Transcript 081206022

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ HARİTA MÜHENDİSLİĞİ

DPT BEŞ YILLIK KALKINMA PLANLARINDA ARAZİ TOPLULAŞTIRMASININ YERİ ve ÖNEMİ

081206022 Niyazi Rıdvan GÜRKAN KONYA, 2012

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI (DPT)

Devlet Planlama Teşkilatı ülke kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılmasını ve kalkınmanın hızlandırılmasını sağlamak, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı planlı bir şekilde yürütmek, uzun süreli kalkınma planları ile yıllık programlar hazırlamak ve bunların uygulanmasını takip etmek gayesiyle kurulmuş, Başbakanlığa bağlı bir kuruluştur.

Devlet Planlama Teşkilatı, ilk defa 30 Eylül 1960’da 91 sayılı kanunla kuruldu.Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın bir plana bağlanacağı, 1961 Anayasası’nın 129. maddesinde yer aldı. 8 Haziran 1984 tarih ve 223 sayılı kanun hükmünde bir kararname ile yeniden düzenlenen DPT; Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile Yüksek Planlama Kurulundan meydana gelir. Başbakanın başkanlığında ilgili devlet bakanı, Maliye ve Gümrük, Tarım, Orman ve Köy İşleri, Sanayi ve Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları ile DPT Müsteşarından kurulu olan Yüksek Planlama Kurulu;ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınmayı ve politika hedeflerini planlamada Bakanlar Kuruluna yardımcı olur.

ARAZİ TOPLULAŞTIRMASI

Tarımsal yapının düzeltilmesi ve üretimin artırılması amacıyla, kişi ve işletmelere ait olan küçük parseller halinde birden fazla parçaya bölünmüş, değişik yerlere dağılmış veya elverişsiz biçimle şekillenmiş arazinin; modern tarım işletmeciliği esaslarına göre sulama hizmetlerinin getirilmesine en uygun şekilde birleştirilmesi, şekillendirilmesi ve düzenlenmesi işlemine "Arazi Toplulaştırması" veya "Arazi Düzenlemesi" adı verilmektedir.

Dünyada ayni işletmeye ait dağınık ve parçalı parsellerin birleştirilmesi, işletmelerin yol ve sulama ağına doğrudan bağlanması düşünce ve uygulamalar arazi toplulaştırmasının yüzyıllar süren geçmişine dayanmaktadır.

1957 yılında Avrupa Topluluğunun kurulması ile topluluk ülkeleri farklı tarımsal yapılarına karşılık, ortak bir tarım politikası oluşturma yoluna gitmiştir. Bu yolla tarımda verimliliği ve tarım kesimindeki işgücünün kazancın artırmak amaçlanmıştır. Tarımsal alanda göç eden emeğe ikame mekanizasyona gidilmesi, tarımsal gelirin diğer sektörlerdeki gelire eşit düzeye çıkarılması, çiftçiliğin özendirilmesi gibi amaçları sağlamada en uygun araç Arazi Toplulaştırması olarak görülmüştür. Bu dönemde toplulaştırma teknikleri ve mevzuata yönelik önemli gelişmeler kaydedilmiştir. 1980’li yıllarda sanayileşmenin getirdiği çevre sorunları ve bunun sonucu ortaya çıkan çevre bilinci ile toplulaştırma planlamacılar kırsal alanı, tarımsal üretim aracı olduğu kadar, insanlar için barınma, çalışma, dinlenme ve eğlenme alanı olarak görmüştür. Toplulaştırma planlamacıları bunun yanı sıra, kırsal alanların hayvanlar ve bitki türleri için doğal hayat ortamı olması nedeniyle, bunların bozulmadan korunmaları yönünde yeni arayışlara yönelmiştir.

