Transcript Sunum

FATMA ALKAN
SERDİVAN İLÇE VAİZİ
ِ ‫اّلل َو َر ُسولِ ِه َوا ْل ِك َتا‬
‫ب ا َّلذِي‬
ِ ‫َيا أَ ُّي َها ا َّل ِذينَ آ َم ُنو ْا آ ِم ُنو ْا ِب ه‬
َ َ‫ِي أ‬
ِ ‫سولِ ِه َوا ْل ِك َتا‬
‫نزل َ مِن َق ْبل ُ َو َمن َي ْكفُ ْر‬
َ ‫ب ا َّلذ‬
ُ ‫َن َّزل َ َع َلى َر‬
‫ض َّل‬
ِ ‫ِب ه‬
ُ ‫اّلل َو َمالَ ِئ َك ِت ِه َو ُك ُت ِب ِه َو ُر‬
َ ْ‫سلِ ِه َوا ْل َي ْو ِم اآلخ ِِر َف َقد‬
‫ضالَالً َبعِيدًا‬
َ
Ey iman edenler! Allah´a, peygamberine, ona
indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba
iman (da sebat) ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini,
kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü
inkâr ederse tam anlamıyla sapıtmıştır.
(Nisa 4/136)
“
ُ ‫آ َم ْن‬
‫سلِ ِه َو ْال َي ْو ِم ْاآلخ ِِر‬
ِ ‫ت ِبا‬
ُ ‫ّلل َو َم َل ِئ َك ِت ٍه َو ُك ُت ِب ِه َو ُر‬
ُ ْ‫هللا َت َعا َلى َو ْال َبع‬
ٌََّ ‫ت‬
ِ ‫ث َبعْ دَ ْال َم ْو‬
ِ ‫َو ِب ْال َقدَ ِر َخي ِْر ِه َو َشرِّ ِه ِم َن‬
ْ َ‫اَ ْش َه ُداَنْ آل ِا َل َه ِاالَّ َللَاُ َو ا‬
‫سولُ ُه‬
ُ ‫ش َه ُد اَنَّ ُم َم َّمداً َع ْب ُد ُ ُو َر‬
“Allah'a, meleklerine, kitaplarına,
peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır
ve şerrin Allah'tan olduğuna iman ettim.
Ölümden sonra diriliş gerçektir. Allah'tan
başka ilâh olmadığına, Hz. Muhammed'in
onun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederim.”
CİBRİL HADİSİ
"Bir gün Rasûlullah (s.a.s.)'in yanında
bulunduğumuz sırada âniden yanımıza,
elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat
çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri
görülmüyor, bizden de kendisini kimse
tanımıyordu. Doğru peygamber (s.a.s.)'in
yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine
dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu.
"Ya Muhammed! Bana İslâm'ın ne
olduğunu söyle" dedi. Rasûlullah
(s.a.s.): "İslâm; Allah'tan başka ilâh
olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın
Rasulü olduğuna şehadet etmen,
namazı dosdoğru kılman, zekâtı
vermen, Ramazan orucunu tutman ve
gücün yeterse Beyt'i hac etmendir"
buyurdu. O zat: "Doğru söyledin" dedi.
Babam dedi ki: "Biz buna hayret ettik.
Zira hem soruyor, hem de tasdik
ediyordu."
"Bana imandan haber ver" dedi.
Rasûlullah (s.a.s.): Âllah a,
Allah'ın meleklerine
kitaplarına, peygamberlerine ve
ahiret gününe inanman, bir de
kadere, hayrına şerrine
inanmandır" buyurdu. O zât
yine:
"Doğru söyledin" dedi.
Bu sefer:
"Bana ihsandan haber ver" dedi.
Rasûlullah (s.a.s.):
" Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi
ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar
sen onu görmüyorsan da, o seni
muhakkak görür" buyurdu
…Bundan sonra o zat gitti. Ben bir
süre bekledim. Sonunda Allah Rasûlü
bana: "Ya Ömer! O soru soran zatın
kim olduğunu biliyor musun?"dedi.
