Transcript Redoks

Serbest Enerji
Redoks Denge Potansiyeli
BİYOFİZİK A.B.D.
 Araştırma Gör. Ayhan ÜNLÜ

Biyoenerjetik, biyolojik sistemlerde enerji transferini ve kullanımını
tanımlar. Termodinamik alanından birkaç temel kuralı, özellikle
serbest enerji kavramını temel alır.
Serbest enerjideki değişimler (G) kimyasal bir reaksiyonun enerji
olarak olabilirliği hakkında bilgi sağlar ve bu şekilde reaksiyonun
gerçekleşip gerçekleşemeyeceği hakkında tahminde bulunma olanağı
verir.
Serbest enerji kavramı Adenozin trifosfatın (ATP) enerji-veren
reaksiyonlardan, enerji-gereken reaksiyonlara enerji taşınmasındaki
rolünü anlamak için gereklidir. Biyoenerjetik reaksiyon
bileşenlerinin sadece başlangıç ve sonuç enerji durumları ile ilgilenir,
mekanizması veya kimyasal değişimin oluşması için ne kadar zaman
gerektiği ile ilgilenmez. Kısacası, biyoenerjetik işlemin mümkün olup
olmadığını tahmin eder.
SERBEST ENERJİ
Bir kimyasal reaksiyonun yönü ve ne kadar devam edeceği, reaksiyon
sırasında iki faktörün ne derece değişeceğine bağlıdır. Bunlar, entalpi
(H, reaksiyona girenlerin ve ürünlerin ısı içeriklerindeki
değişimlerin ölçüsüdür) ve entropi (S, reaksiyona girenlerin ve
ürünlerin gelişigüzelliği ve düzensizliğindeki değişimin ölçüsüdür.
Bu termodinamik birimlerin hiçbirisi kendi başına bir kimyasal
reaksiyonun yazıldığı yönde spuntan olarak ilerleyip ilerlemeyeceğini
saptamak için yeterli değildir. Ancak, matematiksel olarak
birleştirildiklerinde entalpi ve entropi üçüncü bir birimi, serbest
reaksiyonunun spontan olarak ilerleyeceği yönü tahmin eden serbest
enerjiyi tanımlamak için kullanılabilir.
Serbest Enerji Değişimi
Serbest enerjideki değişim 2 şekilde olabilir.
•G (Serbest Enerji Değişimi)
Daha geneldir. , çünkü serbest enerjideki değişimi ve böylece
ürünlerin ve reaktanların belirli konsantrasyonlarında reaksiyonun
yönünü tahmin eder.
•Gº (Standart Serbest Enerji Değişimi)
Ürünler ve reaktanlar 1 mol/l iken olan enerji değişimidir. [Standart
durumda reaktanlar veya ürünlerin konsantrasyonu 1 mol/l olmasına
rağmen, protonların konsantrasyonunun 10-7 mol/l olduğu -ki bu pH=
7 dir- kabul edilir].
G işareti reaksiyonun yönünü tahmin eder
Serbes enerjideki değişim, G, sabit bir ısı ve basınçta reaksiyonun
yönünün tahmini için kullanılabilir.
AB
Eğer G negatif bir sayı ise,
net bir enerji kaybı vardır ve
reaksiyon spontan olarak
yazıldığı yönde ilerler yani
A,
B'ye
çevrilir.
Reaksiyonun
ekzergonik
olduğu söylenir.
Eğer G pozitif bir sayı
ise, net bir enerji kazancı
vardır ve reaksiyon
spontan olarak B'den A'ya
ilerlemez . Reaksiyonun
endergonik olduğu
söylenir ve reaksiyonun
B'den A'ya ilerleyebilmesi
için sisteme mutlaka enerji
eklemek gerekir. G= O
ise, reaktanlar denge
halindedir. Bir reaksiyon,
spontan olarak ilerliyorsa yani serbest enerji
kaybediliyorsa reaksiyon,
G sıfıra ulaşıncaya ve
denge kuruluncaya kadar
devam eder.
