Transcript OBEZİTE
OBEZİTE
Dünya’da hızla artan obezitenin
nedenleri ve olası sonuçları
OBEZİTE NEDİR?
Obezite insan vücudunda yağ hücrelerinde depolanan doğal
enerji rezervlerinin ciddi risk oluşturacak düzeyde artması ve
sonuçta ölüm oranlarının kaçınılmaz olarak yükselmesi ile
karakterize bir hastalıktır. Yağ dokusu rezervlerindeki bu
artış kişinin biyolojik özellikleri, psikolojik yapısı ve çevresel
faktörlerin henüz aydınlatılamamış kompleks ilişkisi sonucunda
ortaya çıkmaktadır. Vücut ağırlığındaki fazlalığın Koroner kalp
hastalıkları, Tip 2 Diyabet, İnme (beyin damarlarının
tıkanması sonucunda gelişen felç), Uyku Apnesi, Osteoartrit
ve Sosyal İzolasyon gibi ciddi hastalıklarla olan ilişkisi bilimsel
çalışmalarla ispatlanmıştır. Obezite geleneksel yöntemler ile
tedavi edilebilen basit bir fazla kilo sorunu değildir, yüksek
sağlık riskleri taşıyan ciddi bir klinik hastalık ve tehlikeli bir
toplumsal sağlık sorunudur.
Obezitenin Başlıca
Nedenleri:
• Uzun dönem enerji dengesizliği; alınan enerjinin
harcanandan fazla oluşu
• Hareket azlığı
• Aşırı yemek yeme
• Hormonal ve genetik nedenler
• Psikolojik sorunlar
• Bazı ilaçlar
• Eğitim düzeyi
• Evlilik
• Mevsim
• Doğum sayısı
• Yaş
• Sigarayı bırakma
• Alkol
OBEZİTENİN
NEDENLERİ
İnsan vücudu işlevlerini sürdürebilmek için gerekli enerjiyi
dışarıdan, yediğimiz besinlerle karşılamak durumundadır.
Besinlerle gereğinden fazla enerji alındığında ya da enerjinin
gereği kadar harcanmaması durumunda , vücut fazlasını
depolamaya başlar.
Üç ana besin kaynağı vardır:
*Protein (et, yumurta, süt vb.)
*Karbonhidrat (şeker, un, sebze ve meyve vb.)
*Yağ (katı, sıvı, hayvansal yağlar, zeytin, fındık, soya, kakao
vb.)
Proteinler, vücudun yapı taşlarıdır ve
mutlaka alınması gerekir.
Karbonhidratlar, vücudun en çabuk enerji
sağladığı besin grubudur. Bu besinlerden alınan
enerji, vücudun tüm işlevlerinde kullanılır ve
çok çabuk tüketilir. Ancak çok fazla
alındığında depolanır.
Yağlar ise, yine organizmanın bazı işlevleri
için gereken ama sıklıkla gereksinimden çok
daha fazla alınan, hem fazla kalori içeren hem
de çok zor sindirilip yakılabildiği için,
kolaylıkla depolanabilen besinlerdir.
Bu besinlerden gereksinimden daha fazla
enerji, yani kalori alınmışsa, süratle
depolanmaya başlar. Depolama sıklıkla yağlarla
yapılır. Bu da, obeziteye yani şişmanlığa giden
yolu açar.
Alınan enerji nasıl harcanır?
Vücut enerjiyi üç yolla harcar;
• Bazal metabolik olaylar
•
Fiziksel aktivite
• Termojenik aktivite
Bazal metabolik olaylar, vücudun sürekli
gerçekleştirdiği ancak dışarıdan görülemeyen
aktivitelerdir. Örneğin kalbin çalışması,
damarların sürekli daralıp gevşemesi, mide
ve bağırsakların sindirim hareketleri,
solunum sisteminin oksijen sağlamak için
yürüttüğü işlevler, böbrek ve üreme
sisteminin faaliyetleri bazal metabolizmaya
örnek olarak gösterilebilir. Bunlar, bazen
küçük değişiklikler olsa da, sıklıkla aynı
miktarda enerji harcayan işlevlerdir. Günlük
enerji tüketiminin %70'ini
bazal metabolizma oluşturur.
