Transcript kamera

Kamera Nedir?
Kameralar televizyon yayıncılığının temel
donanımlarındandır. Yaklaşık yüz yıl önce
icat edilen kameralar bugün hayatımızın pek çok
alanında yerini almıştır. Kameraların TV
yayıncılığı için kullanılanları dışında kişisel çekimler için
amatör kameralar, bina güvenliği için güvenlik
kameraları, su altını görüntülemek için su altı
kameraları ve tıbbi amaçlarla kullanılan tıbbi gözlem
kameraları gibi pek çok türü vardır.
Video kameralar, fotoğraf makinelerinin gelişmiş hali
olarak da nitelendirilebilir. Batı dillerinde fotoğraf
makinelerinin “camera”, kameraların ise “video camera”
olarak adlandırılmaları bu tezi doğrular. Kameraları
fotoğraf makinelerinden ayıran iki temel fark,
tek tek yerine seri halde görüntü çekmeleri ve ses
kaydedebilmeleridir. Kamera kelimesi
Latince “oda” anlamına gelir. Gerçekten de kamera
gövdelerinin içi karanlık bir oda gibidir.
Bu odanın tek ışık giren yeri, yani penceresi objektifidir
Teknik bir tanımlama yapmak gerekirse kameraları,
görüntüden yansıyan ışığı mercek veya objektiften
yararlanarak bir düzlemde toplayan, o düzleme konulan
film (sinema kameraları için) veya ışığa duyarlı
elektronik devre elemanları vasıtasıyla ışık
enerjisini elektrik enerjisine çevirdikten sonra çıkış
sinyali veren, gerekirse kasete kaydeden
cihaz olarak tarif edebiliriz. Kameralar “alıcı” ismiyle de
bilinir.
KAMERANIN TARİHSEL GELİŞİMİ
 1850’li yıllarda ışık ve optik yoluyla, ışığa duyarlı yüzeye
fotoğraf makinesi aracılığı ile görüntü
kaydedilebilmiştir. Böylece bu, görüntünün mekanik
olarak çoğaltılabildiği anlamına gelmektedir. Bu
gelişmeden sonra, hareket sürecinin daha önceleri el
ile resmedilerek gösterilmesi yerini ışığa duyarlı
zemine fotoğraf makinesi aracılığı ile kaydedilmeye
başlanmıştır. Bu görüntünün şeffaf bir yüzeye
aktarılması ve belirli aralıklarla gösterilmesi hareket
algısını yaratmaktadır. 1861 yılında kinemaskop adlı bir
aygı tın geliştirilmesi ile fotoğrafın resmetme tekniği
ile kaydedilmiş görüntülerin gösterimi yapılabilmiştir.
Şekil-1 Kinemaskop
Filmin İcadı
 İlk dönem çalışmalarda, cam yüzeyler ya da maden
alaşımlı levhalar kullanılmıştır. 1888’de selüloit tabanlı
bir yüzey geliştirilmiş ve iki yıl içinde üretimi
başlanmıştır. Bu malzeme film olarak adlandırılmıştır.
Filmin icadı ile fotoğraf teknolojisi ile hareket
halindeki nesnelerin durağan görüntülerinin arka
arkaya kaydedilmesine yönelik çalışmalarında önü
açılmıştır.
Sinemanın İcadı
 Halka açık ilk başarılı film gösterisi 1895’te Auguste ve
Louis Lumiere adlı Fransız kardeşlerin geliştirdikleri
sinematograf ile Paris’te perdeye yansıtarak
gerçekleştirilmiştir. Lumiere kardeşlerin icat ettiği
kamera, 35 mm film şeridi kullanıyor ve aynı zamanda
gösterici olarak çalışıyordu.
