“Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır” M. Kemal ATATÜRK “ÖĞRETMEN YETİŞTİRME” Elif TARIM İçerik * Öğretmen Yetiştirme * Kuruluş Sırasına Göre Türkiye’de Öğretmen Yetiştiren Okullar * Orta.
Download ReportTranscript “Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır” M. Kemal ATATÜRK “ÖĞRETMEN YETİŞTİRME” Elif TARIM İçerik * Öğretmen Yetiştirme * Kuruluş Sırasına Göre Türkiye’de Öğretmen Yetiştiren Okullar * Orta.
“Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır” M. Kemal ATATÜRK “ÖĞRETMEN YETİŞTİRME” Elif TARIM İçerik * Öğretmen Yetiştirme * Kuruluş Sırasına Göre Türkiye’de Öğretmen Yetiştiren Okullar * Orta Öğretmen Okulları * İlk Öğretmen Okulları * Köy Enstitüleri * Yüksek Öğretmen Okulları * Özel ve Mesleki Öğretmen Okulları * Öğretmen Okulları ve Eğitim Bilimi * Kaynakça Medreselerde Öğretmen Yetiştirme Alt düzeydeki medrese çıkışlılardan imam- hatiplik mesleğini seçenler, aynı zamanda bulundukları köy ve mahallenin ilköğretim düzeyindeki öğretmeni de oluyorlardı. Yüksek medrese çıkışlılardan medrese de müderris olmak isteyenler ise önce alt seviyedeki küçük medreselerden başlayarak, giderek yüksek düzeydeki büyük medreselerin müderrisliklerine kadar çıkarıldı. Özellikle Selçuklular dönemince müderrisliğin bir alt kademesi olarak “muidlik” adıyla, yardımcılık fonksiyonunu gören ayrı bir öğretmenlik kademesi vardı. Osmanlılarda ise bu fonksiyon üst düzeydeki medrese öğrencilerine bırakılmıştır. ( http://www.egitim.aku.edu.tr/tet00.htm) Türkiye'de öğretmen yetiştirme sorununun okullar aracılığıyla çözümlenmeye çalışılması XIX. yüzyıl ortalarında olmuştur. Kuruluş tarihine göre, Türkiye'de öğretmen yetiştiren okullar şöyle ifade edilebilir; *Orta öğretmen okulları, *İlk Öğretmen okulları, *Yüksek Öğretmen okulları, *Özel ve meslekî öğretmen okullarıdır. Bu okul gruplarından bazılarının bazen tek bir yönetim ve okul altında birleşmişlerdir. ( www.eğitim.aku.edu.tr/tet00.htm ) Orta Öğretmen Okulları Bugünkü anlamda öğretmen yetiştirmenin tarihi Tanzimat dönemine kadar çıkmaktadır 1839’lu yıllarda kurulup sonra çoğalmaya başlayan Rüşdiyelerin (orta okullar) iyi bir öğretim yapabilmesi, iyi yetişmiş öğretmenlere bağlıydı. Bu da ancak medrese dışında, yalnızca bu iş için açılacak meslek okullarıyla sağlanabilirdi. Mekâtib-i Umumiye Nezaretinin başına getirilen, sonra birkaç kez maarif Nazırlığı yapan Kemal Efendi’nin öncülüğü ile ilk kez bir öğretmen okulu Darülmualimin adıyla İstanbul Fatih’te açıldı. 16 Mart 1848’e (Hicri 10 Rebiyülâhir 1264) rastlayan bu açılış, Türk eğitim tarihinde ve Tanzimat döneminin sivil okullar açılması atılımında çok önemli bir adımdır. Sonraları bu kuruluşa “Darülmuallimin-i Rüşdi” denmiştir. . Ağustos 1850’de Darülmuallimin-i Rüşdi’nin başına “müdür” ünvanıyla Ahmet Cevdet Paşa, getirildi. Ahmet Cevdet Paşa, 1 Mayıs 1851 tarihinde Darülmuallimin için bir “Nizamname” kaleme almış ve uygulamaya koydurmuştur. Bu nizamname’de yer alan düzenlemeler, hükünler