"Allah ve Rasûlü bilir" dedim.
"O Cibrîl'di. Size dininizi öğretmeye
gelmişti" buyurdular. (Buhârî, İman 1;
Müslim, İman 1).
ِّ ‫ون ِب‬
ْ
ُ
ْ
‫الل َو ْال َي ْو ِم اآل ِخ ِر‬
‫ن‬
‫م‬
‫ُؤ‬
‫م‬
‫ال‬
‫َو‬
َ ِ
ُ
َ
ُ
َ
ْ
ْ
‫يه ْم أ ْج ًرا َع ِظي ًما‬
‫ت‬
‫ؤ‬
‫ن‬
‫س‬
‫ك‬
‫ئ‬
‫ل‬
‫و‬
‫أ‬
ِ
ِ
َ
َ
ِ
Allah’a ve ahiret gününe
inananlara elbette büyük
ecir vereceğiz.
(Nisa 4/ 162)
Ahiret gününe iman, Allah'a iman
esasından ayrı düşünülemez. Çünkü Allah'a
iman etmek onun bildirdiği hakikatlere de iman
etmeyi gerektirir. İnandığımız Allah bize ahiret
gününün
varlığını,
orada
müminlerin
ulaşacağı nimetleri, kafirlerin göreceği azabı
haber vermiştir. Bu sebeple ahiret gününe
inanmamız da kaçınılmaz olur. Bundan dolayı
müslüman, inancının bir gereği olarak daima
ahiret gününe iman ettiğini, Kuran ve sahih
sünnette bildirilen ahiret ahvaline inandığını da
söyler.
AHİRETE İMANIN HAYATA YANSIMALARI
KUR’AN-I KERİMDE AHİRET VE CENNET İLE İLGİLİ AYETLERİN
ÇOĞUNDA SALİH AMEL KAVRAMI DA YER ALMAKTADIR. MÜ’MİNİN
NASIL DAVRANMASI GEREKTİĞİ VE DÜNYA HAYATINDA NELERİ
TERCİH ETMESİ GEREKTİĞİ AÇIKÇA BELİRTİLMİŞTİR.
‫ض َو َما َب ْي َن ُه َما‬
ِ ‫َو َما َخ َل ْق َنا ال َّس َم َاوا‬
َ ْ‫ت َواألَر‬
‫اع َة آل ِت َي ٌة َفاصْ َف ِح‬
َ ‫إِالَّ ِب ْال ََ ٌِّّ َوإِنَّ ال َّس‬
‫ص ْف َح ْال َج ِمي َل‬
َّ ‫ال‬
Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında
bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun
olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka
gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde
hoşgörü ile muamele et. (Hicr 15/85)
ُ‫َف َمن َيعْ َم ْل ِم ْث َقا َل َذرَّ ٍة َخي ًْرا َي َره‬
Artık kim zerre ağırlığınca
bir hayır işlerse, onun
mükâfatını görecektir.
ُ‫َو َمن َيعْ َم ْل ِم ْث َقا َل َذرَّ ٍة َش ًّرا َي َره‬
Kim de zerre ağırlığınca
bir kötülük işlerse, onun
cezasını görecektir.