Lumiere Kardeşlerin Sinematografı
 2. Dünya Savaşı zamanlarına kadar 35
mm ile çekimler devam etmiştir. Ancak cepheden
haber alabilmek için daha kolay taşınabilir
kameralara ihtiyaç duyulmuştur. 35 mm kameraların
hantal yapısı cepheden görüntülerin alınmasını
zorlaştırıyordu. Bu ihtiyacı karşılayan 16 mm kameralar
çıktı. Böylelikle cepheden ve dünyanın her yerinden
görüntüler sinema perdesinde izlenmeye başlandı.
 1950’lerden sonra çıkan 8 mm kameralar ile halk da
çekim yapabilir hale geldi. Bu sıralarda profesyonel
anlamda Hollywood’da 35 mm, 70 mm ve 105 mm
kameralarla da çekim yapılıyordu.
16 mm ve 8 mm kamera
70 mm ve 35 mm kameralar
 2. Dünya savaşından sonra televizyon çalışmaları
hızlandı. Yayınlar naklen yapılmakta ya da filme
çekilen görüntüler telesine edilerek izleyiciye
sunuluyordu. Televizyonun gelişimi teknik bir değişlik
gerektiriyordu. Artık süreç kimyasal değil, elektriksel
olmak zorundaydı. TV cihazlarında film kullanmak
mümkün değildi. Aslında, tüm televizyon kameraları
aynı temel prensiple çalışmaktadır. Optik bir görüntü
kamera ile elektrik sinyaline çevrilmekte ve sinyal
televizyon alıcısında görülebilir görüntüye
çevrilmektedir.
 Kamera ile alınan görüntünün kaydedilmesine ihtiyaç
bulunuyordu. Bu elektriksel sinyalleri kaydedebilmek
için manyetik bantlar geliştirilmiştir. Görüntüyü banda
kayıt etmek daha zor olmuştur. Çünkü sesin bant
genişliği 20 hz- 20 khz arasındayken görüntünün,
diğer deyişle video sinyalinin bant genişliğinin 50 hz
ile 5,5 mhz arasındadır. Yayıncılıkta manyetik
kayıtların kullanılması 1956 yılında gerçekleşebilmiştir.
Stüdyo kameralarından elde edilen bu görüntü
manyetik bantlara kaydedilmeye başlamıştır. Bundan
sonra kamera ve bantlar birlikte bir gelişim süreci
izlemiştir.
Film Kameraları
 Film kamerası temel olarak içinde biri boş, diğeri film
kaydedilen filmi içeren iki makara bulunan, ışık
penceresi önünde değişik hızla hareket eden mekanik
bir düzenek ve ışığın filmin duyarlı bölümünde
toplanmasını sağlayan optik bir sistemden oluşur.
Kameranın temel mantığı, hareketli film pozlamaya
dayanır.
 Bütün ham filmler selülozdan yapılma bir asetat ile
kaplıdır. Film yüzeyinde bulunan jelâtin ve gümüş
tozları ışığa duyarlıdır. Üzerine düşen ışık ile pozlanır
ve görüntünün oluşmasını sağlar. Bu kimyasal bir
süreçtir. Sinema tarihi içinde ortaya çıkmış kaybolmuş
ya da benimsenmiş birçok film kamerası ve film
formatı bulunmaktadır.
 Kameralar birçok şekilde sınıflandırılabilir. Bunlardan biri
de film formatına göre sınıflandırmaktadır. Film
kameraları sadece tek tür format kullanabilmek için
üretilmektedir. Kullanmak üzere üretildikleri format ile
çalışır. Bazı markalar, iki değişik formatta film kullanmaya
olanak sağlayan mekanik ve elektronik düzeneğe sahip
kameralar üretilmiştir. Film boyutu ve görüntü kalitesi
arasında doğrusal bir bağlantı bulunmaktadır. 16mm ve 8
mm film boyutları daha düşük maliyetli çekim olanağı
sağlarken 70mm ve üzeri yüksek maliyetlere mal
olmaktadır. Çekilen çoğu sinema filmi için 35 mm tercih
edilmektedir. Film boyutuna göre kameralar, 8 mm, 16 mm,
35 mm, 70mm, I-Max başlıklarında incelenebilir.