Arazi Toplulaştırması ya da Arazi Düzenlemesi olarak tanımlanan hizmetlerin yapıya sağladığı fayda ve olumlu etkileri ise; • Çok parçalı oluşun ortaya çıkardığı tarla sınırı, yol ve su arklarından arazi kayıplarını azaltmak, • Küçük parsellerde ekim esnasında tarla sınırına fazla yaklaşılmama nedeniyle doğacak ürün kayıplarını azaltmak, • Toplulaştırmadan sonra parseller daha büyük ve şekilleri daha düzgün olacağından, makineli tarım daha kolay yapılmakta ve giderlerde ve girdi miktarında önemli ölçüde azalma sağlayarak üretim maliyetlerini düşürmek, • Küçük parseller bir araya getirileceği için, işletme merkezi ile parseller arasındaki uzaklık azalmakta, buna bağlı olarak ulaşım giderleri düştüğünden, zaman, işçilik ve yakıttan tasarruf sağlamak, • Parsel sayısı azaldığı, şekilleri düzeldiği ve büyüklükleri arttığı için tohum, gübre, ilaç gibi tarımsal girdiler daha optimal bir düzeyde kullanarak ulusal gelire katkı sağlamak,

• Sulama projelerinin uygulanmasında eski, dağınık ve şekilsiz parsellerin sınırlarına bağlı kalma zorunluluğu olmayacağından, yatırım giderlerinden tasarruf sağlamak, • Her parselin yola ve kanala sınırı olacağından, sulama ve ulaşım randımanında artış sağlamak, • Parsellerde müşterek mülkiyetten doğan huzursuzlukları gidermek, • Köy sınırları sabit noktalara dayandırılarak, köyler arasındaki sınır ihtilaflarını kaldırmak, • Varsa dağınık ve müşterek haldeki hazine arazisi birleştirilerek topraksız ve az topraklı çiftçi ailelerine dağıtama hazır hale getirilmesi olarak Belirtilmektedir.

ARAZİ TOPLULAŞTIRMA ÇALIŞMALARINDA YASAL DURUM

İlk yapılan toplulaştırma çalışmaları; mülga Toprak-Su Genel Müdürlüğü tarafından, 7457 sayılı Kanunun 2. maddesinin (j) bendi ile, Medeni Kanunun 678. maddesine dayanarak yapılmıştır.

1966 yılına kadar yapılan toplulaştırma çalışmalarından sonra bir tüzük çıkartılması ihtiyacı doğmuş ve ilk Arazi Toplulaştırma Tüzüğü 27.06.1966 tarih ve 6/6707 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konmuştur. 17 Temmuz 1973 tarihinde 1757 Sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu yürürlüğe girince, bu kanuna eklenen bir madde ile reform bölgesi ilan edilen yerler dışında, bu kanun hükümlerine göre toplulaştırma çalışmaları yapılması imkanı sağlanmış ve 1978 yılına kadar uygulamalar sürdürülmüştür. 1978 yılında 1757 Sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince, ikinci defa 7457 Sayılı Kanunun 2. maddesinin (j) bendi ile Medeni Kanunun 678. maddesine dayanılarak, 24.09.1978 yılında çıkarılan 7/18231 sayılı Arazi Toplulaştırma Tüzüğüne göre çalışmalara devam edilmiştir.

DOĞAL KAYNAKLARIN YÖNETİMİ • Sulama yatırımlarının desteklenmesi; küresel olarak meydana gelmesi beklenen iklim değişikliklerini dikkate alarak, elverişli alanlarda sulama yatırımlarının ve sulama ağının küçük alanlara da hizmet verecek şekilde yaygınlaşmasının mevcut potansiyelde ürün artışını sağlayacağı öngörülmektedir.

• Doğal kaynakların yönetimi, kullanımı ve korunmasına ilişkin teşvik edici tedbirlerin alınması; doğal çevrenin korunması ve devamlılığının sağlanmasında, belirlenen hedeflere yönelik ülke düzeyinde önlemler, araştırma-geliştirme ve işbirliği yaklaşımları ile desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Bu kapsamda, erozyon önleyici tedbirlerin alınması, gittikçe azalan orman alanlarımızı dengeye getirecek ağaçlandırma faaliyetleri de önem Arz etmektedir.

Ülkemizde, ekilebilir tarım arazilerinin sınırına gelinmesi gerçeğine rağmen,

engellenemeyen şekilde tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı ve erozyon, topraklarımızın her geçen yıl azalmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, artan nüfus ve refah seviyesine bağlı olarak değişen gıda tüketim artışının karşılanabilmesi ve uluslararası pazarlar, birim alan ve hayvan başına verimin artırılmasını gerektirmektedir. Bu kapsamda, tarımsal yapının dönüşümünü sağlamak ve tarım sektörünü kaynak yaratan bir sektör haline getirmek amacıyla destekleme politikalarının diğer politikalarla entegre olabilecek bir yapıya sahip olması sağlanmalıdır.