ve görüşler özetle şöyledir; a) Nitelikli öğretmen yetiştirebilmesi için okula az sayıda öğrenci alınması yoluna gidilmiş, hatta, alınacak öğrenci sayısı 30’dan 20’ye indirilmiştir. b) öğrenciler sınavla alınacaktır. Okula girebilmek için adayların Arapça’yı anlayıp Türkçe’ye çevirebilecek kadar bilgiye sahip olmaları, kötü hal ve hareketlerinin bulunmaması şarttır. c) Okulun süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir. e) Kendilerini yalnızca derslerine verebilmeleri için, öğrencilere dolgun maaş (burs) ödenecektir. f) Öğretmenliğin “vakar ve temkini”ni (saygınlığını) korumaları için, öğrencilerin cerre çıkıp para ve yiyecek “dilenmeleri” geleneği kaldırılmıştır. g) Öğretim ve sınavlar ciddi yapılacak, kimseye “iltimas” ile davranılmayacak, başarısızlar okuldan çıkarılacaklardır. h) Çalışkan öğrencilere okulu 3 yıldan daha önce bitirme yolu açılmıştır. (sınavla) i) Mezunların göreve atanmalarında mezuniyet başarı dereceleri ve sıraları göz önünde tutulacaktır. j) Mezunlar, göreve atanıncaya kadar, bilgilerini pekiştirmeleri için, maaşları da verilerek, Darülmuallimin’de tutulacaktır. k) Boşalan bir Rüşdiye öğretmenliğini kabul etmeyen mezun elinden diploması alınacak ve kendisine bir daha öğretmenlik veya eğitimde bir görev verilmeyecektir. Bu Nizamnâme en az 10-15 yıl uygulanmıştır. (Yahya AKYÜZ, Türk Eğitim Tarihi, 2004) Darülmuallimin-i Rüşdi, 1868 yılına kadar devam etmiştir. Yeni açılmakta olan ve artık “iptidaî mektep” denen ilkokullara öğretmen yetiştirmek için 1868’de İstanbul’da “Darülmuallimin-i Sıbyan” kurulmuştur. Başlangıçta öğretim süresi 1 yıldı, programı ise şöyleydi: Ulûm-i diniye, İlm-i Mahariç ve Tecvid, Hesap, Tarih, Coğrafya, İmlâ ve İnşa, Hüsn-i hat, Türkçe Sarf, usûl-i cedide üzere Tehecci. (Akyüz, 2001) 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nde bir büyük dârülmualimin kurulması öngörülüyordu. Buna göre bu okul 3 şubeden oluşacaktı: Rüşdiye, idadiye ve sultaniye. Bu üç cins okula öğretmen yetiştirecek büyük Darülmuallim’in yöneticisine Darülmuallimin-i sıbyan’ın yönetimi de verilmişti. Aynı yönetmelik sıbyan ve Rüşdiye okullarına öğretmen yetiştirecek bir kız öğretmen okulu kurulmasını da öngörüyordu. Kız Öğretmen Okulları (Darülmuallimat) + Kız ilkokulları ve kız Rüşdiyelerine kadın öğretmen yetiştirmek için 1870 yılında Darülmuallimat açıldı. + Programları Darülmuallimin programlarına benzer. 1869 Nizamnamesi, Darülmuallimat’ın Sıbyan Şubesi için “Usûli Talim” adıyla bir ders ve sırf kızlara hitap eden Tedbir-i Menzil, Dikiş Nakış, Ameliyat-ı Hiyatiye derslerini içermektedir. + Darülmuallimat’ın topluma sağladığı faydalar; a) Kız Rüşdiyeleri ve Sıbyan mekteplerine bayan öğretmenler yetiştirmek. b) Bir çok genç kız ve kadın, sadece öğretmen olmak için değil, üst düzeyde bir okulda okumak için bu kuruma girmiş, bu da ülke kadınları arasında bilgili, aydın bir kitlenin oluşup gelişmesini sağlamıştır. Erkek öğretmen yetiştiren orta seviyedeki öğretmen okulları ise çok karmaşık bir yapıda XX. Yüzyıla kadar sürmüşlerdir. 