ASR SURESİ - Sunum Vaaz
Download
Report
Transcript ASR SURESİ - Sunum Vaaz
SALİM SELVİ
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Kişi ve toplum saadetini her asırda
sağlayacak olan temel ilkeler, en özlü
biçimde Asr suresinde yer alır. Mekke
döneminde ve peygamberliğin ilk
yıllarında inen bu sure, kısa olmakla
beraber Kur'an çağrısının hedefini ve
ondaki bütün hakikâtlerin özetini içerir;
kapsamlı ve kısa sözün de benzersiz
bir örneğini oluşturur.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Bunun için İmamı Şafii: "Başka bir şey
inmeseydi Kur'an'da bu sure insanlara
yeterdi" demiştir.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Allah Tealâ önceki surede dünya işleri ile
meşgul olup, onlar üzerinde yoğunlaşmanın
zemmedildiğini açıklamış, bu surede ise kişiye
yönelik olarak meşgul olunması gerekenin iman
ve salih amel; topluma yönelik olarak da
hayırları tavsiye etmek, nefs yasaklardan ve
masiyetlerden alıkoymak şeklinde beyan
etmiştir.
“İman, amel-i salih, hakkı bilip hakkaniyet içinde
bulunma ve sabredip sabır tavsiyesini paylaşma”
Ashab bir araya geldiklerinde bu sureyi
okumayı adet haline getirmişti..
Tavsiye ve nasihat içeriklidir.
Âkif bu durumu şöyle anlatır:
“Hani Ashab-ı Kiram ayrılalım derken,
Mutlaka sûre-i ve’l-Asrı okurlarmış,neden?
Çünkü meknûn o büyük surede esrar-ı felâh,
Başta iman-ı hakiki geliyor, sonra salâh,
Sonra hak, sonra sebat, işte kuzum insanlık.
Bu dördü birleşti mi yoktur sana hüsran artık.”
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Yüce Allah diğer bazı surelerde
olduğu gibi, Asr suresine de
yeminle başlıyor ve asra yemin
ediyor. O'nun bu yemininden
maksat, üzerine yemin ettiği
varlıkla ilgili olarak insanların
yanlış düşüncelerini düzeltmek
ve yeminden sonra gelen
ifadenin önemine dikkatlerini
çekmektir.
Fesat, fenalık ve kötülük zamanda değil,
insanların bizzat kendi yanlış düşünce,
tercih ve davranışlarındadır.
Asrın, zamanın herhangi bir ayıbı, kusuru ve zararı
yoktur. O, Allah’ın kullarına bahşettiği en değerli
nimetlerinden bir nimettir. Buna rağmen İnsanlar
zaman nimetinin kadrini ve kıymetini bilip, onu en
iyi ve verimli bir şekilde değerlendirmezlerse, hem
dünyada hem de ahirette zarar ve ziyan içinde
olurlar.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Müfessirler ayette yer alan “asr” kelimesini,
yüzyıl, ikindi vakti, ikindi namazı, mutlak
zaman, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in asrı ve âhir
zaman gibi farklı şekillerde tefsir etmişlerdir.
“Asır”, bütün bunları kapsamakla birlikte;
surenin mesajına ve muhtevasına en uygun
olanı “mutlak zaman” anlamıdır.
İnşirâh sûresinden sonra Mekke'de inmiştir. 3
(üç) âyettir.
َِو ْال َعصْ ر
Ayette geçen "Asır" kelimesi, Abdullah b. Abbas
tarafından "Gündüzün bir bölümü", Hasan-i
Basri tarafından "Günün son yansı" şeklinde
izah edilmişse de Taberi´nin de tercih ettiği
görüşe göre bu kelimeden maksat "Mutlak
zaman" demektir.
Allah Teala burada zamana yemin etmektedir.
Bu ifadenin içine gündüz de gece de
girmektedir.
َِو ْال َعصْ ر
Ey Muhammed asr’a yemin olsun ki her insan
mutlak bir zarar içindedir.Çünkü insanın sermayesi
ömrüdür, o ise her nefes ile tükenmekte ve hesap
yaklaşmakyadır.
Zaman çok kıymetlidir, insan değerlendirilirse
kazanır, değerlendiremez gaflete düşerse
kaybeder.
