BÖLÜM 13 : Sosyal Bilişsel Öğrenme

Download Report

Transcript BÖLÜM 13 : Sosyal Bilişsel Öğrenme

Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı
• Sosyal bilişsel (sosyal öğrenme)
kuramının kökeni davranışçılığa
dayansa bile, davranışların
kazanılmasını da bilişsel süreçlerle
açıklayarak davranışçı kuramlardan
ayrılır.
• Bandura'ya göre, davranışçılık
karmaşık davranışları ve ilk kez
gözlenen davranışların nasıl
kazanıldığını açıklamaz. Ayrıca
organizma sadece kendi başına
gelenlerden öğrenmez,
başkalarının yaşantılarından da
öğrenir
Giriş
• Bandura' ya göre,
birçok insan
davranışı modeli
gözlemleme yoluyla
öğrenilir.
Bandura, davranışçılığın öğrenmeyi açıklamada bazı
sınırlılıklarını bulunduğunu belirtmiştir. Ona göre bu sınırlılıklar
şöyle sıralanabilir:
Davranışçılık doğal ortamlarda meydana gelen şeyleri temsil etmemektedir.
Hiç kimseye, istendik davranışlarının sıklığını artırmak için her gün ödül
verilmez. Genellikle kişiler kendi davranışlarını kendileri yönetmekte ve
kontrol etmektedir
Davranışçılık genellikle ilk tepkilerin nasıl kazanıldığını açıklamaz; birey birçok
davranışı hiç pekiştirilmeden gösterir. Eğer davranışın ortaya çıkması için
pekiştirme gerekliyse, davranışın ilk olarak nasıl ortaya çıktığının
açıklanması gerekir
Davranışçılık sadece doğrudan öğrenme ile yani sonuçların hemen gözlendiği
durumlarla ilgilenir, dolaylı öğrenme ile ilgilenmez. Yani sonuçları hemen
değil, gerektiğinde etkinliğe dönüştürüldüğü öğrenme türüyle ilgilenmez
Taklit ve Gözlem Yoluyla Öğrenme
• Bandura, taklit yoluyla öğrenme ve
gözlem yoluyla öğrenmeyi
birbirinden ayırmıştır. Çünkü̈
gözlem yoluyla öğrenmede taklit
olabilir de olmayabilir de.
• Yani organizma her gözlediği
davranışı taklit etmeyebilir.
Örneğin; babasının sigara içtiğini
gözleyen bir genç, onun gibi sigara
içmeyebilir.
Sosyal Öğrenme ve Davranışçılık Arasındaki
Benzerlik ve Farklılıklar
Her iki kuramda da yaşantı önemlidir. Davranışçılıkta bireyin kendi
yaşantıları önemli iken, sosyal öğrenmede başkalarının (dolaylı yaşantı)
yaşantıları önemlidir.
Her iki kuramda da pekiştirme ve cezadan söz edilir. Davranışçılıkta dıştan
pekiştirme gerekli iken, sosyal öğrenmede içsel pekiştirme ve dolaylı
pekiştirme esastır.
Her iki kuramda da geribildirim önemlidir. Davranışçılıkta başkalarının
verdiği geribildirim söz konusu iken, sosyal öğrenmede bireyin kendi
kendine verdiği geribildirim önemlidir.
Sosyal öğrenme kuramına göre, insan uyarıcıya karşı tepki veren pasif bir
organizma değildir
• Yakın sosyal çevre (aile,
akraba, öğretmen gibi)
bireyin davranışlarında
etkili olmakla birlikte, kitle
iletişim araçları, kültürel
kurumlar ve diğer uzak
sosyal çevre de bireyin
davranışlarında etkili
olmakladır.
• Özellikle akran grupların,
birey üzerinde etkilidir.
Bandura öğrenme ve performans arasındaki farkı yaptığı bir deneyle
açıklamıştır. Yapılan deneyde, bir grup çocuğa bir film izletilmiştir. Filmde,
"Bobo doll" adı verilen bir oyuncağa bağırıp çağıran, söven, onu tekmeleyen
bir yetişkin vardır. Deneyde çocuklar üç gruba ayrılmışlardır.