70 mm Film Kamerası
 Görüntü kalitesi, filmin boyutları büyüdükçe
artmaktadır. 70 mm film kullanabilen kameralarla
çekilen görüntü kaliteli olmasının yanı sıra pahalıdır.
Film kamerasını içine giren film miktarı da arttığı için
kameranın boyutları büyümekte, ağırlığı artmaktadır.
Filme pozlanan görüntü 65 mm olsa da ses kaydedilen
bölüm ile beraber 70 mm ye ulaşmakta, kamera 70
mm olarak adlandırılmaktadır. Kullandığı film formatı
da 70 mm dir. 70 mm: Dev kameralar, mercekler ve
bütçeler gerektiren bir formattır.
35 mm Film Kamerası
 35 mm kameralar, sinema sektöründe en çok
kullanılan film boyutu olan 35 mm film ile
çalışmaktadır. Görüntüsü sinema perdesi boyutlarında
büyütülmeye elverişli olduğundan profesyonel
çekimlerde kullanılır. Kullandığı film formatı 35 mm
dir.
16 mm Film Kameraları
 Adından da anlaşılacağı gibi 16 mm film kullanan
kameralardır. İlk televizyon yayınlarında kullanılan
görüntüler, bu tip kameralar ile çekilmiştir. Kullandıkları
filmler sinema perdesi boyutlarında büyütülmeye uygun
olsa da profesyonel sinema için tercih edilmemektedir. 16
mm: Belgesel film ve televizyon haberciliğinin gelişimi
hafif kameralara ihtiyacı artırmıştır. 16 mm film formatı
Kodak tarafından geliştirilmiştir. 16 mm'lik film üzerine
eklenen ses kuşağı televizyon haberciliğinde film
kameralarının kullanıldığı dönemlerde habercilik ve
belgeseller için kabul edilebilir bir format haline gelmiştir.
Zaman içinde film malzemesinde de gelişmeler
kaydedilmiştir
8 mm Film Kamerası
 Kullandıkları filme göre isimlendirilen iki çeşit 8 mm
kamera bulunur. Normal 8 mm ve süper 8 mm.
Normal 8 mm kameralarda çift perforeli 16 mm'lik film
yan yana iki kez kullanılır. Süper 8 mm kameralar,
kaset olarak hazırlanmış süper 8 mm film kullanırlar.
Boyutları nedeni ile hareket kabiliyetleri vardır. Bunlar
kolay taşınabilmektedir, ancak kullandıkları filmin
kalitesi sinema perdesi için uygun olmadığından
profesyonel çekimler için tercih edilmez.
Görüntü Üretme Sistemine Göre
Video Kameralar
Görüntü üretme sistemine göre kameralar üç başlıkta
incelene birler: analog, sayısal ve yüksek çözünürlüklü.
 Analog: Analog kelimesi Türkçeye örneksel ya da
benzeşme olarak çevrilmektedir. Analog kayıt
yapabilen kameralar görüntüyü kaynağındaki biçimi
ile alabilen kameralardır. Görüntü elektriksel
sinyallere çevrilerek alınır. Bu kameralar ile alınan
görüntüler analog bantlara kaydedilir. Ancak gerekli
olması durumunda sayısal çevirici (digital convertor)
kullanılarak sayısal ortamlara aktarılabilir.
 Sayısal: Bilgisayar sistemlerinde 0 ve 1' den oluşan
sayısal (dijital) kodlamalar kullanılır. Sayısal
kameralarda görüntü, kaynaktaki görüntü
sinyallerinin sayısallaştırılması temeline
dayanmaktadır. Bu kameralar görüntüyü; elektronik
banda, disklere ya da bünyesinde bulunan sabit diske
kaydedebilmektedir. Bu kameralar ile alınan
görüntüler, sayısal ortamlara aktarılabilir ve
işlenebilirler.