Fiziksel aktivite, 24 saat boyunca bilinçli olarak
yapılan tüm hareketlerdir. Oturup kalkmak,
yürümek, koşmak, gülmek, yemek yemek, spor
yapmak, yüzmek, bisiklete binmek örnek olarak
gösterilebilir. Günlük enerji tüketiminin %20'sini
normal fiziksel aktivite oluşturur. Normalin
üzerinde hareket edilirse enerji tüketimi artar.
Termojenik aktivite, alınan besinleri yakarken
oluşan ısı ve bunun için harcanan enerjidir. Günlük
enerji tüketiminin %10'unu termojenik aktivite
oluşturur. Önemli nokta, alınan besinlerin
birbirinden farklı termojenik aktivite
oluşturmasıdır. Katı besinler sıvılardan,
karbonhidratlar yağlardan, fruktoz glukozdan ve
doymamış yağlar doymuş yağlardan daha fazla ısı
oluştururlar. Yani bu besinler tercih edildiğinde
daha fazla enerji harcanır.
Bu üç başlık, vücudun harcadığı enerji miktarını
belirler. Bunlardan değiştirilmesi en güç olanı
bazal metabolik olaylardır. Bu kişiden kişiye
farklılık gösterebilir ve kalıtım ile ilişkilidir.
Genetik olarak şişmanlığa eğilimi
olanlarda bazal metabolik hızda
değişiklikler olabilir. Yani, obezitenin
genetik bir boyutu söz konusudur.
Genetik etkilerin yanında,
çevresel faktörler de obezitenin
oluşumunda rol oynar. Sosyal,
kültürel, dinsel farklılıklar, bunların
etkisinde gelişen yeme alışkanlıkları,
hareketlilik derecesi ve kişilik
yapısına olan etkiler, bu süreçte rol
oynadığı düşünülen faktörlerdir.
Ayrıca, hareketsiz yaşam tarzı
da obezite oluşumunda çok önemli
bir etkendir. Enerji harcamasını
artıracak en kolay yol, fiziksel
aktivitenin artırılmasıdır. Fiziksel
aktivite ne kadar çok olursa, o kadar
çok enerji yakılır ve kilo verilir.
Sonuç olarak obezite, besinlerle
alınan enerji miktarının,
metabolizma ve fizik aktivite ile
tüketilen enerji miktarını aştığı
durumda ortaya çıkar.
Obezitenin Neden Olduğu
Hastalıklar:
Obezite kendisi başlıbaşına bir hastalık olmakla
birlikte, ikincil olarak da bazı hastalıklara davetiye
çıkarmaktadır. Bunu farkeden batılı ülkeler
obezitenin önlenmesi için kampanyalar
düzenlemekte ve orta öğretim düzeyindeki
okullarında özel tedbirler almaktadır. Hastalık
ortaya çıkmadan tedavisi çok daha ucuza
malolmaktadır.
Yapılan bir çalışmada Tip 2 şeker hastaları şayet
kilolu olmasalardı ortalama %60-75'i diyabetli
olmayacaktı. Hiç bir ilaç insülin dahil şeker
hastalığını bu düzeyde tedavi edemez.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Obezite İle İlgili
Hastalıklar
Koroner kalp hastalıkları
Tip II Diabetes Mellitus
Hipertansiyon
İnme, felç
Kanserler
Yüksek yağ oranları
(kolesterol, trigliserit)
Safra taşı ve hastalıkları
Solunum zorlukları ve uyku
apne sendromu
Kısırlık, iktidarsızlık
Gut
Karaciğer yağlanması
• Metabolik sendrom-insülin
direnci
• Eklem hastalıklarıkireçlenme
• Karpal tünel sendromu,
topuk dikeni
• Ölüm riskinde artış
• Depresyon, özgüvende
azalma
• Toplumsal dışlanma
• Sosyal takıntı ve
saplantılar
• Mantar hastalığı, aşırı
terleme, intertrigo
• Deride çatlaklar
• Bel fıtığı
**********************************
Yeni bir çalışmaya göre günde
sadece ikiburger köftesi ve bir diyet
meşrubatı(gazlı içecek) tüketmek bile
metabolik sendrom riskini
artırabilmektedir.Metabolitik
sendrom;kalp ve şeker hastalığı riskini
artıran mühim bir rahatsızlıktır.
