“Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır” M. Kemal ATATÜRK “ÖĞRETMEN YETİŞTİRME” Elif TARIM İçerik * Öğretmen Yetiştirme * Kuruluş Sırasına Göre Türkiye’de Öğretmen Yetiştiren Okullar * Orta.

Download Report

Transcript “Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır” M. Kemal ATATÜRK “ÖĞRETMEN YETİŞTİRME” Elif TARIM İçerik * Öğretmen Yetiştirme * Kuruluş Sırasına Göre Türkiye’de Öğretmen Yetiştiren Okullar * Orta.

“Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır”
M. Kemal ATATÜRK
“ÖĞRETMEN
YETİŞTİRME”
Elif TARIM
İçerik
* Öğretmen Yetiştirme
* Kuruluş Sırasına Göre Türkiye’de Öğretmen Yetiştiren Okullar
* Orta Öğretmen Okulları
* İlk Öğretmen Okulları
* Köy Enstitüleri
* Yüksek Öğretmen Okulları
* Özel ve Mesleki Öğretmen Okulları
* Öğretmen Okulları ve Eğitim Bilimi
* Kaynakça
Medreselerde Öğretmen Yetiştirme



Alt düzeydeki medrese çıkışlılardan imam- hatiplik
mesleğini seçenler, aynı zamanda bulundukları köy ve
mahallenin ilköğretim düzeyindeki öğretmeni de
oluyorlardı.
Yüksek medrese çıkışlılardan medrese de müderris
olmak isteyenler ise önce alt seviyedeki küçük
medreselerden başlayarak, giderek yüksek düzeydeki
büyük medreselerin müderrisliklerine kadar çıkarıldı.
Özellikle Selçuklular dönemince müderrisliğin bir alt
kademesi olarak “muidlik” adıyla, yardımcılık
fonksiyonunu gören ayrı bir öğretmenlik kademesi vardı.
Osmanlılarda ise bu fonksiyon üst düzeydeki medrese
öğrencilerine bırakılmıştır.
( http://www.egitim.aku.edu.tr/tet00.htm)
Türkiye'de öğretmen yetiştirme sorununun okullar
aracılığıyla çözümlenmeye çalışılması XIX. yüzyıl
ortalarında olmuştur.
Kuruluş tarihine göre, Türkiye'de öğretmen
yetiştiren okullar şöyle ifade edilebilir;
*Orta öğretmen okulları,
*İlk Öğretmen okulları,
*Yüksek Öğretmen okulları,
*Özel ve meslekî öğretmen okullarıdır.
Bu okul gruplarından bazılarının bazen tek bir
yönetim ve okul altında birleşmişlerdir.
( www.eğitim.aku.edu.tr/tet00.htm )
Orta Öğretmen Okulları
Bugünkü anlamda öğretmen yetiştirmenin tarihi
Tanzimat dönemine kadar çıkmaktadır 1839’lu yıllarda
kurulup sonra çoğalmaya başlayan Rüşdiyelerin (orta
okullar) iyi bir öğretim yapabilmesi, iyi yetişmiş
öğretmenlere bağlıydı. Bu da ancak medrese dışında,
yalnızca bu iş için açılacak meslek okullarıyla
sağlanabilirdi.
Mekâtib-i Umumiye Nezaretinin başına getirilen, sonra
birkaç kez maarif Nazırlığı yapan Kemal Efendi’nin
öncülüğü ile ilk kez bir öğretmen okulu Darülmualimin
adıyla İstanbul Fatih’te açıldı. 16 Mart 1848’e (Hicri 10
Rebiyülâhir 1264) rastlayan bu açılış, Türk eğitim
tarihinde ve Tanzimat döneminin sivil okullar açılması
atılımında çok önemli bir adımdır. Sonraları bu kuruluşa
“Darülmuallimin-i Rüşdi” denmiştir.
.
Ağustos 1850’de Darülmuallimin-i Rüşdi’nin başına
“müdür” ünvanıyla Ahmet Cevdet Paşa, getirildi.