1910-1912 yılları arasında rüşdiyelere öğretmen yetiştirmek için açılan okullar taşrada da birkaç yerde açılmış, fakat 1913 yılında rüşdiyelerin ilkokullar içinde eritilmesinde sonra ortadan kakmıştır. Savaş yıllarında İstanbul’daki kız ve erkek yüksek öğretmen okulları içindeki izhâri kısımlar da orta seviyedeki okullara öğretmen yetiştiriyordu. İlk Öğretmen Okulları +1868 yılında “Darülmuallimin-i Sıbyan” adıyla kurulmuştur. +Okulun öğretim süresi iki yıldır. Ancak programı hakkında bilgi sahibi değiliz. +1871 yılında kapanmak zorunda kalmış, bir yıl sonra yeniden açılmıştır. Aynı zamanda taşradaki öğretmen okullarına da öğretmen yetiştirme fonksiyonu da verilmiştir. +1833 yılında da “Dârülameliyat” adı altında bir uygulama ilkokulu kurulmuştur. İki yıl sonra da tekrar eski adı ve hüviyetine kavuşmuştur. +İstanbul’daki ilköğretmen okulu 1909 yılındaki Sâtı Bey’in müdürlük dönemine kadar küçük değişikliklerle, önemli bir yenilik olmadan sürülmüştür. Sâtı bey, öğrenci sayısını 900’den 150’ye indirmiştir. Uygulama için “Tatbikat Mektebi” açtı. Sâtı bey yönetiminde okulun seviyesi yükseldi. 1912 yılında “Darülmualimin-i Aliye” adıyla bir yüksek okul düzeyine çıkardı. + 1875 yılından itibaren vilayet ve sancak merkezlerinde de bir ve iki yıllık “Darülmuallimin-i Sıbyan’lar” açılmıştır. Sayıları XX.yy’ın başlarında 16’ya, I.Dünya Savaşı yıllarında da 30’a çıkmıştır. + Kurtuluş Savaşı sırasında özel idarelerce yönetilen bu okulların sayısı 33 olmuştur. Cumhuriyetten sonra ise bu sayı 52’ye çıkmıştır. + 1924 yılından önce ilkokul sonrası 4 yıl olan eğitim süresi: 1924’te 5 yıla ve 1932-33 öğretim yılında 6 yıla çıkarılmıştır. 1970-1971 öğretim yılına kadar; ilkokul öğretmenleri lise düzeyindeki 3 yıllık bu ilk öğretmen okullarında yetiştirilmeye başlanmıştır. Bu okulların eğitim süresi 1970 yılından sonra ilkokul üzerine 7 ve ortaokul üzerine 4 yıla çıkarılmıştır. 1974-1975 öğretim yılında bu okulların sayısı, 89’u bulmuştur. + Öğretmen okullarının, ilkokulların ve özellikle köy okullarının öğretmen ihtiyacını yeterince karşılayamadığı görülmüştür.1 1926-28 yılları arasında köylerdeki ilköğretim sorunu çözümlenmeye çalışıldı.2 + Kayseri ve Denizli’de köy öğretmen okulları kuruldu, 1933’de kapatıldı. Bu köy muallim mekteplerinden başka 19271932 yılları arasında aynı amaca yönelik ve dört il merkezinde açılan “petagoji sınıfları” nı görmekteyiz. Köy öğretmeni yetiştirme sorunu 1936 yılında köy eğitmeni yetiştiren kurslar biçiminde, 1937’den itibaren de köy öğretmeni okulları biçiminde çözümlenmeye çalışmıştır.2 + Bundan sonraki aşamada ise Köy Enstitüleri karşımıza çıkmaktadır. Köy Enstitüleri 1940 yılında 3803 sayılı kanunla köy ilkokullarına öğretmek yetiştirmek amacıyla ilköğretim üzerine beş yıl eğitim veren Köy Enstitüleri kurulmuştur. Öğrencilerini köylerden seçen öğretmenlik yanında köyün sosyo-ekonomik kalkınmasına da katkıda bulunması