Birinci gruptaki çocuklara: oyuncak bir bebeğe vuran, döven saldırgan bir
yetişkin modelin bu saldırgan davranışlarının pekiştirildiği film izletilmiştir.
İkinci gruptaki çocuklara: saldırgan modelin bu saldırgan davranışlarının
cezalandırıldığı bir film izletilmiştir.
Üçüncü̈ gruptaki çocuklar: ise saldırgan modele nötr davranılan, yani
saldırgan modelin ne pekiştirildiği nede cezalandırıldığı bir film
izlemişlerdir. Daha sonra her üç gruptaki çocuklara filimdeki ne benzer
bir bebek verilmiş ve bebeğe karşı saldırganlık davranışları ölçülmüştür.
Deney sonucunda…
• Saldırgan davranışları pekiştirilen modeli
izleyen gruptaki çocukların saldırganlık
davranışlarında bir artış gözlenmiş;
• Cezalandırılan modeli izleyen gruptaki
çocukların saldırgan davranışları azalmış.
• Saldırgan davranışları ne pekiştirilen ne de
cezalandırılan modeli izleyen gruptaki
çocukların saldırgan davranışları ise iki grup
arasında yer almıştır.
• Sosyal öğrenme kuramında
öğrenme, esas olarak başkalarının
gözlenmesine dayandığı için dolaylı
yaşantılara dayanmaktadır.
• Birey başkalarının yaşantılarından
öğrenir. Bu nedenle, öğrenmedeki
süreçler dolaylıdır.
• Bandura' ya göre öğrenmeyi
etkileyen ve modelden edinilen
dolaylı yaşantılar; dolaylı pekiştirme,
dolaylı ceza, dolaylı güdülenme ve
dolaylı duygudur.
Dolaylı Pekiştirme
• Bandura'ya göre, organizmanın
öğrenmesi için mutlaka kendisinin
pekiştirilmesi gerekmemektedir.
Başkalarının pekiştirildiğini izleyen bir
birey, kendisi pekiştirilmiş gibi
etkilenebilir. Buna dolaylı pekiştirme
denmektedir.
• Örneğin: 7 yaşındaki küçük oyuncu
Mercan Fatma Türkoğlu “En iyi yetenek”
dalında Bambi ödülüne layık görülmesi.
Dolaylı Ceza
• Modelin olumsuz
davranışlarının
cezalandırılması, o
davranışı gözleyenlerin
benzer davranışlarda
bulunmalarını
engellemektedir.
Dolaylı Duygu
• Duygularımızın büyük
kısmını, modelleri
gözleyerek kazanırız. Hiç
görmediğimiz bir
hayvan ya da durumdan
korkan birini gözleyerek,
biz de korkabiliriz.
Modelin Özellikleri
• Modelin özellikleri ne kadar gözlemcinin özelliklerine
benzerse, gözlemci o kadar modelin davranışlarına benzer
davranışlar göstermektedir.
• Modelin yaş, cinsiyet, karakter ve statüsü gibi özellikleri taklit
davranışını etkiler.
• Modelin statüsü ne kadar yüksek ise, taklit edilme eğilimi o
kadar fazladır.
• Modelin statüsünün gözleyen kişinin statüsünden yukarıda ya
da aşağıda olması ve modelin davranışlarının sonuçları taklit
düzeyini belirler.
Model Alma Yoluyla Kazanılan Ürünler
Bandura (1986)’ya göre gözlemci modelden beş şey öğrenmektedir:
1-) Birey başkalarını gözleyerek yeni bilişsel beceriler ve yeni psiko-motor
beceriler öğrenebilir
2-) Bireyin modeli gözlemesi sonucu, önceki öğrenmiş olduğu yasaklar ya
güçlenir ya zayıflar
3-) Gözlemci için model sosyal bir harekete geçici olarak görev yapabilir. Yani
gözlemci yeni değerler ve inançlar kazanabilir
4-) Gözlemci modelden çevrenin ve eşyaların nasıl kullanılacağını da öğrenir
5-) Gözlemci, modelin duygularını açıklama biçimini gözleyerek kendi de
benzer biçimde duygularını açıklayabilir
Dikkat Etme Süreci
• Bir davranışı tam olarak
öğrenmek için birey dikkatini
modele ve modelin ortaya
koyduğu davranışa
yoğunlaştırmalıdır.
