Yeşil(Sürdürülebilirlik) Ekonomi

Download Report

Transcript Yeşil(Sürdürülebilirlik) Ekonomi

YEŞİL(SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK) EKONOMİ

Sürdürülebilirlik; ekonomik, çevresel ve toplumsal gereksinimlerin gelecek kuşakların yaşam koşullarına zarar vermeden karşılanmasını hedefleyen bir dünya görüşüdür.

Sürdürülebilirlik kavramı ilk olarak 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun yayınladığı raporda ortaya çıkmıştır. Bu raporda Sürdürülebilir kalkınma; “Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek kuşakların da kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün karşılamaktır” şeklinde tanımlanmıştır.

vermeden

Brundtland Raporu

YEŞİL(Sürdürülebilirlik)EKONOMİNİN Ortaya Çıkış Sebebi

Sürekli ve hızla artan dünya nüfusu, doğal enerji kaynaklarının azalması, hatta yakın gelecekte tükenecek olmasının (petrol yaklaşık 40 yıl, kömür 200 yıl, doğalgaz 80-100 yıl) yanı sıra özellikle son yıllarda çeşitli doğal afetlerle kendini hissettiren küresel ısınma, çevre kirliliği gibi sorunlar, insanlığı gelecek nesillere temiz, sağlıklı, yaşanabilir bir çevre bırakmak üzere harekete geçirmiştir.

yeşil(Sürdürülebilirlik) ekonominin Amaçları

yeşil(Sürdürülebilirlik ekonominin büyüme planı önerir.

amaçlarından ilki, çevreye saygılı ekonomik ve sosyal bir gelişim modeli sunabilmektir. Bu model ekonomik, çevresel ve sosyal etkenleri ortak bir paydada uzlaştıran bir

yeşil(Sürdürülebilirlik) ekonominin Amaçları

Ekonomik etkenler

• Klasik finansal performans yanında işletmenin kurulduğu bölge ekonomisine katkıda bulunabilmesi

Sosyal etkenler Çevresel etkenler

• İşletme çalışanlarının sosyal ve yasal haklarının (iş şartları, maaş oranları vb.) korunması • İşletmenin aktivitesi ve ekosistem arasındaki uyum ; işletmenin çevresel etkisi ve ortaya çıkan ürünlerin kaynak tüketimi, atık miktarı ve zararlı emisyonlar açısından gözden geçirilmesi

yeşil( sürdürülebirlik)ekonominin Amaçları

Sürdürülebilirlik kavramının bir diğer amacı gelecek kuşakların güncel ihtiyaçlarını karşılayabilmelerine olanak sağlamaktır.

Yeşil (sürdürülebilirlik)ekonominin Amaçları

İnsanoğlunun başlıca ihtiyaçlarının karşılanması Su ihtiyacının karşılanması Açlık ve yetersiz beslenme ile mücadele Eğitim ihtiyacının karşılanması Sağlık ihtiyacının karşılanması Herkese iş olanağının sağlanması

Yeşil(Sürdürülebilirlik) Ekonominin Amaçları

Yaşam kalitesinin yükseltilmesi Sağlık hizmetlerinden yararlanma Sosyal hizmetlerden yararlanma Nitelikli konutlarda ikamet etme Kültürel aktivite olanaklarına erişim Sosyal olanaklara erişim

Yeşil(Sürdürülebilirlik) Ekonominin Amaçları

Yenilenebilir enerji kaynakları elde etme yöntemlerinin geliştirilmesi Rüzgar enerjisi kullanımı Güneş enerjisi kullanımı Jeotermal enerji kullanımı

Yeşil(Sürdürülebilirlik) ekonomi ve Ekoloji

İnsanoğlunun, ekoloji biliminin çalışma alanı olan ekosisteme en az zararı vererek yaşamını sürdürmesi, enerjinin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması, daha az enerji tüketimine bağlı olarak daha az karbon emisyonunun oluşumuna teşvik edilmesi, ilkelerini sürdürülebilirlik kavramının genel oluşturmaktadır.

Yeşil(Sürdürülebilirlik) Ekonomi

Sürdürülebilirlik kavramı, çevreci bir ekonomik kalkınma modeli olarak ileri sürülmüştür. Endüstri Devrimi orijinli düşünce biçimi ekonomi merkezli büyüme kriterlerini benimsemiştir. Bu model; ekosistemin yok olmasına, iklim değişikliklerine, doğal kaynakların tüketilmesine (örneğin ormanların sanayi amaçlı yok edilmesi) ve biyoçeşitliliğin azalmasına neden olmuştur.