beklenen öğretmenleri yetiştirmek üzere kurulan Köy Enstitüleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında ortaya çıkan önemli bir ihtiyaca cevap verebilecek bir model olma özelliği ile öğretmen yetiştirme tarihimizde önemli bir yer tutmaktadır. Köy Enstitülerinde devletin az bir yardımı ile, öğretmen adayları, iş içinde çalışacak, hem kendi barınaklarını, dersliklerini ve diğer gereksinimlerini, çalışma yerlerini yapmışlar; hem de gereken genel kültür ile meslekî bilgileri ve tarım çalışmaları yaparak köy için gerekli olan beceriyi kazanmışlardır. Bunlar, işi bilen öğretmen ve usta öğreticilerin rehberliği altında gerçekleşmiştir. Köy Enstitülerinin amacı, kırsal alanı kalkındırmak, insanına biliç kazandırmak, ulusal hedeflerin dayanağı haline getirmek için belli düzeyde bilgi ve beceri sahibi kılmaktır. 1942-43 öğretim yılında, Köy Enstitülerine öğretmen, bölge okullarına yönetici, gezici başöğretmen, ilköğretim müfettişi yetiştirmek amacıyla Hasanoğlan Köy Enstitüsü bünyesinde Yüksek Köy Enstitüsü açılmıştır. Enstitülerin programına göre, ilkokulu bitiren çocuklar sınavla Köy Enstitülerine alınır ve karma eğitim uygulanır. Toplam 5 yıl süren öğretim zamanının yarısı kültür derslerine dörtte biri tarım dersleri ve çalışmalarına, dörtte biri de sanat ya da teknik derslere ve çalışmalara ayrılmıştır. 1950’ye kadar sayıları 21’e çıkan Köy Enstitülerinin 1947 ve 1952’de programları önemli ölçüde değiştirilmiştir. Köy Enstitüleri 1953 yılında kapatıldı, kapatılma nedenleri arasında şunlar sayılabilir: 1. 2. 3. 4. Köy okulu yapımı, arazi sağlanması gibi konular öğretmenle köyü arasında sürtüşmelere yol açmıştır. Bu seçimlerde siyasi bir istismâr konusu olmuştur. Öğretmenin genellikle kendi köyüne atanması kıskançlıklara yol açmış köylü içlerinden birinin, aralarına büyük amaçlarla, kurtarıcılık görevi ile gelip akıl vermesine bazen hoş karşılamamıştır. Enstitü çıkışlı öğretmenin kendi köyüne ya da başka yere başöğretmen olarak atanması, 3-5 yıl önce onu yetiştiren, daha kıdemli öğretmeni kırmıştır. Öğretmenlik meslek bilgisi ve meslek derslerinin biraz zayıf işlenmesi onların öğretim yapmalarını, öğrencilerini ve çevrelerini iyi anlayıp değerlendirmelerini zorlaştırmıştır. 5. Her biri ayrı bir ihtisaslaşma gerektiren tarım ve teknik zanaatlarla ilgili uğraşların öğretmene öğretilmeye çalışılması ve ondan da bunları çevresine öğretmesinin istenmesi, üstelik onun bu tür uğraşlardan gelirinin bir kısmını sağlanmasının beklenmesi, gerekçelerle pek bağdaşmayan, idealist bir görüş olmuştur. 6. Ürün kaldırıp yan kazanç sağlayamadığı için maaşıyla yetinmek zorunda kalan Enstitü çıkışlı öğretmenler ekonomik sıkıntıya düşmüştür. Köylü, ağır iş yapmadan daha çok para alan eski öğretmen arasında karşılaştırma yaparak Enstitü çıkışlı öğretmenlere daha değer verme eğilimi göstermiştir. 7. Enstitü öğretmenlerin “sol” görüşlü olduğu biçiminde gelişen propagandalar onlara şüphe ile bakılmasına neden olmuş, girişimin güç ve cesaretini kırmıştır. 