din ve samimiyet sunum vaazını indirmek için tıklayınız.

Download Report

Transcript din ve samimiyet sunum vaazını indirmek için tıklayınız.

Din Samimiyettir
Din ve Samimiyet
İbadetlerimizin makbul olmasında ihlâsın,
sosyal hayatımızın sağlıklı yürümesinde
samimiyetin ayrı bir yeri vardır.
İhlâs ve samimiyet karşılıksız sevgi ve saygı,
gösterişten dünyevi çıkar beklentisinden uzak
davranış demektir. Hal ve hareketlerinde
Allah’a yönelmek yalnız O’nun rızasına talip
olmaktır.
‫َو َما أُ ِمرُوا إِ اَّل لِيَ ْعبُ ُدوا ا‬
‫ين ُحنَفَاء‬
َ ‫ين لَهُ ال ِّد‬
َ ‫ص‬
ِ ِ‫َّللاَ ُم ْخل‬
ُ ‫ك ِد‬
‫ين ْالقَيِّ َم ِة‬
َ ِ‫َويُقِي ُموا الص َاَلةَ َوي ُْؤتُوا ال از َكاةَ َو َذل‬
• Allah Teâlâ, bu mukaddes dinin hâlis din,
yani her türlü dünyevi menfaat ve çıkar
beklentisinden uzak, her çeşit bâtıl
düşünceden arındırılmış din olduğunu bizlere
Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirmektedir.
“Onlara, ancak Allah’ın dediğine gönülden
bağlanarak, hakka yönelen kimseler olarak
O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve
zekâtı vermeleri emredilmişti. Sağlam din
işte budur.” [*] Beyyine, 5.
‫ الدين‬:‫عن تميم الداري أن النبي صلى َّللا عليه وسلم قال‬
‫ هلل ولكتابه ولرسوله وألئمة‬:‫ قلنا لمن؟ قال‬.‫النصيحة‬
‫المسلمين وعامتهم‬
• Sahabeden Temîm ed-Darî anlatıyor: Bir gün Allah
Resûlü (sas), ashabına hitap ederken, üç kez
tekrar ederek şöyle seslendi: "Din samimi olmaktır.
Din samimi olmaktır. Din samimi olmaktır."
Sahabeden bazıları: “Din kime karşı samimi
olmaktır ya Rasûlallah?” diye sordular. Sevgili
Peygamberimiz (sas): "Allah'a karşı, Kitabına
karşı, Peygamberine karşı, Müslümanların meşru
idarecilerine karşı ve bütün Müslümanlara karşı
samimi olmaktır."diye cevap verdi. Müslim, İman 95; Ebu Davud, Edeb, 59
‫ين‬
ِّ ‫ي إِ اَّل َعلَى َر‬
َ ‫ ِّ ْال َعالَ ِم‬
َ ‫َو َما أَ ْسأَلُ ُك ْم َعلَ ْي ِه ِم ْن أَ ْج ٍر إِ ْن أَ ْج ِر‬
İhlâs, samimi bir şekilde, sadece Allah Teâlâ’nın rızasını
talep ederek iyilik yapmak, yegâne dost ve yardımcımızın
yalnızca Allah Teâlâ olduğunu düşünerek O’na kulluk
etmektir.
Gerek ibadetlerinde ve gerekse günlük işlerinde ihlâslı
olmanın en güzel örnekleri peygamberlerdir. Onlar
kimseye çıkar vadinde bulunmadıkları gibi kimseden bir
menfaat da beklemediler.
Onlar, -ayetteki ifadesiyle- hep şöyle dediler: “Bu davete
karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim
ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir” [*] Şuara, 145.
‫﴾ َو َما َِّلَ َح ٍد‬١٨﴿ ‫﴾ اَلا ۪ذي ي ُْؤ ۪تي َمالَهُ يَتَ َز ٰكى‬١٧﴿ ۙ‫َو َسيُ َجنابُهَا ْاَّلَ ْت ٰقى‬
﴾٢٠﴿ ‫﴾ اِ اَّل ا ْبتِ ََٓغا َء َوجْ ِه َربِّ ِه ا َّْلَ ْع ٰلى‬١٩﴿ ‫ِع ْن َدهُ ِم ْن نِ ْع َم ٍة تُجْ ٰز ۙى‬
Müminler de ihlâs ve samimiyette
Peygamberlerin yolundan giderler. Allah Teâlâ
onlar hakkında şöyle buyurur: “Allah’a karşı
gelmekten çok sakınan ve gönlünü
arındırmak için Allah yolunda mal harcayan
kimse cehennemden uzak tutulur. O, hiç
kimseye, karşılık bekleyerek iyilik yapmaz.
(Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını
istediği için (yapar)” [*] Leyl, 17-20.
Samimi ve ihlâslı olan bir kulu Allah Teâlâ
hiçbir zaman mahcup etmez, yardımsız
bırakmaz. Nitekim ihlâsı sayesinde Yusuf
Aleyhisselâmı zindandan kurtarıp Mısır’a
sultan yaptı. İbrahim Aleyhisselâmı
Nemrud’un ateşinden kurtarıp, ateş çukurunu
gülistan eyledi. Mekke’den sürgün edilen
Peygamberimizi Medine’de âlemlere sultan
eyledi.
Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde
şöyle buyuruyor.
“Kıyamet gününde aleyhinde ilk hükmedilen insanlar
şunlardır: Birincisi şehit edilen kimsedir. O Allah’ın
huzuruna getirilir. Allah kendisine olan nimetlerini anlatır.
O’da bunları itiraf eder. Yüce Allah; “-Öyleyse bu
nimetlerime karşın ne yaptın?” diye sorar.
Adam: “-Ya Rabbi! Senin uğrunda şehit oldum” der.
Allah şöyle buyurur: “-Yalan söyledin! Sen yalnızca cesur
denilsin diye savaştın. Sana da (cesur) denildi.”
Onun hakkında emir verilir ve ateşe atılıncaya kadar
yüzüstü sürüklenir.
Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde
şöyle buyuruyor.
İkincisi ilim öğrenen, başkalarına öğreten, ayrıca Kur’an-ı
Kerim okuyan adamdır.
O Allah’ın huzuruna getirilir. Allah kendisine olan
nimetlerini anlatır. O’da bunları itiraf eder. Yüce Allah;
“-Öyleyse bu nimetlerime karşın ne yaptın?” diye sorar.
Adam: “-İlim tahsil ettim. İlmi başkalarına öğrettim ve
senin uğrunda Kur’an okudum” der.
Allah şöyle buyurur: “-Yalan söyledin! Sen yalnızca alim
denilmesi için ilim elde ettin, kari denilmesi için Kur’an
okudun. Sana da bunlar denildi.”
Onun hakkında emir verilir ve ateşe atılıncaya kadar
yüzüstü sürüklenir.
Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde
şöyle buyuruyor.
Üçüncüsü Cenab-ı Hakkın kendisine mal verdiği adamdır.
O da getirilir. Allah kendisine olan nimetlerini anlatır.
O’da bunları itiraf eder. Yüce Allah; “-Öyleyse bu
nimetlerime karşın ne yaptın?” diye sorar.
Adam: “-Malımın tamamını yalnızca Senin yolunda
harcadım” der.
Allah şöyle buyurur: “-Yalan söyledin! Sen yalnızca
cömert denilmesi için malını infak ettin. Sana da bu
denildi.”
Onun hakkında emir verilir ve ateşe atılıncaya kadar
yüzüstü sürüklenir. (Müslim, İmare 152)
İhlâs ve Samimiyet, dinin özüdür. İhlâs
ve samimiyet, gösterişi bir tarafa
bırakıp kulluğu sadece Allah’a özgü
kılmaktır.
‫ين‬
ِّ ‫ي َو َم َماتِي ِهللِ َر‬
َ ‫ ِّ ْال َعالَ ِم‬
َ ‫صَلَتِي َونُ ُس ِكي َو َم ْحيَا‬
َ ‫قُ ْل إِ ان‬
İhlas, Yaratanına karşı samimiyettir. İhlas, dünyevi
çıkarları bir tarafa bırakmaktır. İhlas, ne makam ne
mevki, ne teşekkür, ne takdir beklemeden her
türlü işinde yalnızca Yaratanına yönelmektir.
En’am süresi 162. Ayette Peygamberimiz ve O’nun
şahsında bizler için şöyle buyruluyor.
“Ey Muhammed! De ki; Şüphesiz benim
namazım, ibadetlerim, yaşamım ve ölümüm
Âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’am, 6/162)
Ruh olmadan beden
bir cesetten ibarettir.
İhlâs ve samimiyetin
eksik olduğu amellerde
ancak bir ceset
mertebesindedir.
ْ ُ‫وا َّلَ تُب ِْطل‬
ْ ُ‫ين آ َمن‬
ُ ِ‫ص َدقَاتِ ُكم بِ ْال َم ِّن َواأل َذى َكالا ِذي يُنف‬
‫ق َمالَهُ ِرئَاء‬
َ ‫يَا أَيُّهَا الا ِذ‬
َ ‫وا‬
‫صابَهُ َوابِ ٌل‬
َ َ ‫ان َعلَ ْي ِه تُ َرا ٌِّ فَأ‬
َ ‫اآلخ ِر فَ َمثَلُهُ َك َمثَ ِل‬
ِ ‫اس َوَّلَ ي ُْؤ ِم ُن بِاهللِ َو ْاليَ ْو ِم‬
ٍ ‫ص ْف َو‬
ِ ‫النا‬
ْ ‫ُون َعلَى َش ْي ٍء ِّم اما َك َسب‬
‫ين‬
َ ‫ُوا َوَّللاُ َّلَ يَ ْه ِدي ْالقَ ْو َم ْال َكافِ ِر‬
َ ‫ص ْل ًدا َّلا يَ ْق ِدر‬
َ ُ‫فَتَ َر َكه‬
Bir sadaka samimiyetten uzak gösterişle verilirse sadece
paranın el değiştirmesi olur. Buda kişiye ne dünyevi nede
uhrevi bir kazanç sağlar. “
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı
halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa
kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı
boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz
toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir
yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline
getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip
olamazlar. Allah, kafirleri doğru yola iletmez.” (Bakara, 2/264)
Gün birbirimize
karşı İhlâs ve
Samimiyetle
davranışlarda
bulunma
günüdür.
