BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER

Download Report

Transcript BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER

BORÇLAR HUKUKU
GENEL HÜKÜMLER
1
BORÇLAR HUKUKUNUN KONUSU, TANIMI
• Borçlar hukuku medeni hukukun kişiler arasındaki
özel borç ilişkilerini düzenleyen dalıdır. Borçlar
hukuku, kişiler arasındaki özel borç ilişkilerini konu
alır.
• Borç ilişkisi, alacaklı ve borçlu olarak adlandırılan
taraflar arasında kurulan, alacaklı tarafa borçlu
taraftan kendisi lehine (yapma, verme veya
yapmama şeklinde) bir davranışta bulunmasını
isteme yetkisi veren; borçlu tarafı da alacaklının bu
talebini yerine getirmekle yükümlü kılan bir hukuki
ilişkidir.
2
Borçlar hukukunun amacı ve işlevi
• Mal ve hizmetlerin kişiler arasında değişim ve
dolaşımını sağlamak
• Kişilerin hukuken korunan malvarlığı,
şahısvarlığı değerlerini başkalarının haksız
müdahalelerine karşı korumak
• (Borç ilişkisinin doğum kaynakları hukuki
işlem, haksız fiil, sebepsiz zenginleşmenin bu
amaç ve işlevler açısından örneklendirilmesi)
3
BORÇLAR KANUNUNUN KABULÜ, SİSTEMİ,
MEDENİ KANUN İLE İLİŞKİSİ
• Halen yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu, İsviçre’den
iktibas edilmiştir.
• 1911 tarihli İsviçre Borçlar Kanununun Fransızca metni
Türkçe'ye tercüme edilerek 1926 yılında TBMM tarafından
kabul edilmiştir.
• İki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım genel hükümleri, ikinci
kısım ise özel borç ilişkilerini düzenlemektedir.
• Genel kısım da kendi içinde beş bölüme ayrılmıştır. Birinci
bölümde borçların doğumu, ikinci bölümde borçların hükmü,
üçüncü bölümde borçların sona ermesi, dördüncü bölümde
borçların çeşitleri, beşinci bölümde ise alacağın temliki ve
borcun nakli düzenlenmektedir.
4
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
• 818 sayılı Borçlar Kanunu 1926 yılından beri uygulanmaktadır.
Kanunun sosyal, toplumsal, teknolojik gelişmeler karşısında
köklü biçimde değiştirilmesi ihtiyacı doğmuştur.
• Adalet Bakanlığınca bu amaçla kurulmuş olan Borçlar Kanunu
Komisyonu yaklaşık sekiz yıllık bir süreçte “Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı”nı hazırlamıştır.
• Türk Borçlar Kanunu Tasarısı, 11.01.2011 tarihinde
yasalaşmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 1 Temmuz
2012 tarihinde yürürlüğe girecektir.
• TBK.da, 818 sayılı Kanunun yapısı ve sistematiği
korunmuştur.Kanunun dili mümkün olduğunca arılaştırılmıştır.
Ancak madde numaraları korunmamıştır.
5
Borçlar Kanunu ve Medeni Kanunun genel
nitelikli hükümlerinin önemi
• TMK.m.5: BK. ve MK.nun genel nitelikli
hükümlerinin uygun düştüğü ölçüde tüm özel
hukuk ilişkilerine uygulanabilmesi
6
BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN
İLKELER
• İrade Özerkliği
• Borç İlişkisinin Nispiliği
7
İRADE ÖZERKLİĞİ
• ANLAMI: Bireylerin kendi aralarındaki hukuki ilişkileri hukuk düzeninin
öngördüğü sınırlar içinde serbestçe düzenleyebilmek yetkisi.
• İrade özerkliği kanunda yazılı değildir. Ancak, kanunda esas olarak
düzenleyici kurallara yer verilmiş, kişiler aksini kararlaştırmadıklarında bu
hükümlerin devreye girmesi amaçlanmıştır. BK.m.19-20’de de
sözleşmenin konusunun kanundaki sınırlar içinde serbestçe
belirlenebileceği belirtilmiştir. Bütün bu durum, kanunda esas olanın,
irade özerkliği olduğunu göstermektedir.
• DAYANDIĞI TEMELLER:
• Kişilerin eşitliği
• Kişilerin kendi çıkarlarını koruyabilecek yetenekte olduğu
8
İrade özerkliğinin amacı
• Kişileri devletin müdahalesinden uzak tutmak
• Kişilerin hukuken eşit, özgür, makul surette
davranabilen bireyler olarak yaptıkları hukuki
işlemlere bağlayıcılık tanımak
• Kişilerin özgür iradeleriyle yaptıkları hukuki
işlemlerle girdikleri taahhütlere uymalarını sağlamak
• Böylelikle kişilerin adil olduğu, karşılıklı çatışan
çıkarlarını menfaatlerine uygun biçimde
dengelediklerine inandıkları sözleşmelerle bağlı
sayarak, sosyal açıdan barış ve huzuru sağlamak
9
İrade Özerkliğinin Dayandığı Temellerin
Sorgulanması
• Günümüzde irade özerkliğinin doğurduğu
sonuçlar
• İrade özerkliğini sağlamak adına müdahale
ihtiyacı:Gittikçe artan ölçüde irade özerkliğine
sınırlama getirilmesi (Sözleşme özgürlüğünün
emredici kurallarla sınırlandırılması)
10
NİSPİLİK İLKESİ
• Borç İlişkisi yalnızca tarafları arasında hüküm
ve sonuç doğurur.
• Borç ilişkisinden doğan hak ve yükümlülükler
nispidir.
11
NİSPİLİK İLKESİNİN İSTİSNALARI
• Üçüncü kişi lehine sözleşme (Örnek: hayat
sigortası sözleşmesi. Alacaklı, lehine sözleşme
yapılan üçüncü kişi.
• Tapuya şerh verilebilen nispi haklar
(TMK.m.1009)
12
Üçüncü kişi lehine sözleşmeler
• Tam-eksik üçüncü kişi
lehine sözleşme ayırımı
• Tam üçüncü kişi lehine
sözleşmede lehine
alacak hakkı
kararlaştırılan üçüncü
kişinin sözleşmenin
tarafı olmamasına
rağmen doğrudan
borçludan ifayı talep
edebilmesi
13
TAPUYA ŞERH VERİLEBİLEN NİSPİ HAKLAR
• Sınırlı sayıya bağlılık ilkesi
• Tapuya şerh verilmekle hakkın etkisinin güçlenmesi
• Hakkın konusu taşınmaz üzerinde sonradan ayni hak
kazanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilmesi
(ayni etki)
• Hak sahibine, hakkıyla bağdaşmayan hakların
silinmesini isteyebilme yetkisi sağlaması (munzam
etki)
14
Örnek:İştira (alım) hakkı
Hak sahibine, tek taraflı irade açıklaması ile dilediğinde önceden kararlaştırılan bedel
üzerinden taşınmazın alıcısı olabilme hakkı sağlar.