8. Köy enstitüleri konusu, siyasi partiler, hükümetler arasında bir siyasal çekişme haline getirilmiş, konuya bilimsel açıdan ve soğukkanlılıkla yaklaşmamış, aksayan yönlerin düzeltilmesine gidilmiştir. (Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, 2001,2004) Köy Enstitü çıkışlı öğretmenlerden bir kısmının yurt çapında da bazı etkileri görülür. 1. 2. 3. Bunlar özellikle köy kanunlarını, gerçeklerini işleyen edebi eserler vererek bir yazar topluluğu oluşturmuşlardır ve bu yolda edebî, sosyal, kültürel, politik etkinlik göstermişlerdir. Bunlar daha sonraki sol eğilimli öğretmenlerin kurulmasında ve çalışmalarında görev almışlardır. Köy enstitüleri sisteminin eğitimimize en büyük katkısı, o güne kadar yalnızca eğitim kitaplarında görülen, fakat geleneksel eğitimin etkisiyle okula ve sınıflara giremeyen eğitim ile ve yöntemlerini, doğanın içinde hayata geçirmek olmuştur. Bunların somut birer örneğini vermiştir. Bunlarda binlerce öğretmen adayı, bunları bizzat yaşayarak öğrenmişler ve gittikleri okullara da bunları taşımıştır. 1953 yılında kapatılan Köy Enstitüleri, 6 yıllık “ilköğretmen okulu” adı altında yeniden düzenlenmiştir. Bu tarihten itibaren bu okullar yine ağırlıklı olarak köy ilkokulu mezunu öğrenciler olmaya devam etmiş ve diğer 3 yıllık ilk öğretmen okulları ile birlikte lise seviyesinde program bütünlüğü sağlanmıştır. Böylece köy ve şehir ilkokullarına farklı kaynaktan öğretmen yetiştirme uygulaması sona ermiştir. Ancak yeni düzenlemeye göre köy ilkokullarının öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla hem 3 hem de 6 yıllık ilköğretmen okullarının mezunlarının zorunlu hizmetlerini köy ilkokullarında tamamlama zorunluluğu getirilmiş ve öğretim programlarına Köy Enstitüleri programından esinlenerek “iş ve tarım dersleri” konmuştur. 1974-75 öğretim yılında, köklü bir geçmişe ve deneyime sahip ilköğretmen okullarının bir bölümü işlevlerini yitirerek 3 yıllık “Öğretmen Lisesi” haline getirilmiş, diğerleri kapatılmıştır. 1974-75 yılından itibaren temel eğitim I. Kademe okullarına öğretmek yetiştirilmek üzere liseye dayalı 2 yıllık “Eğitim Enstitüleri” açılmaya başlanmıştır. Eğitim Enstitüleri, 1975-1980 yılları arasında öğretim elemanı eksikliği, genellikle düşük puanlı öğrencilerin alınması, politik olaylar ve baskılar gibi ağır sorunlarla yüz yüze gelmişlerdir. 25 Temmuz 1982 yılında bu enstitüler “Eğitim Yüksek Okulu” adıyla üniversitelerin çatısı altına alınmıştır. 1986 yılı Nisan ayından itibaren önceki yıllarda orta öğrenim düzeyinde yetişmiş ilkokul öğretmenlerine Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi tarafından 2 yıl süreli “Eğitim Fakültelerinin Sınıf Öğretmenliği Bölümü” haline getirilmişlerdir. 1992 yılında da programları yeniden düzenlenmiş ve gerek alan derslerine gerekse formasyon derslerine daha fazla zaman ayrılmıştır. Cumhuriyet döneminde ise, karmaşık yıllardan sonra 1926 yılında Konya’da açılan 1930 yılında da Ankara’ya nakledilen Gazi Pedagoji Enstitüsü, 1943 yılında Balıkesir’de açılan Necati Bey Eğitim Enstitüsü, 1946’da İstanbul eğitim ve İzmir Karşıyaka Kız Eğitim Enstitüleri orta seviyedeki okullara öğretmen yetiştirmişlerdir. 