**********************************
Aşağıdaki beş durumdan üçünün var
olması durumunda, kişiye metabolik
sendrom teşhisi konulur.
*Geniş bir bel çevresi
*Yüksek kan basıncı
*Yüksek açlık kan şekeri
*Yüksel açlık trigliseridi
*Azalmış HDL ‘’iyi’’ kolesterol seviyesi
Dünya’da Obezite
• Avrupa genelinde 5-17 yaş aralığındaki çocukların
%20’si obez.
• Sadece Çin’de 290 milyon obez çocuk var.
• Çocuk obezitesi düşük gelir grubunda ve
şehirleşmiş populasyonlarda artış kaydediyor.
• Çocuk obezitesi ileriki yaşlarda diyabetik, astım,
kalp ve karaciğer sorunlarına kadar varabiliyor.
• Çocuk obezitesi üzerindeki kamuoyu, büyük
fastfood restoranları, okul yemekleri ve bunun
gibi alanlarda tartışmaları körüklüyor.
Bu durum aynı zamanda, çocukları hedefleyen
atıştırmalık gıda reklamlarıyla ilgili düzenlemeleri de
içeriyor. Okul kafeteryalarındaki gıdaların besin
değeri gelecek dönem Amerikan Kongresinde
irdelenecek konuların arasıda yer alıyor. Böylece öğle
yemekleri ve diğer beslenme programları Birleşmiş
Devletler Tarım Departmanında görülecek konular
arasına giriyor. “United States Department of
Health and Human” geçtiğimiz sene obezliği tedavi
edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul etmiş.
• İngiltere’de 6 yaşındaki her 10 çocuktan
birisi obez.
• Obez çocukların sayısı 1982’den beri ikiye
katlanmış.
• . Böyle giderse 2020 senesinde tüm
çocukların yarısı obez olacak
• 20 yaş üstündeki Amerikalıların %60’ı
normal kilolarının üstündeler.
• Dünyada obezitenin neden olduğu sağlık
sorunlarından dolayı her yıl 500.000 kişi
hayatını kaybediyor.
Obezite Bulaşıcı mıdır?
Toplumsal ilişkilerin obezitede şaşırtıcı biçimde güçlü rol
oynadığı belirtilerek, ailesi ya da yakın arkadaşları şişman
olanlarda obezite olasılığının daha fazla olduğu kaydedildi.
California Üniversitesi öğretim üyesi James Fowler, araştırmanın
şaşırtıcı sonuçlarından birinin de yüzlerce kilometre uzakta olan
arkadaşların bile kilo durumunu etkileyebilmesi olduğunu söyledi.
Araştırmaya göre, bir arkadaşı obez olanın aşırı şişman olma
olasılığı yüzde 57, kardeşi obez olanın yüzde 40, eşi obez olanınsa
yüzde 37 oranında artıyor. Çok yakın arkadaşlıklarda ise risk üçe
katlanıyor.
Cinsiyetin de önemli bir unsur olduğu belirtilen
araştırmada, aynı cinsiyetten arkadaşlıklarda bir kişinin
obezite riskinin, arkadaşlarından biri kilo alıyorsa yüzde 71
arttığı belirtildi. Erkek kardeşler arasında bu risk yüzde 44
olurken, kız kardeşler arasında yüzde 67'ye çıkıyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre, insan kök hücreleri, bilindik
bir virüse maruz kalınca yağ hücrelerine dönüşüyor. Bu
hücreler değişmekle kalmıyor, yağı da depolamaya başlıyor.
Göz iltihabı ve soğuk algınlığına neden olan virüs ailesinden
gelen 'Adenovirus-36' isimli bu virüsle obezite arasında
yıllardır bağlantı kurmaya çalışan uzmanlar, şişmanların
büyük kısmında bu virüsün var olduğunu buldu.
Hayvanlara bu virüsü vererek şişmanlatmayı başaran
araştırmacılar, ayrıca virüsün içinde hayvanları obez yapan
bir geni de saptadı.
Neden Bulaşıcı?