Şerh verilmemişse, sadece sözleşmenin tarafı olan taşınmaz malikine karşı ileri
sürülerek onu devir borcu altına sokar.
Şerh verilmişse, şerhten sonra taşınmazı iktisap edenlere karşı da ileri sürülebilir ve
sonraki malik devir borcu altına sokulabilir.
Şerhten sonra taşınmaz üzerinde örneğin ipotek veya oturma hakkı tesis edilmişse,
hak sahibi, taşınmazın bu haklardan arındırılmış olarak kendisine teslim edilmesini
isteyebilir.
15
BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL
KAVRAMLARI
•BORÇ-BORÇ İLİŞKİSİ
•EDİM
•BORÇ VE SORUMLULUK
16
BORÇ – BORÇ İLİŞKİSİ
•
•
•
Borç İlişkisi, içeriğinde çeşitli hak ve yükümlülükleri barındıran, borçlu ve alacaklı
arasındaki hukuki ilişki.Borç ilişkisi, çeşitli borç ve alacaklara kaynaklık eder.
Borç, borç ilişkisinden doğan münferit bir edimi (borçlunun alacaklı yararına
gerçekleştirmek zorunda olduğu belirli bir davranışı) ifade eder.
Bu sebeple borç ile borç ilişkisi kavramları birbiriyle örtüşmez.Borç, borç ilişkisiyle
birlikte, devamı sırasında ya da borç ilişkisinin sona ermesiyle ortaya çıkabilir
(örnekler: sözleşme yapıldığında vekilim iş görme borcunun doğması, vekilin iş
görme borcunu yerine getirmek amacıyla masraf yapması halinde vekilin
masrafları ödeme borcunun doğması, kira sözleşmesi sona erdiğinde kiralananı
iade borcunun doğması). Borcu ve borç ilişkisini sona erdiren sebepler farklıdır:
İfa, ibra, yenileme, takas, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi, ifanın sonradan
kusursuz olarak imkansızlaşması yalnızca borcu sona erdirir. Borç ilişkisi ikale
(bozma) akdi, taraflardan birinin ölümü, iflas, fesih, dönme gibi sebeplerle sona
erer.
17
BORÇ İLİŞKİSİNİN İÇERİĞİ
BORÇ İLİŞKİSİNİN İÇERDİĞİ YÜKÜMLER:
A.
İLK DERECE YÜKÜMLER: :
1. ASLİ YÜKÜMLER EDİM YÜKÜMLERİ
TANIM: Borç ilişkisiyle takip edilen özel amaca yönelik, alacaklının ifa menfaatinin gerçekleşmesine hizmet eden,
borçlunun alacaklı yararına gerçekleştirmek zorunda olduğu belirli, sınırlı, somut bir davranış. Özellik: Önceden belirli
bir muhtevaya sahip, borçludan beklenebilen somut bir davranış biçimi. Alacaklıya ifa davası açma yetkisi vermesi
a) Asli edim yükümleri: Sözleşmenin tipini, özelliklerini ortaya koyan edimler.
b) Yan edim yükümleri: Sözleşmenin tipini, türünü belirlemeyen, sözleşmede 2.derecede öneme sahip edimler
2.YAN YÜKÜMLER:Önceden belirli bir muhtevaya sahip olmayan, edim yükümleri dışında kalan diğer davranış
yükümleri. Kaynağı:MK.m.2
Yan yükümler edim yükümleri gibi önceden somut bir muhtevaya sahip olmadığı için edim yükümleri gibi ifalarından
söz edilemez. Bu nedenle ifa davası açma hakkı vermezler. Bunlara uygun davranılmadığı, ihllerinden sonra anlaşılır ve
tazminat davası açma hakkı verirler.
a) İfaya yardımcı yan yükümler: Edim yükümlerinin tam ve doğru biçimde yerine getirilmesi amacına hizmet ederler.
Örneğin, satılanın nakliye sırasında hasar görmeyecek biçimde ambalaj yapılarak gönderilmesi. Korunan menfaat: ifa
menfaati.
b) Koruma yükümleri: İfa vesilesiyle alacaklının mal ve şahısvarlığı değerlerinin zarardan uzak tutulması amacına hizmet
eden yükümler. Örnek: Patlayan otomobil lastiğinin özenle onarılması. Özensizlik nedeniyle kaza halinde yaralanma.
Korunan menfaat: bütünlük (korunma) menfaati.
18
B. İKİNCİ DERECE YÜKÜMLER: Borç ilişkisinin
ihlal edilmesi veya sona ermesi üzerine doğan
tazminat veya iade yükümleridir.
19
BORÇ İLİŞKİSİNİN İÇERİĞİNDEKİ HAKLAR
1.
ASLİ HAKLAR: ALACAK HAKLARI
TANIM: Hak sahibine, borçludan borçlandığı edimi yerine getirmesini isteme yetkisi veren haklar.
ÖZELLİKLERİ:
a) Alacak hakları nispi haklardır.
b) Alacak hakları sınırlı sayı ilkesine bağlı değildir.
c) Alacak hakları mameleki haklardır.
ALACAK HAKKININ ALACAKLIYA SAĞLADIĞI YETKİLER:
a) Alacağı talep yetkisi
b)Tasarruf yetkisi
c) Dava ve cebri icra yetkisi (eksik borçlarda alacak hakkı dava ve cebri icra yetkisi vermez)
d) Borçlunun malvarlığına el uzatma yetkisi (Sorumluluk kavramı)
2.
FER’İ HAKLAR
TANIM:Alacak hakkının amacına hizmet eden, doğumu, devamı, sona ermesi bakımından alacak
hakkına bağımlı olan haklar. Bunlar, alacak hakkını genişleten veya teminat altına alan haklar olabilir.
Örneğin: Faiz, cezai şart (alacak hakkını genişleten feri haklar) ; rehin, kefalet (alacak hakkını güvence
altına alan haklar)
DİĞER HAKLAR: İnşai haklar, defi hakları, yönetim (temsil) hakları gibi diğer haklar.
3.
20
EDİM KAVRAMI-ÇEŞİTLERİ-I
•
•
•
•
•
•
•
•
KAVRAM: Borçlunun borcunun konusu, alacaklı yararına taahhüt ettiği davranış.Bu kavram çift nlamlıdır:
EDİM FİİLİ: Borçlunun borcunu ifa etmesi, alacaklının tatmin edilmesi için sadece belirli davranışın
yapılması yeterli ise edim, edim fiili anlamındadır. Örnek:Avukatın davayı takibi. Sonuç: Dava kaybedilse
de avukat borcunu ifa etmiştir.
