Edebiyat Sosyolojisi

Download Report

Transcript Edebiyat Sosyolojisi

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
1) ”Sosyoloji” hakkında ne biliyorsunuz?
Sosyoloji (toplumbilimi), toplumları ve onları
meydana getiren değerler ile, fert ve zümreler
arasındaki münasebetleri inceleyen bir ilimdir.
2) ”Edebiyat Sosyolojisi” ne olabilir?
Sosyal, iktisadî, siyasal ve dinsel koşulların
eserlerin içeriği, biçimi ve türü üzerindeki etkileri
ve bu eserlerin sosyal ortam üzerindeki etkilerini
inceler.
AZİMDEN SONRA TEVEKKÜL
“-Allah'a dayanmak mı? Asırlarca dayandık!
Düştükse bu hüsrâna, onun nârına yandık!
Yetmez mi çocukluktaki efsâneye hürmet?
Halâ mı reşîd olmadı, halâ mı bu ümmet?
Dersen ki: ufuklarda bir aydınlık uyansın;
Mâziye ateş vermeli,baştan başa yansın.
Şaşkınlık olur köhne telâkkileri ihyâ:
Şeydâ-yı terakki, koşuyor, baksana dünyâ.
Elverdi masal dinledim bunca zamandır;
Ben kanmıyorum, git de sen aptalları kandır!”
- Allah'a değil, taptığın evhâma dayandın:
Yandıysa eğer, hakk-ı sârihindi ki yandın.
..................................
“Dünya koşuyor” Söz mü? Beraber koşacaktın,
Hayfâ ki, bütün azmi sen arkanda bıraktın!
.................................
“Çiğner ya, tabiî, ne düşünsün de bıraksın?
Bir parça kımıldan diyorum, mahvolacaksın!
Dünya koşuyorken, yolun üstünde yatılmaz:
Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz.”
BİLİNMEYEN KELİMELER
hüsrân : 1. zarar, ziyan. 2. beklenilen şeyin elde
edilememesi sonucu duyulan acı.
reşîd
: ergin.
telâkki : 1. anlayış, görüş. 2. kabul etme.
ihyâ
: 1. canlandırma, diriltme. 2.geliştirme,
güçlendirme. 3. mamur duruma getirme.
terakki : ilerleme,yükselme, gelişme.
evhâm : yersiz kuruntu, vehmin çoğulu.
sarîh
: açık, kolay anlaşılır, belli, belirgin.
hayfâ
: eyvah, yazık,heyhat.
ŞİİRİN YAZILDIĞI DÖNEMİN KISA SİYASİ
VE SOSYAL DURUMU
Şiir 1919 Kasım’ının sonunda yazılmıştır. Bu tarih
Birinci Dünya Savaşının sonu, Anadolu kurtuluş
mücadelesinin başladığı döneme rastlamaktadır. Bu
zaman aralığında halkımız, özellikle aydınımız
manevi buhran ve çöküntü içerisindedir. Batının
teknik üstünlüğü karşısında aşağılık kompleksine
kapılmış durumdadır.
ŞİİRİN EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ
AÇISINDAN TAHLİLİ
Türkiye, manzum olanın nesir olana tercih edildiği bir
edebiyat okuyucusuna sahiptir. Geniş halk kitlelerinin
arasında halk şairlerinin dilden dile, kulaktan kulağa
yaşaması, halk hikayelerinin manzum parçalarla şekillenmiş
olması, 19. yüzyılda bir romana karşı her yıl 18 şiir kitabı
yayımlanmış olması bunu göstermektedir.
Bu gerçeklerden hareket ederek, “Türkiye’de en çok basılan
şiir kitabı kime aittir?” diye sorduğumuzda, “Türkiye’de en
çok baskısı yapılan ve en çok okunan şiir kitabı, yedi
kitaptan oluşan Safahât’tır” cevabını alırız. Ayrıca hakkında
en çok kitap yazılan yazarımız yine Mehmet Âkif’tir. Çünkü;
Türk edebiyatında onun kadar içinde yaşadığı devri bütün
ayrıntıları ile gören ve gösteren başka bir şair yoktur,
denilebilir. Safahât manzum bir romana benzer. Hemen
hemen her şey Âkif’in duyuş ve görüş alanına girer. Her
konuda söyleyeceği bir sözü vardır. Ve o, bunları yalnız şiirle
değil, edebiyatın bütün ifade türleriyle anlatır. Tasvirler
yapar, portreler çizer, hikayeler söyler, fıkralar anlatır,
vâzeder.
İslamiyet Âkif’in şiirini yoğurur. Onun asıl konusu dünya ve toplumdur.
Onun için din, insanları düzene sokan ve yükselten bir kuvvettir.
M. Âkif’ten önce yazılmış manzum ve mensur eserlerde bireye yönelik