• Yapısal dönüşüm ve işletme optimizasyonu için uygulanacak toprak düzenlemesi çalışmalarıyla görevli .Arazi Edindirme Ofisi. kurulmalıdır. Özerk bir yapılanma ile işleyecek söz konusu kurumun görevleri yasa ile belirlenmelidir.

• Gelişme ve kalkınma gözetilerek, yoğun teknoloji ve girdi kullanımı ile doğal kaynaklarımızın yanlış ve bilinçsiz kullanılması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğine Karşı her türlü önlem alınmalı ve buna yönelik stratejiler geliştirilmelidir.

• Tarım arazilerinin (I, II ve III. sınıf tarım arazilerinin) tarımsal amaçlar dışında kullanımı, tarım yapılamayacak şekilde aşırı ve yanlış kullanımı engellenmelidir. Arazi varlığını büyük ölçüde tehdit eden erozyonun önlenmesi için bütün tarımsal ve tarım dışı önlemler etkili bir şekilde ve derhal uygulamaya konulmalıdır.

• Anayasal yaptırımların işletilerek toprağın kullanım hakkını tanımlayan mülkiyetin, miras hukuku gerekçe gösterilerek Anayasayı ihlal etmesi engellenmelidir.

• Toprak ve su kaynakları ile çevre ve kırsal peyzaj belirli bir plan esas alınarak, ülke, bölge ve havza bazında, korunmalı, geliştirilmeli ve etkili bir şekilde kullanılmalıdır. Sulama yapılan alanlarda tuzluluğa ve çoraklığa neden olan sulama teknikleri yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Halen sulama yapılan alanların önemli bir bölümü, tekrar kazanılamayacak ölçüde tuzlanma sorunu ile karşı karşıyadır.

ARAZİ TOPLULAŞTIRMA ÇALIŞMALARI NE ZAMAN BAŞLADI VE BAŞLANGICINDAN BUGÜNE NE KADAR MESAFE ALINDI?

Ülkemizde arazi toplulaştırma çalışmalarına ilk olarak 1961 yılında başlanabilmiştir. İlk çalışma Konya ili Çumra İlçesi’ne bağlı Kargın Köyü’nde yapılmıştır. Başlangıcından bugüne özellikle 2002 yılından sonra büyük artışlar olmuştur. Şöyle ki 1961-2002 yılları arasında yapılan toplulaştırma 450.000 hektar alan iken bu alan 2002-2011 yılları arası 1.741.000 hektar alan tamamlanmıştır.

ARAZİ TOPLULAŞTIRMANIN AMACI VE HEDEFLERİ NELERDİR?

Tarım toprakları sabit kalmasına hatta azalmasına rağmen, nüfus hızla artmakta ve artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanabilmesi giderek zorlaşmaktadır. Nüfusun artışına bağlı olarak tarım topraklarının da arttırılması mümkün olmadığına göre,bu sınırlı kaynağı mümkün olan en verimli şekilde kullanmak gerekmektedir. Bunun anahtarıda ARAZİ TOPLULAŞTIRILMASI dır.

Arazi toplulaştırmasının amacı; tarımsal altyapının iyileştirilmesidir. Yani parçalı arazileri birleştirip işletme büyüklüklerini arttırmak ve diğer alt yapı hizmetleri olan tarla içi yol, sulama,tahliye,tesviye gibi tarla içi geliştirme hizmetlerini yaparak, çiftçilerimizin gelir düzeyini arttırmak ve kırsal alanda refahın sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Hedef aslında yılda 1 milyon alanın arazi toplulaştırmasını tamamlayarak 2023 yılında ülkemizdeki 1.kuşak arazi toplulaştırmasını tamamlamaktır.

TOPRAK SAHİBİNİN EN ÇOK MERAK ETTİĞİ SORULARDAN BİRİDE ŞU: ARAZİ TOPLULAŞTIRMA MECBURİ Mİ? ARAZİ SAHİBİNİN ‘BENİM TARLAMA DOKUNMAYIN’ DEMESİ MÜMKÜN MÜ?