İleri ve geri reaksiyonlarda G
İleri doğru olan reaksiyonlarda (AB) serbest enerji, geri
doğru olanlara (BA) göre büyüklük olarak eşit, fakat
işaret olarak terstir. Örneğin ileri doğru olan reaksiyonlarda
G -5000 cal/mol ise, geri reaksiyonda +5000 cal/mal dür.
G reaktan ve ürünlerinin konsantrasyonuna bağlıdır
AB reaksiyonunun G'si reaktan ve ürünlerinin
konsantrasyonuna bağlıdır. Sabit ısı ve basınçta aşağıdaki eşitlik
elde edilebilir.
Standart serbest enerji değişimi, Go
G0, standart serbest enerji değişimi olarak isimlendirilir, çünkü reaktan
ve ürünlerin 1 mol/l konsantrasyonda ,tutulduğu standart koşullarda
serbest enerji değişimine G eşittir. Bu koşullarda ürünlerin reaktanlara
oranının doğal logaritması (ln) sıfırdır (In 1 = 0) ve bu nedenle
G0 sadece standart koşullarda tahmin edici olur
Standart koşullarda G0 reaksiyonunun devam edeceği yönü tahmin
için kullanılabilir, çünkü bu koşullarda G0, G'ye eşittir. Ancak,
G0 fizyolojik koşullarda reaksiyonun yönünü tahmin edemez, çünkü
sadece sabitelerden meydana gelmiştir (R, T ve Kden) ve bu nedenle
ürün veya substrat konsantrasyonlarındaki değişimler ile
değiştirilemez.
G0 ile Kden arasındaki ilişki
AB reaksiyonunda, daha fazla net kimyasal değişimin meydana
gelmediği zaman denge noktasına erişilir. Yani B'nin A'ya çevrildiği
hızla A da B'ye çevrilmektedir. Bu durumda [B]'nin [A]'ya oranı,
her iki komponentin gerçek konsantrasyonlarından bağımsız olarak,
sabittir:
burada Kden denge sabitesini, [A]den ve [B]den ise A ve B'nin denge
halinde konsantrasyonlarını göstermektedir. Eğer A
B
reaksiyonunun sabit ısı ve basınçta dengeye gelmesine izin verilirse,
toplam serbest enerji değişimi (G) sıfırdır, Bu nedenle
ENERJİ TAŞIYICI OLARAK ATP
Hücre membranından konsantrasyon farkına karşı geçen iyonların
hareketinde olduğu gibi, büyük pozitif G'ye sahip reaksiyon ve
işlemler, iyonların endergonik hareketi adenozin trifosfatın (ATP)
hidrolizi gibi büyük negatif G 'ye sahip ikinci spontan süreç ile
birleştirilerek mümkün hale getirilir
ATP ile taşınan enerji
ATP, üç fosfat grubunun bir adenozin molekülüne bağlanması ile
oluşmuştur. Eğer bir fosfat ayrılırsa adenozin difosfat (ADP), eğer iki
fosfat ayrılırsa adenozin monofosfat (AMP) oluşur.
ATP'nin G0'si
ATP hidrolizinin standart serbest enerjisi, G0, terminal fosfat
gruplarının herbiri için ortalama -7300 cal/mol'dür. Bu büyük, negatif
G0 nedeniyle ATP yüksek enerjili fosfat bileşiği olarak adlandırılır.
Çok yüksek enerjili fosfat bileşikleri
ATP den daha yüksek enerjiye sahip fosfat içeren
bileşikler vardır. Bu çok yüksek enerjili bileşikler
fosfoenolpirüvat, 1,3-bifosfogliserat ve fosfokreatin‘i i
içerir, ki bunlarda hidrolizin standart serbest enerjisi 10.000 cal/mol'den büyüktür
ELEKTRON TRANSPORT ZİNCİRİ
Glukoz,
yağ
asidi
gibi
enerjiden-zengin
moleküller
sonunda CO2 ve su oluşan bir
dizi oksidasyon reaksiyonu ile
metabolize
olurlar.