Hatırda Tutma Süreci
• Gözlem yoluyla edinilen
bilgilerin hatırda
tutulması, anlamlı bir
bütünlük göstermesine
bağlıdır. Çünkü
organizma ancak
anlamlı bilgileri
birbiriyle eleştirerek
kodlamaktadır
Davranışı Meydana Getirme Süreci
• Bu aşamada dikkat ve hatırda tutma süreçlerinde duyusal
aktarıcılar tarafından alınarak belleğe kodlanan bilgilerin,
davranışa dönüştürüldüğü aşamadır.
• Davranış oluşmadan önce,
birey zihninde olayın akışını
yeniden canlandırmak ve
hedeflediği davranış biçiminin
temel öğeleriyle karşılaştırmak
gereksinimindedir. Bu sırada
gözlemcinin kedi davranışlarını,
modelin davranışları ile de
karşılaştırması gerekir.
Güdülenme Süreci
• Güdülenme süreci öğrenilenleri
performansa dönüştürmeyi sağlayan
bir süreçtir.
• Bireyler öğrendikleri her şeyi
davranışa dönüştürmezler. Ancak,
bu durum bilgini kazanılmadığı
anlamına gelmez. Kazanılan bir
davranışın sergilenebilmesi için
sonuçlarının birey açısından anlamlı
olması gerekir.
Karşılıklı Belirleyicilik
Birey
Bandura’ya göre bireysel faktörler, bireyin davranışı ve çevre karşılıklı olarak
birbirlerini etkilemektedir. Davranış çevreyi, çevre de davranışı değiştirebilir.
Öngörü Kapasitesi
• Bireyler sahip oldukları ön bilgilerle daha sonraki yaşantıları
yordayabilme - kestirebilme becerisi geliştirirler. Bu durum,
davranışların seçilmesi ve planlanması açısından önem taşır.
Sembolleştirme Kapasitesi
• Bandura insanların,
dünyanın kendisinden
çok bilişsel
temsilcileriyle
etkileşimde
bulunduklarını; bilişsel
temsilciler yoluyla
dünyayı sembolik olarak
gördüklerini
savunmaktadır.
Dolaylı Öğrenme Kapasitesi
• Bandura’ya göre insanlar
başkalarının davranışlarını ve o
davranış sonuçlarını
gözlemleyerek
öğrenmektedirler.
Gözlemleyerek öğrendikleri
davranışları kendi
davranışlarına eklemektedirler.
Kendini Düzenleme Kapasitesi
• Bandura’ya göre insanlar kendi davranışlarını kontrol
edebilmelidirler. İnsanlar ne kadar çalışacaklarını, ne kadar
uyuyacaklarını, neleri yiyeceklerini vb. birçok davranışı
kendileri kontrol ederler. Bunlar kendi güdülerine dayalıdır
Kendini Yargılama Kapasitesi
Bireyler düşündüklerini uyguladıktan sonra sonuçları
değerlendirip, kendilerini yargılayabilirler. İnsanın kendinin
farkında olması ve kapasitesi ile yapacağı iş arasında
değerlendirme yapması öğrenme sürecinde önemli bir
durumdur.