EDİM SONUCU: Borçlunun borcunu ifa etmiş sayılması için davranışın sonucu alacaklıya sağlanmalıdır.
Örneğin, satıcının sadece sözleşme konusu malı alıcıya teslim etmesi yetmez. Teslim ile alıcıya mülkiyetin
geçirilmiş olması lazım. Teslimle mülkiyetin alıcıya geçmediği hallerde satıcı borcunu yerine
getirmemiştir.(Hırsızın çaldığı malı bir başkasına satarak teslim etmesi. Malın sahibinin dava açarak geri
alması)
EDİM TÜRLERİ:
DAVRANIŞ BİÇİMİ AÇISINDAN:OLUMLU-OLUMSUZ EDİM
OLUMLU EDİM: Borçlunun yükümlü olduğu davranış bir şey verme veya yapma.
Olumlu edimlerde borçlu bedensel veya fikri bir güç, emek harcayarak borçlandığı edimi yerine getiriyorsa
işgörme edimi/şahsi edim; malvarlığından yerine getiriyorsa maddi edim olarak adlandırılır.
OLUMSUZ EDİM: Borçlunun yükümlü olduğu davranışın bir şey yapmama olması. Olumsuz edim bir
davranışı yapmaktan kaçınma veya başkasının davranışına katlanma biçiminde ortaya çıkabilir. Örnek:
Kiraladığınız otomobilde sigara içmemeyi taahhüt etme kaçınma, otomobili kullanmasına izin verdiğiniz
kişinin otomobili kullanmasına katlanma.
21
EDİM KAVRAMI-ÇEŞİTLERİ-II
• EDİMİN BELİRLENMESİ AÇISINDAN:Parça borcu-cins borcu
• Ayırım temelinde verme borcu (olumlu edim, maddi edim)
var.
• Verilecek şey özel vasıflarına göre belirlenmişse parça borcu;
(belirli plakalı bir otomobil)
• Ait olduğu türün genel özelliklerine göre belirlenmişse cins
borcu.(Belirli marka bir otomobil)
• Bazı hallerde genel vasıflarına göre belirlenen şey belli bir
yerdeki stoktaki şeylerden tayin edilmişse sınırlı cins borcu
(Belli bir bahçenin ürünü olan meyve, bir depodaki
buğdaydan 1 ton gibi)
• Önemi: imkansızlık, yarar ve hasarın intikalinde.
22
EDİM KAVRAMI-ÇEŞİTLERİ-IIII
• Seçimlik Borçlar: Borcun konusunu birden çok edim
oluşturmakla birlikte bunlardan yalnızca seçilecek
birinin ifa edilmemesi gereken borçlar.
• Seçimlik yetkiden farkı:Borcun konusu tek bir edim
olmakla birlikte borçluya bunun yerine başka bir
edim ikame etme yetkisi tanınmışsa seçimlik yetki
söz konusu. Borçlu asıl edim yerine yedek edimi ifa
ederek borçtan kurtulur.
23
EDİM KAVRAMI-ÇEŞİTLERİ-IV
•
•
•
•
İFA SÜRESİ BAKIMINDAN: ANİ-SÜREKLİ-DÖNEMLİ EDİMLER
Ani edim: Borçlunun zaman içinde tek bir davranışıyla alacaklıyı tatmin ettiği edim.
Alacaklının ifa menfaati zamana yayılmamıştır, borçlunun bir an içinde gerçekleşen
davranışı alacaklının ifadan beklediği menfaati sağlar. Ör: Satılanın teslimi ile
mülkiyetin alacaklıya geçmiş olması.
Sürekli edim: Borçluyu bir zaman süreci içinde kesintisiz ifa veya katlanma
yükümlülüğü altına sokan, alacaklının ifaya olan çıkarının zamana yayıldığı edim.
Örn: işçinin iş görme borcu.
Dönemli-aralıklı edim: Borçlunun davranışının belirli süre içinde düzenli veya
düzenli olmayan aralıklarla tekrarlandığı edim. Bir borcun kısım kısım muaccel
olması veya zaman aralıklarıyla doğması bu kapsamdadır:Örn: bir yıl süre ile
yazıcının sarf malzemelerinin (Tonerinin) belli bir firma tarafından doldurulması,
tamamı borçlanılan edimin kısım kısım çeşitli vadelerde ifa edilmesi.
AYIRIMIN ÖNEMİ: ANİ- SÜREKLİ BORÇ İLİŞKİSİ VE UYGULANACAK HÜKÜMLER
AÇISINDAN.
24
Borç ve sorumluluk
• SORUMLULUK KAVRAMI: Alacaklının, yetkili
organlar aracılığıyla borçlunun malvarlığına el
uzatabilmesi (…ile sorumluluk)
• Tazmin yükümlülüğü (…den sorumluluk)
25
BORÇ İLİŞKİSİNİN KAYNAKLARI
• 818 sayılı Borçlar Kanununda, borç ilişkisinin
kaynakları “Borçların Teşekkülü” başlığı
altında, “akitten doğan borçlar”, “haksız
fiillerden doğan borçlar” ve haksız iktisaptan
doğan borçlar” olarak düzenlenmiştir. 6098
sayılı Türk Borçlar Kanununda bu sistem
muhafaza edilmiş, yalnızca kullanılan terimler
öğretideki anlayışa uygun olarak
değiştirilmiştir.
26
• Borç ilişkisi ve borç, bu sayılanlar dışında başka
nedenlerden de doğabilir: Örneğin vekaletsiz iş
görme, fedakarlığın denkleştirilmesi, fiili sözleşme
ilişkisi bunlardan bazılarıdır.
Öğretide, kanundaki sistematik yerine borç
ilişkisinin doğmasında tarafların iradelerinin etkili
olup olmadığı dikkate alınarak, hukuki işlemden
doğan borçlar-kanundan doğan borçlar şeklinde
ayırım yapılmaktadır.
27
HUKUKİ İŞLEMDEN (SÖZLEŞMEDEN)
DOĞAN BORÇ İLİŞKİLERİ
• I. HUKUKİ İŞLEM KAVRAMI:
•
•
•
•
•
Bir ya da daha fazla kişinin hukuk düzeninin sınırları içinde –gerektiğinde diğer
unsurlarla birlikte-hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamasıaçıklamalarından oluşan hukuki olgudur. İrade açıklamasının yöneldiği hukuki
sonuç, bir hakkın veya hukuki ilişkinin kurulması, değiştirilmesi, devredilmesi ya da
ortadan kaldırılması olabilir.
Hukuki işlemlerle bireyler, başkalarıyla aralarında hukuki ilişki kurarlar, düzenlerler,
değiştirirler veya ortadan kaldırırlar.
II. HUKUKİ İŞLEMİN UNSURLARI
Hukuki işlemlerin unsurları, kurucu unsur, geçerlik unsuru, etkinlik unsuru olmak
üzere üçe ayrılır.