 Yüksek Çözünürlüklü: Yüksek çözünürlüklü (High
Definition, HD) kameralar daha yüksek resim
çözünürlüğü elde etmek için üretilmişlerdir. PAL,
SECAM ya da NTCS kalitesinde görüntü üreten sayısal
kameralar standart çözünürlüklü (Standart Definition,
SD) olarak anılırken, daha yüksek çözünürlükte resim
kalitesinde görüntü üreten kameralara yüksek
çözünürlüklü kameralar adı verilmektedir. Bu
kameralar ile sinema kalitesinde görüntü alma
çalışmaları sürmektedir.
Işık Alıcısına Göre Video Kameralar
 Işık alıcısına göre kameralar iki başlıkta incelenebilir:
tüplü kameralar ve CCD (Charge Couple Devise)
kameralar.
 Tüplü Kameralar: Video kameralarında görüntü video
işareti ile oluşur. Bu, optik yollarla oluşan görüntünün
bir objektifin yardımıyla kameradaki ışığa duyarlı
hedefin üzerine düşürülmesidir. Işığa duyarlı hedefte,
soldan sağa ya da yukarıdan aşağıya doğru tarama
yapılır. Her bir resim elemanı için elektriksel işaret
elde edilir. Kameradaki bu ışığa duyarlı elamana
görüntüleme elemanı denir. Görüntüleme elemanları;
kamera tüpü ya da bir yarı iletken (CCD) olabilir,
 Farklı isimlerle birkaç çeşit tüp piyasaya sürülmüş ise de
ortak özellikleri, çok fazla güç harcamaları, tüpleri büyük
olduğu için kamera boyutlarının büyük olması, hareketli
görüntüleri net göstermemesi, kameraların ön ısıtma
gerektirmesi, yüksek ışık koşullarında tüplerin yanma
olasılığı, ömürlerinin sınırlı olması, görüntü alabilmek için
yüksek ışığa ihtiyaç duymaları sayılabilir. Tüplü televizyon
kameraları kullanıldıkları dönemlerde, Vidikon,
Plumbikon, Satikon gibi, içinde kullanılan tüplere göre
isimlendirilmişlerdir. Siyah beyaz kameraların içinde tek
bir tüp bulunurken renkli kameralarda üç renk bilgisi için
(kırmız, yeşil, mavi) üç ayrı tüp bulunmakta ve bunlar
dikroik aynanın (dicroic mirror) geliştirilmesinden sonra
kameranın içine yerleştirilmiştir,
 CCD Kameralar: CCD (Charge Couple Devise) yarı iletken
bir araçtır. Tüpsüz kameraları ifade etmek için de kullanılır.
Sabit ve hareketli görüntüleri net gösterir, yüksek ışığa
ihtiyaç duymaz. Ayarları bir kez yapıldıktan sonra
değişmez. Ön ısıtmayı gerektirmez. Tüplü kameralardan
daha az enerjiye ihtiyaç duyar. CCD kameralarda her bir
ana renk için birer CCD kullanılmaktadır.
 Görüntüyü oluşturan en küçük birime görüntü elemanı
(piksel) denir. Her görüntü elemanı, kendisine ait olan renk
ve ışık bilgisini, elektrik yüküne dönüştüren somut bir
görüntü ögesidir.
 Kameradaki görüntü elemanı (CCD) ne kadar fazla ise,
video görüntüsünün çözünürlüğü de o denli yüksek olur.
Kullanım Yerlerine Göre Video
Kameralar
 Kullanım yerlerine göre kameralar; stüdyo kameraları,
EFP, ENG ve diğer kameralar olarak dört başlıkta
incelenebilir.