Ahmet Cevdet Paşa, 1 Mayıs 1851 tarihinde
Darülmuallimin için bir “Nizamname” kaleme almış ve
uygulamaya koydurmuştur. Bu nizamname’de yer alan
düzenlemeler, hükünler ve görüşler özetle şöyledir;
a) Nitelikli öğretmen yetiştirebilmesi için okula az
sayıda öğrenci alınması yoluna gidilmiş, hatta,
alınacak öğrenci sayısı 30’dan 20’ye indirilmiştir.
b) öğrenciler sınavla alınacaktır. Okula girebilmek için
adayların Arapça’yı anlayıp Türkçe’ye çevirebilecek
kadar bilgiye sahip olmaları, kötü hal ve hareketlerinin
bulunmaması şarttır.
c) Okulun süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir.
e) Kendilerini yalnızca derslerine verebilmeleri için, öğrencilere
dolgun maaş (burs) ödenecektir.
f) Öğretmenliğin “vakar ve temkini”ni (saygınlığını) korumaları
için, öğrencilerin cerre çıkıp para ve yiyecek “dilenmeleri”
geleneği kaldırılmıştır.
g) Öğretim ve sınavlar ciddi yapılacak, kimseye “iltimas” ile
davranılmayacak, başarısızlar okuldan çıkarılacaklardır.
h) Çalışkan öğrencilere okulu 3 yıldan daha önce bitirme yolu
açılmıştır. (sınavla)
i) Mezunların göreve atanmalarında mezuniyet başarı dereceleri
ve sıraları göz önünde tutulacaktır.
j) Mezunlar, göreve atanıncaya kadar, bilgilerini pekiştirmeleri
için, maaşları da verilerek, Darülmuallimin’de tutulacaktır.
k) Boşalan bir Rüşdiye öğretmenliğini kabul etmeyen mezun
elinden diploması alınacak ve kendisine bir daha öğretmenlik
veya eğitimde bir görev verilmeyecektir.
Bu Nizamnâme en az 10-15 yıl uygulanmıştır.
(Yahya AKYÜZ, Türk Eğitim Tarihi, 2004)
Darülmuallimin-i Rüşdi, 1868 yılına kadar devam
etmiştir.
Yeni açılmakta olan ve artık “iptidaî mektep” denen
ilkokullara öğretmen yetiştirmek için 1868’de İstanbul’da
“Darülmuallimin-i Sıbyan” kurulmuştur. Başlangıçta öğretim
süresi 1 yıldı, programı ise şöyleydi: Ulûm-i diniye, İlm-i
Mahariç ve Tecvid, Hesap, Tarih, Coğrafya, İmlâ ve İnşa,
Hüsn-i hat, Türkçe Sarf, usûl-i cedide üzere Tehecci. (Akyüz,
2001)
1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nde bir büyük
dârülmualimin kurulması öngörülüyordu. Buna göre bu okul
3 şubeden oluşacaktı: Rüşdiye, idadiye ve sultaniye. Bu üç
cins okula öğretmen yetiştirecek büyük Darülmuallim’in
yöneticisine Darülmuallimin-i sıbyan’ın yönetimi de
verilmişti. Aynı yönetmelik sıbyan ve Rüşdiye okullarına
öğretmen yetiştirecek bir kız öğretmen okulu kurulmasını da
öngörüyordu.
Kız Öğretmen Okulları (Darülmuallimat)
+ Kız ilkokulları ve kız Rüşdiyelerine kadın öğretmen
yetiştirmek için 1870 yılında Darülmuallimat açıldı.
+ Programları Darülmuallimin programlarına benzer. 1869
Nizamnamesi, Darülmuallimat’ın Sıbyan Şubesi için “Usûli Talim” adıyla bir ders ve sırf kızlara hitap eden Tedbir-i
Menzil, Dikiş Nakış, Ameliyat-ı Hiyatiye derslerini
içermektedir.
+ Darülmuallimat’ın topluma sağladığı faydalar;
a) Kız Rüşdiyeleri ve Sıbyan mekteplerine bayan
öğretmenler yetiştirmek.
b) Bir çok genç kız ve kadın, sadece öğretmen olmak
için değil, üst düzeyde bir okulda okumak için bu kuruma
girmiş, bu da ülke kadınları arasında bilgili, aydın bir
kitlenin oluşup gelişmesini sağlamıştır.