Hukuki işlemlerde kurucu unsur, irade açıklamasıdır.
28
HUKUKİ İŞLEMİN KURUCU UNSURU:
İRADE AÇIKLAMASI
• Hukuki sonuca ulaşmaya yönelik iradenin söz, yazı, davranış
gibi , çeşitli beyan vasıtalarıyla dış dünyaya yansıtılması, açığa
vurulmasıdır. Her hukuki işlemde temel kurucu unsur irade
açıklamasıdır. Ancak bazı hukuki işlemlerde bu temel kurucu
unsura başka bir kurucu unsurun daha eklenmesi gerekebilir.
Örneğin: Resmi makamın fiili (tescil)
• İrade açıklaması, irade ve beyan unsurundan oluşur. İrade
unsuru da “işlem yapma” (muamele) iradesi ve “beyan”
(açıklama yapma) iradesi olmak üzere iki alt unsura dayanır.
29
İşlem yapma iradesi
• İşlem yapma (muamele) iradesi, belirli bir hukuki
işlemi yapma, bununla bir hak veya hukuki ilişkiyi
kurma,
değiştirme
veya
sona
erdirmeyi
istemektedir.(iç dünyada buna ilişkin bir karar alma)
Ör: araba almak için bankadan kredi çekmeyi
düşünme. İşlem iradesi, bilinçli bir oluşum evresi
geçirmelidir. Maddi veya fiziki zorlama ya da şuur
kaybı altındaki kişinin sağlıklı, bilinçli aldığı bir karariradeden söz edilemez.
30
Açıklama yapma-beyan iradesi
•
•
•
Burada işlem yapma isteğinin iç dünyadan çıkarılıp dışarıya yansıtılması kararı söz
konusudur. Ör.: İnternetten bankaların kredi şartlarını araştırma ve X bankasına
giderek başvurma kararı alma.
Açıklama yapma iradesi, sağlıklı, bilinçli oluşmuş işlem yapma iradesini izlemelidir.
Bilinçli oluşan işlem yapma iradesine dayanmıyorsa, ortada beyan/açıklama olsa
bile bu görünüşte bir beyandır. Gerçekte bir irade açıklaması mevcut değildir.
(Narkoz altındaki veya hipnoz edilmiş kişinin ya da başına silah dayanmış kişinin
onu borç altına sokan bir belgeyi imzalaması)
Böyle bir durum olmamakla birlikte, bazı hallerde yine herhangi bir işlem yapmaaçıklama iradesine dayanmayan ancak görünüşte beyan olarak değerlendirilebilen
davranışlarla karşılaşılabilir. Örneğin, latifie olarak söylenen söz, formunu
göndermekten vazgeçtiği halde sekretere söylemeyi unutmak ve sipariş formunun
gönderilmesi, arkadaşını görerek el kaldırma-açık artırmada pey sürme anlamına
gelmesi
31
• Bu örneklerde de kişide aslında işlem yapmaaçıklama iradesi ya baştan beri yok ya da
sonradan ortadan kalkmış ancak yine de
beyan olarak dışa yansıyan bir davranış var. Bu
durumda sorun, irade açıklaması olarak kişiye
yükletilebilecek bir beyan olup olmadığı.
Sorun: Güven teorisi ışığında çözümleniyor.
32
Beyan unsuru
• İşlem yapma ve açıklama iradesi, irade
açıklamasının psikolojik evresiyle ilgilidir
(sübjektif unsur)
• Beyan unsuru söz, yazı ya da iradeyi gösteren
davranışlarla iradenin dış dünyaya
yansıtılması.
33
Otomatik beyanlar
• Bilgisayar programları tarafından oluşturulan
ve elektronik yolla muhataba iletilen beyanlar
da hukuki açıdan irade açıklaması değerinde.
Çünkü programı kuran, verileri yükleyen ve bu
yolla otomatik olarak oluşan isteği
yönlendirmek isteyen yine insan. Program,
arzuya uygun iradenin oluşması ve
iletilmesinde bir araçtan ibaret.
34
Hukuki işlemlerde geçerlik unsurları
• Hukuki işlemlerde kurucu unsurlar işlemin meydana
gelmesi, kurulmasıyla ilgili unsurlar. Bu unsurlar
yoksa, işlem yok.
• Geçerlik unsurları, işlemin geçerli olarak meydana
gelmesiyle ilgili unsurlar. Bunların olmaması, işlemin
hukuken doğması, meydana gelmesi, varlık
kazanmasına engel değil. Fakat işlem doğsa da,
geçerlik kazanamaz. (ehliyet, şekil, emredici kurallara
aykırılık, ahlaka aykırılık gibi)
35
Etkinlik unsurları
• Hukuki işlemin hüküm ve sonuçlarını
doğurabilmesi için tamamlanması gereken
unsurlar. Örneğin:
vasiyetname-ölüm
• Sınırlı ehliyetsiz-borçlandırıcı işlem-kanuni
temsilcinin icazeti
36
HUKUKİ İŞLEME KATILANLARIN
SAYISINA GÖRE HUKUKİ İŞLEM
ÇEŞİTLERİ
• Tek taraflı hukuki işlemler (sınırlı sayı ilkesine
bağlı)
• İki taraflı hukuki işlemler: Akit/Sözleşme
• Çok taraflı hukuki işlemler
37
SÖZLEŞMELER (AKİTLER)
•
•
•
•
Sözleşme kavramı: Birbirinden farklı menfaat ve amaçlarla hareket eden
iki taraf arasında belli bir hukuki sonuca ulaşmak amacıyla yapılan
anlaşma.
Borçlar hukuku sözleşmeleri: bir borç doğurmak, mevcut bir
borçta değişiklik yapmak, ortadan kaldırmak amacıyla yapılan
anlaşma.
Borç doğuran sözleşmeler (borç akitleri), Borçlar Kanununda
“borcun/borç ilişkisinin kaynağı” olarak ifade edilen, içeriği, bir borç
ilişkisinin kurulmasına, bir borcun doğumuna ilişkin anlaşma.
Tek tarafa borç yükleyen-iki tarafa borç yükleyen sözleşme kavramı:
38
•
•
•
Tek tarafa borç yükleyen sözleşmeler, iki tarafın karşılıklı birbirine uygun irade
açıklamalarıyla meydana gelmekle birlikte taraflarından yalnızca birini borç altına
sokan, diğerine alacak hakkı kazandıran sözleşmeler. Örneğin: Kefalet, bağışlama
sözleşmesi
İki tarafa borç yükleyen sözleşmeler: Her iki tarafın da borç altına girdikleri, alacak
hakkı kazandıkları sözleşmeler. Bu sözleşmeler, sözleşme ile her iki tarafın da
birbiriyle değişim ilişkisi içinde olan asli edim yükümlülüğü altına girip girmemesi
bakımından tam-eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olarak ikiye ayrılır.
Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde sözleşme kurulduğunda taraflardan
her biri diğerinin ediminin karşılığı olarak asli edim yüklenir. Tarafların edimleri
arasında karşılıklılık ilişkisi, sebep-amaç ilişkisi mevcuttur. Bu asli edimler dışında
taraflardan her biri için yan edimler de mevcut olabilir. Ör: satılanın mülkiyetinin
bedel karşılı geçirilmesi taahhüdü, kiraya konu yerin zilyetliğinin bedel karşılığı terk
edilmesi taahhüdü.
39
• Eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde ise
başlangıçta taraflardan yalnızca biri asli edim altına
girmekte, bunun karşılığı olarak diğer tarafın bir asli
edimi bulunmamaktadır. Diğer tarafın da borç altına
girmesi sonraki aşamada belli bazı olgularla birlikte
söz konusu olabilir:Ör: vekilin ücret karşılığı
olmaksızın iş görmeyi taahhüt etmesi, müvekkilin
vekilin masraflarını ödeme borcu doğması.
40
MALVARLIĞINA YAPTIĞI ETKİYE GÖRE
HUKUKİ İŞLEM ÇEŞİTLERİ
• Malvarlığında artış sağlayan işlemler: İktisap (kazanma) işlemi (Aktifte
artış), Borçtan kurtulma işlemi (Pasifte azalma)
• Malvarlığını azaltan işlemler: Borçlandırıcı işlem pasifte artış),Tasarruf
işlemi (aktifte azalma)
• İşlem taraflarının malvarlıklarında değişik etki
• Malvarlığını azaltıcı işlemi yapan, karşısındaki kişinin malvarlığına olumlu
etki yaratmakta, karşı tarafa malvarlığı değeri sağlamakta, onun
malvarlığında artış meydana gelmekte. Bu etki dikkate alındığında,
kazandırma ve kazandırıcı işlem kavramları ortaya çıkar:
41
Borçlandırıcı işlem
• Borçlandırıcı işlem, işlemi yapanın malvarlığında dolaylı olarak
etki yaratan, işlemi yapanı borç altına sokan işlemlerdir.
Borçlandırıcı işlem alacaklı ve borçlu arasında borç ilişkisi
kuran işlemlerdir. Bu iişlemler, borçlanılan edimin konusunu
oluşturan hakkın devri, sınırlandırılması, ortadan kaldırılması
veya değiştirilmesine yönelik taahhüt içerirler.
• Borçlandırıcı işlemler malvarlığında doğrudan değil dolaylı
etki yarattığı için aynı konuda birden fazla sayıda yapılabilir,
bunlar arasında tarih itibarıyla bir öncelik ilişkisi bulunmaz.
42
Tasarruf işlemi
 Borçlandırıcı işlemin tersine tasarruf işlemleri malvarlığına doğrudan etki
yapan, bir hakkı veya hukuki ilişkiyi doğrudan doğruya etkileyen, onu diğer
tarafa geçiren, muhtevasını diğeri lehine değiştiren, sınırlandıran
işlemlerdir. Tasarruf işleminde işlemi yapan kimsenin malvarlığının aktifi
azalır, işlemi yapan kişinin hakkının muhtevası, başka bir şahıs lehine
doğrudan doğruya ve kesin olarak değişir.
 Tasarruf işlemi yapabilmek için tasarruf ehliyetine sahip olmak gerekir.
 Tasarruf ehliyeti kural olarak tasarruf edilecek hakkın içinde mündemiçtir.
 Tasarruf işlemlerinde tarih itibarıyla öncelik ilkesi geçerlidir. Aynı hak
üzerinde (sınırlayıcı olanlar hariç) birden fazla tasarruf işlemi yapılamaz.
43
Kazandırma-kazandırıcı işlem
kavramları
• Kendi malvarlığını azaltırken başkasının malvarlığında
artış sağlayarak ona bir kazandırmada bulunma,
işlemin bu etkisi dikkate alındığında kazandırıcı
işlem. Kazandırma (başkası lehine malvarlığı değeri
sağlama) hukuki işlemle veya maddi fiillerle olur.
• Kazandırma hukuki işlemle gerçekleşiyorsa,
borçlandırıcı işlemle yapılan kazandırmadan veya
tasarruf işlemiyle yapılan kazandırmadan söz
edilebilir.
44
Kazandırıcı işlemin sebebi
• Kazandırmada sebep, kazandırmayı işleme
katılan kişiler özellikle kazanan kişi açısından
haklı gösterir.
• Kazandırma sebepleri: İfa sebebi, alacak
sebebi (iade alacağı, rücu alacağı, karşı edim
alacağı), bağışlama sebebi,teminat sebebi,
karma sebepler olarak gruplandırılır.
45
Borçlandırıcı işlemlerde sebep
• Kazandırma borçlandırıcı işlemle olduğunda,
kazandırmanın sebebi belirttiğimiz bu
sebeplerden biri olarak karşımıza çıkar.
Borçlandırıcı işlemlerde sebep işlemin
içeriğine dahildir, tarafların borçlandırıcı
işlemin sebebi konusunda anlaşamamarı
borçlandırıcı işlemin kurulmamasına yol açar.
Örnek: A’nın ödünç olarak bir malı vermesi,
B’nin bağışlandığı düşüncesiyle kabul etmesi.
46
Tasarruf işlemlerinde sebep
• Tasarruf işlemleri genellikle önceden yapılan bir
borçlandırıcı işlemi takip eder ve bu borçlandırıcı
işlemden doğan borcun ifası amacıyla yapılırlar.
Örnek: taşınmazı konu alan rehin veya satım
sözleşmesi, ardından tasarruf işlemi: rehin kurulması
veya alıcı adına tescil yapılması talebi. Bu anlamda
tasarruf işlemlerinde sebep, temeldeki borçlandırıcı
işlem/bu işlemden doğan borcun ifasıdır diyebiliriz.
47
Sebep-saik ayırımı
• Sebep, işlemi yaparken tarafların güttükleri
hukuken önem taşıyan amaç
• Saik: işlemin yapılmasına etkili olan
düşünceler.
• Örnek: bir malın bağışlanması
sebep:karşılıksız diğer tarafın malvarlığının
artırılması. Saik: yardım etme, vicdanını
rahatlatma, acıma, gösteriş yapma vs.
48
Sebebe bağlı işlemler-sebebe bağlı
olmayan işlemler
 Kazandırmanın gerçekleşebilmesi, karşı tarafa sağlanmak istenen
malvarlığı değerinin onun tarafından kazanılabilmesi için hukuki
sebebin varlığı ve geçerliliğinin aranıp aranmamasına göre yapılan
ayırım.
 Sebebe bağlı olup olmama hususunu hukuk düzeni belirler.
