İslam Tarihi 1 Endülüs Lisans-YL

Download Report

Transcript İslam Tarihi 1 Endülüs Lisans-YL

BATI
EMEVİLERİ
(ENDÜLÜS)
ENDÜLÜS SİYASİ TARİHİ
Müslümanlar VIII.yy başında ele
geçirdikleri İber yarımadasına
‘Endülüs’ adını
vermişlerdir.Romalılar ve
vizigotlar ise bu coğrafya için
‘İspanya’ kelimesinin yerine
‘Hispania’ veya ‘Spania’ kelimesini
kullanmışlardır.Bunu da 716
yılında basıldığı anlaşılan bir
dinarın bir yüzünde Hispania’da
basıldı ibaresi varken, diğer bir
yüzünde ise Endülüs’te basıldı
ibaresinin kullanılmasından
anlıyoruz.
FETIH

İlk İslam fetihlerinin son halkasını Endülüs’ün fethi
teşkil eder. Birinci elden bir kaynak mevcut
olmadığı için fethin tarihi ve seyri hakkında
bilinenler sonraki yıllara ait eserlerden elde
edilmiştir. Fakat bunlar arasında zaman zaman
tutarsızlık görülür.Genellikle kabul gören ise Tarık
b. Ziyat’ın emrindeki kuvvetlerin çıktığı 92(711)
yılıdır.




Toplum imtiyazlılar,hürler ve köleler şeklinde
sınıflandırılmıştır.
Vizigotlar, Katoliklerce sapkın bir hareket olarak kabul
edilen Arianizm’e mensuptular.Katoliklerden farklı olarak
Hz. İsa’nın ilahlığını önemsemiyorlardı.
Siyasi alanda ise kralın saltanat sistemi yerine,
asilzadelerin seçimiyle iş başına gelmesi, siyasi istikrarı
engelleyen bir faktöre dönüşmüş bulunuyordu.
Ayrıca kendilerini taht mağduru kabul eden Vizigot kralı
Witiza’nın oğulları ve Kant Julian Müslümanları İspanya’ya
girmeleri için teşvik etmişlerdir.
VALILER DÖNEMI (714-756)





İspanya’nın doğusundaki Tudmir bölgesi hakimiyet altına
alınmıştır.
Bu bölgeyi idare eden Teodomiro ile Abdülaziz arasında
yapılan antlaşma günümüze kadar ulaşmış olup,
İspanyadaki diğer fetih antlaşmalarına ışık tutmuştur.
Müslümanların 732 yılında Franklara yenilmesi, Avrupa’da
gerçekleştirilmek istenen fetihler açısından bir dönüm
noktası olmuştur.
İslam kaynaklarında ‘Belatüşşüheda’ adıyla geçen bu savaştan
sonra eskisi kadar dışa açılamayan Müslüman fatihler
güçlerini kendi aralarında baş gösteren iç çekişmelerde
tüketmeye başladılar.
Berberi isyanı çıkmıştır ve Endülüs valisi Abdulmelik b.
Katan isyanı durdurmakta etkili olmayınca Suriye kökenli
askerlerden yararlanma yoluna gitti ve isyan bastırıldı.


Endülüs’e yeni vali olarak gönderilen Ebu’l Hattar’ın Suriyeli
askerleri belirli şartlar dahilinde ‘el küverül mücennede’
(askeri vilayetler) diye bilinen yerlere yerleştirilmesiyle
çözümlendi.
Aynı zamanda Doğu’da Emevi hanedanına son vermek
isteyen Abbasilerden kaçarak Endülüs’e gelen Abdurrahman
b. Muaviye, zamanla kendine taraftar toplayıp, Kubaya
giderek kendini bağımsız emir ilan etmiştir.
ENDÜLÜS EMEVILERI DÖNEMI (756-1031)
I.ABDURRAHMAN





Yemenliler ve Berberiler sağladıkları yardımın bedelini
istiyorlardı.
İnisiyatifi tamamen kendi elinde olan bir ordu kurdu.
Adalet mekanizmasının daha sağlıklı işlemesi için bir kadi’l
cemaa (başkadı) tayin etti.
Rusafe Sarayı’nın ve meşhur Kurtuba Ulu cami’nin
temellerini attı.
Hıristiyan liderlerden Artobas’ın tavsiyeleri üzerine bir
kumis (comes)tayin etti.
I.HİŞAM



