AB REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT DAVALARINA YÖNELİK

Download Report

Transcript AB REKABET HUKUKUNDA TAZMİNAT DAVALARINA YÖNELİK

ALACAĞIN TEMLİKİ YOLUYLA KOLLEKTİF
TAZMİNAT TALEPLERİNE İMKÂN VEREN
BİR MODEL GELİŞTİRİLEBİLİR Mİ?
YRD. DOÇ.DR. AYHAN KORTUNAY
Pamukkale Üniversitesi
Ticaret Hukuku Anabilim Dalı
SUNUM PLANI

TAZMİNAT DAVALARININ REKABET
HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR

ALACAĞIN TEMLİKİ YOLUYLA TAZMİNAT
TALEPLERİ TOPLU ŞEKİLDE İLERİ
SÜRÜLEBİLİR Mİ?

SONUÇ VE TESPİTLER
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET
HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
Rekabet hukuku yaptırım sistemi içerisinde
tazminat davaları önemli bir yere sahiptir.
Bu davalar zararın giderilmesine hizmet etmekle
kalmaz, aynı zamanda rekabet ihlalleri üzerinde
caydırıcı bir etki yaratırlar. Bu bakımdan kamu
hukuku yaptırımlarını tamamlayıcı bir fonksiyona
sahiptirler.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET
HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
ABD’de tazminat davalarının sayısı idari
yaptırımlarla kıyaslandığında oldukça yüksektir.
Örn: 1980-1990 yılları arasında açılmış
olan 11.569 davadan 10.471’i (%90’ı)
tazminat davasıdır.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET
HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
AB’de ise, rekabet ihlali sebebiyle açılmış olan
davaların sadece %5’ini tazminat davaları
oluşturmaktadır.
Üye devletlerin hukuklarının birbirinden
farklı olması ve tazminat davalarını teşvik edici ve
kolaylaştırıcı düzenlemelerin yeterli olmaması tazminat
davalarından istenilen faydanın sağlanmasını
engellemiştir.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET
HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
Son yıllarda AB bünyesinde tazminat
davalarına etkinlik kazandırmaya yönelik
çalışmalar yapılmaktadır.
Komisyon tarafından 2008 yılında “AB Rekabet
Hukuku’nun İhlali Sebebiyle Açılacak Tazminat
Davalarına İlişkin Beyaz Kitap” yayınlanmıştır.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET
HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
Beyaz Kitap’ta,
- davacılar lehine ispat kolaylığı getirilmesi,
- yargılama giderleri bakımından davacılar lehine
düzenlemeler yapılması,
- toplu dava imkânının getirilmesi,
- tazminat
davalarının
pişmanlık
programları
üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması,
- zamanaşımı sürelerinin tazminat davalarının önünde
engel oluşturmayacak biçimde düzenlenmesi
gibi çeşitli öneriler yer almaktadır.
TAZMİNAT DAVALARININ REKABET
HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
Hukukumuzda tazminat davalarını teşvik edici bazı
düzenlemelere (örn. üç kat tazminat yaptırımı) yer
verilmiştir.
Ancak, tazminat taleplerinin ileri sürülmesini
kolaylaştırıcı başkaca kurallar öngörülmemiştir.
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR
Rekabet ihlalleri çoğu zaman küçük ve yaygın
(atomize) zararlara neden olurlar.
Zarar görenlerin ayrı ayrı dava açması davacı,
davalı ve yargı organları bakımından külfetli
olabilir.
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR
Toplu davalar, sadece küçük ve yaygın zararların
giderilmesine hizmet etmekle kalmaz, çok sayıda
uyuşmazlığın tek bir dava ile çözümüne imkân
vermesi bakımından usul ekonomisine de önemli
katkılar sağlar.
Grup davaları (class action) ABD hukukunda rekabet
ihlalleriyle mücadelede önemli bir enstrümandır.
(ABD’de opt-out model söz konusudur).
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR
AB üyesi birçok devlette toplu dava modeli
mevcut değildir.
Komisyon, Beyaz Kitap’ta ikili bir sistem önermiştir:
Birlik Davası (Verbandsklage) ve Grup Davası
(opt-in model).
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR
Hukukumuzda bazı hukuka aykırılıkları giderme
imkanı veren toplu dava türleri mevcuttur (Örn.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde
23/4; Ticaret Kanunu madde 58/3; yeni HMK
madde 113).
Ancak tazminat istemli grup davalarına yer verilmiş
değildir. (İstisna: yeni TTK madde 191).
REKABET HUKUKUNDA TOPLU DAVALAR
Hukukumuzda tazminat istemli toplu davalara
yer verilmemiş olması önemli bir eksikliktir.