 Borçlandırıcı işlemler sebebe bağlı. İşlemin kurulması, meydana
gelmesi sebep üzerinde anlaşmayı gerektirir.
 Tasarruf işlemlerinde bazen hukuk düzeni sebebe bağlılıktan yana
bazen farklı tutum izlemiştir: Taşınmaz mallar üzerinde ayni hak
tesisine yönelik tasarruf işlemleri illi (sebebe bağlı)dır. Taşınır mallar
konusunda yasada açıklık yok.
49
Soyut borç ikrarı
• BK.m.17
50
Sözleşmenin Kurulması
• BK.m.1: iki taraf, karşılıklı ve birbirine uygun
surette rızalarını beyan ettikleri takdirde, akit
tamam olur. (TBK.m.1: Sözleşme, tarafların
iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak
açıklamalarıyla kurulur.)
51
Akdi kuran irade açıklamaları-İCAP
• İrade açıklamalarının karşılıklı olması (Taraflardan
her birinin hem beyan sahibi hem de diğerinin
beyanının muhatabı olması)
• İcap-Kabul
• İcap: bir sözleşmeyi kurmak amacıyla diğer tarafa
yöneltilen, karşı tarafın (muhatabın) kabulüyle
sözleşmenin kurulmasını sağlayan, akdi kuran irade
açıklamalarından ilki.
52
İCABIN ÖZELLİKLERİ
• İcap muhataba yöneltilmesi (ulaşması) gerekli bir irade
açıklamasıdır. (Ulaşma/öğrenme kavramları)
• (İcabın yapılması: icapta bulunanın hakimiyet alanından
çıkması/icabın ulaşması:muhatabın hakimiyet alanına
girmesi/öğrenebilecek konuma gelmesi)
• İcap, kurulmak istenen sözleşmenin objektif-sübjektif
yönden bütün esaslı noktalarını kapsamalıdır.
• İcapta bulunan, icabıyla bağlanma niyetinde olmalıdır.
53
İcabın muhtevası: esaslı noktalar
• İcap, sözleşmenin esaslı unsurlarını içermesi gereken
irade açıklamasıdır. Öyle ki, karşı taraf yalnızca
“kabul” dediğinde sözleşmenin kurulmasını
sağlayabilecek olmalıdır.
• BK.m. 2/f.1’de, iki taraf akdin esaslı noktalarında
uyuşurlarsa ikinci derecedeki noktalar sükutla
geçilmiş olsa bile akde mün’akit olmuş nazarıyla
bakılır” denilmektedir. Yeni Borçlar Kanununda da
“Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında
uyuşmuşlarsa ikinci derecedeki noktalar üzerinde
durulmamış olsa bile sözleşme kurulmuş sayılır”
denilmektedir.
54
•
•
•
Buna göre, icap akdin bütün esaslı noktalarını içermelidir.
Akdin esaslı noktaları denildiğinde öncelikle objektif açıdan esaslı noktalar
anlaşılır. Objektif esaslı noktalar, akdin tipini, karakterini belirleyen, akdin asgari
muhtevasını oluşturan unsurlardır. İcap öncelikle objektif yönden esaslı noktaları
içermelidir. Ör. Satılmak istenen mal-karşılığı istenen bedel.
Akdin objektif yönden esaslı noktaları dışında kalan muhteva, objektif yönden
ikinci derece noktalar olarak adlandırılır. İkinci derece noktalar, taraflarca aksi
öngörülmediğinde düzenleyici kurallara göre akdin içeriğinde yer alan noktalardır.
Örneğin: satılan malın teslim zamanı (BK.m…), bedelin ne zaman ödeneceği
(BK.m…), nakliye bedellerini kimin karşılayacağı (BK.m…), satıcının malı teslimde
temerrüde düşmesi ve alıcının hakları (BK.m…) alıcının bedeli ödemede
temerrüde düşmesi ve satıcının hakları (BK.m…), satılanın hasar ve yararının ne
zaman alıcıya geçeceği (BK.m…) gibi. Bunlar, kurulmak istenen akdin tipik
içeriğiyle ilgili olan, o kunuda düzenleme yapılmadığında akitte boşluk yaratan
noktalardır ve düzenleyici kurallar akitteki bu boşluğu doldurur. Bu nedenle,
düzenleyici kurallara göre akdin içeriğini oluşturan noktalar objektif yönden ikinci
derece noktalardır.
55
İkinci derece noktalar, kurulmak istenen akdin tipik
içeriği dışında kalan, taraflarca akitte yer
verilmediğinde akitte boşluk yaratmayan noktalara
ilişkin de olabilir. Bunlar, düzenleyici kuralların
kapsamadığı, ancak taraf iradeleriyle akdin
muhtevasına dahil olabilecek unsurlara ilişkindir.
Örneğin cezai şart, teminat gibi. Bu nedenle, ilk grup
ikinci derecede noktalar objektif ikinci derecede
noktalar olarak adlandırılırken, bu ikinci grup yan
(ikinci derecede) noktalar sübjektif yan noktalar
olarak adlandırılabilir.
56
• Borçlar Kanununda, “esaslı noktalar”dan söz edilmiştir. Bu nedenle icabın
muhtevasında yalnızca objektif esaslı noktaların değil, varsa, sübjektif
yönden de esaslı noktaların bulunması gerekir.
• Sübjektif esaslı noktalar, objektif esaslı noktalar dışında kalan, akdin
yapılmasının zorunlu şartı, akdin temeli olarak görülen ikinci derece
noktaları ifade eder. Eğer objektif esaslı nokta dışında kalan bir yan
noktaya böyle bir önem atfedilmişse, artık bu yan nokta, “sübjektif açıdan
esaslı nokta” haline gelmiştir. Örneğin, bedel zamanında ödenmezse
ihtara gerek olmaksızın alıcının temerrüde düşeceği, müteahhidin inşaatı
zamanında tamamlayıp teslim edemezse gecikmede kusurlu olmak
kaydıyla kira tazminatı ödemekle yükümlü olacağı, hasar ve yararın ancak
teslimle alıcıya intikal edeceği gibi.
• Bu anlamda sözleşme kurma teklifinin, gerek objektif gerek sübjektif
açıdan esaslı olan bütün hususları kapsaması gereklidir. Karine olarak, icap
muhtevasında yer alan bütün hususlar esaslı sayılır. Gerçekte bunların
esaslı olup olmadığı, karşı tarafın (muhatabın) tavrına göre belirginleşir:
57
 Örnek: A: vitrinde 100 TL bedelle sergilenen bir ceket görüyor
ve mağazaya girerek bu ceketten almak istediğini söylüyor.
İçerik: icap/objektif esaslı noktaları kapsıyor.