 Stüdyo kameraları: Sadece stüdyoda kayıt yapabilen
bu kameraların gövdeleri büyüktür. Kayıt cihazı
üzerinde olmadığı için, enerjisini sistemden
almaktadır. Stüdyo kameralarında kayıt ünitesi
bulunmaz. Resim kayıt ünitesinde kayıt yapılır veya
uyduya gönderilir
 Büyük mercek yapıları sayesinde çok yakın ya da çok
uzak çekimleri yapabilir. Stüdyo kameralarının
objektif çapı çok büyük olduğu için, ışığa karşı çok
duyarlıdır ve bu yüzden de aktüel elektronik
kameralardan farklıdır. Objektifleri, geniş ve dar açı
olarak birden fazla seçenek sunar. Çok uzaklardan
kaliteli görüntü alabilmek için tasarlanmıştır.
 Stüdyo kameralarının tercih ve kullanım alanı çok
fazladır. Stüdyolarda; drama çekimleri, her türlü
stüdyo programı, eğlence programları, haber ve hava
durumu çekimleri için, stüdyo dışı çekimlerde ise; spor
karşılaşmaları, konserler gibi bir den fazla kameranın
gerektiği çekimlerde kullanılmaktadır.
 Stüdyo kameralarının aktüel kameralardan daha çok
elektronik kontrol devreleri bulunur ve iyi görüntü
üretir. Kameranın diyafram, renk, kontrastlık ayarları,
beyaz - siyah ayarı gibi üniteleri yoktur. Kameranın
optik ve mekanik düzenekleri onun gövdesinin büyük
olmasına nedendir.
 EFP (Electronic Field Production): EFP kameraların
stüdyo kameralarından en belirgin farkı; portatif, diğer
değişle taşınabilir olmasıdır. Ek ünitelerin takılması ile
stüdyoda da kullanılabilir. EFP kameralar; maç, konser
gibi durumlarda dışarıya çıkarak canlı yayın aracı gibi
bir sistemden enerji alarak da görüntü üretebilir. Kayıt
ünitelerini kendi gövdelerinde de bulundurabilen bu
kameralar kablo aracılığı ile video kayıt cihazlarına
bağlanabilir.
 ENG (Electronic News Gathering): Enerjisini ve
kayıt ünitesini üzerinde taşıma özelliğine sahiptir.
Omuzda taşınabilecek biçim ve boyutları olduğu için
dışarıda kullanıma uygundur. Uzun yıllar dış
çekimlerde kullanımı devam etmiştir. Film
kameralarına oranla daha düşük ışık koşullarında
çalışabilir.
 Günümüzde üretilen elektronik kameralar içinde
haber amacıyla üretilen kameralar sıklıkla tercih
edilmektedir. Bir çok prodüksiyon şirketi veya
televizyon kanalı sadece haber amacıyla üretilen
kameraları kullanmaktadır. Ancak her ne kadar
görüntü kalitesi ve birçok özelliği EFP kameralara
benzese veya yaklaşsa da EFP kameralar veya stüdyo
kameraları kadar özelliği bulunmaz.
VİDEO KAMERALARININ KAYIT
FORMATLARI
 Görüntü bant üzerine elektronik yolla ya da sayısal
ortamlara sayısal yolla kaydedilebilir. Film yerine bant
ya da sayısal sistemleri tercih etmenin bazı nedenleri
vardır. Kayıttan hemen sonra izleme olanağı bulunur.
On dakikalık bir görüntü metrelerce uzunlukta film
kullanımını gerektirirken, bant üzerine yapılan kayıt
daha az yer kaplar. Bir film şeridi bir kez kullanılırken,
bant birden fazla kayıt için kullanılabilir. Film kurgusu
ve efektler bantta daha kolay yapılabilir. Sayısal
ortamlarda kurgu diğer sayısal sistemlerin de
kullanılmasına olanak sunduğu için işlenerek kurgu
yapılması için seçenekler çok daha fazladır.