Arazi toplulaştırmasında maksimum başarıyı sağlamak tabi ki çiftçilerimizin katılımıyla gerçekleşmektedir. Sonuçta o köye çiftçilerimiz için giriyor ve bir düzenleme yapıyoruz. Bu nedenle ilk olarak çiftçilerimizin muvaffakatını arıyoruz. Bunu yaparken de çiftçilerimize yapacağımız işin ne olduğunu ,faydalarını ,neden yapılması gerektiğini anlatıyoruz. Arazi toplulaştırma yapılacak alanda sulama ,karayolu gibi devletin başka yatırımları varsa ve çiftçilerimiz de muvaffakat vermiyorsa zorunlu toplulaştırma yapılır. Tabi zorunlu derken çiftçilerimizi mağdur etmiyoruz. Yani ellerinden arazileri alıp istediğimiz gibi planlama yapmıyoruz. Yine çiftçilerimizle toplantılar yaparak ; tarlalarını nereden istediklerini sorarak yeni düzenlemeyi bu bilgiler ışığında yapıyoruz.

DPT BEŞ YILLIK KALKINMA PLANINA GÖRE ÇEVRE KORUNMASI VE KENTSEL ALTYAPININ GELİŞTİRİLMESİ

Hızlı nüfus artışı ve sanayileşme süreci doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı üzerinde önemli bir baskı unsuru olmaya devam etmektedir. Çevrenin korunması ve üretim sürecinin olumsuz etkilenmemesi açısından doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı konusunda kurum ve kuruluşlar arasındaki görev ve yetki dağılımındaki belirsizlikler yeterince giderilememiştir.

AB’ ye uyum sürecinde ,atık yönetimi ,doğa koruma ,gürültü ve çevresel etki değerlendirme konularında ilerleme sağlanmasına rağmen ,çevre alanında hala çok sayıda düzenlemeye gereksinim bulunmaktadır. Ancak ,uyumun gerektirdiği yüksek maliyetli yatırımların fazlalığı bu alanda özel sektörün katılımı da dahil yeni finansman yöntemleri arayışını gündeme getirmiştir. Bu kapsamda mezuat uyumunun sağlanması ve gerekli ilave yatırımların yapılabilmesi için uzun bir zaman dilimine ihtiyaç vardır. Ülkemizdeki doğal bitki gen kaynağı ile biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliği için GDO ve biyoteknoloji ürünlerinin kullanımı ve dolaşımı konusunda standartların oluşturulması ihtiyacı devam etmektedir.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin (İDÇS) TBMM tarafından onaylanmasıyla ülkemiz ;24 Mayıs 2004 tarihi itibariyle İDÇS’ ye taraf olmuştur.

Çevresel izleme ,denetim ve raporlama sistemlerinin altyapısının geliştirilerek uygulamalarının etkinleştirilmesi ,ilgili kuruluşlar arasında bilgi akışının ve paylaşımının bütüncül bir sistemle sağlanması ihtiyacı devam etmektedir.

DPT BEŞ YILLIK PLANINDA ARAZİ TOPLULAŞTIRMASINDA HEDEFLENENLER;

Ar-Ge ve yenilikçiliğin geliştirilmesi Bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması Tarımsal yapının etkinleştirilmesi Sanayi ve Hizmetlerde yüksek katma değerli üretim yapısına geçişin sağlanması İstihdamın arttırılması İşgücü piyasasının geliştirilmesi Eğitim işgücü talebine duyarlı hale getirilmesi Aktif işgücü politikalarının geliştirilmesi Beşeri gelişme ve sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi Eğitim sisteminin geliştirilmesi Sağlık sisteminin etkinleştirilmesi Kültürün korunması ,geliştirilmesi ve toplumsal diyaloğun güçlendirilmesi gibi sıralayabiliriz.

KALKINMA PLANLARINDAKİ KIRSAL KALKINMA POLİTİKALARIMIZ

Kırsal kalkınma konusu, kalkınma planlarında Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı dışında doğrudan yer almamıştır. Kalkınma planlarında kırsal kalkınma, toplum kalkınması, köy ve köylü sorunu, kalkınmada öncelikli yöreler, bölgesel gelişme ve köy kalkınması gibi başlıklar altında incelenmiştir.

Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, kırsal alanlar için sağlanacak hizmetlerde etkinlik ve verimliliği sağlamak amacıyla kırsal yerleşme yapısında yeni bir düzenleme yapılmasını gerekli görmüştür. Toprak reformu da planın öngörüleri arasında yer almıştır.