Bilimadamları, birlikte vakit geçiren insanların yeme ve spor
yapma alışkanlıklarının birbirine benzemesinin tek başına açıklayıcı
olmadığını düşünüyor.
Araştırmacılar, obez akrabaları ve arkadaşları olanların, 'kabul
edilebilir kilo' konusundaki fikirlerinin değişmesinin önemli bir
unsur olduğunu belirtti.
Bilimadamları, katılımcılardan araştırma sonuçlarına bakıp obez
arkadaşlarıyla ilişkilerini kesmemelerini istedi.
New England Journal of Medicine'da yayımlanan ve Milli Yaşlılık
Enstitüsü tarafından desteklenen araştırma 12 bin 67 kişi üzerinde
yapıldı.
Doğal kilo alma ve kilo almadaki diğer faktörlere bakılan
araştırmada, bu konudaki en büyük etkinin aynı genleri paylaşmakta
değil arkadaşlık ilişkisinde olduğu belirtildi.
Dünya çapında 400 bini obez olmak üzere 1.5 milyar şişman
yetişkinin olduğu kaydediliyor. ABD'lilerin üçte ikisi obez veya
şişman.
Obezitenin Tedavisi
Amaç kısa sürede fazla kilo vermek değil uzun
vadede yavaş ama sağlıklı bir şekilde zayıflayarak
ulaşılan kiloyu muhafaza etmektir. Bunun için de
gerekli olan yerleşmiş alışkanlıkları değiştirerek
yeni bir yaşam tarzına uyum sağlamaktır. Yapılması
gereken öncelikle yağ ve kalori miktarı düşük
sağlıklı bir beslenme programına başlamak ve aynı
zamanda sağlıklı bir yaşamın ayrılmaz parçası olan
egzersizle bunu tamamlamaktır. Unutulmamalıdır
ki %5′lik bir kilo kaybı bile obeziteye eşlik eden
hastalıklarda(kalp ve damar hastalıkları,yüksek
tansiyon,şeker hastalığı,kanda yüksek oranda yağ
bulunması,solunum hastalıkları,eklem
hastalıkları,inme,bazı kanser türleri) ciddi
iyileşmeler sağlayacak ve yaşam süresini
uzatacaktır.
Nasıl Önlem Alınabilir?
Şişmanlık, oluştuktan sonra geri dönüşü
oldukça zor ve ciddi bir sağlık sorunudur.
Tedavi endokrinolog, diyetisyen, fizik
tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarından
oluşan bir ekip tarafından takip edilmelidir.
Kazanılan yağ kitlesinin kaybı ve bu kaybı
korumak uzun uğraşlar ve zaman
gerektirebilir.
Erkeklerde ve Kadınlarda
Obezite
– Sadece kadınlara has bir durum gibi
gösteriliyor çoğu kez. Evet, obezite
kadınlarda daha yaygın ancak obezite
sonucu ortaya çıkan hastalıklar ve ölüm
oranlarına bakıldığında erkeklerde durum
çok daha vahim...
Araştırmalar, obezitenin kadınlarda daha
yaygın olduğunu ortaya koyuyor. Ancak
aşırı kilo nedeniyle ölüm oranları
erkeklerde daha fazla.
Bugün kilo fazlalığı ve obezite giderek
artan oranlarda görülen bir toplum sağlığı
sorunu.
– Obezite, tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol
ve bunlara bağlı olarak gelişen kalp damar
hastalıkları, kalp krizi gibi hastalıklara neden oluyor.
Bir kişinin obez olup olmaması karın bölgesinde, iç
organları saran yağlanmanın en basit şekilde
değerlendirilmesi bel çevresinin ölçülmesi ile
mümkün. Erkeklerde 102 cm. üzeri, kadınlarda ise
88cm üzeri yüksek risk grubu olarak kabul ediliyor.
Bir diğer ölçüm şekli de bel - kalça çevresi oranının
alınması. Bu oran 0,85 üzerine çıktıkça riskin arttığı
görülüyor.
Okul Çağındaki
Çocuklarda Obezite
*Nedenleri*
Küçük yaştan itibaren aile tarafından çocuğa yanlış
beslenme alışkanlığının kazandırılması.
-Daha kolay tüketmesini sağlamak amacıyla tatlı besinlere
yöneltme (süt yoğurt şeker karıştırma, gofret, şekerleme
…vb verme).