Erkek öğretmen yetiştiren orta seviyedeki
öğretmen okulları ise çok karmaşık bir yapıda
XX. Yüzyıla kadar sürmüşlerdir. 1910-1912 yılları
arasında rüşdiyelere öğretmen yetiştirmek için
açılan okullar taşrada da birkaç yerde açılmış,
fakat 1913 yılında rüşdiyelerin ilkokullar içinde
eritilmesinde sonra ortadan kakmıştır.
Savaş yıllarında İstanbul’daki kız ve erkek
yüksek öğretmen okulları içindeki izhâri kısımlar
da orta seviyedeki okullara öğretmen
yetiştiriyordu.
İlk Öğretmen Okulları
+1868 yılında “Darülmuallimin-i Sıbyan” adıyla kurulmuştur.
+Okulun öğretim süresi iki yıldır. Ancak programı hakkında bilgi
sahibi değiliz.
+1871 yılında kapanmak zorunda kalmış, bir yıl sonra yeniden
açılmıştır. Aynı zamanda taşradaki öğretmen okullarına da öğretmen
yetiştirme fonksiyonu da verilmiştir.
+1833 yılında da “Dârülameliyat” adı altında bir uygulama ilkokulu
kurulmuştur. İki yıl sonra da tekrar eski adı ve hüviyetine
kavuşmuştur.
+İstanbul’daki ilköğretmen okulu 1909 yılındaki Sâtı Bey’in
müdürlük dönemine kadar küçük değişikliklerle, önemli bir yenilik
olmadan sürülmüştür. Sâtı bey, öğrenci sayısını 900’den 150’ye
indirmiştir. Uygulama için “Tatbikat Mektebi” açtı. Sâtı bey
yönetiminde okulun seviyesi yükseldi. 1912 yılında “Darülmualimin-i
Aliye” adıyla bir yüksek okul düzeyine çıkardı.
+ 1875 yılından itibaren vilayet ve sancak
merkezlerinde de bir ve iki yıllık “Darülmuallimin-i
Sıbyan’lar” açılmıştır. Sayıları XX.yy’ın başlarında
16’ya, I.Dünya Savaşı yıllarında da 30’a çıkmıştır.
+ Kurtuluş Savaşı sırasında özel idarelerce yönetilen
bu okulların sayısı 33 olmuştur. Cumhuriyetten
sonra ise bu sayı 52’ye çıkmıştır.
+ 1924 yılından önce ilkokul sonrası 4 yıl olan eğitim
süresi: 1924’te 5 yıla ve 1932-33 öğretim yılında 6
yıla çıkarılmıştır. 1970-1971 öğretim yılına kadar;
ilkokul öğretmenleri lise düzeyindeki 3 yıllık bu ilk
öğretmen okullarında yetiştirilmeye başlanmıştır.
Bu okulların eğitim süresi 1970 yılından sonra
ilkokul üzerine 7 ve ortaokul üzerine 4 yıla
çıkarılmıştır. 1974-1975 öğretim yılında bu
okulların sayısı, 89’u bulmuştur.
+ Öğretmen okullarının, ilkokulların ve özellikle köy okullarının
öğretmen ihtiyacını yeterince karşılayamadığı görülmüştür.1
1926-28 yılları arasında köylerdeki ilköğretim sorunu
çözümlenmeye çalışıldı.2
+ Kayseri ve Denizli’de köy öğretmen okulları kuruldu, 1933’de
kapatıldı. Bu köy muallim mekteplerinden başka 19271932 yılları arasında aynı amaca yönelik ve dört il
merkezinde açılan “petagoji sınıfları” nı görmekteyiz. Köy
öğretmeni yetiştirme sorunu 1936 yılında köy eğitmeni
yetiştiren kurslar biçiminde, 1937’den itibaren de köy
öğretmeni okulları biçiminde çözümlenmeye çalışmıştır.2
+ Bundan sonraki aşamada ise Köy Enstitüleri karşımıza
çıkmaktadır.
Köy Enstitüleri
1940 yılında 3803 sayılı kanunla köy ilkokullarına
öğretmek yetiştirmek amacıyla ilköğretim üzerine beş yıl
eğitim veren Köy Enstitüleri kurulmuştur.
