Katılım yok. Bütün kararları yönetici verir.

Yapı Yönetim Mükafat Sistemi Yüksek yapı Otokratik. Her kararı yönetici verir.

Ekonomik temele Dayanır.

NEOKLASİK ÖRGÜT KURAMI

İnsan refahına ilgi duyuluyor. İşbirliği ve yardımlaşma yüksek seviyede.

Doğrudan haberleşme grup haberleşmesi Gruplara dayanan kontrol kişilerin otokontrolü Örgütçe karar sürecine katılım sağlanır. Basık yapı Demokratik. Sonuçlara ancak grupça ulaşılabilir.

Ekonomik ve sosyal teşvik ediciler kullanılır.