Tahta çıktığı ilk yılda ciddi sayılabilecek bir iç meseleyle karşılaşmadığı
için fetihlere yönelmiştir.
Bu dönemde Malikilik Endülüs’ün resmi mezhebi haline geldi.
İslam'ın yayılışına verdiği öneme bağlı olarak yerli halktan ihtida edenlerin
‘müvelledler’in’ sayısında önemli bir artış gözlenmiştir.
I.HAKEM



I. Hişam’ın yerine geçen oğlu I.Hakem döneminde iç ayaklan
malar yoğun bir biçimde yeniden patlak verdi.
Bunda yeni emirin halktan fazla vergi alması,babasının aksine dini
vecibeleri yerine getirmede gösterdiği ihmal ve ulemaya bekledikleri değeri
vermeyip onların nüfuzunu kırmaya çalışması gibi olaylar etkili olmuştur.
Bu dönemde iç isyanlardan faydalanan Franklar düzenlediği bir seferle
yaklaşık doksan yıldır Müslümanların hakimiyetinde olan Barselona’yı istila
etti.
II.ABDURRAHMAN






İç karışıklıklar azaldı,devlet iktisaden zenginleşti,devlet
idaresi düzenlenerek güçlendirildi.
Diğer yandan Arapçanın ve İslam dininin yayılışı hızlandı.
Bu başarısından dolayı II.Abdurrahman dönemi ‘eyyamül aruz’
(düğün günleri) olarak anılmıştır.
II. Abdurrahman’ın oğlu ve halefi Muhammed ilk döneminde
babasının başarılarını devam ettirdi.
Ancak son on beş yılında idareyi genç ve tecrübesiz
kimselerin eline teslim ettiği için devlet düzeni bozuldu.
Müvelledler başta olmak üzere Araplar ve Berberiler
merkezi idareye karşı ayaklandılar.
III.ABDURRAHMAN



Endülüs’ü içine düştüğü bu krizden III.Abdurrahman
kurtardı.
Berberi, Müvelled ve Mustarib mahalli isyancıları itaat altına
alarak Endülüs’ün dağılan bütünlüğünü yeniden
sağladı.Daha sonrada Kuzey Afrika'da hızlı bir biçimde
yayılan Şii Fatımilerle uğraşabilmek için kendini ‘En Nasır
Lidinillah’ unvanıyla halife ilan etti.
Böylece Endülüs Emevi Emirliği, Endülüs Emevi Halifeliğine
dönüşmüş oldu.
HALIFELIK DÖNEMI (929-1031)





Endülüs Emevilerinin tartışmasız en büyük hükümdarı olan III.
Abdurrahman’a karşı duramayan Fatımiler Endülüs’ü işgal fikrinden
vazgeçerek Mısır’a yönelmek zorunda kaldılar.
III.Abdurrahman eğitimin yaygınlaşmasına önem verdi.Öte yandan Kurtubayı
birçok mimari eserle donattı.Görkemli saltanat şehri ‘Medinetüzzehra’ bunların
başında gelir.
Yemen kökenli İbn Ebi Amir, baş vezirliğe denk olan haciplik makamını ele
geçirdi.Bu andan itibaren Endülüs’ün otuz yıldan fazla bir süreyle fiili hakimi
o ve oğlu oldu ki bu dönem Endülüs tarihinde ‘Amiriler dönemi’ olarak bilinir.
Amirilerden İbn Ebi Amir’in oğlu Abdurrahman aşırı ihtirası ile ön plana çıkar
ki, onun bu özelliği Endülüs kaynaklarında ‘el fitne tül Kübra’ diye adlandırılan
kriz ve kaos dönemine sebebiyet vermiştir.
Tüm bu ayaklanmalar,kriz ve kaos ortamından dolayı sabrı iyice taşan
Kurtuba ileri gelenleri ve halk halifeliği lağvederek Emevi sülalesine mensup
kimseleri, Kurtuba dışına sürmeye ve idareyi eşraftan oluşacak bir şuranın
üslenmesine karar verdiler.Böylece Endülüs Emevi Devleti yıkılmış oldu.
MÜLUKÜT TAVAİF DÖNEMİ(1031-1090)

Endülüs Emevi Devletinin yıkılması üzerine irili ufaklı birçok
devlet kuruldu ve Endülüs tarihinde ‘Müluküt Tavaif’ adıyla bilinen
yeni bir dönem başladı.