ZİLZAL 99/7-8)
ْ
ْ
ْ‫ع‬
‫ُوف‬
‫ر‬
‫م‬
‫ال‬
‫ب‬
‫ُون‬
‫ر‬
‫م‬
ُ
‫الل َو ْال َي ْو ِم اآل ِخ ِر َو َيأ‬
ِ
ِ ّ ‫ون ِب‬
َ ِ َ
َ ‫ي ُْؤ ِم ُن‬
ْ
ْ
َ
ْ
‫ت‬
‫س‬
‫ي‬
ُ
‫و‬
‫ر‬
‫ك‬
‫ُن‬
‫م‬
‫ال‬
‫ن‬
‫ع‬
‫ن‬
‫و‬
‫ه‬
‫ن‬
‫َو َي‬
ِ ‫ُون ِفي ْال َخي َْرا‬
َ ‫ارع‬
َ
َ
َ
َ
َ
ِ
ِ
ِ
ُ
َ
ْ
‫ين‬
َ
‫ل‬
‫َّا‬
‫ص‬
‫ال‬
‫ن‬
‫م‬
‫ك‬
‫ئ‬
‫ل‬
‫و‬
َ ِ ِ
َ ِ َ ِ ‫َوأ‬
Onlar, Allah’a ve ahiret gününe
inanırlar. İyiliği emrederler.
Kötülükten men ederler, hayır
işlerinde birbirleriyle
yarışırlar. İşte onlar
salihlerdendir. (Al-i İmran 3/114)
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına
çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a,
ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere
iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen,
onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda
kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve
(özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı
dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma
yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve
zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda
(direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır.
İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a
karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.
(Bakara 2/177)
َ
ُ ‫هللا َو ْل َت‬
ََّ ‫ين آ َم ُنوا ا َّتقُوا‬
َّ
ْ‫نظر‬
‫ذ‬
‫ل‬
‫ا‬
‫ا‬
‫ه‬
‫ي‬
ُّ
َ ِ َ ‫َيا أ‬
ََّ َّ‫هللا إِن‬
ََّ ‫ت لِ َغ ٍد َوا َّتقُوا‬
ْ ‫س مَّا َق َّد َم‬
ٌ ‫َن ْف‬
‫هللا‬
‫ون‬
َ ُ‫َخ ِبي ٌر ِب َما َتعْ َمل‬
“Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve kişi yarın
için önceden ne gönderdiğine baksın. Allah’tan
korkun çünkü Allah her ne yaparsanız
haberdardır. Allah’ı unutmuş, Allah’ında onlara
kendilerini unutturduğu kimseler gibi
olmayın.” (Haşr suresi 18.19)
‫ت َواَ ْخ َب ُتوا ِا ٰلى‬
َّ ‫ين ٰا َم ُنوا َو َع ِملُوا ال‬
ِ ‫صالِ ََا‬
َ ‫ِانَّ الَّ ۪ذ‬
ٰ
ْ
َّ
َ
َ
ُ
۪
ْ‫ص‬
‫ون‬
‫د‬
‫ل‬
‫ا‬
‫خ‬
‫ا‬
‫ه‬
‫ي‬
‫ف‬
‫م‬
ُ
ُ
‫ة‬
‫ن‬
‫ج‬
‫ال‬
ُ‫اب‬
َ
‫ا‬
‫ك‬
‫ئ‬
‫ل‬
ِ
ِ
ِ
َ
َ ْ
َ
َ
َ ‫َرب ِِّه ْۙ ْم ا ُ ۬و‬
İman edip, salih ameller işleyen ve
Rablerine gönülden bağlananlara gelince,
işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi
kalacaklardır.(Hud Suresi 11/23)
ْ
َّ
ُ
‫هللا‬
‫ه‬
‫ل‬
‫ت‬
‫ال‬
‫ِر َجا ٌل‬
ِ َّ ‫ارةٌ َو َال َب ْي ٌع َعن ِذ ْك ِر‬
َ ‫يه ْم ِت َج‬
ِ ِ
َّ ‫َوإِ َق ِام الص َََّل ِة َوإِي َتاء‬
ُ‫ون َي ْو ًما َت َت َقلَّب‬
َ ُ‫الز َكا ِة َي َخاف‬
‫صا ُر‬
َ ‫ِفي ِه ْالقُلُوبُ َو ْاألَ ْب‬
Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının
anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir
ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini,
Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan,
zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım
adamlar, buralarda sabah akşam O’nu
tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin
dikilip kalacağı bir günden korkarlar.