 Öncelikle amatör olarak adlandırılan birkaç kayıt
formatından bahsetmek uygun olacaktır. Bunlar Betamax,
VHS, 8 mm, Hi 8, dijital 8 gibi isimlerle piyasaya sürülen
formatlardır. Amatör kullanım için üretilmiş formatlar
öncelikle ev kullanımı için üretilmiş olmasından dolayı
diğer sistemler ile karşılaştırıldığında ucuzdur. Bu nedenle
daha fazla satılabilmektedir. Günlük kullanımları 2-3 saati
geçmeyecek şekilde, hassas elektronik devrelere sahip
olmayan cihazlardır. 1970-1980 arasında geliştirilmiş birçok
amatör format (Betamax, V2000, VCR gibi) bulunmasına
rağmen günümüze kadar gelebilen VHS ve Video 8'den
bahsedilebilir. Bu formatlarda da kopya alma sayısı 2 - 3 ile
sınırlıdır.
 Panasonic ve JVC'nin laboratuvarlarında ev tipi videoların en
yaygını VHS (Video Home System) formatı olmuştur. Bu format
üzerindeki çalışmalarla daha iyi yüksek görüntü kalitesinde kayıt
yapılmasına olanak sağlayan S-VHS formatı piyasaya
sürülmüştür. S-VHS formatı VHS formatı üreticisi firmaların
daha kaliteli görüntü ve amacı ile ürettikleri Süper VHS ile yarı
profesyonel kullanıcı kitlesine hitap etmektedir. Orta düzeydeki
bölgesel ve yerel istasyonlar bu formatı tercih etmişlerdir. S-VHS
formatındaki cihazlar arabirim (interface) bağlantı imkânı
sayesinde assemble ve insert kurgu yapılabilmesine de olanak
vermektedir. Panasonic, SVHS kaset çıkarmıştır. Panasonic
kameraların kullandığı kameralarda kullanılan kasetler birçok
evde bulunan VHS oynatıcıda bir adaptör ile izlenebilme
özelliğine sahiptir.
 Aynı yıllarda Sony firması da 8 mm genişliğindeki
manyetik banda kayıt yapabilen pratik kullanışlı küçük
kameralı kayıt cihazlarını geliştirmiştir. Kayıt kalitesi Umatic düzeyinde ve ev tipi kullanıma uygundur. Sony UMatic'teki, son aşama kabul edilen, formatı da bir kademe
daha geliştirmiş ve U-Matic SP (Superior Serformance)'yi
üretmiştir. En çok kullanılan bir kaç tanesini açıklamakta
yarar bulunabilir.
 VHS (Home Video System): amatör formatlar arasında en
yaygın sistemdir. VHS kompakt kamera kayıt cihazları,
küçük boyutlu kaset kullanır. Geniş kullanım alanı
bulunmaktadır. SP (Short Play) ve LP (Long Play)
konumlarında, iki ayrı bant akış hızında kayıt yapma
olanağı verir.
 Video 8 mm, 1983 yılında Sony, Hitachi, JVC, Philips
firmaları Video 8 mm adı ile üretilen yeni bir video
kayıt formatı standardı belirlemiştir. Normal ve yavaş
iki bant akış hızında kayıt yapılmasına olanak
vermektedir. Video kaydı için kullanılan teknik, VHS
sistemdeki gibidir. Görüntü ve ses açısından bazı
üstünlükleri bulunur. Ayrıca, kaset boyutu çok
küçüldüğünden el tipi (Handy Camera) kamera kayıt
cihazlarının üretilmesine olanak sağlamıştır. Amatör
kameralar da Sony Hi 8 ve dijital 8 mm piyasaya
sürülmüştür, bunları izlemek için 8 mm VTR'ye
ihtiyaç bulur
 Profesyonel yayın kalitesindeki kayıt formatlarına
gelince; uluslararası yayın kurallarını koyan kuruluşlar
yayın kalitesi ve yayın cihazının asgari teknik
standartlarını koyarak asgari kaliteyi belirlemişlerdir.