BinalardaYeşil (Sürdürülebilirlik) Ekonomi

Çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri hiç küçümsenmeyecek oranlarda olan “İnşaat Sektörü”nün, sürdürülebilir kalkınmanın başarılabilmesi için önemli sektörlerden biri olduğu da göze çarpmaktadır. İnşaat sektörü, çevresel problemlere doğrudan ya da dolaylı olarak katkıda bulunmaktadır. Binalar çok büyük oranda kaynak kullanırlar ve atık üretirler, ayrıca bina bileşen ve malzemelerini imal etmek için yapılan işlemler de, kirlilik ve atıklara katkıda bulunmaktadır.

ÇEVREYLE UYUMLU YAPILAR

 İyi planlanmış ve inşa edilmiş bir binanın enerji ihtiyacı azdır.

 Daha iyi bir bina ise kendi enerjisini de üreterek enerji ihtiyacını "sıfır"a yaklaştırabilir.

 İyi planlanmış bir binanın su tüketimi, yeşil alanlar, araç trafiği gibi diğer ekolojik denge unsurlarına olan etkisi de kontrol altında tutulabilir.

ÇEVREYLE UYUMLU YAPILAR

Sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre dostu vb.

pek çok isim altında karşımıza çıkan çevreyle uyumlu yapılar;        Yapının arazi seçiminden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde değerlendirildiği, Bütüncül bir anlayışla ve sosyal & çevresel sorumluluk anlayışıyla tasarlandığı, İklim verilerine ve o yere özgü koşullara uygun, İhtiyacı kadar tüketen, Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş , Doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı katılımı teşvik eden, Ekosistemlere duyarlı yapılar, olarak tariflenebilir.

SÜRDÜRÜLEBİLİR ve ÇEVREYE UYUMLU BİNA SERTİFİKALARI

Çevre Vergileri

Küresel ortak malların (serbest malların) mülkiyet ve tasarruf hakkının tüm dünyaya ait olması ve çevresel kaynakların piyasa şartlarında belirlenen fiyatlarının olmayışı bu kaynakların hor kullanılmasına neden olmaktadır. Ayrıca çevresel etkiler, sosyal fayda ya da maliyet anlamına gelen dışsallıklar doğurmaktadır. Faydalı dışsallıklar toplumun refahını artırırken, maliyet tarafı toplumun üzerine bir yük yüklemektedir. Dolayısıyla, sosyal maliyet olarak yayılan çevresel dışsallıkların, bu dışsallığa neden olanlar tarafından ek bir vergi yükü yüklenmek suretiyle tazmin edilmesi, yani literatürde geçen ifadesiyle ‘dışsallıkların içselleştirilmesi’ çevre politikalarında en önemli araçtır.

Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde vergilerin çevre politikası çerçevesinde uygulanması hem mevcut vergilerin çevreye uyumlu hale getirilmesi2 hem de çevreye negatif dışsallık yayan faaliyetlerin kirletene ek bir vergi yükü yüklemesi şeklinde gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla çevre vergisi deyimi, hem vergileri hem de resim ve harçları kapsamaktadır Çevre vergileri, negatif dışsallıkları içselleştirilmesi hem de bu vergiden sağlanan gelir sayesinde emek ve sermaye üzerindeki vergi yükünü azaltması nedeniyle çifte faydaya sahiptir

Çevre Vergilerinin Amaçları

Negatif Dışsallıkların İçselleştirilmesi:

Çevreye zararlı faaliyetlerde bulunan iktisadi birimler bu faaliyetlerinin neticesinde bu zararlı malların piyasa fiyatına yansımayan bir maliyet; yani sosyal maliyet ortaya çıkarmaktadırlar. Bu bir piyasa başarısızlığıdır Bu başarısızlığın giderilmesi için sosyal maliyete neden olanlar tarafından bir bedel olarak ek bir vergi uygulaması gerçekleştirilmelidir. Çünkü, çevresel kaynaklar kamusal mallardır ve bunların kullanımı üzerinden ayrı bir vergi alınırsa, vergiye konu olan kaynağın piyasa fiyatı artacak ve bu şekilde istenilen amaç olan tüketimde azalma gerçekleşecektir. Çevreye zararlı tüketimde düşüş sağlanmasının yanında, üretim tarafında da daha temiz, çevre dostu yeni üretim teknolojilere yönelme sağlanacaktır.