(Nur 24/37)
ٍ ‫ت َج َّنا‬
‫ت‬
ِ ‫ين ٰا َم ُنوا َو َع ِملُوا الصَّالِ ََا‬
َ ‫َوا ُ ْد ِخ َل الَّ ۪ذ‬
‫ين ۪في َها ِب ِا ْذ ِن‬
َ ‫َتجْ ۪ري ِمنْ َتَْ ِت َها ْاالَ ْن َها ُر َخالِ ۪د‬
‫َرب ِِّه ْۜ ْم َت َِ َّي ُت ُه ْم ۪في َها َس ََل ٌم‬
İnanan ve salih ameller işleyenler,
Rablerinin izniyle, ebedi kalacakları
ve içlerinden ırmaklar akan cennetlere
sokulacaklardır. Oradaki esenlik
dilekleri "selam" dır.(İbrahimS. 14/23)
ٰ
ْ
ٰ
ّ
ْ
ْ
ْ
‫وف‬
ِ ‫ُون ِبال َمعْ ُر‬
ِ ‫ون ِب‬
َ ‫الل َوال َي ْو ِم اال ِخ ِر َو َيأ ُمر‬
َ ‫ي ُْؤ ِم ُن‬
ْ
ْ
ْ
َ
ْ
‫ت‬
‫س‬
‫ي‬
ُ
‫و‬
‫ر‬
‫ك‬
‫ن‬
‫م‬
ُ
‫ال‬
‫ن‬
‫ع‬
‫ن‬
‫و‬
‫ه‬
‫ن‬
‫َو َي‬
ِ ْۜ ‫ُون ِفي ْال َخي َْرا‬
َ ‫ارع‬
َ
َ
َ
َ
َ
ِ
ِ
ِ
ٰ
۪
‫ين‬
َ
‫ل‬
‫َّا‬
‫ص‬
‫ال‬
‫ن‬
‫م‬
‫ك‬
‫ئ‬
‫ل‬
ِ
ِ
ِ
َ
َ َ ‫َوا ُ ۬و‬
Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar.
İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler,
hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte
onlar salihlerdendir.
(Al-i İmran s. 3/114 )
KUR’AN-I KERİM’DE CEHENNEMLİKLERİN İNKARLARI VE
KÖTÜ AMELLERİ SONUCUNDA KENDİLERİNİ BU DURUMA
DÜŞÜRDÜKLERİNDEN BAHSEDİLMEKTEDİR.
ٰ ‫ين َك َفرُوا َو َك َّذبُوا ب ٰا َيا ِت َنا ا ُ ۬و‬
َّ
َّ
َ
۪
ْ‫ص‬
ُ‫اب‬
‫ار ُُ ْم‬
‫ن‬
‫ال‬
َ
‫ا‬
‫ك‬
‫ئ‬
‫ل‬
‫ذ‬
‫َوال‬
ِ
َ
َ
َ
ِ
ِ
‫ون‬
َ ۬ ‫۪في َها َخالِ ُد‬
İnkâr edenler ve âyetlerimizi
yalanlayanlara gelince, işte bunlar
cehennemliktir. Onlar orada ebedî
kalacaklardır. BakaraS.2/39
ُ ‫ُون ِا َّال َك َما َيقُو ُم الَّ ۪ذي َي َت َخب‬
ُ‫َّط ُه ال َّش ْي َطان‬
َ ‫ون الرِّ ٰبوا َال َيقُوم‬
َ ُ ‫ين َيأْ ُكل‬
َ ‫اَلَّ ۪ذ‬
ۢ ‫ك ِبا َ َّن ُه ْم َقال ُوا ِا َّن َما ْال َب ْي ُع ِم ْث ُل الرِّ ٰب‬
ّ ٰ ‫وا َواَ ََ َّل‬
ْۜ ‫ِم َن ْال َم‬
‫هللا ُ ْال َبي َْع َو ََرَّ َم‬
َ ِ‫سّ ٰذل‬
ِ
ٰ ‫وا َفمنْ جاءهُ م ْوع َظ ٌة منْ رب ِّ۪ه َفا ْن َت ٰهى َفلَ ُه ما سلَ ْۜف واَمْ ُرهُ الَى‬
ّ‫هللا‬
ِ
ِ َ َ َ َ ْۜ ‫الرِّ ٰب‬
ِ ْۜ
َ َ َ َ
َ ِ
ٰ ‫َو َمنْ َعا َد َفا ُ ۬و‬
َّ
َ
ْ‫ص‬
ُ‫اب‬
‫ون‬
‫ن‬
‫ال‬
َ
‫ا‬
‫ك‬
‫ئ‬
‫ل‬
ِ
َ ‫ار ُُ ْم ۪في َها َخالِ ُد‬
َ
َ
ِ
Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı
gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alış veriş de faiz gibidir"
demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi
haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt
gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık
önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıştır.