-Hz.Peygamberin doğup yaşadığı asr-ı saadetine
-Kur’an’ın nazil olduğu asır ve o asrın muhatapları.
-Dar vakite yeminle, az söylenmiş çok kastedilmiş.
َِو ْال َعصْ ر
Bir Arap şairi de:
"Zamanı bir gemi gibi görüyorum, bizimle ölüme
doğru akıp gidiyor, fakat hareketlerini
göremiyoruz.”
Zaman, böyle varlıkla yokluk arasında iyi ve kötü,
nimet ve bela, genişlik ve darlık, sıhhat ve hastalık,
zenginlik ve fakirlik, kâr ve zarar gibi zıtları
toplayan, türlü şaşılacak şeyleri içermesi itibarıyla
önemine binaen ona yemin edilerek onun içinde
bulunan insanın zarar veya kazanç açısından
durumlarına dikkat çekilmiştir.
-Bir Alim: “Başımda o kadar büyük bir dert
var ki başka şey aklıma gelmiyor
-Ahireti kazanma ve kaybetme davası.”
"sermayesi her an azalan bu
zata acıyın."
Fahreddin-i Razi (Rahmetullah'ı aleyh) tefsirinde
diyor ki; "ben zamanın değerini pek anlıyamazdım.
"Vel-Asr " suresini okurdum da manayı gönlüme yer
ettiremezdim.
Bir gün çarşıda buz satıcısı gördüm. Şöyle
bağırıyordu; "sermayesi her an eriyen bu zata
acıyın."
Ömür sermayesi her nefeste eriyor. Nasıl ki buzun
üzerine sıcak nefesinizi üfürdüğünüzde buzu
eritiyorsunuz, aynı şekilde çıkan ve giren her nefeste
sizde eriyorsunuz. Öyleyse bu nefesler boşa
gitmemeli. Bu nefeslerle bir şeyler kazanılmak ve
ahirette Allah'ın (c.c) huzurunda bu nefeslerle
kazandığımız sevabın mükafatım görmeliyiz.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Ziya Paşa'da;
-Dehrin ne safa var sim üzerinde –
İnsan bırakır hepsini hıyn-i seferinde demiş.
Yani bu çağın içerisinde altın kazanmışsın
gümüş kazanmışsın, ipekler giymişsin ne fayda
var. Bir gün bir sefer başladığında bunların
hepsini geride bırakıp gideceksin diyor.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
İnsana verilen ömür de buz gibi her saniye
erimektedir. Eğer insan, ömrünü ziyan eder,
maddî ve manevî herhangi bir şey kazanmaz
veya ömrünü yanlış yerlerde tüketir ve böylece
zaman israfında bulunursa, bu durum insanın
hüsranına neden olur.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Kur’an-ı Kerim, zaman üzerinde dikkatleri canlı tutmak
için, bu surede olduğu gibi, diğer sure ve ayetlerde de
zamanı hatırlatan tabirleri sıkça kullanır.
Değişik ayet ve hadislerde yıllık, aylık, haftalık ve
bilhassa günlük hayatın tanzimiyle ilgili detaylı bilgilere
yer verilir. Her çeşit farz, vacip ve nafile namazlar da
zaman tanzimine yönelik gâyeler taşırlar. Böylece ‘yüce
dinimiz İslâm, emirlerinin büyük çoğunluğuyla, insana
zamanı azamî ölçüde değerlendirmeyi öğretmektedir’
diyebiliriz.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
İnşirah suresinde de; “Kolaylığın zorluktan sonra
geleceği” bildirildikten sonra:
َ َفإ َذاِ َف َر ْغ
ِْانصب
َ تِ َف
(İNŞİRAH SURESİ – 7. AYET)
“Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul!”