‫ َمثَ ُل ْال َج َس ِد إِ َذا‬، ‫ين فِي تَ َوا ِّد ِه ْم وتَ َرا ُح ِم ِه ْم وتَعاطُفِ ِه ْم‬
َ ِ‫مثَ ُل ْال ُم ْؤ ِمن‬
ْ ‫ا ْشتَ َكى ِم ْنهُ ُعضْ ٌو تَدا َعى لهُ سائِ ُر ْالجس ِد بالسهَ ِر‬
‫وال ُح امى‬
Samimiyet, kardeşler arasında olması gereken
en temel unsurdur. Samimiyet, birlik ve
beraberliğin en temel yoludur “Müminler
birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta
ve birbirlerini korumakta bir vücuda
benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu
zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple
uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”
(Buhari, Edep 27)
Mümin Allah’ın rızasına taliptir …
Asıl hedefi Rabbinin istediği gibi bir kul
olmak, O’nun sevgisini kazanmaktır.
Gerek ibadetlerimiz gerekse beşerî
ilişkilerimizdeki güzellik de buna bağlıdır.
O ölçü kaybolunca ibadetler sevapsız,
dualar cevapsız kalır.
‫ين‬
َ ِ‫َو َذ ِّك ْر فَإِ ان ال ِّذ ْك َرى تَنفَ ُع ْال ُم ْؤ ِمن‬
• Nasihat müminlere fayda verir
• Nasihat dinin emridir, bir vecibedir. Dinî hayat
ona bağlıdır. Böyle olmasaydı, Allah peygamber
gönderir miydi? Nasihat faydasız olsaydı
peygamberler bu kadar uğraşır mıydı?
• Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
• “Öğüt ver; doğrusu öğüt müminlere fayda
verir.” (Zâriyat, 55)
Nasihat: “bir şeyi veya bir kimseyi
içten sevmek, gönülden bağlanmak,
sadakat ve samimiyet göstermek, arı,
duru ve saf olmak”
“Nasihat” denildiğinde akla ilk gelen şey “öğüt”tür.
Arapçadan dilimize geçen nasihat’tan sadece öğüt
manasını almak doğru değildir.
Evet; nasihat, “öğüt vermek, vaaz etmek, tavsiye etmek,
ihtar etmek, iyiye ve hayra davet etmek, kötü ve şerli
işlerden sakındırmak, güzel konuşmak, ibret verici ifadeler
kullanmak” gibi manalara gelmektedir.
Yapılan İşler Niyetlere Göre Şekil Kazanır
ْ ‫ فمنْ كا َن‬، ‫ئ َما َن َوى‬
‫ت‬
ٍ ‫ وإِ َّن َما لِ ُك ِّل امر‬، ‫إ َّنما األَعما ُل بال ِّنيَّات‬
‫ ومنْ كا َ ْنت‬، ‫ورسُولِ ِه فهجر ُته إلى هللا ورسُولِ ِه‬
َ ‫هجْ َر ُت ُه إِلَى هللا‬
‫اجر إل ْي ِه‬
َ ‫امرأَ ٍة َي ْنكحُها ف ْهجْ َر ُت ُه إلى ما َه‬
َ ‫ أَو‬، ‫هجْ َر ُته ل ُد ْن َيا يُصيبُها‬
“Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı
işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah’a ve
Resûlü’ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek
sevap da Allah’a ve Resûlü’ne hicret sevabıdır. Kim de
elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına
kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği
şeye göre değerlenir.” (Buhârî, Bed’ü’l–vahy 1)
Kimi dünyasını ve ahiretini hüsran edecek, kimi her
ikisini birden cennet edecek.
Kimi riyakar davranışlarıyla kendini perişan edecek, kimi
samimiyetle çalışıp kendini mesut edecek.
Kimi Rabbini, kendisinin murakebe altında olduğunu
unutup ikiyüzlülükle davranacak ve nihayetinde
kaybedenlerden olacak, kimi Rabbinin kendisiyle beraber
olduğunu, hatta şah damarından daha yakın olduğunu
bilecek ve nihayetinde ihlasla kazananlardan olacak.
• Dularımıza cevap, ibadetlerimize sevap ve insanî
ilişkilerimizde huzur istiyorsak, hem Yaratana
hem de yaratılanlara karşı samimi olalım. Kulluk
ve insani görevlerimizi özveri ile ifa edelim.
Çünkü dünya ve ahiret kurtuluşumuz buna
bağlıdır.
• Bir hadis-i şerif mealiyle bitiriyorum: “İhlâs ile
kalbini imana açanlar dünya ve ahiret
muradına ermiştir.”[*] Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 14.