Mevcut düzenlemeler ışığında toplu davalara
alternatif yöntemler geliştirilebilir mi? Bu sorunun
cevabı henüz öğreti ve uygulamada
tartışılmamıştır.
ALACAĞIN TEMLİKİ YOLUYLA TAZMİNAT
TALEPLERİ TOPLU ŞEKİLDE İLERİ SÜRÜLEBİLİR
Mİ?
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
1990 yılında Alman Çimento Sanayicileri Birliği’nin
toplantısına katılan bazı teşebbüsler piyasa
paylaşımı, fiyat tespiti, rakip işletmeleri devralarak
atıl tutmak ve ithalatı engellemek suretiyle rekabeti
kısıtlamışlardır.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Söz konusu ihlallerin 2002 yılında pişmanlık
başvurusu ile ortaya çıkması üzerine Alman
Rekabet Kurumu (Bundeskartellamt) 6 büyük
çimento üreticisine 661 milyon €, 6 orta ölçekli
üreticiye ise 41 milyon € para cezası vermiştir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Zarar gören teşebbüslerden 29’u, rekabet ihlalinden
kaynaklanan tazminat alacaklarını merkezi Belçika’da
bulunan Cartel Damages Claims S.A. (CDC) ünvanlı bir
anonim şirkete devretmişlerdir.
(CDC’nin faaliyet alanı, endüstriyel alıcıların
ulusal/uluslararası rekabet hukuku kurallarının
ihlalinden kaynaklanan tazminat taleplerinin ileri
sürülmesidir).
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Taraflar arasındaki anlaşma uyarınca, CDC devraldığı
taleplerin karşılığı olarak başlangıçta 100 € gibi
sembolik bir ödeme yapacak, ayrıca dava sonunda
hükmedilecek tazminatın bir kısmını (%75 ila 85’ini)
zarar görenlere verecektir.
Taleplerini devreden teşebbüsler ise dava
masraflarına iştirak edeceklerdir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Anlaşmanın ardından CDC ihlal ve zararın ispatı
için gerekli verileri toplamaya başlamıştır.
Bu kapsamda kaydedilen belge sayısının 2 milyon
civarında olduğu ve bunlardan yaklaşık 260 bin
adedinin tazminat davasına dayanak teşkil ettiği
belirtilmektedir!
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Söz konusu veriler hukukçu ve ekonomistlerden
oluşan uzman bir ekip tarafından değerlendirilerek
piyasa analizi yapılmış ve bilhassa rekabet ihlali
gerçekleşmeseydi piyasada oluşacak olan (farazi)
fiyat tahmini yapılmıştır.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
CDC dava dilekçesinde,
kartel süresince fiyatların 61 ila 69 € civarında
seyrettiğini,
- ihlalin ortaya çıkarılmasından sonra fiyatların 43 ila 45
€’ya kadar gerilediğini,
- taleplerini devreden teşebbüslerin rekabet ihlali sebebiyle
152 milyon €’dan fazla bir zarara uğradıklarını iddia
ederek
bu zararın %75’ine tekabül eden 113.987.885,31
€’dan az olmamak üzere -mahkemece takdir edilecek
bir tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
-
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Davalılarca ileri sürülen ilk itirazlar ilk derece
mahkemesi olan Düsseldorf Eyalet Mahkemesince
reddedilmiştir.
Davalıların red kararına karşı yaptıkları itirazlar da
gerek İstinaf Mahkemesi (OLG Düsseldorf) gerekse
Temyiz
Mahkemesi’nce
(BGH)
yerinde
görülmemiştir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Davalı teşebbüslerin birinci itirazı: Yetkisizlik
Mahkeme: “Davalı teşebbüslerin Almanya’daki
piyasa paylarının %80-90 civarında olması
nedeniyle rekabet ihlalinin etkilerini tüm ülke
çapında gösterdiği ve dolayısıyla mahkemenin
davaya bakmaya yetkili olduğunun kabulü gerekir”.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Davalıların ikinci itirazı: Dava dilekçesinde
tazminat tutarı net olarak belirtilmeyip,
tazminatın mahkemece tayini istenemez.
Mahkeme: “Davacının zararının tam olarak
belirlenmesinde önemli güçlükler söz konusu
ve zararın tespitine esas alınacak hususlar
davacı tarafından yeterli ölçüde mahkemeye
sunulmuş ise tazminat mahkeme tarafından
takdir edilebilir (§ 287 ZPO)”.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Davalıların üçüncü itirazı: CDC’nin davayı takip
yetkisi (Prozessführungsbefugnis) bulunmamaktadır.