Öğrencilerini köylerden seçen öğretmenlik yanında
köyün sosyo-ekonomik kalkınmasına da katkıda bulunması
beklenen öğretmenleri yetiştirmek üzere kurulan Köy
Enstitüleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında ortaya çıkan önemli
bir ihtiyaca cevap verebilecek bir model olma özelliği ile
öğretmen yetiştirme tarihimizde önemli bir yer
tutmaktadır.
Köy Enstitülerinde devletin az bir yardımı ile, öğretmen
adayları, iş içinde çalışacak, hem kendi barınaklarını,
dersliklerini ve diğer gereksinimlerini, çalışma yerlerini
yapmışlar; hem de gereken genel kültür ile meslekî bilgileri
ve tarım çalışmaları yaparak köy için gerekli olan beceriyi
kazanmışlardır. Bunlar, işi bilen öğretmen ve usta
öğreticilerin rehberliği altında gerçekleşmiştir.
Köy Enstitülerinin amacı, kırsal alanı
kalkındırmak, insanına biliç kazandırmak, ulusal
hedeflerin dayanağı haline getirmek için belli
düzeyde bilgi ve beceri sahibi kılmaktır.
1942-43 öğretim yılında, Köy Enstitülerine
öğretmen, bölge okullarına yönetici, gezici
başöğretmen, ilköğretim müfettişi yetiştirmek
amacıyla Hasanoğlan Köy Enstitüsü bünyesinde
Yüksek Köy Enstitüsü açılmıştır.
Enstitülerin programına göre, ilkokulu bitiren çocuklar
sınavla Köy Enstitülerine alınır ve karma eğitim
uygulanır. Toplam 5 yıl süren öğretim zamanının
yarısı kültür derslerine dörtte biri tarım dersleri ve
çalışmalarına, dörtte biri de sanat ya da teknik
derslere ve çalışmalara ayrılmıştır.
1950’ye kadar sayıları 21’e çıkan Köy
Enstitülerinin 1947 ve 1952’de programları önemli
ölçüde değiştirilmiştir.
Köy Enstitüleri 1953 yılında kapatıldı, kapatılma nedenleri
arasında şunlar sayılabilir:
1.
2.
3.
4.
Köy okulu yapımı, arazi sağlanması gibi konular
öğretmenle köyü arasında sürtüşmelere yol açmıştır. Bu
seçimlerde siyasi bir istismâr konusu olmuştur.
Öğretmenin genellikle kendi köyüne atanması
kıskançlıklara yol açmış köylü içlerinden birinin, aralarına
büyük amaçlarla, kurtarıcılık görevi ile gelip akıl
vermesine bazen hoş karşılamamıştır.
Enstitü çıkışlı öğretmenin kendi köyüne ya da başka yere
başöğretmen olarak atanması, 3-5 yıl önce onu yetiştiren,
daha kıdemli öğretmeni kırmıştır.
Öğretmenlik meslek bilgisi ve meslek derslerinin biraz
zayıf işlenmesi onların öğretim yapmalarını, öğrencilerini
ve çevrelerini iyi anlayıp değerlendirmelerini
zorlaştırmıştır.
5. Her biri ayrı bir ihtisaslaşma gerektiren tarım ve teknik
zanaatlarla ilgili uğraşların öğretmene öğretilmeye
çalışılması ve ondan da bunları çevresine öğretmesinin
istenmesi, üstelik onun bu tür uğraşlardan gelirinin bir
kısmını sağlanmasının beklenmesi, gerekçelerle pek
bağdaşmayan, idealist bir görüş olmuştur.
6. Ürün kaldırıp yan kazanç sağlayamadığı için maaşıyla
yetinmek zorunda kalan Enstitü çıkışlı öğretmenler
ekonomik sıkıntıya düşmüştür. Köylü, ağır iş yapmadan
daha çok para alan eski öğretmen arasında karşılaştırma
yaparak Enstitü çıkışlı öğretmenlere daha değer verme
eğilimi göstermiştir.
7. Enstitü öğretmenlerin “sol” görüşlü olduğu biçiminde gelişen
propagandalar onlara şüphe ile bakılmasına neden olmuş,
girişimin güç ve cesaretini kırmıştır.
8. Köy enstitüleri konusu, siyasi partiler, hükümetler arasında
bir siyasal çekişme haline getirilmiş, konuya bilimsel
açıdan ve soğukkanlılıkla yaklaşmamış, aksayan yönlerin
düzeltilmesine gidilmiştir.
(Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, 2001,2004)
Köy Enstitü çıkışlı öğretmenlerden bir kısmının yurt çapında
da bazı etkileri görülür.
1.
2.
3.
Bunlar özellikle köy kanunlarını, gerçeklerini işleyen
edebi eserler vererek bir yazar topluluğu
oluşturmuşlardır ve bu yolda edebî, sosyal, kültürel,
politik etkinlik göstermişlerdir.
Bunlar daha sonraki sol eğilimli öğretmenlerin
kurulmasında ve çalışmalarında görev almışlardır.
Köy enstitüleri sisteminin eğitimimize en büyük katkısı,
o güne kadar yalnızca eğitim kitaplarında görülen, fakat
geleneksel eğitimin etkisiyle okula ve sınıflara
giremeyen eğitim ile ve yöntemlerini, doğanın içinde
hayata geçirmek olmuştur. Bunların somut birer
örneğini vermiştir. Bunlarda binlerce öğretmen adayı,
bunları bizzat yaşayarak öğrenmişler ve gittikleri
okullara da bunları taşımıştır.
1953 yılında kapatılan Köy Enstitüleri, 6 yıllık
“ilköğretmen okulu” adı altında yeniden düzenlenmiştir. Bu
tarihten itibaren bu okullar yine ağırlıklı olarak köy
ilkokulu mezunu öğrenciler olmaya devam etmiş ve diğer
3 yıllık ilk öğretmen okulları ile birlikte lise seviyesinde
program bütünlüğü sağlanmıştır. Böylece köy ve şehir
ilkokullarına farklı kaynaktan öğretmen yetiştirme
uygulaması sona ermiştir. Ancak yeni düzenlemeye göre
köy ilkokullarının öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla
hem 3 hem de 6 yıllık ilköğretmen okullarının
mezunlarının zorunlu hizmetlerini köy ilkokullarında
tamamlama zorunluluğu getirilmiş ve öğretim
programlarına Köy Enstitüleri programından esinlenerek
“iş ve tarım dersleri” konmuştur.
1974-75 öğretim yılında, köklü bir geçmişe ve
deneyime sahip ilköğretmen okullarının bir bölümü
işlevlerini yitirerek 3 yıllık “Öğretmen Lisesi” haline
getirilmiş, diğerleri kapatılmıştır.
1974-75 yılından itibaren temel eğitim I. Kademe okullarına
öğretmek yetiştirilmek üzere liseye dayalı 2 yıllık “Eğitim
Enstitüleri” açılmaya başlanmıştır.
Eğitim Enstitüleri, 1975-1980 yılları arasında öğretim elemanı
eksikliği, genellikle düşük puanlı öğrencilerin alınması,
politik olaylar ve baskılar gibi ağır sorunlarla yüz yüze
gelmişlerdir.
25 Temmuz 1982 yılında bu enstitüler “Eğitim Yüksek
Okulu” adıyla üniversitelerin çatısı altına alınmıştır. 1986 yılı
Nisan ayından itibaren önceki yıllarda orta öğrenim
düzeyinde yetişmiş ilkokul öğretmenlerine Anadolu
Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi tarafından 2 yıl süreli
“Eğitim Fakültelerinin Sınıf Öğretmenliği Bölümü” haline
getirilmişlerdir. 1992 yılında da programları yeniden
düzenlenmiş ve gerek alan derslerine gerekse formasyon
derslerine daha fazla zaman ayrılmıştır.
Cumhuriyet döneminde ise, karmaşık
yıllardan sonra 1926 yılında Konya’da açılan 1930 yılında
da Ankara’ya nakledilen Gazi Pedagoji Enstitüsü, 1943
yılında Balıkesir’de açılan Necati Bey Eğitim Enstitüsü,
1946’da İstanbul eğitim ve İzmir Karşıyaka Kız Eğitim
Enstitüleri orta seviyedeki okullara öğretmen
yetiştirmişlerdir.
1948’de ortaokul öğretmeni yetiştirme işlevi yalnız
Gazi Eğitim Enstitüsü’ne bırakılmış, 1950’den sonra
diğer eğitim enstitüleri yeniden açılmıştır. 1975’den
sonra ise ilk öğretmen liselerinden çıkanları ortaokul
öğretmeni seviyesinden çıkarmak için çok sayıda Eğitim
Enstitüsü açılmıştır.
Yüksek Öğretmen Okulları
Yüksek öğretmen okullarının amacı, lise ve dengi
okullara öğretmen yetiştirmektir. Bunun içinde üniversite
düzeyinde bir eğitim verilmiştir. Ülkemizde yüksek öğretmen
okulu sayılabilecek ilk tasarı, 1869 yönetmeliğinin Büyük
Darülmuallimin tasarısıydı. İki yıllık idadi ve üç yıllık Sultani
Şubeleri, lise ve dengi okullara öğretmen yetiştirecekti.
İdadiye şubesi 1877’de açıldı. 1880’de kapandı.
Esas “Darülmuallimin-i Aliye” ise 1891’de kurulmuştur.
Öğretim süresi 2 yıl olan bu okulda rüşdiye üstündeki
okulların öğretmenini yetiştiriyordu. 1891 yılında
Darülmuallimin-i Aliye’nin içinde yer alan “Âli” kısmı
bugünkü lise düzeyindeki okullar olan idadilere öğretmen
yetiştiren bir yüksek okul haline gelmiştir. Bu kurum, Yüksek
Öğretmen Okulların çekirdeğidir. Cumhuriyete kadar sık sık
yapı değiştirmiş ve 1915 yılındaki şekliyle cumhuriyete
devrolmuştur.
Darülmuallimin-i Âliye, 15 Temmuz 1923 tarihinde
toplanan Birinci Heyet-i İlmiye’nin çalışmalarıyla “Yüksek
Muallim Mektebi” adını almıştır. 16 Ağustos 1934
tarihinde, okul “Yüksek Öğretmen Okulu” olarak
isimlendirilmiştir.
Lise düzeyinde öğretmen yetiştirmeyi amaçlayan
Yüksek Öğretim Okulları 1930 ve 1940’lı yıllarda altın
dönemini yaşamıştır.
12 Haziran 1946 yılında Üniversite Yasasının
çıkmasıyla olumsuz yönde etkilenmiş, 1949-1950 yılı
başında da okulun kapatılmasına kadar uzatılmıştır. 1
Mart 1951’de yeniden eğitime başlanmıştır. 1960’lı yılların
başında ilk mezunlarını veren Yüksek Öğretmen Okulları,
yalnızca liselerin değil, fen ve edebiyat fakültelerinin
öğretim üyesi ihtiyacını karşılayan gür bir kaynak da
olmuştur.
Önce bulaştırılan siyaset, sonra da Yüksek Öğretmen
Okulları için nitelikli öğrencinin bulunmasının
zorlaşması bu kurumu sona getirmiştir. 18 Temmuz
1978 tarihinde Yüksek Öğretmen Okulları kapanır.
Öğretmen yetiştiren bir kurum olarak Yüksek
Öğretmen Okullarının başarı nedenleri
incelendiğinde şu sonuçlar elde edilmiştir;
1.
2.
3.
Okullara eleye eleye en nitelikli öğrencilerin
seçilmesi,
Öğrencilere öğretmenlik ruhunun kazandırılmış için
yatılı okul ortamında eğitim süresi boyunca kesintisiz
bir pedagojik formasyon eğitiminin verilmesi,
Lisans eğitiminin, bir bilim yuvası olan üniversite’de
yapılması
Mesleki Öğretmen Okulları
Mesleki ve teknik öğretim alanında çalışacak
öğretmenler ise, Cumhuriyet dönemine kadar ya
kendi okullarında yada yurt dışında yetişmişlerdir.