Öz Yeterlik
Bandura’ya göre. Öz yeterlik inancı, dört farklı öz yeterlik
kaynağından etkilenerek gelişir. Bu etkilenmede en
önemlisi; insanın kendi deneyimleridir. Diğer kaynaklar ise
sosyal modellerin gözlenmesi ile elde edilen dolaylı
yaşantılar, sözel ifadeler ve kişinin psikolojik durumudur
• Öz yeterliğin bilişsel süreç üzerine etkisi
değişik şekillerde görülmektedir. Bireyler
hedeflerini, yapabildiklerinden
etkilenerek, düşündüklerini organize eder
ve eylemlerini belirler. Bu nedenle öz
yeterliği artırmaya yönelik senaryoların
eğitimde kullanılması, kişiyi performansı
için motive eder ve nasıl davranacağına
ilişkin yol gösterir
• Öğretmen yeterlilik inancının, öğretmenlerin
öğretmek için sarf ettikleri çabayı, mesleki
hedeflerinin düzeyini ve buna bağlı olarak
oluşturacakları hedefleri etkilediği
görülmektedir. Yeterlilik inancı yüksek olan
öğretmenler, öğretim uygulamalarında farklı
öğretim yöntemleri kullanmaya, kullandıkları
öğretim yöntemlerini geliştirmek için
araştırma yapmaya, öğrenci merkezli öğretim
stratejileri kullanmaya ve yaptıkları
uygulamalarda araç-gereç kullanmaya
eğilimlidirler.
• Öğretmen ve eğitimciler öğrencinin
dikkatini model alabilecekleri kişilere
çekmelidirler (gerçek yaşamdan ya da
film, roman, masal kahramanlarından)
• Basit davranışlar karmaşık davranışlara
göre çok daha fazla taklit ediliyor. Düşmanca ve saldırgan davranışlar kuvvetle
taklit edilen davranışlar arasındadır,
özellikle de çocuklar tarafından. Bu
yüzden onların izledikleri, gözlemledikleri
filmler, modeller iyi seçilmelidir
• Öğretmen ya da eğitimci en fazla model alınan
kişilerdendir. Bu yüzden onların her ortamda
çocuklara iyi, olumlu model oluşturmaları
gerekir
• İstenen davranışların oluşturulması için,
istenen biçimde davrananlar pekiştirilerek,
bunların diğerlerine model oluşturması
sağlanmalıdır
• Eğitim durumunda öğretmenler, önemli bir
modeldir. Öğretmenler, çocuklara yaratıcılığı,
etkili öğrenme ya da çalışma stratejilerini,
problem çözme becerilerini öğretmede
kendileri model olmalıdırlar. Kendileri bu
davranışları göstererek öğrencilerin
gözlemesini ve dolaysıyla öğrenmelerine
yardım etmelidirler.
• Bilindiği gibi, gözlem yoluyla öğrenmenin dört
temel sürecinden birincisi dikkat etmedir.
Herhangi bir etkinlik olay nesne bireyin
dikkatini çektiği taktirde gözlem yoluyla
öğrenme meydana gelebilir. Yapılan deneyler,
çocukların gözlem yoluyla öğrenmelerinde
çizgi film kahramanlarının gerçek yaşam
modellerinden daha çok dikkatlerini çektikleri
ve dolayısıyla daha etkili olduklarını ortaya
koymaktadır.
• Gözlem yoluyla öğrenme sürecinin 4. ve son
basamağı güdülenmedir. Bu aşama,
öğrenilenlerin performansa dönüştürülmesini
sağlar. Öğretmen yada ana babaların bu
aşamada dikkat etmeleri gereken önemli
nokta; çocukların modelin davranışların
sonuçlarını gözlemeleridir. Çocuklar, bu
gözlemlerine göre modelin pekiştirilen
davranışlarını yapar, cezalandırılan
davranışlarını yapmaktan çekinir.
38
Öğretmen en çok model
alınan kişilerden biridir. Bu
nedenle öğretmenin sınıfta
ve sınıf dışında öğrencilere
çok iyi bir model
oluşturması gerekir.
39
Yetişkinler olarak
bizlere sözlerinizle
değil davranışlarınızla
doğru örnek olun.
Öğrencilerde istendik
davranışlar oluşturmak için,
doğru davranan öğrenciler
pekiştirilerek, bu
öğrencilerin diğer öğrenciler
tarafından model alınması
sağlanmalıdır.
41
Başarılar dilerim…
Yrd.Doç.Dr. Ramin ALİYEV
Zirve Üniversitesi
RPD Anabilim Dalı