buyrularak; bir ibadetten, bir vazifeden, bir işten
boşalınca, iş bitti diye oturmadan, diğer bir iş
veya hizmet için kalkıp çalışılması ve böylece
zamanın verimli bir şekilde değerlendirilmesi
tavsiye edilmektedir.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Cuma suresinde, zamanı verimli değerlendirmesiyle ilgili olarak
bu prensip açıkça ortaya konulmuştur:
َّللا َو َذ ُروا ا ْل َب ْي َع
ِ َّ ِلص ََل ِة مِن َي ْو ِم ا ْل ُج ُم َع ِة َفا ْس َع ْوا إِ َلى ذ ِْك ِر
َّ َيا أَ ُّي َها ا َّلذِينَ آ َم ُنوا إِ َذا ُنودِي ل
ِ َفإِ َذا قُضِ َي: َ َذلِ ُك ْم َخ ْي ٌر لَّ ُك ْم إِن ُكن ُت ْم َت ْعلَ ُمون
َّللا
ِ َّ ض ِل
ِ الص ََلةُ َفان َتشِ ُروا فِي ْالَ ْر
ْ ض َوا ْب َت ُغوا مِن َف
َّ ت
: ََّللا َكثِيراً لَّ َعلَّ ُك ْم ُت ْفلِ ُحون
َ َّ َو ْاذ ُك ُروا
“Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı
zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer
bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık
yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı
çok zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.” (CUMA SURESİ - 9/10.
AYETLER)
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Hz. Peygamber de hadis-i şeriflerinde insanları Allah’ın
verdiği maddî ve manevî nimetlerin kıymetini takdir
etmeye çağırırken; bunlar arasında zamanı özellikle
zikreder:
“İki nimet vardır ki, insanların bir çoğu bunların
kıymeti hakkında aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.”
“Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin;
Ölüm gelmeden önce hayatın, Hastalık gelmeden önce
sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin. İhtiyarlık
gelmeden önce gençliğin. Fakirlik gelmeden önce
zenginliğin.”
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
ِ ِْح ّتىِيُسْ أ َلِ َعن
ِْ َِِ َي ُزولُِ َق َد َماِع ْبدٍِ َي ْو َم:ُِللا
ِّ ِرسُول
َ ِالق َيا َمة
َ َقا َل
،ُ َعنْ ِ ُعمُرهِفي َماِأ ْف َناه:أرْ َب ٍِع
“Ahirette insan şu dört (beş) şeyden sorguya
çekilmedikçe Allah’ın huzurundan ayrılamaz;
ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini ne
şekilde yıprattığından, malını (servetini)
nereden kazanıp nerelere harcadığından ve
bildikleriyle amel edip etmediğinden.”
ْ َق ْدِأَ ْف َل َح
ِون
َ ِالم ُْؤم ُن
Muhakkak ki, müminler kurtuluşa ermişlerdir.
َِ ينِ ُه ْمِ َعنِاللَّ ْغوِمُعْ رض
ُون
َ َوالَّذ
Ve o müminler ki, onlar, her lüzumsuz şeyden
yüz çevirirler.
Zamanı durdurmak mümkün mü?
Değerli ilim adamlarından birisinin yanma bir
başkası ziyarete gelmiş.
Demiş ki, "Efendim sizinle görüşmek, konuşmak,
hoşça vakit geçirmek istiyorum."
O da demiş ki; "Dışarıya çık, güneşi durdur sonra
gel, seninle hoşça bir vakit geçirelim." Her anın
her zamanın kendisine has işi vardır. Şimdi sen
geleceksin beni meşgul edeceksin, meşgul ettiğin
zaman içerisinde okuyacağım kitabı bir daha
okuyamam."
Ama efendim ben gittikten sonra okursun" Sen
gittikten sonraki zamanın kendine has işi var,"
diyor.
ْ َّإن
ِانِ َلفيِ ُخسْ ٍر
َ نس
َ ِاْل
İkinci ayette de, zaman bilincinden yoksun
insanın, evrensel boyutlu yanılgısına, hüsran ve
kaybına vurgu yapılır.
Hüsran, "dünya ve ahiret saadetinden mahrum
kalıp ziyana uğramak" demektir.
Demek ki hüsran, ömrün boşa gitmesi, nefsin
helâk, malın da telef olmasıdır.
ينِآ َم ُنوا
َ إ ََّّلِالَّذ
Üçüncü ayette ise, hüsrandan kurtulmanın
yolu gösterilir ve toplum saadetinin temel
ilkeleri belirtilir.