uyarılar söz konusu iken, M. Âkif bireye değil toplum vicdanına seslenir. İslam
âleyhtarlığı veya en azından ilgisizliğine göre programlanmış eğitim ve öğretimin,
dinî meseleleri anlatmakta yetersiz kalan hocaların varlığı karşısında, Türk halkı
Safahât’ı okumuştur. Estetik, fikrî ve en önemlisi dinî heyecanlarını Safahât ile
beslemiştir. Safahât’taki tepkilerle bütünleşmiş bir toplum, onun defalarca
basılmasına vesile olmuştur.
Bu şiir, “Karar verip azmettin mi artık Allah’a dayan. Doğrusu Allah kendine
dayanıp, güvenenleri, tevekkül edenleri sever.” (Âli İmrân Suresi, 159. Âyet)
meâlindeki âyetin hükmünün mânasını yanlış anlayan ve anlatanlara cevap olmak
üzere yazılmıştır.
Şiirde tevekkül ile ilgili inanışlar kompozisyonlaştırılıyor. Birinci bölümde,
halkın kendi kaderini tayin etmesi ve hüsrandan kurtulma görüşleri ile dini köhne
bir inanış sayıp, ondan kurtulmak isteme ve maziyi inkâr etme görüşleri
karşılaştırılıyor. İkinci bölümde, asırlarca büyük bir gayret ile üç kıtada
imparatorluk kuranların sırrı, şâirin izahına göre, “tevekkül” kelimesine yanlış
mânâ vermeyen atalarımızın didinmelerden, çabalardan sonra Allah’a
dayanmalarıdır.
“Dünya koşuyor!” Söz mü? Beraber koşacaktın
Hayfâ ki, bütün azmi sen arkanda bıraktın!
…………………
“Çiğner ya, tabiî ne düşünsün de bıraksın?
Bir parça kımıldan diyorum, mahvolacaksın!
Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz:
Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz.”
Mısralarında, teknikle doğrudan ilişkili unsurları ve kuruluşları
geliştirme, tarım toplumunun karakter haline getirdiği tembelliğe “dur”
deme yolları öğütlenir.
Şiiri, bu gerçeği kabullenmeyenler ile iyi idarecilerin elinde harekete
geçecek olan pasif görünümlü topluma seslenerek bitiriyor ;
“Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkacaksın ki sabâha:
bir kupkuru çöl var, ne ışık var, ne de vâha.”
Edebiyat sosyolojisi açısından bakıldığında M. Âkif mensubu olduğu
cemiyetle bütünleşme noktasında birinci sırayı alan şairimizdir. Onu okuyan
herkes onun şiirinde biraz kendini bulacak ve onu anlayacaktır.
EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ
Sosyal, iktisadî, siyasal ve dinsel koşulların, eserlerin içeriği, biçimi
ve türü üzerinde ve bu eserlerin sosyal ortam üzerindeki etkilerini inceler.
Bir ülkedeki edebi nüfusu oluşturan edebiyatçı, yayıncı-dağıtımcı,
okuyucu üçlüsü arasındaki ilişkilerden, özellikle edebiyatçı ile okuyucu
arasındaki etkileşimin incelenmesi edebiyat sosyolojisinin sınırlarını çizer.
Edebiyat eseri bireyden başlayarak toplumdaki sosyolojik
değerleri değiştirir. Sosyolojik değerlerin edebiyat eserine yaptığı tesirler
de insanı, toplumu ve edebiyat eserini şekillendirir. Bu şekillendirmelere
yol açan etkileşimi incelemesi gereken edebiyat sosyolojisi, yöntem
olarak geniş planlı anketleme ve röportajlar, eserlerin baskı sayısı ve
adetlerini kontrol ve araştırma, eserde işlenen sosyolojik birim (aile,
köy,kasaba,kent) ve değerlerin (dinî kabûl, estetik görüşü) belirlendiği
tiplerin araştırılması yollarını kullanabilir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Bu şiirin teması nedir?
Bilinçli ve inançlı bir şekilde çaba sarfedip, faaliyet
gösterip daha sonra Allah’a dayanmak.
2. “Edebiyat sosyolojisi”nin konusu nedir?
Mevcut koşulların eserin konusu, biçimi ve türü
üzerindeki ve ayrıca bu eserlerin toplum üzerindeki etkisi,
yani edebiyatçı-okuyucu etkileşimi edebiyat sosyolojisinin
konusunu oluşturur.
TEŞEKKÜR EDERİM