1948’de ortaokul öğretmeni yetiştirme işlevi yalnız Gazi Eğitim Enstitüsü’ne bırakılmış, 1950’den sonra diğer eğitim enstitüleri yeniden açılmıştır. 1975’den sonra ise ilk öğretmen liselerinden çıkanları ortaokul öğretmeni seviyesinden çıkarmak için çok sayıda Eğitim Enstitüsü açılmıştır. Yüksek Öğretmen Okulları Yüksek öğretmen okullarının amacı, lise ve dengi okullara öğretmen yetiştirmektir. Bunun içinde üniversite düzeyinde bir eğitim verilmiştir. Ülkemizde yüksek öğretmen okulu sayılabilecek ilk tasarı, 1869 yönetmeliğinin Büyük Darülmuallimin tasarısıydı. İki yıllık idadi ve üç yıllık Sultani Şubeleri, lise ve dengi okullara öğretmen yetiştirecekti. İdadiye şubesi 1877’de açıldı. 1880’de kapandı. Esas “Darülmuallimin-i Aliye” ise 1891’de kurulmuştur. Öğretim süresi 2 yıl olan bu okulda rüşdiye üstündeki okulların öğretmenini yetiştiriyordu. 1891 yılında Darülmuallimin-i Aliye’nin içinde yer alan “Âli” kısmı bugünkü lise düzeyindeki okullar olan idadilere öğretmen yetiştiren bir yüksek okul haline gelmiştir. Bu kurum, Yüksek Öğretmen Okulların çekirdeğidir. Cumhuriyete kadar sık sık yapı değiştirmiş ve 1915 yılındaki şekliyle cumhuriyete devrolmuştur. Darülmuallimin-i Âliye, 15 Temmuz 1923 tarihinde toplanan Birinci Heyet-i İlmiye’nin çalışmalarıyla “Yüksek Muallim Mektebi” adını almıştır. 16 Ağustos 1934 tarihinde, okul “Yüksek Öğretmen Okulu” olarak isimlendirilmiştir. Lise düzeyinde öğretmen yetiştirmeyi amaçlayan Yüksek Öğretim Okulları 1930 ve 1940’lı yıllarda altın dönemini yaşamıştır. 12 Haziran 1946 yılında Üniversite Yasasının çıkmasıyla olumsuz yönde etkilenmiş, 1949-1950 yılı başında da okulun kapatılmasına kadar uzatılmıştır. 1 Mart 1951’de yeniden eğitime başlanmıştır. 1960’lı yılların başında ilk mezunlarını veren Yüksek Öğretmen Okulları, yalnızca liselerin değil, fen ve edebiyat fakültelerinin öğretim üyesi ihtiyacını karşılayan gür bir kaynak da olmuştur. Önce bulaştırılan siyaset, sonra da Yüksek Öğretmen Okulları için nitelikli öğrencinin bulunmasının zorlaşması bu kurumu sona getirmiştir. 18 Temmuz 1978 tarihinde Yüksek Öğretmen Okulları kapanır. Öğretmen yetiştiren bir kurum olarak Yüksek Öğretmen Okullarının başarı nedenleri incelendiğinde şu sonuçlar elde edilmiştir; 1. 2. 3. Okullara eleye eleye en nitelikli öğrencilerin seçilmesi, Öğrencilere öğretmenlik ruhunun kazandırılmış için yatılı okul ortamında eğitim süresi boyunca kesintisiz bir pedagojik formasyon eğitiminin verilmesi, Lisans eğitiminin, bir bilim yuvası olan üniversite’de yapılması Mesleki Öğretmen Okulları Mesleki ve teknik öğretim alanında çalışacak öğretmenler ise, Cumhuriyet dönemine kadar ya kendi okullarında yada yurt dışında yetişmişlerdir. Cumhuriyet döneminde de bu sorun ilk yıllar yurt dışına