 Mağaza sahibi, sezon sonu olduğunu ve vitrindekinden başka
kalmadığını, ancak vitrin yeni sezon için hazırlanırken
çıkarılabileceğini ve teslim edilebileceğini söylüyor. (Karşı icap:
objektif esaslı nokta+teslim zamanı:sübjektif esaslı nokta)
 (A) kabul ediyor. (kabul) (A) şimdi vitrinden çıkarıp verirseniz
alırım derse (yeni icap), mağaza sahibi de vitrini
bozamayacağını söylerse (icabın reddi), sübjektif esaslı
noktada anlaşma gerçekleşmemiş olacaktır.
58
•
•
•
•
•
•
Örnek: (A), arsasını yapılacak bağımsız bölümlerin %50’sini inşaat yapma/kat
karşılığı müteahhide vermek istiyor. (A) teklifinde,
Müteahhide verilecek dairelerden son üç tanesini, bina tamamlanıp teslime hazır
hale gelinceye kadar teminat olarak elinde tutacağını belirtiyor.
Müteahhit, teminat daire ile ilgili husus dışında, teklifinizi kabul ediyorum derse,
sözleşme kurulmaz. (icabın reddi) Çünkü (A)’nın teklifinde belirttiği bütün hususlar
karine olarak esaslıdır.
Müteahhit kabul ediyorum ancak teminat olarak tutulacak daireler çatı katında
olsun derse bu da yeni bir icap.
A, hangi dairelerin teminat olarak tutulacağını daha sonra bir araya gelerek
kararlaştıralım, bu hususu sonraya bırakalım derse, müteahhit de onaylarsa,
burada teminat dairelerin hangileri olacağı sübjektif açıdan da esaslı görülmemiş,
anlaşma şartı ileriye bırakıldığı için yan nokta olarak kalmıştır. (sübjektif yan
nokta)
Taraflarca hiç görüşülmemiş ancak düzenleyici kurallara göre akdin içeriğinde olan
noktalar: objektif yan nokta.
59
BK.M.2 İLE YENİ METNİN KARŞILAŞTIRILMASI
 Mevcut kanunda, “..ikinci derecedeki noktaların sükutla geçilmiş olması”ndan, yeni
metinde ise “üzerinde durulmamış olmasından söz edilmektedir.
 Mevcut hükmün, İsviçre aslına uygun olarak “..ikinci derece noktaların saklı
tutulmasının sözleşmenin kurulmasına engel olmayacağı” biçiminde anlaşılması
gerektiğini ifade ediyoruz. Görüşme konusu yapmamak ile saklı tutmak farklı şeyler
ve aynı kefeye konulamaz. Oysa yeni kanun gerekçesinde “üzerinde durulmamış
olma” ifadesinin hiç görüşme konusu yapılmayan hususlar ile görüşülen ancak
saklı tutulan noktaları kapsadığı ifade ediliyor ki, hatalı. Çünkü, hiç görüşme
konusu yapılmayan hususlarda bir boşluk meydana geldiğinde düzenleyici kurallar
akitteki boşluğu dolduracaktır. Fakat gösüşme konusu yapılmakla birlikte esaslı
görülmeyen, anlaşmanın ileriye bırakılması nedeniyle sübjektif yan nokta olarak
değerlendirilen hususlarda akitteki boşluk doğrudan düzenleyici kurallarla
doldurulmaz. Yargı. Öncelikle işin niteliğini dikkate alarak tarafların varsayılı
iradelerine göre kabul edeblicekleri çözümü araştırarak boşluğu doldurur, burada
düzenleyici kurallardan da esinlenebilir.
60
İcap-icaba davet
 Bir kimsenin, başkalarının kendisine teklifte bulunmaya yöneltici,
sözleşme için görüşmelerin başlaması amacıyla yaptığı beyana
“icaba davet” denir. Bunun için, ya icapta bulunması gereken
hususlardan bazıları eksik bırakılır ya da teklifle kesin olarak bağlı
kalmama niyeti vurgulanır.
 BK.da düzenlenen örnekler:
 BK.m.7/I: bağlanma niyetinin olmadığının açıkça belirtilmesi veya
hal ve şartlardan anlaşılması (teklifimizle kesin olarak bağlı
kalmamak üzere..; ..uygun gördüğümüz takdirde..”; yatalak hastaya
bakabileceklilerin .. Telefona başvurmaları şeklinde ilan vb.)
61
 BK.m.7/II fiyat listeleri ve kataloglar gönderilmesi (Reklam ve
bilgilendirme amacı dışına çıkılmışsa, bağlanma niyeti açıksa
örneğin kampanya, başvuru koşulları detaylı açıklanmışsa icap)
 BK.m.7/III: semeni göstererek emtia teşhiri kural olarak icap. Fakat
semen gösterilmemiş ya da semen gösterilse de satılmıştır, örnektir
etiketi konulmuşsa icaba davet.
 TKHK.m.5: “Üzerinde numunedir, ya da satılık değildir ibaresi
bulunmayan bir malın ticari bir kuruluşun vitrininde sergilenmesi
onun stokta bulunduğu anlamına gelir. Satıcı, teşhir ettiği malların
satışından kaçınamaz. Satılmadığı halde satılmış gibi gösteremez”
Bu hükümle BK.m.7/III arasındaki ilişki? OĞUZMAN?
62
6098 sayılı TBK.m.8
• TBK.m.8/I, 818 sayılı BK m.7/I’i karşılıyor.
• BK m.8/II, BK.m.7/II,III’ü birleştirmiş ve fiyatını
göstererek mal sergilenmesi yanında tarife,
fiyat listesi ve benzerleri (katalog gibi)
gönderilmesini de kural olarak icap saymıştır
(Aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça
denilerek).
• Değişikliğin gerekçesi (yerinde mi?) (icap
sayılması muhatapları koruyor mu?)
63
Yeni hüküm: 6098 s. TBK. m.7 ısmarlanmamış bir şeyin
gönderilmesi
 Mevcut kanunda hüküm yok ama biz ısmarlanmamış bir şeyin gönderilmesinde, herhangi biçimde
satış veya kira gibi bir bedel söz konusu olmaksızın ısmarlanmamış bir şeyin gönderilmesini icaba
davet, bedel de belirtilerek gönderilmesini icap kabul ediyor, bu durumda gönderilenin bunu
muhafaza etme, geri yollama yükümlülüğü altına girmeyeceğini fakat kullanma, tüketme halinde
bu davranışlarının örtülü kabul ya da irade faaliyeti anlamına geleceğini ve sonuçta bir sözleşmenin
kurulmuş sayılabileceğini kabul ediyoruz.
 Yeni TBK,ısmarlanmamış bir şeyin gönderilmesinin icap sayılmayacağını düzenliyor. Fiyat, fatura,
ödeme bilgileri yer verilerek gönderilmişse neden icap sayılmamalı bunu anlamak zor. Muhatabın
korunması düşüncesinin burada ağır bastığını söylemek mümkün. Ancak, muhatap, fiyat, ödeme
bilgilerinin de olduğu şeyi kullanmaya başlarsa, tüketirse bu durumda ısmarlanmamış şeyin
gönderilmesi icaba davet, kullanma, tüketme icap sayılacak, bu kez de malı gönderenin tüketilen
şeyin bedelini istemesi kabul olarak değerlendirilecektir ki, izahı zordur.
 Gerekçeye bakıldığında, ısmarlamadığı şeyi alan kişilerin bunları geri yollama, saklama
yükümlülüğünün olmadığını hatta geri yollamamak, saklamamak yanında, kullanması sebebiyle
dahi taraflar arasında örtülü irade açıklaması sonucunda bir sözleşme ilişkisinin doğmasının
mümkün olmadığının ifade edildiği belirtiliyor. Bu durumda, kullanma fiilinin örtülü olarak dahi olsa
icap sayılamaması gerekiyor.

64
Bireysel icap-aleni icap
• Belirli bir muhataba yöneltilen icap bireysel
icap,
• Belirli olmayan kişilere yöneltilen icap,
aleni/umuma yapılan icap. Yeni kanun aleni
icabı “herkese açık öneri” olarak
nitelendirmiştir.Örnek: fiyat göstererek emtia
teşhiri.
65
İcabın açık-örtülü olması, vasıtalı-vasıtasız olması, hazırlar
arası-hazır olmayanlar arası olması
 BK.m.1/f.2:Rızanın beyanı sarih olabileceği gibi zımni de olabilir.
(Yeni kanun m.1/f.2: açık-örtülü terimleri kullanılmış.)
 Açık – Örtülü icap:
 Beyan aracı olarak kullanılan söz, yazı veya iradeyi gösteren
davranışlardan, herhangi bir tereddüde kapılmaksızın iradenin
anlamının çıkarılabildiği hallerde açık irade bayanı (icap)
vardır.Burada doğrudan doğruya beyan araçlarından, beyanın
anlamı ve muhtevası çıkarılabilmekte, ayrıca beyanın ne anlama
geldiğini anlamak için hal ve şartlara bakılmasına ihtiyaç
duyulmamaktadır.
66
• Örnek: X birim fiyatlı malzemeden 10 adet
almak istenildiğinin söylenilmesi.
• Örtülü irade açıklaması: Beyan sahibinin işlem
yapma, belli hukuki sonuca ulaşma iradesinin
beyan vasıtalarından doğrudan doğruya değil,
hal ve şartlar dikkate alınarak dolaylı olarak
çıkarılabildiği hallerde irade açıklaması örtülü
sayılır. Örnek: hukukçu-kitap evi ilişkisi.
67
Susma-örtülü irade açıklaması
• Gerçek anlamda örtülü irade açıklaması susma şeklindeki
pasif bir davranış.
• Susmanın örtülü irade açıklaması olması icaptan çok, kabul
açısından önem taşır.
• Susma, dürüstlük kuralı, işin mahiyeti/sözleşmedeki hüküm
veya kanun hükmü nedeniyle örtülü irade açıklaması
sayılabilir.
• Örnekler: sürekli beli bir davranışın sergilenmesinde,
kitapların alıkonulması; bağışlama teklifine ses çıkarmamak;
TTK m.23 teyit mektubu
68
Hazırlar arası-Hazır olmayanlar arası icap
• Beyan sahibi ile muhatabın doğrudan iletişim
içinde olduğu bir ortamda yapılan icap,
hazırlar arasıdır.
• Hazır olmayanlar arasında icap, beyan sahibi
ile muhatabın doğrudan iletişim içinde
olmadığı ortamda yapılan icaptır.
69
BK.m.4: hazır olanlar arasındaki icap
• BK.m.4/f.2 “iki taraf ya da vekillerinin bizzat telefonla yaptıkları akitlere
hazırlar arasında icra olunmuş nazarıyla bakılır.”
• Anlatılmak istenen, öncelikle fiziken icapta bulunan ve muhatabın fiziken
aynı yerde, ortamda olması ve icabın doğrudan beyan sahibi tarafından
muhataba bildirilmesi. Yani yüzyüze-doğrudan kurulan iletişim var. Fiziken
aynı yerde olmasalar da iki taraf veya vekillerinin bizzat telefonla
yaptıkları akitler için hazırlar arasında olduğu kabulü bunu ortaya koyuyor.
• TBK.m.4/f.2’de kapsam genişletilmiş. Telefon dışında, bilgisayar gibi
iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan icap
hazırlar arası sayılıyor. Yerinde bir yaklaşım. Bu düzenleme de, hazırlar
arası olma bakımından, fiziki olarak aynı yerde olmanın değil, “doğrudan
iletişim” kurulmasının ölçü olması gerektiğini vurguluyor. Bilgisayarda
görüntülü ve sesli iletişim, online yazışma bu kapsamda.
70
Hazır olmayanlar arasındaki icap:
• Beyan sahibi ile muhatabının doğrudan
iletişim içinde olmadığı hallerde hazır
olmayanlar arasında icap vardır. Hazırlar arası
sayılamayan hallerde hazır olmayanlar
arasında icap söz konusu olacaktır.
71
Vasıtalı (dolaylı)- Vasıtasız (doğrudan) icap
 Hazırlar arası icap, doğrudan (vasıtasız) ya da dolaylı (vasıtalı) icap olabilir.
İcabın doğrudan-dolaylı (vasıtalı/vasıtasız) sayılmasında ölçü,icabın,
beyan sahibinden başkasının fiilleri araya girmeksizin beyan sahibinden
sadır olduğu şekilde beyanın muhataba ulaşması, iletilmesidir. Beyan,
başkasının fiilleri araya girerek muhatabın bilgisine ulaştırılıyorsa vasıtalı,
başkasının filleri araya girmeksizin muhataba ulaştırılıyorsa vasıtasızdır.
 Örneğin, tarafların yüzyüze olduğu ortamda beyan sahibinin sözleri
tercüman tarafından muhatabın bildiği dile çevriliyorsa hazırlar arası,
vasıtalı bir icap vardır. Sekreter tarafından kaleme alınan metin muhataba
veriliyorsa, hazırlar arası, vasıtalı bir icap vardır.
 Tarafların aynı ortamda, doğrudan iletişim içinde olmadıkları ihtimalinde
beyan sahibi haberci göndererek teklifini iletiyorsa, hazır olmayanlar arası
vasıtalı bir beyan vardır. Telgraf çekiliyorsa, vasıtalı bir beyan vardır. Ancak,
kendi hazırladığı mektubu postaya veriyorsa hazır olmayanlar arası
vasıtasız bir beyan söz konusudur.
 (BK.m.27:vasıtanın hatası)
72