Bu
reaksiyonların metabolik ara
ürünleri
elekronlarını
özelleşmiş koenzimler olan
nikotinamid adenin dinükleotid
(NAD+) ve flavin adenin
dinükleotid (FAD)'e vererek
enerjiden-zengin
indirgenmiş
koenzimler NADH ve FADH2
oluştururlar.
Bu indirgenmiş koenzimler, daha sonra elektron
transport zinciri adı verilen bir grup özelleşmiş
elektron taşıyıcılarına bir çift elektron verirler.
Elektronlar,
elektron
transport
zincirinde
ilerledikçe,
serbest
enerjilerinin
büyük
bölümünü kaybederler. Bu enerjinin bir bölümü
ADP ve Pi'tan ATP sentezlenerek tutulabilir. Bu
işlem oksidatit fosforilasyon olarak tanımlanır.
ATP olarak yakalanamayan serbest enerjinin
kalan bölümü ise ısı olarak salınır.
Mitokondri
Elektron transport zinciri mitokondri iç
zarındadır ve vücutta farklı yakıtlardan
elde edilen elektronların oksijene
iletilmelerindeki son ortak yoldur.
Elektron
trasportu
ve
oksidatif
fosforilasyon ile ATP sentezi vücudun
mitokondri taşıyan tüm hücrelerinde
sürekli oluşur.
Mitokondrinin yapısı
Elektron transport zincirinin komponentleri iç zarda
yerleşmiştir. Dış zar birçok iyonun ve küçük molekülün
serbestçe geçişini sağlayan porlar (gözenekler)
taşımasına rağmen, mitokondri iç zarı H+, Na+, K+ da
dahil olmak üzere küçük iyonların çoğuna, ATP, ADP,
pirüvat gibi küçük moleküllere ve mitokondri fonksiyonu
için önemli olan diğer metabolitlere geçirgen olmayan
özelleşmiş bir yapıdır. iyonların veya moleküllerin bu
membrandan geçebilmesi için özelleşmiş taşıyıcılara
veya transport sistemlerine gerek vardır. Mitokondri iç
zarı alışılmamış şekilde proteinden zengindir ve bunların
yarısı elektron transportu ve oksidatif fosforilasyon ile
direkt olarak ilgilidir. Mitokondri iç zarı çok kıvrımlıdır Bu
kıvrımlara krista adı verilir ve membranın yüzey alanını
ileri derecede arttırırlar.
ATP sentetaz kompleksleri
Bu protein kompleksleri iç membran partikülleri
olarak adlandırılırlar ve mitokondri iç zarının iç
yüzeyine bağlanmışlardır. Mitokondri matriksine
doğru uzanan küreler şeklinde görülürler.
Mitokondri matriksi
Mitokondri içindeki jel-kıvamındaki bu soIüsyon
pirüvat, amino asitler ve yağ asitlerinin
oksidasyonundan
sorumlu
enzimleri
ve
trikarboksilik asid (TCA) siklusu enzimlerini içerir.
Üre ve hem sentezinin bir bölümü mitokondri
matriksinde gerçekleşir. Ayrıca ek olarak NAD+ ve
FAD (hidrojen alıcısı olarak gerekli olan
koenzimlerin yükseltgenmiş şekilleri ) ile ATP
oluşumunda gerekli olan ADP ve Pi içerir.
Zincirin organizasyonu
Mitokondri iç zarı beş ayrı enzim kompleksine
parçalanabilir ve bunlara kompleks I, II, III, IV ve V adı
verilir. Kompleks I-IV'ün her birisi elektron transport
zincirinin bir bölümünü içerir. Kompleks V ise ATP
sentezini katalize eder. Her kompleks elektronlarını
koenzim Q ve sitokom C gibi hareketli elektron
taşıyıcılarına verir. Elektron transport zincirinin her
taşıyıcısı bir elektron vericisinden elektronları alır ve
daha sonra en sonunda su oluşturmak için oksijen ve
protonlarla birleşmek üzere zincirdeki bir sonraki
taşıyıcıya verir. Elektron transport işlemini solunum
zinciri yapan bu oksijen gereksinimidir ve vücudun
oksijen tüketiminin en büyük bölümü burada gerçekleşir.