Ampex firmasının Quadruplex sistemi de 1980'lerin
başında tüm dünyada kabul gören TV kayıt formatı
olmuştur.
 Analog görüntü kayıt okuma formatları arasında yayın
kalitesinde olanlardan 1970- 1980 yılları arasında
kullanılan 2 inch. İlk kayıt formatı olan Quadruplex
formatın geliştirilmiş halidir. 90 dakikalık bir bandın
ağırlığı 12-13 kg kadar olduğu için bandı döndürmek
için büyük motorlar gerekiyordu ve işletme maliyeti
yüksek olduğu için büyük yayın kurumları
kullanabiliyordu.
 Zamanla 2 inch kayıt cihazları yerini 1 inch bantlara
bırakmıştır. Kendi içinde değişik formatları bulunsa da
1 inch C format 1980'li yılların yayın bandı olarak
standartlaşmıştır. Eğik izli kayıt tekniğine sahiptir ve
kaydı tek video kafa ile yapabilmekte ardından da
okuyabilmektedir. Bu sistemde elektronik başka bir
araca gereksinim olmadan donuk kare görüntü
alınabilmesi mümkün olmuştur. Hızlı ve yavaş okuma,
hatta tek kare kaydı yapılabilmesine olanak
doğmuştur. 1990'lı yıların başında yerini yeni
sistemlere bırakmaya başlamıştır
 Televizyon teknolojisinde sadece stüdyolar değil
sistemler de gelişmekte, stüdyo dışında farklı mekânlar
görmek isteyenler için dış çekim gerekmektedir.
Kamera ile dışarıda çekim yapabilmek için U-matic
bant piyasaya sürülmüştür. 1 inch, 2 inch gibi U-matic
kayıt cihazı da kameradan ayrıdır. U-matic bandın en
belirgin özelliği makara sisteminden magazin
sistemine geçmesidir. Timecode kanalı da bulunan,
taşınabilir VTR'ler olarak gelişmiştir. Bu da artık
kameranın dış mekânda çekim yapabilmesine olanak
sağlamaktadır
 Televizyon endüstrisinde yarı profesyonel olarak
adlandırılan bu sistem, sınırlı gelirleri nedeniyle pahalı
sistemler kuramayan genellikle bölgesel yayın yapan
kuruluşlar tarafından tercih edilmekteydi. Fiyatları ve
işletme maliyetleri Betacam sisteme göre daha düşük
olmasına rağmen görüntü kalitesi yayın için kabul
edilebilir düzeydedir. U-matic ilk ev tipi kayıt cihazı
olarak da bilinmektedir. Zamanla çeşitli tipleri
piyasaya sürülmüştür.
 U-Matic Low: U-Matic serisi cihazlar, ev tipi kullanım için
geliştirilmiş olmasına rağmen yarı profesyonel amaçla
kullanıma da uygun görüntü kalitesine sahiptir.
 U-Matic High: Haber çekimleri için kayıt (ENG) standardı
olarak kullanılmıştır.
 BHU (Broadcast Version U-Matic): U-Matic SP
formatları da U-Matic kalitesi¬ni yayın standardı
yapabilmek için geliştirilmiştir.
 U-Matic SP: Daha önceki formatları okuyup kayıt edebilen
özellikleri ve hızlı ileri geri kumanda ve durdurma (pause)
konumunda düzgün yayın kalitesinde re-sim almayı
sağlamaktadır.
 Gelişmeler devam ederken, kendi enerjisini ve kendi kayıt
cihazını yanında taşıyabilen kameralar stüdyo dışına çıkmaya
olanak sağlamıştır. Bu kameralar enerjilerini Akü'den almaktadır.
