ÖLÇÜLER VE TAR*HÇELER*

Download Report

Transcript ÖLÇÜLER VE TAR*HÇELER*

UZUNLUK
ÖLÇÜLERİ
KÜTLE
ÖLÇÜLERİ
ZAMAN
ÖLÇÜLERİ
UZUNLUK ÖLÇÜLERİNİN
TARİHÇESİ
Yazılı tarihle başlayan ölçme
araçları içinde ilk uzunluk
standartı, parmak kalınlığı, el
genişliği, karış, ayak gibi orta
boyuttaki bir insanın
vücudundaki parça veya
mesafelerden yola çıkılarak
oluşturulmuştur.
Örneğin, Nil üzerinde M.Ö.
4000 yıllarında Firavun'un
Dirseği yaygın bir standarttı.
1 dirsek, 1/2 ayak, 2 karış, 6 el
genişliği ya da 24 parmak kalınlığına
eşit sayılıyordu.
M.S 1101 de 1. Henry’nin burnundan el
baş parmağına kadar olan mesafe olarak
tanımlanan “yard” kısmen de olsa bugün
hala kullanılmaktadır.
Toplumlar arası ilişkilerin sıklaşması ile
birlikte özellikle ağırlık ve uzunluk
birimlerini karşılaştıracak, bu konuda
birliği sağlayacak bir ölçme sistemine
ihtiyaç duyulmuş ve bilimsel bir yaklaşım
aranmaya başlanmıştır.
17.yüzyılın ortalarında Fransa'da
uzunluk ve ağırlık birimleri konusundaki
karmaşayı gidermek ve bu konuda birliği
sağlamaya yönelik sistematik bir çalışma
başlatılmıştır.
Fransa'da 1837 yılında kabul edilen
Ölçü ve Ağırlıklar Kanunu ile uzunluk
ölçüleri için metrenin tek geçerli birim
olduğu açıklanmıştır. Bundan sonra
geçen 30 sene içinde üretilen 25 metre
prototipi bazı dünya ülkelerine
dağıtılmıştır.
1869'da, 12 ülke tarafından metrik sistemin
resmen kabul edilmesinin ardından, birkaç
Fransız üye ve diğer ülkelerin
temsilcilerinden oluşan CIM (Commission
Internationale de Metre) olarak adlandırılan
bir komisyon kurulmuştur.
1870 Ağustos'unda Paris'te toplanan CIM,
metrenin yanı sıra kütleyi de uluslarası
standartlarda üretmeye karar vermiştir.
Ülkemizde 1931'de kabul edilen bir
kanunla eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri
değiştirildi. Eskiden kullanılan arşın
endaze okka gibi ölçü birimleri
kaldırıldı. Bunların yerine uzunluk
ölçüsü olarak metre, ağırlık ölçüsü
olarak kilo kabul edildi. Uzunluk ve
ağırlık ölçülerinde yapılan bu
değişikliklerle ülkede ölçü birliği
sağlandı.
BAŞA
DÖN…
KÜTLE ÖLÇÜLERİNİN
TARİHÇESİ
Tartı ve ölçü sistemleri, tarım
ürünlerinin tartılması, arazilerin
ölçülmesi ya da ticaret
işlemlerinin standartlaştırılması
amacıyla önce Mısır ve Babil'de
geliştirilmiştir
İlk terazinin İ.Ö. 3500'lerde
Mısırlılar tarafından kullanıldığı
bilinmektedir. Eski Yunan ve Roma
dönemlerinde de terazi, kantar, ölçek
ve cetvel gibi aygıtların ve ağırlıkların
yaygın olarak kullanıldığı, günümüze
ulaşan örneklerden anlaşılmaktadır.
Tarihöncesi dönemlerde yaygın olarak
kullanılan hayvan, özellikle de uyuyan
ördek biçimindeki ağırlıklar, değişik
büyüklüklerdedir ve geriye dönük
başları, kabartma ve kazıma tekniğiyle
biçimlendirilmiştir
Eski Asur Ticaret Kolonileri çağında
ayrıca, değişim aracı olarak, tartılarak
satılan gümüş külçelerin ya da işaretli
çubukların da kullanıldığı bilinmektedir.
Yunanlılar ağırlık birimi olarak genelde
talanton ve mina kullanıyorlardı, ama
bunların ağırlığı her yerde aynı değildi.