-Sağlıksız okul ve yuva menüleri.
-Özellikle özel okullarda açık büfe yemek servisi.
-Tatlı ağırlıklı menüler.
• *Yemekhane ve kantinlerde yanlış besin
bulundurulması, ister istemez çocuğa sağlıksız
alternatiflerin sunulması ile onlar arasından
seçim yapma zorunda bırakılması.
*Kısa süren ders aralar nedeni ile çocukların
hızlı tüketilebilir besin seçimine yönelmesi.
(Gofret, çikolata, şekerleme ...vb).
*Fiziksel aktivite azlığı (okula servis ile gidipgelme).
*Beden eğitimi derslerinin olduğu saatlerde
diğer derslerin yapılması.
*Şehirleşmeye bağlı çocukların oyun ve
eğlence alanlarının azalması
• Büyükanne, büyükbaba ve aile
büyüklerinin çocuğun zayıf olduğu
yönünde inanışları ve baskıları sonucu
çocuğa küçük yaştan itibaren aşırı ve
zararlı gıdalarla beslenmesi .
-Diyetisyene danışmadan, kulaktan
duyma bilgiler ve batıl inanışlarla, çocuğa
zararlı olabilecek besinlerin verilmesi
Alınabilecek Önlemler
• Başta anne, baba ve çocuk olmak üzere diğer aile
bireylerinin de, gerek besin seçimi, gerekse besin
hazırlama, pişirme ve saklama yöntemleri gibi
konularda süreklilik gösteren eğitimleri almaları
sağlanmalıdır.
-Genellikle büyük ve yoğun olan porsiyonları, tabak
boyutu ve doluluk bakımından azaltılarak ideal
sınırlara çekin.
-Çocuğa ihtiyacı olduğu kadar besin verin (fazlasını
veya azını vermeyin).
-Çocuğun tek tip besinlerle beslenmesini engelleyin.
• -Sevdiği tek bir besinden çok fazla vermek yerine besin
çeşitliliği sağlayın.
-Çocuğunuzun sevmediği besinleri tüketmeye zorlamayın.
-Sevmediği besinler yerine benzer yararlılığa sahip
besinleri tercih edin.
-Sevmediği ve yemediği besinleri değişik sunuş
yöntemleri ile sevdirin.
-Bu besinleri az miktarlarda sevdiği besinlerin içine
karıştırın.
-Çocukları tatlı ve yağlı besinler (çikolata, gofret,
şekerleme, cips ...vb) yerine , meyve ile ödüllendirin.
– Çocuğunuza yavaş yemek yeme alışkanlığını
kazandırın.
-Çocuğunuzun televizyon ve bilgisayar karşısında
oturma süresini azaltın.
-Sadece söylerek değil, kendiniz de uygulayarak
egzersiz yapma alışkanlığının çocuğunuza
kazandırılmasında yol gösterici olun.
-Beslenme uzmanı bulundurmaları yönünde
okullardan ve yuvalardan talepte bulunun.
• -Çocukların fast food besinlere ulaşmasını
engellemek için kafeterya, yemekhane ve
kantinlerde bu besinlerin satılmamasını sağlayın.
-Çocuğunuzu okula yazdırırken oyun bahçesi olan ve
çocuklar için yeterli alan ayrılmış olanları tercih
edin.
-Her mahallede çocukların oyun oynayıp, spor
yapabilerceği alanların ayrılması için talepte
bulunun.
-Çocuğunuzun arkadaşları ile bilgisayar başında
değil, dışarıda spor salonları veya açık alanlarda
oyun oynamasını sağlayın.
• Çocuğunuza günü ve zamanı planlamayı
öğretin ve bu planın içinde her zaman
beslenme, oyun, uyku ve egzersize
yeterli vakit ayırmasını sağlayın.
-Çocuğunuz için yemek pişirin.
-Kolaya kaçıp dışarıdan beslenme
alışkanlığını çocuğunuza kazandırmayın.
-Hazır besinleri (hazır meyve suları
dahil) çocuğunuza vermekten kaçının.
Taze meyve suyu hazırlayın.
-Mümkünse beslenme çantası hazırlayın
veya yanına sağlıklı besinler verin.