 1970'li yıllarda televizyon programlarının dış çekimleri için 16
mm film kullanımından portatif U-Matic cihazlarla ENG
çekimlere dönmeye başlamıştır. Ancak kayıt cihazı ve kamera
arasında mesafe bulunmaktaydı. Ardından 1 inch kayıt cihazları
çıkmış olsa da ağır ve hantal bir sistemdi. Daha iyi görüntü
kalitesine sahip ve daha fazla hareket serbestliği verecek sistem
arayışları vardı. Bu sistemler içinde sadece Sony firmasının 1982'
de ürettiği betacam sistemi kabul görmüş ve zamanla gelişmiştir.
Sony firması dışında Ampex ve Philips firması da betacam
modelleri üretmişlerdir
 Görüntüsü yayın kalitesinde kabul edilen betacam kaset ve
kameralar kayıt ünitesini üzerinde taşıyan kameralar olarak
hızla yayılmıştır. Betacam kameralarda kamera ve kayıt
cihazı aynı gövde içinde bulunmaktadır. Diğer deyişle
betacam kameralar kayıt ünitesini üzerinde taşıyabilen
kameralardır. Camcorder olarak da bilinen bu sistem, bant
sökme takma sorunlarını ortadan kaldırdığı için hızla
yayılmıştır. Görüntüleri de yayın kalitesinde kabul
edilmiştir. Ancak bu bandın kayıt kopya-sının ikiden fazla
alınması durumunda görüntünün bozulması gibi
dezavantajları bulunmaktadır. Kamera üzerindeki bandın
kayıt süresi 36 dakika ile sınırlıdır.
 Betacam SP: Betacam SP, (Süperior Performance),
betacam formatı ile uyum¬lu olan bu format,
manyetik bantta yapılan bir gelişmeye bağlıdır. Analog
yayın sisteminin en yaygın formatıdır. Kopya alma
sayısı yayın kalitesinde 5'e kadar çıkmıştır. Ek iki ses
kanalı eklenmiş, kayıt süresi artmıştır. Küçük boy
kasetlerde 36 dakika büyük boy kasetlerde 90 dakikaya
kadar kayıt yapılabilmektedir.
 Betacam SX olarak bilinen yeni sayısal kayıt formatı
da vardır. Yeni sistemlerin Betacam SP uyumlu olması
aranmaktadır. Görüntü kayıt ve okuma sistemleri
kurgu da da çeşitli kolaylıklar sunmaktadır. Insert ve
Assemle kurgu yapılabilmekte, hızlı okuma ve kare
kare yavaş okumaya olanak sağlamaktadır.
 DV: Sayısal sinyal ile görüntü üretebilen kameraların ortaya
çıkmasıyla birlikte sayısal video anlamına gelen DV (Digital
Video) formatı geliştirilmiştir. Sayısal teknolojinin
gelişmesi ve kullanım sistemlerin birbirleri ile uyumlu
kullanılabilmeleri profesyonel kamera ve kayıt
sistemlerinde de etkili olmuştur. Sayısal kamera ve kayıt
formatları üretilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır.
Geliştirilen, Betacam SX, DVCAM, HDV, gibi örnekler
yayıncılık alanında kullanılan sayısal tabanlı kamera
örnekleridir. Bunlar gibi sayısal tabanlı kameralar sayısal
ortamlara kayıt yapmaktadırlar. Diğer değişle görüntüler
kasetlere sayısal olarak işlenmektedir.
 Yüksek çözünürlüklü sinyalin kullanılmaya
başlanmasıyla birlikte manyetik bantların çözünürlük
kalitesi bu sinyalin kayıt edilmesi için yeterli
olamadığından kasetsiz sistemler geliştirilmiştir.
Yüksek çözünürlüklü (HD, High Definition)
kameraların kayıtları sayısal ortamlara yapılmaktadır.
Bu kameraların kayıtları doğrudan blu-ray DVD veya
hard disklere yapılmaktadır. Kamera bünyesinde kayıt
diski, çevresel etkilerden korumak için bir koruma
kabı içinde bulunur.