(DPT, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 1963-1967)

İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planında da ilk planda olduğu gibi, halkın eğitilmesi ve örgütlenmesi için Toplum Kalkınması yöntemi benimsenmiştir. Planda, kırsal kesimde yaşayanların kalkınması ve artan gelirden pay almaları için tarımda çalışan nüfusun tarım dışı sektörlere aktarılması hedeflenmiş; Toprak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Kanunu bu plan döneminde köykent ve tarım kent gibi kırsal yerleşme önerileri geliştirilmiştir.

(DPT, İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1968-1972)

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, merkez köy yaklaşımına ilk olarak yer veren kalkınma planıdır. Merkez köylere, kırsal yerleşme düzenini değiştirecek ve köylünün yaşam düzeyini yükseltecek bir araç olarak bakılmıştır.

(DPT, Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1974-1978)

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planın da, tarımsal gelişmeyle köylünün kalkınması özdeş sayılarak; sanayi toplumuna köylünün katkısıyla geçilebileceği varsayımından yola çıkılmıştır. Etkili bir toprak reformu, kooperatifleşme ve köykentler aracılığıyla yeni bir yerleşim düzeninin oluşturulması kırsal kalkınmanın araçları olarak belirlenmiştir

. (DPT, Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1979-1983)

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, köylünün refah seviyesini yükseltmek için kırsal kesime sosyal ve ekonomik hizmetlerin götürülmesi hedeflenmiş; bunun için bu defa merkez köylerin araç olarak kullanılması planlanmıştır. Kırsal bölgelerde, entegre kırsal kalkınma projeleri uygulanması ve başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri olmak üzere Kalkınmada öncelikli yörelerin kalkındırılması hedeflenmiştir.

Böylece bu bölgeler ile diğer bölgeler arasında gelişmişlik farkının asgariye indirilmesi ; ayrıca, miras hukukunda yeni düzenlemeler yapılarak tarım topraklarının mülkiyetinden kaynaklanan sorunların çözümlenmesi, tarımsal işletmelerin miras vb yollarla küçülmesinin önlenmesi hedeflenmiştir.

Planı, 1985-1989) (DPT, Beşinci Beş Yıllık Kalkınma

Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planında, Kırsal Alan Planlama yaklaşımı çerçevesinde hizmetlerin ve tarıma dayalı sanayi yatırımlarının merkez köy ve kasabalara yönlendirilmesi; kırsal alanda, tarım dışı ekonomik faaliyet kollarının desteklenmesi; toprağın rasyonel kullanımı için gerekli düzenlemelerin tarımsal araştırma kurumları ile birlikte yapılması; kırsal alanda, tarım dışı ekonomik faaliyet kollarında da çalışılması;

kırsal alanda yaşayan ailelerin eğitim ve kültür düzeylerinin yükseltilmesi için eğitim program ve projelerinin artırılması; kırsal alana götürülen sağlık hizmetleri ve ünitelerinin yaygınlaştırılması; köye hizmet götüren kamu kuruluşları arasında koordinasyonun geliştirilerek birbirleriyle uyumlu hizmet vermelerini sağlayacak entegre projelerin uygulanması hedeflenmiştir

(DPT, Altıncı Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1990-1994).

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, Su ve Toprak Yasası çıkarılması: arazi toplulaştırma hizmetlerinin Toprak Yasası içinde yer alması, tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanımının önlenmesi, bölgeler arası dengesizliklerin azaltılması için bölgesel gelişme projeleri hazırlanması; kırsal alan yerleşim düzenin planlanmasında, merkez köyün araç olarak kullanılması; arazi toplulaştırma ve tarım reformu çalışmalarına devam edilmesi planlanmıştır

(DPT, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1996-2000).

Son olarak; Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında kırsal alan politikaları; Planın bölgesel gelişme hedef ve politikaları: bölgelerarası dengesizliklerin en aza indirilmesi, geri kalmış yörelerde yaşayan nüfusun refah düzeyinin yükseltilmesi, AB Bölgesel politikalarına uyum sağlanması, bölge planlamasına ağırlık verilmesidir. Planın kırsal alana ilişkin ana hedefleri ise: kırsal alanda istihdamın artırılması, insangücü kaynaklarının geliştirilmesi, kırsal nüfusun gelirinin artırılması, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, etkili örgütlenme ve katılımcılığın desteklenmesidir.

Planda kırsal kalkınmanın sağlanması için sivil toplum örgütlerinin kalkınma sürecine katılımlarını artırıcı düzenlemeler yapılması hedeflenmiştir.

(DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı,2001-2005).