(Allah onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte
onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır.
ٰ ‫َب‬
ٰ ‫ت ب ۪ه َخ ۪طيـَ ُت ُه َفا ُ ۬و‬
ً
َ
َّ
ْ
َ
َ
َ
َ
ْ‫ن‬
ْ‫ص‬
ِّ
ُ‫اب‬
‫ل‬
‫ن‬
‫ل‬
‫ط‬
‫ا‬
َ
‫ا‬
‫و‬
‫ة‬
‫ئ‬
‫ي‬
‫س‬
‫ب‬
‫س‬
‫ك‬
‫م‬
‫ى‬
‫ار ُُ ْم‬
‫ال‬
َ
‫ا‬
‫ك‬
‫ئ‬
ِ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
ِ
ِ
ُ‫ك اَصْ ََاب‬
ِ ‫ين ٰا َم ُنوا َو َع ِملُوا الصَّالِ ََا‬
َ ‫ت ا ُ ۬و ٰل ِئ‬
َ ‫﴾ َوالَّ ۪ذ‬٨١﴿ ‫ون‬
َ ‫۪في َها َخالِ ُد‬
‫ون‬
َ ۬ ‫ْال َج َّن ِة ُُ ْم ۪في َها َخالِ ُد‬
Evet, kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış
(ve böylece şirke düşmüş) olan kimseler var ya,
işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada
ebedi kalacaklardır. ﴾81 ﴿İman edip salih
ameller işleyenler ise cennetliklerdir. Onlar
orada ebedi kalacaklardır. Bakara S. 2/81-82
ُ ‫ت َر َّب ُه مُجْ ِرما ً َف ِانَّ لَ ُه َج َه َّن ْۜ َم َال َيم‬
﴾٧٤﴿ ‫ُوت ۪في َها َو َال َيَْ ٰيى‬
ِ ْ‫ِا َّن ُه َمنْ َيأ‬
ُ ‫ك لَ ُه ُم ال َّد َر َج‬
﴾٧٥﴿ ‫ات ْالع ُٰل ْۙى‬
ِ ‫َو َمنْ َيأْ ِت ۪ه م ُْؤ ِمنا ً َق ْد َع ِم َل الصَّالِ ََا‬
َ ‫ت َفا ُ ۬و ٰل ِئ‬
ُ ‫َج َّن‬
ْ‫ك َج ٰز ۬ؤُ ا َمن‬
َ ِ‫ين ۪في َه ْۜا َو ٰذل‬
َ ‫ات َع ْد ٍن َتجْ ۪ري ِمنْ َتَْ ِت َها ْاالَ ْن َها ُر َخالِ ۪د‬
﴾٧٦﴿ ‫َت َز ٰ ّك ۬ى‬
Şüphesiz, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa,
kesinlikle ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne
de (güzel bir hayat) yaşar. ﴾74﴿ Her kim de O'na
salih ameller işlemiş bir mü'min olarak varırsa, işte
onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar
akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri
vardır. İşte bu günahlardan temizlenenlerin
mükafatıdır. ﴾75-76﴿ TA-HA Suresi
O HALDE MÜ’MİN HAYATINI DENGE İÇİNDE
GEÇİRMELİ, ELİNDEKİ HAYAT SERMAYESİNİ
DOĞRU KULLNMAYA
BAKMALIDIR. ÇÜNKÜ HAYAT FIRSATI ELİNE
BİR KERE VERİLMİŞTİR. VE KAÇIRIRSA
TELAFİSİ OLMAYACAKTIR.