Elektron transport zinciri reaksiyonları
Koenzim Q dışında bu zincirin tüm üyeleri
proteindir. Bunlar bazı dehidrogenazlarda olduğu
gibi enzim olarak işlev yapabilirler, demir-kükürt
merkezinin bir bölümü olarak demir taşıyabilirler,
sitokromlarda olduğu gibi bir porfirin halkası ile
koordine olabilirler veya sitokrom a+a3 de olduğu
gibi bakır taşıyabilirler.
NADH oluşumu
NAD+, substratlarından iki hidrojen atomu Çıkaran
dehidrogenazlar tarafından NADH'a indirgenir. Her
iki elektron, fakat sadece bir NADH ve ortama
salınan bir serbest proton, H+ oluşturmak üzere
NAD+ ye aktarılır.
NADH dehidrogenaz
Serbest proton ve NADH tarafından taşınan hidrid
iyonu daha sonra mitokondri iç zarında yerleşmiş
bir enzim kompleksi olan NADH dehidrogenaza
aktarılır. Bu kompleks kendisine sıkıca bağlanmış
bir molekül flavin mononükleotid içerir ve bu
koenzim iki hidrojen atomunu (2e+2H+) alarak
FMNH2 haline gelir. NADH dehidrogenaz ayrıca
demir-kükürt merkezleri oluşturmak üzere kükürt
atomları ile çiftler oluşturmuş birkaç demir atomu
da içerir. Bunlar hidrojen atomlarının zincirin bir
sonraki üyesi olan ubikinona (koenzim Q olarak
bilinir) aktarılması için gereklidir.
Koenzim Q
Koenzim Q, uzun bir izoprenoid kuyruğu olan
bir kinon türevidir. Biyolojik sistemlerde çok
yaygın olarak bulunduğundan (ubiquitous)
ubikinon olarak da adlandırılır. Koenzim Q,
hidrojenlerini hem NADH dehidrogenaz
tarafından oluşturulmuş FMNH2 den hem de
süksinat dehidrogenaz
ve asil CoA
dehidrogenaz
tarafından oluşturulmuş
FADH2'den alabilir.
Sitokromlar
Elektron transport zincirinin geri kalan
üyeleri sitokromlardır. Her biri bir atom
demir taşıyan porfirin halkasından oluşmuş
bir hem grubu içerirler. Hemoglobinin hem
grubundan farklı olarak sitokromun demir
atomu, reversibi elektron taşıyıcı görevinin
gereği olarak reversibi olarak ferrik (Fe+3)
şeklinden ferro (Fe+2) şekline dönüşür.
Elektronlar zincirde koenzim Q'dan-sitokrom
b. c ve a+a3'e doğru ilerlerler
Sitokrom a+a3
Bu sitokrom hem halkasının demirinin
moleküler
oksijen
ile
direkt
olarak
reaksiyona girebileceği bir serbest bağ
yapısına sahip olan tek elektron taşıyıcısıdır.
Bu bölgede, taşınmış elektronlar, moleküler
oksijen ve serbest protonlar su oluşturmak
üzere bir araya getirilirler. Sitokrom a+a3
(sitokrom oksidaz da denir) bu kompleks
reaksiyonun gerçekleşebilmesi için gerekli
olan bağlı bakır atomları da içerir.
inhibitörler
Bu bileşikler zincirin bir komponentine bağlanıp
oksidasyon / redüksiyon reaksiyonunu engelleyerek
elektron geçişini önlerler. Bu nedenle bu engelin
gerisindeki elektron taşıyıcıları tamamen indirgenmiş,
ilerisindekiler ise yükseltgen'miş şekilde bulunurlar.
Elektron transportu sırasında serbest enerji salınımı
Elektronlar, elektron transport zinciri boyunca bir
elektron vericisinden (indirgeyici ajan veya redüktan)
bir'elektron alıcısına (yükseltgeyici ajan veya oksidan)
aktarıldıkça serbest enerji salınır. Elektronlar değişik
şekillerde aktarılabilir.