ينِآ َم ُنوا
َ إ ََّّلِالَّذ
Ayetin beyanına göre hüsrandan kurtulmanın ilk
şartı, imandır. Bundan maksat, Allah'a ve O'nun
vahyettiklerinin doğruluğuna inanıp hayatı
tevhide ayarlamaktır.
Kur'an'ın temel tezi, İslâm'ın özü olan tevhid
ilkesidir. Bu ilke, dinin tamamına inanmayı ve
onu bölmeden yaşamayı ifade eder.
Bu yüzden tevhid inancı, insan davranışlarının
kesin belirleyicisidir ve onlara anlam kazandıran
en üstün değerdir.
َِو َعملُواِالصَّال َحات
Makbul ve muteber iman da amel ile ispat
edilen imandır. İmanı ispat eden eylem ise,
salih ameldir.
Bunun için ayette, hüsrandan kurtulmanın
ikinci şartı olarak salih amel zikredilmiştir.
İslâm'ın iyi, doğru ve faydalı gördüğü,
yapılmasını istediği ve sevab kazanmaya
vesile saydığı bütün işlere salih amel denir.
َِو َعملُواِالصَّال َحات
Salih ameller başında farz ibâdetler gelir.
Çünkü Cenâb-ı Hak kullarını kendi rahmet ve
gufranına, inayet ve nusratına ancak bu
ibâdetlerlerle davet etmiştir.
Nitekim kutsi hadîste şöyle buyurulmaktadır:
«Kulum en çok kendisine farz kıldığım
ibâdetle bana yaklaşır ve o durmadan nafile
ibadetlerle de bana yakınlığı artırır..»
O bakımdan kitap ve sünnette nerede
imândan söz ediliyorsa, arkasından sâlih
ameller anılıyor.
َِو َعملُواِالصَّال َحات
Güzel ameller işleyenlerdir.
Bunların imanları sâdece dillerinde ve gönüllerinde
kalmamış, akıllarına, duygularına ve topyekün
organlarına nüfûz etmiş ve davranışlarına yansımıştır.
Yasaklanan şeylerden kaçınmışlar, tertemiz ve istikamet
üzre bir hayat yaşamışlardır. İşlerine ve muâmelelerine
hîle, hud'a ve riyâ karıştırmamışlardır.
Allah'ın emrettiği ve İslâm'ın esasları sayılan
amel ve ibâdetler iki temel üzeredir.
1. Et-Ta'zim li-emrillâh; yâni Allah ile ilişkisinde kulluk
bilinciyle hareket ederek ilâhi emirleri yüceltmek. Namaz
ve oruç bu türden olup kulun gönül dünyasını imâra,
imânını takviyeye ve ihsân kıvamında bir kulluğa ermeye
yardımcı olur.
2. Eş-Şefekatü li-halkıllâh, yâni Allah'ın yaratıklarına
şefkat ile muâmeledir ki, zekât ve sadaka bu türdendir.
Hac'da ise ikisi birden yaşanmaktadır. Yâni hem ilâhî
emirleri yüceltme, hem de yaratılanı Yaratanından ötürü
sevme husûsiyeti birlikte idrak edilmektedir.
ِاص ْواِب ْال َحق
َ َو َت َو
Hüsrandan kurtuluşun üçüncü şartı hakkı
tavsiye etmektir. Bu ayette yer alan ve çeşitli
anlamlarda kullanılan "hak" kelimesi, "gerçek,
sabit, doğru ve varlığı kesin olan şey"
anlamına gelir ve batılın zıddı olarak kabul
edilir.10
ِاص ْواِب ْال َحق
َ َو َت َو
Hak kelimesinin Kur'an'da geçen ve dikkat
çeken belli başlı anlamları şunlardır: "Allah,11
Kur'an ve İslâm12, adalet,13 gerçeğe uygun
söz14, aslına uygun bilgi ve inanç,15 kesin delil,16
vukuu kesin olan ölüm,17 ahiret,18korunması,
gözetilmesi ve sahibine ödenmesi gereken
maddi manevi değer19."
ِصبْر
َّ اص ْواِبال
َ َو َت َو
Hakk'ı tavsiyeden sonra Hakk ile buluşan insanların bu
güzelliği elinde tutabilmesi için ödeyeceği bir bedel
vardır. O da sabırdır.