Emek Üzerindeki Vergi Yükünün Düşürülmesi:

Çevreye zararlı faaliyete özel olarak uygulanacak verginin bu faaliyetlerde vergi yükünü artırarak, gelir vergisi, sosyal güvenlik primleri ve kurumlar vergisi gibi vergilerin yükünü azaltmayı vergi yükünü daha adil dağıtılmasını hedeflemektedir

Çevre vergisi sonucu devletin elde ettiği gelir artışı, gelir üzerinden alınan vergiyi düşürecek böylece çalışanın gayrisafi geliri ile net geliri arasındaki fark azalacak, böylelikle emek arzı da artacaktır. Bu şekilde emek üzerindeki vergi yükü azaltılmış olacaktır

Gelir Sağlamak

Sürdürülebilir kalkınma ve yeşil ekonomi, günümüz ve gelecek nesiller için doğayı korumak anlamına gelmektedir Bu amaçla benimsenmiş olan birçok maliye politika aynı zamanda diğer vergiler gibi devlete gelir sağlamaları yönüyle mali fonksiyonlarını da yerine getirmektedirler.

Çevre Vergilerinin Ekonomik Etkileri

Çevre Vergilerinin Gelir Dağılımı Üzerindeki Etkisi:

Yatırımlara yönelik koyulan vergiler zaten zenginlere yönelik ve bu kişiler yatırımlarını devlet tarafından desteklenen çevre dostu yatırımlarla ikame etme şansına sahiptiler. Düşük gelirli aileler, yüksek gelirlilere göre gelirlerinin daha büyük bir kısmını yakıta harcadıkları ve kömür gibi fosil yakıt kullandıkları için, karbon vergisinden olumsuz etkilenebileceklerdir. Bu durum, bazı enerji tüketim seviyelerine kadar istisnaların tanınması sayesinde önlenmektedir .Ancak çevreye zararlı tüketimin kısılması, hasılatın yatırımları teşvik edici şekilde kullanılması, emek üzerindeki vergi yükünü düşürmesi, telafi edici ödemeler gibi diğer dolaylı etkiler de göz önüne alındığında karbon vergisinin gelir. dağılımı açısından nötr olduğu görülmektedir.

Çevre Vergilerinin Rekabete Etkisi:

• Yeşil vergi reformunun uygulandığı ülkelerde, bu vergilerin uluslararası rekabeti olumsuz etkileme ihtimali nedeniyle bazı sektörler çevre vergileri yerine gönüllü katılım gibi yolları önermektedirler.Çevre vergisi uygulamaları neticesinde sektörel ya da uluslararası rekabette kaybedenler olduğu kadar kazananlar da olacaktır. Zaten kirlilik ile mücadelede etkin bir vergileme, uzun dönemde maliyetleri de azaltıcı etki yapacaktır. Ayrıca çevre vergilerinin uygulaması küresel ölçekte ne kadar yayılırsa o oranda az etkilenir uluslararası rekabet. Ki zaten birçok sektöre muafiyet, istisna ve vergi iade mekanizmaları uygulanarak rekabet kaybı önlenmeye çalışılmakta hem de toplanan çevre vergilerinin hasılatı yine bu sektörlere teşvikler olarak geri dönmektedir.

SONUÇ ve ÖNERİLER

• • • • • • • • • • • • • •

Sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanması sürecinde en çok zarar gören çevre olmuştur. “İnsan” kaynaklı olan bu zararın tekrar insana zarar vermesi, bu sorunun ciddiyetinin farkına varılmasına neden olmuş ve bu konunun sadece marjinal grupların ve bilim adamlarının değil ulusal ve uluslar arası örgütlerin, devlet başkanlarının, medyanın ve ekonomistlerin de önemle üzerine eğildikleri bir konu haline gelmesine neden olmuştur. Doğa her ne kadar kendini yenileyebilme niteliğine sahip olsa da, yetişilmeyen hızla ilerleyen teknoloji ve sanayileşme kendi hızları oranında tahrip etmektedir doğanın bu yetisini.

Dünya, hızla ekonomik büyümesini sürdürürken telafisi mümkün olmayan, “bugünü” ve “yarını” tehdit eden büyük bir sorunla yüzleşti:Küresel ısınma ve iklim değişikliği. Sadece fiziksel sermaye birikiminin değil beşeri sermaye ve çevrenin de öneminin arttığı 1970’ler yeni bir kavramı ortaya çıkardı: Sürdürülebilir kalkınma. Bugünün ihtiyaçlarını, sonraki nesilleri kısıtlamadan karşılayarak kalkınmak. Sürdürülebilir kalkınmanın gerçekten “sürdürülebilir” olması için ekonomi, kamu yönetimi, sosyal politikalar, sivil toplum, medya, ulusal ve uluslar arası kuruluşlar dirsek dirseğe ilerlemeliler.

EMİNE ACAR AYTEN SARIÇELİK KUBİLAY KOÇ BAHRİ EKİN DENİZ ACAR