Zarar gören teşebbüsler ile CDC arasındaki sözleşme
“temlik” başlığını taşımakla birlikte, tarafların asıl
amaçları bir temlik işlemi yapmak değildir. Gerçekte,
CDC’ye “ifayı kendi adına talep yetkisi
(Einziehungsermächtigung)” verilmesi söz konusudur!
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Gerek CDC’nin hükmedilecek tazminatın büyük bir
kısmını zarar gören teşebbüslere iade edecek
olması, gerekse söz konusu teşebbüslerin dava
masraflarına katılmaları bu iddiayı
desteklemektedir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Alman Hukuki Müşavirlik Yasası’na göre ise, alacağı
kendi adına talep yetkisi verilen bir teşebbüs
(Inkossounternehmen) bunu sadece dava dışı yollarla
gerçekleştirebilir; alacağın tahsili için dava açma ve
açılan bu davayı takip etme yetkisi yoktur.
Ayrıca, asıl gayeleri temlik işlemi yapmak olmayan
tarafların bu davranışı hakkın kötüye kullanılması teşkil
eder.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Mahkeme: “Anlaşma hükümleri incelendiğinde,
tarafların amacının davacıyı (CDC) tazminatı tahsile
yetkili kılmakla sınırlı olmayıp, onu söz konusu
hakların
bizatihi
sahibi
yapmak
olduğu
anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, davacının hak sahibi bir üçüncü kişi
hesabına talepte bulunması söz konusu değildir;
bilakis temlik neticesi sahibi olduğu hakları bizzat
kendi nam ve hesabına ileri sürmektedir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Taraflar arasındaki devir sözleşmesinde,
“CDC’ye devraldığı haklarla ilgili olarak üçüncü
kişilerle devir, rehin ya da feragat gibi işlemler
yapma yasağı” getirilmiş olması da bunu
desteklemektedir.
Zira, bu tür tasarruflar ancak bir hakkın maliki
tarafından yapılabilir, kendisine ifayı talep
yetkisi verilmiş kişilerce değil.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Devir sözleşmesinde, elde edilecek tazminatın bir
kısmının alacaklarını devretmiş olan teşebbüslere
verilecek olması da bu sonucu değiştirmez, aksine
bu husus tahsil amacıyla temlikin (Inkassozession)
bir göstergesidir.
“Zementkartell” Davası (CDC Modeli)
Davacıların itirazlarının reddedilmesinin
ardından dava ilk derece mahkemesi olan
Düsseldorf Eyalet Mahkemesinde esastan
görülmeye devam etmektedir.
Yargılama henüz sonuçlanmamış olmakla
birlikte, ilk derece ve üst derece
mahkemelerinin şu ana kadar serdettikleri
görüşler davanın başarıya ulaşacağı
yönündeki kanaatleri güçlendirmiştir.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği
İlk soru(n): Konusu tazminat alacaklarının talep
edilmesi olan bir anonim şirketin kurulabilir mi?
TTK madde 271 uyarınca, anonim şirketler
kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi amaç ve
konular için kurulabilirler.
Hukukumuzda, gayesi mevcut veya müstakbel
alacakları temellük ve tahsil etmek olan anonim
şirketlerin kurulması mümkündür. Faktoring
şirketleri bunun en bariz örneğidir.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği
İkinci soru(n): Konusu rekabet ihlallerinden kaynaklanan
tazminat alacaklarının temellük ve tahsili olan bir anonim
şirketin faktoring şirketi olarak kurulması mecburiyeti ve
dolayısıyla mevzuatımızdaki sıkı kurallara tabi olması söz
konusu mudur?
90 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3.
maddesinde faktoring şirketlerinin konusu açıkça mal ve
hizmet satışlarından kaynaklanan alacakların temellük,
tahsil ve finansmanına ilişkin faaliyetler olarak
gösterilmiştir.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği
Üçüncü soru(n): Tazminat davasında zarar miktarı
gösterilmeksizin, zararın tayini mahkemeden
talep edilip edilebilir mi?
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği
Borçlar Kanunu (BK) madde 42/1: “haksız bir fiil nedeniyle
zarara uğradığını iddia eden kimse zararı ispat etmeye
mecburdur.
Ancak, zararın gerçek miktarının tesbiti bilhassa rekabet
ihlallerinde mümkün olmayabilir.
BK madde 42/2’de hakime geniş bir takdir yetkisi tanımıştır:
“zararın gerçek miktarının tespit edilemediği durumlarda
hakim, halin mutat cereyanını ve mutazarrır olan tarafın
yaptığı tedbirleri dikkate alarak zararı adalete tevfikan
tayin eder”.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği
Üzerinde durulması gereken bir diğer düzenleme yeni
“belirsiz alacak davası” başlıklı HMK madde 107’dir.