Hakk'ı kabul ve ona itaat konusunda insanın
karşılaşacağı en büyük engel nefsidir. Dünyanın
çekiciliğine kolayca aldanan nefs, hevâsının baskısı
sonucu Hakk'a teslimiyet ve bağlılıkta çoğu zaman
bocalar ve Hakk'a itâat konusunda gevşeyebilir. Bu
yüzden insanların birbirlerine uyarıları Hakk'a itâat ve
Hakk'ı kabûl noktasında çok gereklidir.
ِصبْر
َّ اص ْواِبال
َ َو َت َو
Hakk yolunda yürümek çok kolay bir iş değildir.
Yerine göre mücâdeleyi, acı çekmeyi ve
zorluklara katlanmayı gerektirebilir, Hakk
yolunda güzel iş görmek, bu dünyada güzel
işler yapmak ve bu uğurda can vererek Hakk'a
şehid olarak kavuşmak en büyük saâdettir.
Ancak bunların hepsi azim ve sabra bağlıdır.
ِصبْر
َّ اص ْواِبال
َ َو َت َو
Efendimiz (a.s) şöyle buyurur:
ّ
ْ ص ْب ٌرِ َع َل
ِص ْب ٌر
ص ْب ٌرِ َع َل
ّ ال
َ ىِالطا َعةِ َو
َ ِو
َ ىِال َمعْ صِ َية
َ ص ْبرُِ َثالَ َثةِ َف
ْ ص َب َرِ َع َل
ْ َعن
ِىِالمعِْص َية
َ ِ ِْال َمعْ ص َيةِ َف َمن
"Sabır üçtür: Musibetlere karşı sabır, taatte
(kullukta) sabır, günah işlememekte sabır.
1- İbadet-u Taatte Sabır
2-masiyette Sabır
3-musibette Sabır
4-Dünyanın cazibeder güzelliklerine karşı sabır.
5-Zaman isteyen işlerde sabır.
ِصبْر
َّ اص ْواِبال
َ َو َت َو
Efendimiz sabırla yoluna devam ediyor.
Bir insan iman eder ve bu imanı; amel halinde elinde,
gözünde, gönlünde bütün azalarında çiçek açacak olursa,
her yerde Allah'ı insanlara anlatır, hak olan Kur'ân'ı öğretir
ve İslâm'ı yaşamak için insanlara tavsiye ederse ve bu
yaşantı içerisinde halelleri yaşamaya, haramlardan
kaçınmaya, ibadetleri hakkıyla yerine getirmeye,
yasaklardan kaçınmaya sabredecek olursa, işte bu insan
hayatını kurtarmış, Allah'ın naim cennetlerini kazanmış,
dünyada izzet ve devlet, ahirette de cenneti hak etmiş
olur.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
İman, güzel amel, Hakk'ı tavsiye ve sabrı
tavsiye gibi dört önemli özelliği kendinde
bulunduranların zamanın fitnelerinden,
yaşadıkları çağın sıkıntılarından mutlak
kurtuluşa erecekleri anlaşılmaktadır.
İmam Şâfiî'nin bu sûre hakkında; "Kur'an'da
bu sûreden başka birşey inmeseydi insanlara
yeterdi" sözü bu sûrenin Kur'an'ın özeti
olduğunu göstermektedir.
Zira Kur’an Hidayet Rehberidir.
ْ يِأُنز َلِفيه
ِِو َبي َناتٍِم َنِا ْل ُهدَى
َ ِالقُرْ آنُ ِهُدِىِلل َّناس
َ انِالَّذ
َ ض
َ ُِر َم
َ َش ْهر
َِو ْالفُرْ َقان
Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve
doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran
apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda
indirilmiştir.
ZAMANIN ÖNEMİ VE ASR SURESİ
Yüce Allah Asr suresinde insanlara şu gerçekleri
duyurur: "Asr'a (zamanın akıp gidişine) and
olsun ki, insan mutlaka ziyandadır.
Ancak iman edenler, doğru ve faydalı işler
yapanlar, birbirlerine hakkı telkin ve sabrı
tavsiye edenler bunun dışındadır."