Cumhuriyet döneminde de bu sorun ilk yıllar yurt
dışına öğrenci gönderilerek ve yabancı uzman
getirilerek çözümlenmeye çalışılmıştır. Daha sonra
ise 1934-35 öğretim yılında Kız Enstitülerine ve
Akşam Kız Sanat, Yapı Enstitüsü vs. öğretmenlerini
yetiştirmek için “Ticaret Yüksek Öğretmen Okulu”
açılmıştır. Ayrıca Kız ve Erkek sanat okulları
çıkışlılardan da öğretmen olarak yararlanılmaktadır.
Öğretmen Okulları ve Eğitim Bilimi
Türkiye’de Batı örneğine göre kurulmuş okullar için
açılan öğretmen okullarında maalesef eğitim bilimiyle
ilgili dersler uzun süre sonra ve ilkel bir biçimde yer
almıştır.
Eğitimle ilgili ilk dersler didaktik konusunda olmuş,
Cevdet Efendi “Elifba” dersini verirken bunun
didaktiğine daha çok önem verir tarzda anlatmıştır.
1877-1878 yıllarında Usul-ü Tedris dersiyle ilgili
çalışmalar yapılmış ve bu ders kesin olarak okul
programlarına girmiştir. Aynı sıralarda “Darülameliyat”
adıyla daha çok uygulamaya yönelik okullar açılıyordu.
XX.yüzyıla kadar öğretmen okullarındaki eğitim dersleri
tamamen “Usul-ü Tedris” ve “Fenn-i Terbiye” adlarıyla
genellikle metodik derslerdir. “İlm-i Ruh” adıyla
psikolojinin de programlara girdiği görülmektedir.
Giderek bu okullardaki pedagoji ders saatleri artırılmış
ve çeşitlendirilmiştir.
Günümüzde de “öğretmen yetiştirme”
politika ve çabaları tam bir niteliğe
kavuşamamıştır. Nitekim öğretmenler,
üniversitelerde “Eğitim Fakülteleri” bünyelerinde
yetiştirilmektedir. Ancak Fen-Edebiyat
mezunlarının da öğretmen olarak atanması
durumları öğretmen yetiştirme ile ilgili sorunları
yeniden gündeme getirmiştir. Bir dönem orman
mühendislerinin, ziraat mühendislerinin
öğretmen olarak atandığı ülkemizde öğretmen
yetiştirme çözülememiş bir sorun olarak varlığını
korumaktadır.
“Cumhuriyet fikren, ilmen, fennen,
bedenen kuvvetli ve yüksek karakter ve
kişilik sahibi koruyucular ister.
ÖĞRETMENLER, sizin başarınız
cumhuriyetin başarısı olacaktır.
Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür,
irfanı hür nesiller ister”
Mustafa Kemal ATATÜRK
KAYNAKÇA
1.
Akyüz, Yahya: Başlangıçtan 2001’e Türk Eğitim Tarihi, İstanbul, 2001, Alfa
Yayınları, 8. baskı
2.
Akyüz, Yahya: Türk Eğitim Tarihi, Ankara, 2004, PegemA Yayıncılık, 9. baskı
3.
Akşin, Sina: Türkiye Tarihi 4, İstanbul, 2000, Cem Yayınları, 6. baskı
4.
Çıkar, Mustafa: Hasan-Ali Yücel ve Türk Kültür Reformu, Ankara 1997, Türkiye
İş Bankası Kültür Yayınları, 1. baskı
5.
Öztürk, Cemil: Atatürk Devri Öğretmen Yetiştirme Politikası, Ankara, 1996
6.
Binbaşıoğlu, Cavit: Çağdaş Eğitim ve Köy Enstitüleri, İzmir, 1993
7.
8.
Dursunoğlu, Halit. Cumhuriyet Döneminde İlköğretime Öğretmen
Yetiştirmenin Tarihi Gelişimi. Milli Eğitim. 163,2003.
http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/160/dursunoglu.htm
Eşme, İsa. Öğretmen Yetiştirmede 130 Yıllık Bir Sürecin Öyküsü: Yüksek
Öğretmen Okulları. Milli Eğitim. 163,2003.
http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/160/esme.htm
9.
www.egitim.aku.edu.tr/tet00.htm-52k
10.
http://www.meb.gov.tr/meb/hasanali/egitimekatkilari/koyenstitu.htm