Örneğin Solon'dan sonra Atina'da
alışverişte kullanılan talent 36,39
kilogramdı. Para birimi olarak ağırlığı ise
25,92 kilogramdı.
Tartı aygıtı olarak, antik dönemde terazi
(libra), Roma ve Bizans dönemlerinde terazi
ve kantar (statera) birlikte kullanılmıştır
Örneğin Roma ve Bizans ta kantarın üç
çengeli varken, Selçuklu ve Osmanlılarda
ikiye indirilmiştir. Teraziyse günümüze
kadar hiç değişmeden gelmiştir ve bugün
de aynı biçimde kullanılmaktadır.
Osmanlı döneminde okka ağırlık ölçüsü
olarak kullanılmaktaydı.
Ülkemizde 1931'de kabul edilen bir
kanunla eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri
değiştirildi. Eskiden kullanılan arşın
endaze okka gibi ölçü birimleri
kaldırıldı. Bunların yerine uzunluk
ölçüsü olarak metre ağırlık ölçüsü
olarak kilo kabul edildi. Uzunluk ve
ağırlık ölçülerinde yapılan bu
değişikliklerle ülkede ölçü birliği
BAŞA
sağlandı
DÖN…
İnsanoğlu başlangıçtan bu yana zaman
denilen anlaşılması zor kavramla uğraşmış,
yıldızlara ve güneşe bakarak zamanı
anlamaya ve hesaplamaya çalışmıştır. İlk
başta insanlar için sadece yağmurun, karın,
soğuğun, sıcağın zamanını bilmek yetiyor,
mevsimler insanların hayatlarını yönetip,
hasat zamanını, göç zamanını, barınma
zamanını söylüyorlardı.
İnsanların geceyi gündüze benzer kılma
çabaları, günü daha küçük zaman birimlerine
ayırmayı gerektiriyordu. Dakika ve saniyeler
daha çağdaş dönemlerin ürünü olmakla
birlikte, insanlar günü birkaç bölüme
ayırmaya çalışmışlar ve gittikçe daha küçük
zaman dilimlerine ihtiyaç duymuşlardır.
Yılı ilk olarak birimlere bölen Sümerler,
günü de ilk bölenler olmuşlar ve zamanı ölçmeye
başlamışlardır. Mısırlılarla devam eden bu
çabalar Yunanlılar ve Romalılarla iyice
gelişmiştir.
M.Ö. Çağlarda Zamanın Ölçülmesi
M.Ö. 7. yüzyılda, Roma Takvimi'nde 1 yıl 10 ay ve
304 gün olarak kabul edildi. Söylentiye göre bu
belirlemeyi, Roma'nın kurucusu Rumulus yapmıştır.
Bu takvimde birinci ay Maritus
idi ve ayların isimleri şöyleydi:
Martius(31 gün)
Sextilis (30 gün),
Aprilis (30gün),
September (30 gün),
Maius (31 gün),
Oktober (31 gün),
Iunius (30 gün),
November (30 gün
Quintilis (31 gün),
December (30 gün)
Antik uygarlıklar gün, ay ve yıl gibi geçen geniş
zaman dilimlerini akılda tutmak için takvimler
geliştirdi. İlk zaman ölçen aletler Antik Mısırlılar
tarafından kullanılmıştır. Gündüz,gölge saati adı
verilen basit güneş saati kullandılar.
Babilliler, MÖ 2400’lerde yılı 12eşit parçaya ve
günü 24 saate ayırmışlardı. Babilliler ve onlardan
ayrı olarak Mısırlılar, yıl uzunluğu 365gün ve 6saat
olarak hesaplamışlardır.
Takvimin başlangıç tarihi insanlık tarihi
kadar eskidir. İlk takvimin nerede, ne
zaman ve kim
tarafından yapıldığı kesin olarak
bilinmemekle birlikte, takvimi ilk kez
kullananların Sümerler
olduğu sanılır.
Takvimlerin çeşitleri ile bunlar arasında en çok
kullanılmış olanların tarihçesine baktığımızda,
•Güneş Takvimleri (Şemsî Takvimler)
•AyTakvimleri (Kamerî Takvimler)
•Ay-GüneşTakvimleri (Kamerî-Şemsî Takvimler)
bu üç sınıfın dışında kalan takvimler (Kararsız
Takvimler) karşımıza çıkar.
İnsanlık gittikçe daha küçük zaman
dilimlerine ihtiyaç duymuşlardır ve çeşitli
saatler yapmışlardır. Şimdi bu saat
çeşitlerini kısaca açıklayalım.