Bu dönemde Tuleytula’nın Hıristiyanlarca zapdedilmesi,
Hıristiyanların Müslümanlara indirdiği en ağır darbeydi.

Yaklaşmakta olan bu tehlikeyi hisseden bazı emirler Kuzey
Afrika'da hüküm süren Murabıtlardan yardım istediler.
MURABITLAR DÖNEMİ (1090-1147)



Murabıtlar ‘Zellaka’ savaşında Hıristiyanları ağır bir yenilgiye
uğrattı.
Murabıtların Hıristiyanlarla ilişkilerindeki iniş çıkışlar, dahili
istikrarla orantılı bir seyir takip etmiştir.Dahili istikrarın hakim
olduğu ilk yirmi beş yıl, Hıristiyanlara karşı başarılı bir
mücadelenin de verildiği yıllardır.
Ne var ki Murabıt idaresinin geri kalan otuz yıllık süresi içinde
ortaya çıkan dahili istikrarsızlık, hakimiyetlerini zayıflatmıştır.
MUVAHHİDLER DÖNEMİ (1147-1229)



Siyasi parçalanmalar sonucu küçük emirliklerin yeniden türediği, diğer
taraftan ise Hıristiyan krallıkların hızla toprak kazanmaya yöneldiği böyle
bir manzara içindeyken Endülüs’ün imdadına koşan bir başka Kuzey
Afrika Devleti ise Muvahidlerdir.
Aynı zamanda Muvahhidler toplumda ahlaksızlığın yayılmasını
önleyemedikleri iddiasıyla Murabıtları ‘kafir’ sayıp onlara da savaş
açmışlardır.
Muvahhidler döneminde büyük bir haçlı ordusu teşkil edilip, meşhur ‘İkab’
savaşında Muvahhidi ordusu ağır bir yenilgiye uğratıldı.Bunun sonucu
olarak isyanlar başladı ve Muvahidlerin hakimiyeti de zayıfladı.
NASRİLER DÖNEMİ (1228-1492)




Muvahid hakimiyetinin zayıflamasıyla ortaya çıkan otorite boşluğundan
istifade edip bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.
Medeniyet ve kültür alanında oldukça önemli icraatlarda
bulunmuşlardır.Dünyaca meşhur ‘El Hamra Sarayı’ onların eseridir.
Nitekim Hıristiyanlarla aralarında geçen birçok çekişmeden sonra
başşehirleri Gırnatayı onlara teslim ederek antlaşma imzalamışlardır.
El Hamra Sarayını çevreleyen kalenin burçlarına, Kastilya- Aragon
Krallığı’nın, üzerinde büyük bir haç bulunan bayrağı dikildi. Böylece,
Müslümanların Endülüs’deki en son kaleside yitirilmiş oldu.
MÜDECCENLER VE MORISKOLAR





Tüm bu yaşanan işgaller esnasında veya sonrasında,
Müslümanların bir kısmı Hıristiyan hakimiyeti altında yaşamayı
‘Zillet’ telakki ederek, İspanya dışındaki Müslüman topraklarına
göçmeyi tercih etti.
Müslüman nüfusun diğer kısmı ise, kendi yerlerinde kaldı. İşte
Hıristiyan hakimiyetinde kalan bu Müslümanlara Müdeccenler
denilmekteydi.
Daha sonra Hıristiyanlarca Müdeccenler şu iki şıktan birine
uymakla yükümlü tutulmuşlardır. Ya vaftiz olup Hıristiyanlığa
girmek ya da İspanya’yı terk etmek.
Yol güvenliğinin olmamasıyla yahut mevcut durumun ileride
değişebileceği umuduyla Müslüman halkın önemli bir bölümü
şeklen Hıristiyan olmaya, ama gizli olarak İslam’a bağlı kalmaya
karar verdiler. Bu Müslümanlara Moriskolar denmektedir.
Hazırlayan:Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi TAHİBE BATTAL