HMK 107: “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını
yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin
kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız
olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir
miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak
davası açabilir”.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği
Dördüncü soru(n): Alacağın temliki yoluyla tazminat
taleplerinin toplu olarak ileri sürülmesi mümkün
olabilir mi?
BK madde 162/1 uyarınca alacaklı alacağını bir
üçüncü bir kişiye devredebilir.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği
Öğreti ve içtihatlardaki baskın görüş henüz
malvarlığının aktifinde mevcut olmayan, ileride
doğacak (müstakbel) bir alacağın da temlik
edilebileceği yönündedir.
Bu bağlamda, haksız fiillerden (ve bu nitelikteki
rekabet ihlallerinden) kaynaklanan tazminat
alacaklarının temliki mümkündür.
CDC Modelinin Türk Hukukunda Uygulanabilirliği
Beşinci soru(n): Alacağın temliki yoluyla tazminat
taleplerinin toplu olarak ileri sürülmesi hakkın kötüye
kullanılması teşkil eder mi?
Tazminat davasının, rekabet ihlalinden gerçekte
zarar gören teşebbüsler yerine temellük eden
tarafından açılması davalılar aleyhine bir durum
yaratmayacağından kanaatimizce hakkın kötüye
kullanılmasından bahsedilemez.
CDC Modeli Klasik Grup Davalarına Alternatif
Olabilir Mi?
Grup davaları, gerek usul hukukuna hakim
olan tasarruf ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkı
ile bağdaşmamaları, gerekse kötüye
kullanmaya müsait olmaları nedeniyle
eleştirilmektedir.
CDC modeli grup davaları hakkındaki bu
kaygıları büyük ölçüde bertaraf etmekle birlikte,
bazı dezavantajları da bulunmaktadır.
CDC Modeli Klasik Grup Davalarına Alternatif
Olabilir Mi?
Dezavantajları:
1- CDC modeli çok küçük miktarlardaki zararların
talep edilmesine elverişli değildir.
2- Anlaşmaya uygun biçimde iadenin
gerçekleşmemesi durumunda asıl zarar görenlerin
(bu kez temellük edene karşı) dava açmaları
gerekecektir. Oysa grup davalarında verilen hüküm
kural olarak taraflar dışında, üçüncü kişileri (davaya
katılmamış olan grup üyelerini) de bağlayıcı bir
etkiye sahiptir
CDC Modeli Klasik Grup Davalarına Alternatif
Olabilir Mi?
Grup davalarının sağladığı yararlar karşısında, tasarruf ilkesi ve
hukuki dinlenilme hakkı ile bağdaşmaması ve kötüye
kullanmaya müsait olması gibi sakıncalarının göz ardı edilebilir
nitelikte olduğunu düşünüyoruz.
Çok küçük zararlar nedeniyle zarar görenlerin tek başlarına
dava açmaya yanaşmadıkları durumlarda katlanacakları
zararın, grup davasında hukuki dinlenilme haklarını
kullanamamanın yaratacağı olumsuzluğa nazaran daha ağır
olacağı da gözden kaçırılmamalıdır.
CDC Modeli Klasik Grup Davalarına Alternatif
Olabilir Mi?
CDC modelinin dezavantajları nedeniyle, grup
davalarına ciddi bir alternatif olarak görmek güç
ise de, mevcut düzenlemelerle barışık ve belirli
koşullarda başvurulabilecek bir yöntem olduğu
söylenebilir.
SONUÇ
Rekabet hukukuna dayalı tazminat
istemlerinin etkin biçimde ileri sürülmesinde
toplu davalar ve bilhassa grup davaları
önemli bir yere sahiptir.
SONUÇ
Yeni TTK madde 191’deki sınırlı düzenleme
bir tarafa bırakılacak olursa, hukukumuzda
tazminat istemli toplu dava modeli henüz
mevcut değildir.
Bu konuda Türk kanun koyucusu dünyadaki
gelişmeler ve toplumun ihtiyaçlarına
maalesef gözlerini kapamıştır.
SONUÇ
Geriye mevcut düzenlemelerin dar kalıpları
içerisinde çözüm aramaktan başka çare
kalmamaktadır.
CDC modeli bu çözüm yollarından birisi olarak
görünmektedir. Ancak bazı dezavantajları
bulunan bu yöntem, gerekli düzenlemeler
yapılıncaya kadar bir “ara çözüm” olarak takdim
edilebilir.
SONUÇ
Nihai çözüm, yasa koyucu tarafından yeni
TTK’da benimsenen yaklaşımın rekabet
hukuku bakımından da benimsenmesi ve
grup davalarına (tazminat davalarını etkin
hale getirici diğer önlemlerle birlikte) pozitif
hukukumuzda yer verilmesidir.
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER…