YOĞUN BAKIM ENFEKSİYONLARININ ETİK BOYUTU Ali GÜNERLİ DEÜTF Anesteziyoloji ve Rean AD İZMİR Tedavide Etik Boyut Klinik koşularda o anda yapılması gereken, tıbbi tercihle ilgili olarak hastaya yardım edilmesi.
Download
Report
Transcript YOĞUN BAKIM ENFEKSİYONLARININ ETİK BOYUTU Ali GÜNERLİ DEÜTF Anesteziyoloji ve Rean AD İZMİR Tedavide Etik Boyut Klinik koşularda o anda yapılması gereken, tıbbi tercihle ilgili olarak hastaya yardım edilmesi.
YOĞUN BAKIM
ENFEKSİYONLARININ
ETİK BOYUTU
Ali GÜNERLİ
DEÜTF
Anesteziyoloji ve Rean AD
İZMİR
1
Tedavide Etik Boyut
Klinik koşularda o anda yapılması gereken,
tıbbi tercihle ilgili olarak hastaya yardım
edilmesi konusunda pratikteki kararlardır.
Etik açıdan Hipokratik bir gelenek olan;
“yararlılık ve zarar vermeme ilkeleri”
primum no nocere ( first,do no harm)
yanında çağdaş dünyanın getirisi olan;
hasta özerkliğine saygı ve adalet ilkelerini
göz önünde bulundurmak gerekir.
2
Hekim - hasta ilişkisi
Hasta reddi,
Hasta gizliliğinin nasıl korunacağı?
3
Kurum açısından
Kurumun ve verilen sağlık hizmetinin
güvenilirliği ve kalitesi açısından
yoğun bakım birimlerinde
enfeksiyonlarla mücadele ederken,
bazı durumlarda hastanın
reddedilmesi hakkını bize verir mi?
4
Hekim hakları açısından
Hekim olmak demek, tüm enfeksiyonları
“de facto” meslek riski olarak kabul ettiğimiz
anlamına gelir mi?
SARS vb. gibi "yeni tanınan " enfeksiyonlar
karşısında tavrımız ne olacaktır?
5
Bu tartışmalı konuyu nasıl düzenlemeliyiz?
Hastaların mantıksız istekleri için doktorların
yararı olmayan tedavilere değerli zaman ve
kaynakları boş yere kullanma hakları var mıdır?
Doktorların keyfi olarak hastaların değerleri ve
tercihlerini görmezlikten gelme ve başkalarının
yaşama veya ölme kararını kendi değerlendirme
sistemine göre vermeye hakları var mıdır?
6
Yararsızlık rehberleri tasarruf sağlar mı?
“Erişkin yoğun bakım ünitesinde düşük oranda
yararsızlık”
Halevy et al. Arch Int Med 1996; 156:100-4.
Birkaç ay daha yaşayabilecek hastaların
tanımlamasının yapılmaması durumunda,
yararsız girişimlerin sıklığı düşük
görünmektedir….bu da yararsızlık ile ilgili
konseptlerin maliyet konusunda büyük bir rol
oynamadığını göstermektedir.
7
Yararsızlık rehberleri tasarruf sağlar mı?
Pediatrik yoğun bakım ünitelerinde
kaynak tüketimi ve yararsız bakımın yaygınlığı
Sachdeva et al. J Pediatr 1996; 128:742-7.
Tıbbi yararsızlık konusunda yapılan geniş
tanımlamalara rağmen PICU’da oldukça düşük
oranda kaynak yararsız PICU bakımı için
kullanılmıştır.
PICU’larda tıbbi yararsızlığa odaklanarak
kaynak tüketiminin azaltılması denemeleri
yararsız olacaktır.
8
"Do Not Resuscitate", DNR
Yaşam destek sistemleri ile ilgili olarak;
diyalizin
kesilmesi veya suni beslenmenin-sıvı desteğinin
sonlandırılması aşamalarındaki kararlar son derece
kritiktir.
Potansiyel vekiller; eş, çocukları veya hekimdir.
-Klinisyenlerin göz önünde bulundurması gereken
önemli bir nokta şudur: Hasta tercihi ile vekil tercihleri
arasında ciddi farklılıklar olabilir!
-Tıbbi vasiyetin büyük önemi vardır.
-Yeterlilik kaybı önceden görülebilmeli, vekil tayini ihmal
edilmemelidir.
Hasta ile yakınları arasındaki çıkar çatışmasında; hekim
hastadan yana tavır almalıdır .
Arslan Ş, Geriatri ve Etik. Yaşama dair etik bir bakış.
ATO yayınları, 2002; 112-132.
9
Destekleyici bir araştırma
4301 hastadan 115’inde iki ay yaşama şansı < %1 olarak belirlenmiş
Biri hariç hepsi 6 ay içinde ölmüş, çoğu 5 gün içinde
Bu hastalardan yaşamı destekleyici tedavi kesilseydi
1.2 milyon dolar tasarruf sağlanabilirdi
Ancak bu tasarrufun çoğu daha çok 12 hastadan
sağlanabilirdi
– 6’sı 51 yaş altı
– Biri 10 ay yaşadı
– Tüm hastaların dini inancı desteklerin kesilmemesi
yönündeydi
Teno et al, J.Am.Geriatr.Soc. (1994) 42: 1202
10
Kim HAYIR diyecek?
70’li 80’li yılların sorusu:
hastanın tıbbi tedaviyi red etme hakları
Etik ve yasal olarak çözümü sağlanmış ancak
pratikte halen sorun olarak görülmektedir
90’lı 2000’li yılların sorusu:
hastanın tıbbi tedaviyi talep etme hakları
Etik, yasal ve siyasi olarak çelişkiler
içermektedir.
11
Yararsızlık tartışması altında neler yatıyor?
(What’s underneath the futility debate?)
Güç
Güven
Para
Umut
Dürüstlük
Lantos. J Am Geriatr Soc 1994; 42:868.
12
Umut
İki temel gerçek ölüme geçişin zor kalacağını
kanıtlayacaktır
– yaygın ve derin bir istek olan “ölü olmama”
isteğidir
– ikincisi tıbbın geleceği görememesi ve hastalara
ne zaman ölecekleri konusunda kesin ve güvenilir
bir öngörüde bulunamamasıdır.
Tek alternatif ölüm ise, çok küçük de olsa bir
umudu olan hastalar mücadeleyi sürdürmek için
yüksek bedeller ödemeye hazırdırlar
13
Dürüstlük
TS Eliot bizi:
“iyilik olsun diye değil de bir şey yapılmamış
olmasın diye” bir eylemde bulunmamamız için
uyarmıştır.
Bazı durumlarda klinisyenler hastanın hayatta
kalması için harcadıkları çabanın yanlış olduğuna
inandıkları için etik açıdan stres yaşamaktadırlar.
Etik stres ise, etik olarak doğru olanın ne olduğu
bilindiği halde o yönde davranılmamasının
yarattığı psikolojik denge bozukluğudur.
Meltzer et al. Am.J.Crit.Care 2004; 13:202.
14
Dürüstlük
Hemşireler etik stresin kendi psikolojik ve fizyolojik iyi
olma halini, ben-imgelerini ve dini duygularını olumsuz
etkilediğini bildirmektedirler
Ben mesleğimi sıklıkla “ölü insanları hayatta tutmak ile eş
anlamlı buluyorum”. Bu günlerde işe gelmekte zorlanıyorum”
Gereksiz yere ağrı oluşturduğumu ve acı çektirdiğimi
düşünüyorum, bu da bende stres yaratıyor
Bazı günlerde kendimi (fiziksel olarak) hasta hissediyorum.
Elpern et al. Am.J.Crit.Care 2005; 14:523
15
I’m afraid there’s
very little I can do
Korkarım yapabileceğim pek fazla bir şey yok…
16
A debate about “Odds and Ends”
Bu sorular tıp doktorluğu mesleğinin uzmanlık alanında mıdır?
(Are these questions within the expertise of the medical profession?)
Bunları kurtarmaya değip değmedine karar vermek
17
bizim işimiz değil !
Commentary
Ethics roundtable debate: A patient dies from an ICU-acquired
infection related to methicillin-resistant Staphylococcus aureus –
how do you defend your case and your team?
Jean-Louis Vincent , et al.
Critical Care 2005, 9:5-9
Abstract
An elderly patient dies from septic shock in the intensive care
unit. This is perhaps not an unusual scenario, but in this case the
sepsis happens to have been due to methicillin-resistant
Staphylococcus aureus, possibly related to a catheter, and
possibly transmitted from a patient in a neighbouring room by
less than adequate compliance with infection control procedures.
The family decides to sue. We present how experts from four
different countries assess the medicolegal issues involved in
this case.
Keywords infection control procedures, medicolegal, MRSA,
transmission
18
OLGU
İki hafta önce subaraknoid kanama geçiren hasta uyanmamış,
Yaşlıca bir hasta yoğun bakım ünitesinde septik şok nedeniyle ölür.
Hastanın çocukları fatal enfeksiyonun MRSA denen multiresistan
stafilokokus ile muhtemelen kateter ilişkili olduğunu rastlantısal
olarak işitmişler ve bu patojen ile enfekte olan (kırmızı ile kapıya
yazılmış) bir hastaya bakan hemşirenin daha sonra ellerini yıkamadan
babalarının odalarına girdiğini,
Kapıda asılı enfeksiyon kontrolü talimatlarında belirtilmiş olduğu halde)
Başka bir hemşirenin de, koruyucu kıyafet giymeden sonraki hastanın
odasına girdiğini gördüklerini söyler,
Ayrıca enfeksiyona neden olan kateterin babaları için gerçekten
gerekli olup olmadığını merak etmektedirler?
Hastanın çocukları bu YB kökenli enfeksiyonun babalarında ortaya
çıkmasının sizin hatanız olduğunu düşünerek sizi mahkemeye
vereceklerini söylerler.
Bu olguyu ve ekibinizi savunmak için ne yaparsınız?
19
Amerikan görüşü (Michael Neiderman)
Bu senaryoda YB ekibini savunmak ve durumu hastaya anlatmak için ;
Ekibin MRSA’yı hastaya taşıma olasılığı, bariyer ve temas ile ilgili önlemlerin
yerinin çok net olmadığı belirtilmelidir.
Kateter enfeksiyonun takılırken olabileceği, steriliteye uyulduğu,kolaylıkla
takıldığı belirtilmelidir.
Koruyucu kıyafet ve eldiven vb. “bariyer önlemlerin” her zaman etkili olmadığı,
YB’da santral kateterin gerekliliği, Nazokomiyal enfeksiyonun oluşmasında
hastalığın ağırlığı, vücudun savunma yetersizliği ile ilgili olduğu,anlatılmalı
MRSA gibi dirençli patojenler ile enfeksiyon oranlarının yüksek olduğu
Bu olgu senaryosundaki ekibin davranışı sıra dışı değildir. Gerçekten de 34
araştırmada sağlık çalışanlarının el yıkama alışkanlığının %40 olduğu (%5-81)
olduğu gösterilmiştir. Kateter enfeksiyonlarında hastada diyabet gibi yandaş
hastalıkların olması da etkilidir (yüksek APACHE II skoru). Ancak kateterin
steril koşullarda takılması da çok önemlidir.
Özet olarak ağır nazokomiyal enfeksiyonlar, kritik hastalığın
kötü sonuçlanmasına neden olabilir. Bu sonuç her zaman tıbbi
bakımın kötü olduğu anlamına gelmez. “Temas önlemleri”nden
başka bir çok faktör bu olguda önemli rol oynamış olabilir.
Enfeksiyonun önlenmesi bir çok aşamada iyi bakım gerektirir.
Örneğin tedaviye hızlı yanıt veren bir hastalık, invazif
girişimleri maruziyetin az olması, hastane çevresi bunlara
örnek sayılabilir.
20
Fransız görüşü (Christian Brun-Buisson)
Yoğun bakımın yasal durumu ile ilgili; ilk soru, hastanın ölümünün MRSA
enfeksiyonuna bağlanıp bağlanamayacağı,
İkincisi enfeksiyon kontrol prosedürleri yeterlimiydi, olay önlenebilir miydi
Hastanın yaşı, CT veya MR bulguları subaraknoid kanamanın hastada uzamış
koma ve uyanmamaya neden olabilecek kalıcı lezyonların olduğu tahmin
edilebilir.
Hastanın ölümünden enfeksiyon sorumlu tutulamaz. Enfeksiyon kontrolü ile ilgili
yeterli organizasyon açık, çünkü MRSA taşıyan hastalar izolasyona alınmış. YB
sorumluları izolasyonun rehberdeki önerilere göre yapıldığını kanıtlamalı.
Literatürde de izolasyon önlemlerine %100 uyulmadığına ilişkin veriler vardır.
Mümkünse senaryodaki YB’da bu önlemlere uyumun literatürde bildirilen %50
oranında veya üstünde olduğu gösterilmelidir.
YB ünitelerinde iş yükünün artmasıyla birlikte kurallara uyumun azaldığı
belirtilebilir. Tam uyum için hasta/hemşire oranın bire yakın olması gerekir.
Acil durumlarda iki veya daha fazla hastaya bakılması durumunda el yıkama
önlemlerine tam uyum beklenemez. Hastanın ailesi hemşirenin el yıkamadığını
bildirmektedir, acaba bu durum acil bir durum muydu?
“Şikayetin ortaya çıkmasını önlemek şikayet dinlemekten iyidir.”
Hasta ailelerine YB’da görülebilen nazokomiyal enfeksiyonlar konusunda
bilgi verilmesi şikayeti önlemede bir etken olabilir. Aile ile yaşam
desteğinin önceden konuşulmamış olması da şaşırtıcıdır. Konuşulsaydı
uzamış YB süresi ile ilgili riskler de dile getirilmiş olurdu.
21
İsviçreli görüşü
(Christian Haenni ET al. )
İsviçre yasalarına göre bir hastanenin veya sağlık çalışanının sorumluluğu.
Birincisi bir hasarın,ölümün kanıtlanması gerekir.
İkincisi kuralına uygun davranma konusunda ihmal olduğu için bu sonucun doğduğu
kanıtlanmalıdır. Bu belli bir çalışan ile ilgili olabilir (el yıkamama) veya hastane
organizasyonu ile ilgili (enfeksiyon kontrol kurallarının olmaması) olabilir.
Üçüncüsü mevcut hasar ve ihmal arasındaki ilişkinin kanıtlanması gerekir.
Hastaların doktorları veya hemşireleri, eğer mesleklerinde minimal standartlara uygun
davranıyorlarsa, mahkemeye vermeleri çok zordur.
Bilgilendirilmiş onam eksikliği de sorumlu tutulabilir. Ancak bu hastada gerçek bir acil
durum söz konusuydu ve doktorlar olası nazokomiyal enfeksiyon riskine rağmen hastanın
tedaviye onam vereceğine inanmışlardır. Buna “hipotetik (farazi)onam” denir. Hasta
bilinçi olsaydı, bu durumu yaşamı tehdit edici olmasyadı bile nazokomiyal enfeksiyon
riski konusunda bilgilendirildiğini tedaviyi ret edeceğinin kanıtlanması gerekir.
Son ve zor konu çocuklarına babalarını ölüm nedeni konusunda bilgi verilmesi hakkıdır.
Bazılarına göre çocukların, babalarının ölüme neden olan enfeksiyonun kanıtlanmış
hastane kökenli MRSA enfeksiyonuna mı, yoksa başka bir fatal bir enfeksiyona mı bağlı
olduğunu bilme hakkına sahipler. Bunun için de hastane politikalarında hastalara ve
yakınlarına nazokomiyal pnömoni ile ilgili olası risklerin bildirilmesi yer almalıdır.
Bize göre böyle açık bir politikanın izlenmesi hem personel hem de hastalar için daha
iyidir, çünkü şeffaflık getirir. Bu olguda yasal eylemin başlatılmasını önleyebilirdi.
Bir çok şikayet veya yasal işlemler yanlış anlamalar ve tarafların iletişimsizliği nedeniyle
olmaktadır.
22
İspanyol görüşü
(Mauricio Valencia and AntoniTorres)
Hastanın gerçekten santral katetere gereksinimi var mıydı?
Hastanın tanısı SAK. YB da yattığı iki haftalık dönem içinde bilinci
açılmadığına göre hemorajinin oldukça ağır olduğu düşünülmelidir.
Günümüzde SAK’lı hastaların ölüm nedenlerinin çoğunun serebral
vazospazma bağlı olduğu bilinmektedir. Buna bağlı komplikasyonların
önlenmesi için “triple H” denen tedavinin uygulanması gerekir. Bu sırada da
santral venöz kateter (hatta pulmoner kateter) ile monitörizasyon şarttır.
Kateter ile kana MRSA bulaşının olabileceği bilinmelidir,
Başka bir hastanın MRSA ile enfekte olması, hastanın bu kaynaktan
enfekte olduğunu kanıtlamaz. Bir çalışmaya göre hastaların %6.8’i YB’a
alındıklarında MRSA ile kolonize olarak bulunmuşlardır.
MRSA’lı her iki hastadan da örnek alınarak ayrıntılı test ile ikisinin de aynı
tip ile enfekte olup olmadığının araştırılması ve enfeksiyon kaynağının
kanıtlanmasını sağlar. Bu hastada tedavi döneminde ayrıca MRSA
enfeksiyonu için çeşitli risk faktörleri vardı.
Bunların yanında ekibin izolasyon önlemlerine uymaması da rol almaktadır.
US enfeksiyon kontrol merkezi MRSA enfeksiyonunu önlemede temas
izolasyonu önermektedir ve bu konuda çeşitli araştırmalar vardır. Bu
nedenle günlük pratikte buna uyulmalıdır.
Sonuç olarak YB ekibi izolasyon önlemleri konusunda önemli hatalar
yapmıştır. Ancak bunun hastanın ölümü ile doğrudan ilişkili olduğu
söylenemez.
23
What’s underneath the futility
debate?
Power
Trust
Money
Hope
Integrity
24
Doktora güvenmemek için nedenler
“Survey” (hayatta kalma) konusundaki tahminleri iyi
değildir ve hayatta kalanların yaşam kalitesinin
tahmininde ise daha da kötüdürler.
Frick et al. Crit Care Med 2003; 31:456.
Yoğun bakım doktorlarının %82’si yararsız
gördüklerinde yoğun bakım tedavisi
uygulamamaktadırlar ve bazen ailelere bile söylemezler
Asch et al. Am J Respir Crit Care Med 1995; 151:288.
Kanıta dayalı mortalite tahminleri tüm hastalara
uygulanamaz, güvenilir değildir
Rapoport et al. Crit Care Med 1998; 26:1781.
25
Her şey para mı?
(Is it all just a question of money?)
Futility debates
rarely arise around
therapies that are
cheap and easy to
provide
26
Yararsızlık kararları
Sıklıkla klinisyenler kendi değerlerini güçsüz
hasta ve yakınlarına kabul ettirmek isterler.
Hasta doktor ilişkisinde güven sarsıntısı
olduğunda gösterişli ancak yararı olmayan
görüntüde bir bakım şeklini almaktadır.
Umut edilen her türlü tedavi yöntemini
(ne kadar mantıksız olursa olsun) sona
erdirmektedir.
En optimal durumlarda bile çok az para
tasarrufu sağlar.
27
Yararsızlığı tanımlama denemeleri
Yatağa bağımlı hale getiren metastatik
kanser
Çocukta klas C siroz
İkiden fazla PCP pnömoni atağı olan HIV
enfeksiyonu
Uzun süre bakım gerektiren demans
>48 saat süren koma hali
>3 gün süreyle iyileşme göstermeyen çoklu
organ yetmezliği
Başarısız hastane dışı CPR
Murphy et al. Arch.Intern.Med. 1993;153:1641
.
28
Boston çocuk hastanesi,
işleme dayalı yararsızlık politikası
Bu politika iki yönlüdür, hem klinisyenin hem ailenin
“overtreatment” durumunu sorgular
Klinisyenlerin “overtreatment” uyguladığına inanan
aileler bir konsültan ile durumu irdeleyebilir
Ailelerin “overtreatment” talep ettiğine inanan
doktorlar bir konsültan ile durumu irdeleyebilir
Rivera et al. Chest 2001; 119:1944.
İki yönlü politikanın önemi
“Yararsız” tedavi gören 100 olguyu içeren
retrospektif bir çalışmada
– Bunun %62’sinin sorumlusu ailelerdi
– %37’sinin sorumlusu doktorlardı
Bazı doktorlar ne pahasına olursa olsun hastanın
yaşatılmasından yanadır.
29
Teksas’daki bir hastanede
24 aylık bir dönemin sonuçları
Toplam yararsızlık konsültasyonu
47
Etik komitenin onayladıkları
43
Yararsız tedavinin kesilmesi kararına
katılan aile sayısı
37
Ailelerin onayını alana kadar geçen süre Saatler
/ günler
Tedavinin kesilmesini reddeden aile
6
Fine et al. Ann Intern Med 2003; 138:743.
30
Challenges in the provision of ICU
services to HIV infected children in
resource poor settings: a SouthAfrican
case study
P M Jeena et all, Med. Ethics 2005;31;226-230
31
PYB’a yatırılan
HIV enfeksiyonu olan çocuklarda standart bakım
Başlangıçta profilaktik veya antiretroviral tedavi
olanakları olmadığı için semptomatik tedavi
uygulanmaktaydı.
Daha sonra antibakteriyel ve PCP profilaksisi standart
uygulama haline geldi.
Son zamanlarda da HAART dahil antiretroviral tedavi
yoğun bakım tedavisi sırasında veya hemen sonra rutin
haline geldi.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda HIV enfeksiyonu olan
çocuklarda tedavi fırsatçı enfeksionların akut tedavisi ile
sınırlıdır.
32
Amerikan Pediyatri Akademisi HIV enfeksiyonu olan
çocuklarda pnömokok aşısı önermektedir, ancak mevcut
aşının etkili olmadığından, yeni aşı denenmekte, fakat
maliyeti yüksektir.
Antiretroviral tedavi (ART) ancak anneden çocuğa
geçişin (MTCT) profilaksisinde, tecavüze uğrayanlara ve
iğne yaralanmalarına uygulanmaktadır. Bu sınırlama
siyasi nedenlerle yapılmıştır ve sağlık sistemindeki alt
yapı yetersizliği ve tahmin edilen mali yük sorumlu
tutulmaktadır.
Ancak MTCT profilaksisinde nevirapine’nin başarılı
olması üzerine hükümet program değişikliğinin
gerekliliğine inanmıştır. Kasım 2003’de Güney Afrika
hükümeti ART planını maliyeti ile birlikte açıklamıştır.
Ancak buna rağmen tüm çocukların bundan yararlanması
birkaç yıl sürebilir.
33
MEKANİK VENTİLASYON GEREKTİREN HIV
ENFEKSİYONU OLAN ÇOCUKLARDA SONUÇLAR
Mekanik ventilasyon gerektiren HIV enfeksiyonu olan çocuklarda
yaşam oranları solunumsal problemi olmayanlara göre daha
düşüktür (%47 ’e karşın %78).
HIV ilişkili akut solunum yetmezliği olan infantlarda yoğum
bakımda yaşam oranları %50-81 olarak saptanmıştır.
Pnömosistis karini pnömonisi (PC P) AIDS ile ilişkili mekanik
ventilasyon gerektiren en sık ve en kötü sonuca sahip
enfeksiyondur. Ortalama 3 aylık yaşam süresi %68-90 iken orta
vadeli yaşam süresi %0-60 arasındadır.
Londrada yapılan bir araştırmada PCP nedeniyle ventilasyon
gerektiren çocuklarda iki yıllık mortalite %87.5 olarak
belirlenmiş, mekanik ventilasyon gerekmeyenlerde hiç ölüm
olmamıştır.
Böylece kaynakları bol olan ülkelerde de PCP’li çocuklara mekanik
ventilasyon uygulaması çok açık bir tedavi yöntemi değildir.
Gelişmekte olan ülkelerde veriler sınırlıdır. HIV enfeksiyonu olan
Afrikalı çocuklarda ilk bir yaş içinde ölüm oranı %26-45’dir ve
çok azı 5 yaşına kadar yaşar.
34
ETİK KARAR MI ? PRATİK KARAR MI?
HIV pozitif ve PCP enfeksiyonu olan çocukların
PYB’a yatırılmasında klinik ve etik nedenler var mıdır?
Makro dağıtım (bütçeden pay ayrıma): HIV pozitif ve PCP
enfeksiyonu olan ve PYB tedavisi gerektiren çocuklara
daha fazla kaynak ayrılmalımı?
– Milli bütceden sağlık bütçesine daha fazla pay ayrılmalımı?
– Sağlık bütçesinden daha fazla pay HIV/AİDS tedavisi ve bakımına
ayrılmalımı?
– AIDS programı çerçevesinde PYB ile ilgili olanak ve ekibin
geliştirilmesine daha fazla pay ayrılmalımı?
Mikro dağıtım (bütçeden pay ayırma): PYB hastaları etik
değerler açısından nasıl seçilmelidir?
35
HIV POZİTİF VE PCP ENFEKSİYONU OLAN ÇOCUKLARIN
PYB’A YATIRILMASINDA
KLİNİK VE ETİK NEDENLER VAR MIDIR?
İlk yanıt “evet” olabilir, doktorların deontolojik açıdan
“tüm hastaları tedavi etme görevi” vardır.
Bu görevin bazı sınırları olmalıdır. Mevcut klinik verilere göre
PCP enfeksiyonu olan ve mekanik ventilasyon gerektiren HIV
pozitif çocukların prognozoları kötüdür. Bu çocukların tedavi
edilmesi tıbbi açıdan anlamsızdır.
Burada iki konu göz önünde bulundurulmalı,
Birisi bu prognostik verilerin antiretroviral tedavinin olmadığı
senaryoya göre olması ve Güney Afrika hükümetinin yakın
zamanda halk sağlığına yönelik antiretroviral tedaviyi
sağlayacağını temenni etmesidir.
Diğeri , bu hastalığın çocuk ölümlerinde çok büyük rol
oynamasıdır. Örneğin PCP enfeksiyonu olan ve mekanik
ventilasyon tedavisinde olan HIV pozitif çocukların %0-60
arasında YB tedavisi sırasında kaybedildiği varsayılsa bile bu
çocukların %40’ının orta vadede yaşadığını da göz ardı etmemek
gerekir. Az sayıdaki çocuk için bu oran önemli olmasa da Güney
Afrikada’daki ölümlerde bu hastalığın yüküne bakılacak olursa
çocuk ölümlerinde önemli rakamlara ulaşılabilir.
36
HIV POZİTİF VE PCP ENFEKSİYONU OLAN ÇOCUKLARIN
PYB’A YATIRILMASINDA
KLİNİK VE ETİK NEDENLER VAR MIDIR?
Doktorun geleneksel “tedavi etme görevi” yanı sıra çocuğun
hayatının ebeveynleri için değerine ve topluma ekonomik katkısına
karşın, kamu hesapları ve tedavinin yararlılığı göz önünde
tutulmaktadır. Hesaplanması gereken toplumsal yararlılığa (yani bu
çocukların tedavi giderlerinin kamu yararının hesaplanmasında )
Güney Afrikadaki sosyal yetersizlik ve yatırım eksikliği gibi
faktörler de HIV pozitif çocukların bilerek terk edilmesine katkıda
bulunmaktadır.
Bu yaşamlar basit olarak tıbbın başarısı veya yetersizliği olarak
ölçülemez. PCP enfeksiyonu olan HIV pozitif çocukların PYB’alınıp
alınmamaları sorusuna gerekçeli yanıt; güncel durumun güçlü bir
akıntıya kapılmış gidiyor olması ve herhangi bir karar verilmesine
yer olmadığı gibi “tedavi etme görevi” prensibini de çiğneyip
geçmesi olabilir.
Bunlar aslında her hastanın tedavi edilmesini gerektiren deontolojik
davranışın ihmale zorlanmasının açıklaması olmaktan uzaktır, esas
sorun basitçe bunu gerçekleştirecek kaynakların olmamasıdır. Ancak
devletin sınırlı kaynaklarının bu tür çaba için harcanmasının uygun
olup olmadığı tartışmaya açıktır.
37
MACRO-ALLOCATİON:
HIV POZİTİF VE PCPENFEKSİYONU OLAN
PYB TEDAVİSİ GEREKTİREN ÇOCUKLARA
DAHA FAZLA KAYNAK AYRILMALI MIDIR?
Milli bütçeden sağlık bütçesine daha fazla pay
ayrılmalı mı?
Sağlık bütçesinden daha fazla pay HIV/AIDS
tedavisi ve bakımına ayrılmalı mı?
AIDS programı çerçevesinde PYB ile ilgili
olanak ve ekibin geliştirilmesine daha fazla
pay ayrılmalı mı?
38
Güney Afrika’nın Anayasasına bakılacak olursa bazı
maddelerinde
“herkes sağlık hizmetlerine ulaşabilme hakkına sahiptir”….
”hiç kimseden acil tıbbi tedavi esirgenemez”….
her çoçuğun temel sağlık hizmeti alma hakkı vardır”…..
Bunlara bakılacak olursa temel ve/veya acil tıbbi bakım için
mümkün olduğunca çok kaynak ayrılmalıdır.
Ancak burada Anayasa Mahkemesi tarafından bilinen iki
sorun vardır.
Birisi basitçe böyle bir durumun pratik olmayışı. Tüm
acillerin bakılabilmesi için muhtemelen diğer sağlık
alanlarından, eğitimden, savunmadan vb. kaynakların buraya
pay aktarılması gerekmektedir. Böyle yapılsa bile kaynakların
ne sonlu ne sonsuz olduğu, daha çok anlaşılmaz olduğu ve
herhangi bir bütçenin artırılabilmesi için diğer bütçelerin
buna karşın azaltılması gerektiği anlaşılmaktadır. Soru daha
çok nasıl paylaşım yapılması gerektiği yönünde olmalıdır, 39
“Acil” tıbbi tedavinin tanımı tartışmalıdır!
Bir böbrek hastasının devletin diyaliz tedavisini
karşılaması için Anayasa Mahkemesine başvurması ve
davasının durumun acil olmadığı gerekçesiyle
reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi
acil tıbbi tedavi tanımını “ani felaketler (katastroflar)”
olarak belirlemiş, terminal hastalıkların tedavisinin bu
kapsama girmediği sonucuna varmıştır.
Buna dayalı olarak PCP enfeksiyonu olan pediyatrik
hastaların yoğun bakıma alınarak ventilasyon
tedavilerinin sağlanması da hak sayılmamaktadır, çünkü
bu durum öngörülebilir bir durumdur ve “ani gelişen bir
katastrof” değildir.
Anayasanın bu şekildeki yorumu bir bakıma deontolojik
sistemin katılığını bypass etmek ve yararlılık
düşünülmek amacıyla yapılmış olabilir, çünkü terminal
hasta olanlar tedavi edilseler de topluma yararlılıkları
artırılamaz.
40
MİKRO DAĞITIM: PYB’a ALINACAK HASTALAR
ETİK DEĞERLER AÇISINDAN NASIL SEÇİLMELİDİR?
Buna verilen en sık yanıt: yararlanma kapasitesi ne kadar
yüksekse, gereksinim o kadar fazladır. Gereksinim ne kadar
fazlaysa olgu o kadar kötü durumdadır. Burada önemli olan
sağlıklı olma gereksinimi ile tıbbi bakım gereksimi arasındaki
farkın ayırt edilmesidir, çünkü herkes tıbbi bakımdan yarar
görmez ancak herkes sağlıklı olmaktan yarar görür. Bu tanım
triyaj kavramının anlaşılması için gereklidir.
Triyaj bir çeşit mikro dağıtım yöntemidir.
Birinci grupta tedaviye rağmen yaşama şansı zayıf olanlar,
ikinci grupta tedavi ile yaşamaları garanti olanlar,
üçüncü grupta tedavi olmadan da yaşayacak olanlar yer
almaktadır. Kar hesaplama yöntemlerine göre öncelikli tedavinin
yararlı olacağı grup ikinci gruptur. Triyaj bazılarına itici bir
çözüm olarak görünse de kaynakların sınırlı olduğu durumlarda
sistematik bir yöntemdir.