Redoks çiftleri
Bir bileşiğin oksidasyonuna (elektron
kaybı) mutlaka ikinci bir maddenin
redüksiyonu (elektron kazanımı) eşlik
eder. Örneğin, Şekilde NADH'ın NAD+'ye
oksidasyonuna FAD'nin FADH2'ye
redüksiyonunun eşlik ettiğini
göstermektedir. Böyle oksidasyonredüksiyon reaksiyonları iki
reaksiyonun toplamı olarak yazılabilir:
bir izole oksidasyon reaksiyonu ve ayrı
bir redüksiyon reaksiyonu NAD+ ve
NADH ile FAD ve FADH2 redoks çiftlerini
oluştururlar. Redoks çiftleri elektron
kaybetme eğilimlerinde farklılık
gösterirler. Bu eğilim o redoks çiftinin
özelliğidir ve kantitatif olarak birimi volt
olan Eo sabitesi (standart redüksiyon
potansiyeli) ile tanımlanır.
Standart redüksiyon potansiyeli (Eo)
Çeşitli
redoks
çiftlerinin
redüksiyon
potansiyelleri en negatif Eo'dan en pozitife
kadar sıralanabilir. Bir redoks çiftinin
standart redüksiyon potansiyeli ne kadar
daha fazla negatif ise o çiftin redüktan
üyesinin elektron kaybetme eğilimi o kadar
fazladır. Eo ne kadar daha fazla pozitif ise o
çiftin oksidan üyesinin elektron kabul etme
eğilimi o kadar fazladır. Bu nedenle
elektronlar daha negatif Eo'a sahip çiftten
daha pozitif Eo'a sahip çifte doğru kayarlar.
ATP'nin G0'ı
ATP'nin terminal fosfat grubunun hidrolizinin
standart serbest enerjisi -7300 cal/mol'dür. Bir çift
elektronun NADH'dan elektron transport zinciri yolu
ile oksijene taşınması + 52.580 cal üretir ve bu
nedenle 3 ADP ve 3 Pi'dan 3 ATP oluşumuna
yetecek kadar enerji sağlar (3x7,300= 21,900 cal)
artan kaloriler ısı olarak salınır. [Not: Bir çift
elektronun elektron transport zinciri yolu ile FADH2
veya FMNH2 den oksijene taşınması 2ADP ve
2Pi'dan 2 ATP oluşumuna yetecek kadar enerji
üretir.]
Redoks potansiyeli ve ölçülmesi

Bir maddenin O2 ile birleşmesi, ya da hidrojen
(elektron) yitirmesi oksitlenme (yükseltgenme)
bunun tersi ise indirgenme (redüklenme) olarak
tanımlanır. O2, oksitleyici bir madde olarak hücre
solunumu ile H20'ye indirgenir. Çok zayıf bir
oksitleyici olan H+ ise çok güçlü bir indirgeyici
olan H2 ye dönüşebilir. O2 – H2O ve H+ - H2 iki
önemli redoks çiftini oluşturmaktadır.

Genelde, bir maddenin oksitlenmiş (X) ya da
indirgenmiş (X-) biçimleri, (X) ve (X-) çifti, redoks
çifti olarak tanımlanır. Hücre içinde metabolik
önemi olan birçok redoks çifti (sistemi)vardır'
Fe (demir) ve Cu (bakır) redoks çiftleri olup Fe ' den 1
elektron Cu ' ya geçmiştir.Redoks çiftleri arasında
elektron alıp verme potansiyeline " Redoks potansiyeli "
denir.Elektron transfer zincirinde ise redoks çiftleri,
potansiyeli küçük olandan büyük olana doğru
sıralanmıştır.Böylelikle elektron seri bir şekilde
akmaktadır.Redoks çiftleri ile elektron akımı, bitkilerin
kloroplastlarındaki " Sitokrom " moleküllerinde de
görülür.ATP ise, elektronun bir redoks çiftinden diğerine
geçişi sırasında sentezlenir.