öğrenci gönderilerek ve yabancı uzman getirilerek çözümlenmeye çalışılmıştır. Daha sonra ise 1934-35 öğretim yılında Kız Enstitülerine ve Akşam Kız Sanat, Yapı Enstitüsü vs. öğretmenlerini yetiştirmek için “Ticaret Yüksek Öğretmen Okulu” açılmıştır. Ayrıca Kız ve Erkek sanat okulları çıkışlılardan da öğretmen olarak yararlanılmaktadır. Öğretmen Okulları ve Eğitim Bilimi Türkiye’de Batı örneğine göre kurulmuş okullar için açılan öğretmen okullarında maalesef eğitim bilimiyle ilgili dersler uzun süre sonra ve ilkel bir biçimde yer almıştır. Eğitimle ilgili ilk dersler didaktik konusunda olmuş, Cevdet Efendi “Elifba” dersini verirken bunun didaktiğine daha çok önem verir tarzda anlatmıştır. 1877-1878 yıllarında Usul-ü Tedris dersiyle ilgili çalışmalar yapılmış ve bu ders kesin olarak okul programlarına girmiştir. Aynı sıralarda “Darülameliyat” adıyla daha çok uygulamaya yönelik okullar açılıyordu. XX.yüzyıla kadar öğretmen okullarındaki eğitim dersleri tamamen “Usul-ü Tedris” ve “Fenn-i Terbiye” adlarıyla genellikle metodik derslerdir. “İlm-i Ruh” adıyla psikolojinin de programlara girdiği görülmektedir. Giderek bu okullardaki pedagoji ders saatleri artırılmış ve çeşitlendirilmiştir. Günümüzde de “öğretmen yetiştirme” politika ve çabaları tam bir niteliğe kavuşamamıştır. Nitekim öğretmenler, üniversitelerde “Eğitim Fakülteleri” bünyelerinde yetiştirilmektedir. Ancak Fen-Edebiyat mezunlarının da öğretmen olarak atanması durumları öğretmen yetiştirme ile ilgili sorunları yeniden gündeme getirmiştir. Bir dönem orman mühendislerinin, ziraat mühendislerinin öğretmen olarak atandığı ülkemizde öğretmen yetiştirme çözülememiş bir sorun olarak varlığını korumaktadır. “Cumhuriyet fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakter ve kişilik sahibi koruyucular ister. ÖĞRETMENLER, sizin başarınız cumhuriyetin başarısı olacaktır. Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” Mustafa Kemal ATATÜRK KAYNAKÇA 1. Akyüz, Yahya: Başlangıçtan 2001’e Türk Eğitim Tarihi, İstanbul, 2001, Alfa Yayınları, 8. baskı 2. Akyüz, Yahya: Türk Eğitim Tarihi, Ankara, 2004, PegemA Yayıncılık, 9. baskı 3. Akşin, Sina: Türkiye Tarihi 4, İstanbul, 2000, Cem Yayınları, 6. baskı 4. Çıkar, Mustafa: Hasan-Ali Yücel ve Türk Kültür Reformu, Ankara 1997, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1. baskı 5. Öztürk, Cemil: Atatürk Devri Öğretmen Yetiştirme Politikası, Ankara, 1996 6. Binbaşıoğlu, Cavit: Çağdaş Eğitim ve Köy Enstitüleri, İzmir, 1993 7. 8. Dursunoğlu, Halit. Cumhuriyet Döneminde İlköğretime Öğretmen Yetiştirmenin Tarihi Gelişimi. Milli Eğitim. 163,2003. http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/160/dursunoglu.htm Eşme, İsa. Öğretmen Yetiştirmede 130 Yıllık Bir Sürecin Öyküsü: Yüksek Öğretmen Okulları. Milli Eğitim. 163,2003. http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/160/esme.htm 9. www.egitim.aku.edu.tr/tet00.htm-52k 10. http://www.meb.gov.tr/meb/hasanali/egitimekatkilari/koyenstitu.htm