41
Royal College of Paediatrics and Child Health (RCPCH) rehberine göre
çocuklarda yoğun bakım tedavisinin red edilmesini gerektiren durumlar
1. Beyin ölümü olan çocuk,
2. 6 aydan uzun süredir sürekli vejetatif durumda olan çocuk,
3. tedavinin hastalığını hafifletemeyeceği ve sadece ölümü
geciktirecek kadar ağır hastalığı olan “hiç şans yok” grubundaki
çocuk,
4. “anlamı yok” durumunda olan, yani tedavi ile yaşatılabilecek ancak
fiziksel veya mental yetersizliği katlanılamayacak kadar ağır
olacak olan çocuk ve
5. çocuk ve/veya ailenin hastalığın tedaviye rağmen giderek
ilerlemesinin veya irreversibl hale gelmesinin “dayanılmaz” bir hal
almış durumda olan çocuk .
HIV positif çocuklar üç veya beş triyaj grubundan herhangi
birinde olabilirler ve bir gruptan diğerine de kayabilirler. Güney
Afrika’daki bu çocukların YB tedavisine alınıp alınmayacakları
selektif bir yaklaşım gerektirmektedir. Ancak günümüzde bu
hastaların YB’a alınmasını red ettirecek tatmin edici kanıtlanmış
bir kriter henüz mevcut değildir.
42
Makro dağıtım politikalarının oluşturulmasında
kamu yararını belirleyen daha net yöntemler
Quality Adjusted Life Years (QALYs) (Kaliteli Yaşam Yılı),
Disability Adjusted Life Years (DALYs) (Sakat Geçirilen Yaşam
Yılı),
Cost effectiveness anlyses (CEA) kar analizleri ve cost benefit
analyses (CBA) kar-yarar analizleri kullanılmaktadır.
Gerçekci olmak gerekirse tüm bu yaklaşımlar ile aynı soru ortaya
çıkmaktadır: “sonuçlar kullanılan yöntemleri haklı çıkarır
mı?”Özellikle yukarıdaki yöntemlere göre daha yüksek puanlara
sahip olan çocukların aleyhine olacaksa, PCP’li ve mekanik
ventilasyon gerektiren HIV pozitif çocuklar için önemli
miktarların aktarılması akılcı bir yaklaşım olmamaktadır. Buna
rağmen etik ve klinik gerçekler hiç değilse bazı çocukların PYB’da
izlenmesini düşündürecek kadar değerlendirmeye alınmalıdır. Bu
çocukların seçiminde bazı kar-yarar analizleri yapılmak
zorundadır ve bu da aşağıdaki satırlarda tartışılacaktır.
43
SONUÇ-1
Merhametsizce görünse de gerçek şu ki, pediyatrik YB
ünitelerinde çalışanlar buraya hasta kabulu ile ilgili zor
kişisel ve etkili triyaj kararları almak zorundadırlar.
Eldeki en iyi kanıta göre en çok yaşama şansı olan
hasta hangisidir?
Optimal düzeyde pratik uygulamalara olanak verecek
kaynaklar olmadığı sürece Güney Afrika’da pediyatrik
yoğun bakımlarda tedaviye deontojolik yaklaşım lüksü
söz konusu olamaz. Öyle olsa bile tüm hastalara en iyi
yoğun bakım tedavisinin sunulması pratik değildir. Eğer
mekanik ventilasyon yaşam kurtarıcı değilse, bu tip
hastalara pragmatik politika gereğince ventilasyon
tedavisinin sunulmaması gerekmektedir.
Bir çocuğun yoğun bakımdan sakat olarak çıkarılması
veya çıkarıldıktan kısa süre sonra ölmesi yüksek
teknolojinin uygulandığı tıp için bir zafer değildir.
Gelişmekte olan ülkelerde toplumsal yarar açısından
yaklasim gerekmektedir.
44
SONUÇ-2
Etik korkular tedavinin reddedilmesiyle kanıta dayalı tıp
maskesi altında paternalizm sağlanması kaygısından
kaynaklanmaktadır. Bu kararlar hastaya zarar vermeme
ilkesine karşı bir tutum içermektedirler.
Zayıf bir ihtimal de olsa, dezavantajda olan çocuklar İnsan
Hakları Mahkemesi’ne başvursalar ve Yaşama Haklarını
isteseler, onların PYB’da geçirdikleri süreleri kim karşılar?
Bu hastalara HIV’la ilişkili olmayan yaşamı tehdit eden
hastalığı olan ve mekanik ventilasyon gerektiren başka
çocuklara yatak açacak kaynak olmamasını kim açıklar ?
Gelişmekte olan ülkelerde pediyatrik YB maliyeti ile ilgili
güncel veriler çok azdır. Bu kaynakların birinci basamak
sağlık programlarına yönlendirilmesi daha yararlı olabilir
mi? HIV enfeksiyonu olan çocukların ventile edilmesinin
reddedilmesi ve bu paranın anneden çocuğa bulaş şeklinde
olan neonatal HIV bulaşının önlenmesine yönelik eğitim
programlarına harcanması Güney Afrika veya diğer
kaynakları kısıtlı olan ülkeler için daha yararlı olacaktır.45
TEŞEKKÜR EDERİM
46