AYETLERDE GEÇEN SALİH AMEL İNSANIN KISITLI ÖMRÜNÜ EBEDİ
BİR CENNETLE DEĞİŞTİRECEK KADAR KIYMETLİ BİR AMEL
OLMALIDIR. EFENDİMİZ(SAS) KİŞİNİN YOLDAKİ EZİYET VEREN BİR
ŞEYİ KALDIRMASININ BİLE İMANINI ARTIRACAĞINI BUYURUYOR.
YANİ YAPILAN HER İŞ İMANIN BİR GEREĞİ OLARAK YAPILMALIDIR.
BİREYİN
KİŞİLİĞİ
OLUŞURKEN
AMELİ
SALİH
ÜZERE
ŞEKİLLENDİRİLMELİDİR.
YANİ İMAN EDİP SALİH AMELİŞLEYENLER DENDİĞİNDE BÜTÜN
ÖMRÜNÜ TERTEMİZ GEÇİRMEYE ÇALIŞMIŞ, HATA YAPTIĞINDA DA
HEMEN TOPARLANIP SIRAT-I MÜSTAKİME GİRMİŞ İNSANLARDAN
BAHSEDİLİYOR.
İŞTE EBEDİ CENNETE BÖYLE BEREKETLİ BİR ÖMÜR GEÇİRENLER
KAVUŞABİLECEKLER.
َّ ‫اك‬
‫نس‬
َ ‫ار ْاآل ِخ َر َة َو َال َت‬
َ ‫هللاُ ال َّد‬
َ ‫َوا ْب َت ِغ ِفي َما آ َت‬
َّ ‫ك ِم َن ال ُّد ْن َيا َوأََْ ِسن َك َما أََْ َس َن‬
‫ْك‬
ِ ‫َن‬
َ ‫هللاُ إِ َلي‬
َ ‫صي َب‬
َ
ََّ َّ‫ض إِن‬
ْ‫ر‬
ُّ‫هللا َال ُي َِب‬
ِ ‫َو َال َتب ِْغ ْال َف َسادَ ِفي ْاأل‬
‫ين‬
َ ‫ْال ُم ْف ِس ِد‬
“Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret
yurdunu ara. Dünyadan da nasibini
unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi
sen de iyilik yap ve yeryüzünde
bozgunculuk isteme. Çünkü Allah,
bozguncuları sevmez.” (Kasas 28/77)
ِ
ِ
ِ
ِ
ٍ
‫ا‬
ُّ
ُّ
•‫ت‬
‫ح‬
‫ت‬
‫ل‬
‫ظ‬
‫ت‬
‫س‬
‫ا‬
‫ب‬
‫اك‬
‫ر‬
‫ك‬
‫ل‬
‫إ‬
‫ا‬
‫ي‬
‫ن‬
‫الد‬
‫ي‬
‫ف‬
‫ا‬
‫َن‬
‫أ‬
‫ا‬
‫م‬
‫ا‬
‫ي‬
‫ن‬
‫لد‬
‫ل‬
‫ا‬
‫م‬
‫ليو‬
‫ا‬
‫م‬
ِ
َ
ْ
ْ
َ
َ ْ َ ‫َْ َ ا‬
َ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
‫َشجَرٍَة ثُما رَاحَ فَتَرََكهَا‬
Benim dünya ile ne alâkam olabilir? Ben
dünyada bir yolcu gibiyim ki o, bir ağacın
altında muvakkaten gölgelenir, sonra da
yürür yoluna gider ve orasını terk eder.