Güneş saati
Zamanı ölçmek için ilk çabalar güneş
saatiyle başlamıştır. Bu ilk saatler,
yüzyıllar boyunca zamanın ölçülmesi için
kullanılan en yaygın araç olmuşlardır.
Sümerlerle başlayıp Mısırlılar ve
Babillilerle devam eden güneş saatleri
Yunanlılarla daha da geliştirilmiştir.
Romalılar ilk güneş saatlerini M.Ö. 1.
yüzyılda yapmışlardır.
Su saati
Güneş saatleri kadar eskiye dayanan ancak, tam
zamanı bilinmese de ilk tipleri Mısır’da bulunan su
saatleri, dibinde delik olan bir kovanın boşalması ve
dolmasıyla zamanı gösterir.
Bu saatler, zamana yeni bir bakış şeklini olanaklı
kılmıştır. Güneş saatleri belirli bir zamanı
gösterirken, su saatleri ne kadar zaman geçtiğini
de gösteriyordu. Bu yüzden su saatinin icadı zaman
ölçümünün gerçek başlangıcı sayılabilir.
Kum Saatleri
Kum saatleri zamanın geleneksel
sembolüdür. Saatin ilk tasarımı olan yumurta
biçiminde cam kaptan akan kum yüzyıllar
boyunca sabit kalmıştır. Saatlerde kumun
yanında, zaman zaman pudra haline
getirilmiş yumurta kabuğu, civa ya da ince
toz siyah mermer de kullanılmıştır. Kum
saati, Avrupa’da ilk kez 8. yüzyılda bir
papazın buluşuyla kullanılmaya başlamıştır.
Ateş Saati
Zamanın ölçülmesi için değişik yöntem
arayışlarıyla yapılan birçok deneme arasında
ateş saati de bulunuyor. Petrol lambasının
alevi ile çalışan saat mekanizmasında,
tüketilen yağın bölmeli bir saydam kapta
izlenmesi ya da kısalan mumun gölgesinin,
arkadaki bir cetvel üzerindeki boyuna göre
saatler belirleniyordu.
Mekanik Saatler
Zamanın mekanik olarak ölçülmesi
yönündeki ilk adımlar din adamlarından
gelmiştir. Keşişler dua etmek için kesin
saati bilmek zorundaydılar. İlk mekanik
saatler, saati göstermek değil
duyurmak üzere yapılmışlardı.
Güneş saati, su saati ve kum saati, değişik
şekillerde süreyi göstermek amacına
yönelikti. Mekanik saat ise manastır
hayatında belli bir mekanik işlevi yerine
getirmek, bir çekiç aracılığıyla ses üretmek
ve böylece belirli zaman aralıklarını
belirtmek amacını gütmekteydi.
Kuvars Saatler
1920’lerde kuvars kristalli saatin bulunması, zaman
ölçümünde yeni bir çığır başlatmıştır. Enerjisini bir yıl ya da
daha uzun ömürlü pilden sağlayan bu saatlerin kurulmasına
gerek yoktur. Kuvars saatler, kuvars kristallerinin
piezoelektrik özelliğine dayalıdır. Eğer, yapısal simetri
merkezi bulunmayan bir kristale elektrik uygularsanız
biçimini değiştirir; ve eğer onu sıkıştırır ya da bükerseniz
elektrik üretir. Uygun bir elektronik devreye bağlandığında
kristal titreşir ve sabit bir frekansta elektronik saati
çalıştırabilecek elektrik sinyali üretir.
Atom Saatleri
Bilim adamları, atomların çok uzun zaman
durağan kalabilen rezonanslara sahip olduklarını
anladıklarında, hidrojen veya sezyum atomunun
daha hassas saatler için potansiyel birer sarkaç
olabileceğini buldular. 1930 ve 40’larda radar ve
yüksek frekanslı radyo iletişimleri, atomlarla
etkileşime girecek elektromanyetik
mikrodalgaların üretilebilmesini olanaklı
kılmıştır.1949’da ABD’de NIST laboratuarlarında
amonyağa dayanan ilk atom saati yapılmıştır.
BAŞA
DÖN…
TEŞEKKÜRLER
NURAN KARTAL
HATİCE ERMEMİŞ
SÜMEYYE YILMAZ
G.GÜLŞAH ŞENER
GAMZE ELBİSTANLI
GÜLHAYAT AKDEMİR
NESRİN BALA