َّ
َ
‫اس َمن َيقُو ُل َر َّب َنا آ ِت َنا ِفي‬
‫ن‬
‫ال‬
‫ن‬
‫م‬
‫ف‬
ِ
َ
ِ
ٌٍّ َ‫ال ُّد ْن َيا َو َما َل ُه ِفي اآل ِخ َر ِة ِمنْ َخَل‬
Bazı kimseler ‘Ey Yüce Rabb’imiz, bize vereceğini bu
dünyada ver!’ derler. Bunların ahirette nasipleri
yoktur. (Bakara 2/200)
‫ِو ِم ْن ُهم َّمن َيقُول ُ َر َّب َنا آ ِت َنا فِي ال ُّد ْن َيا‬
‫اب‬
َ ‫س َن ًة َوقِ َنا َع َذ‬
َ ‫س َن ًة َوفِي اآلخ َِر ِة َم‬
َ ‫َم‬
َّ
‫ار‬
‫ن‬
ِ ‫ال‬
Bazıları da, ‘Ey bizim Kerim Rabb’imiz! Bize bu
dünyada da iyilik ve güzellik ver, ahirette de iyilik
ve güzellikler ver ve bizi cehennem ateşinden
koru!’ derler. İşte bunlar kazandıkları şeylerin hayır
ve bereketini fazlasıyla bulurlar. Allah, hesabı çok
çabuk görür. (Bakara 2/201)
Şüphesiz Allah,
mü’minlerden canlarını ve
mallarını, kendilerine
vereceği cennet karşılığında
satın almıştır.
( Tevbe 9/111)
Hz Ömer, sessizce Hz Muhammed (sav)’in dinlenmekte olduğu odaya
girer ve bir an çevresine göz gezdirir. Tavana asılmış kuru deri bir torbanın içinde
biraz arpa, duvara dayalı bir kaç ağaç yaprağı ve yerde Hz Muhammed (sav) in
üzerinde uyumakta olduğu hurma lifinden örülmüş kaba bir hasır....
Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan Hz Ömer in hıçkırıkları O nu uyandırır
kalkınca hasırın vücudunda iz yaptığını, kan oturduğunu gören Hz Ömer ise
omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlar.
Hz Muhammed (sav) hayretle sorar.
- Ey Hattab Oğlu neden ağlıyorsun ?
-"Ey Allah ın Elçisi! İranlılar kisralarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar
kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki Allah’ın Elçisisin…
Rasulullah, onun sözünü hüzünlü bir tebessüm, tatlı bir el işaretiyle keser ve:
"BU DÜNYA HAYATI BİR EĞLENCEDEN İBARETTİR AHİRET YURDUNA
GELİNCE, İŞTE ASIL HAYAT ODUR KEŞKE BİLMİŞ OLSALARDI" (Ankebut
Suresi 64) ayetini okuduktan sonra ekler :
İSTEMEZ MİSİN EY ÖMER! DÜNYA ONLARIN OLSUN AHİRET
BİZİM..
Kul oldum, kul oldum, kul oldum!
Ben Sana hizmette iki büklüm oldum.
Kullar âzad olunca şâd olur;
Ben Sana kul olduğumdan dolayı şâd
oldum.
Çeşm-i ibretle nazar kıl dünya bir misafirhanedir,
Bir mukim âdem bulunmaz ne acib kâşanedir,
Bir kefendir âkıbet sermayesi şâh u geda,
Bes, buna mağrur olan Mecnun değil de ya nedir?
‫َي ْو َم ِئ ٍذ َيصْ ُد ُر ال َّناسُ أَ ْش َتا ًتا لِّي َُر ْوا أَعْ َما َل ُه ْم‬
O gün insanlar
amellerinin kendilerine
gösterilmesi için bölük
bölük kabirlerinden
çıkacaklardır.
(ZİLZAL 99/6)