-Çocuğunuzun günlük besin öğesi
gereksinimlerinin belirlenmesi,
eğitimlerle besin tercihlerinin
düzeltilmesi, sağlıklı ve dengeli
beslenme alışkanlıklarının
kazandırılması için mutlaka diyetisyene
danışınız.
Verilmesi Gerekenler
• 2 su bardağı süt
veya yoğurt
-2-3 köfte
büyüklüğünde et,
tavuk veya balık
-3-4 İnce dilim
ekmek ve 5-6
yemek kaşığı pilav
ya da makarna
-8-10 yemek
kaşığı sebze
yemeği
• 3-4 adet orta boy meyve (üzüm,
çilek, kiraz ...vb taneli meyveler
10-12 tane)
• Bu miktarlar çocuğun hiçbir
(geçici veya kalıcı) rahatsızlığı
olmadığı varsayılarak verilmiştir.
Besinleri öğünlere dağıtarak
tüketiniz. ( En az 3 ana, 2 ara
öğün)
Hayvanlarda Obezite
*Kedi ve Köpeklerde Obezite*
Çoğu kedi sahibi kedilerinin şişmanlamış halini daha
çok beğeniyor olsa da, aslında kedilerinin büyük
sağlık problemleri ile karşı karşıya olduğunun
farkında değillerdir. Eğer kediniz veya köpeğiniz
obez ise, obezitenin sebep olabileceği sağlık
problemlerini, obeziteye neyin sebep olduğunu ve
nasıl tedavi edilmesi gerektiğini bilmelisiniz.
• Kedi ve köpeklerdeki obezitenin ana nedeni çok
fazla gıda tüketimidir ( tıpkı diğer memelilerde
olduğu gibi...) Birçok kedi serbest seçim beslenir
(Free choice feeding), yani yemeği herzaman
ulaşabileceği yerdedir ve ne zaman yemek yemek
istese mama kabına gidip yemek yiyebilir ( gerçek
bir carnivore yani etçil için bu doğal olmayan bir
durumdur ve av makinasının evrim geçirmesi
anlamına gelir!) Free choice beslenme tek başına
obeziteye neden olabilecek çok büyük bir
faktördür.
Ne Yapılmalıdır
• Kedimizi günlük 2 ila 4 küçük öğünler
halinde beslemeliyiz. Birçok hayvan
sahibi normal porsiyonun üzerinde
mama vermeyi daha uygun bulurlar. Bir
kedinin öğünü ,bir insanın öğününün
yaklaşık 1/25’i oranında
olmalıdır...Obezite riski olan köpekler
ise günde tek öğün ya da az az sık sık
beslenebilirler .Dikkat edilmesi
gereken en önemli nokta kedi ya da
köpeğinizin veteriner hekiminizin
verdiği ölçülerde özel mamalarla
beslenmesi ve abur cuburdan uzak
beslenmesidir.
• Kediler, çoğu memeliden farklı olarak
karbonhidratları sindiren enzim olarak
adlandırılan ve tükrükten salgılanan Amylase
enzimine sahip değillerdir. Insanlar ve
köpeklerde karbonhidratlar ağızda
sindirilmeye başlandığı halde kedilerde bu
böyle değildir. Kediler insanlar ya da
köpeklerden daha düşük ölçülebilir amilaz
aktivitesine sahiptirler. Kediler karbonhitrat
tüketicisi olarak yaratılmamışlardır.
• Bazı kalitesi düşük kuru mamalar un ve şekeri çok
yüksek miktarlarda içerirler. Kilo alımında en
etkili olan da yine yağ, karbonhidrat ve
şekerlerdir.Bu yüzden içeriğinin ne olduğunu çok
iyi bildiğimiz ,sindirilebilirliği ve yararlanımı
yüksek olan veteriner diyetlerini tercih etmeliyiz.
Aksi halde kedi ve köpeğinize bolca posa vermiş
olursunuz ve bu size dışkı olarak geri döner.
Aldığınız mama sadece tokluk hissi vermemeli
aynı zamanda yararlanılabilir olmalıdır.İçeriği
sadece nişasta,yağ ve tatlandırıcılarla ,gıda
boyalarıyla dolu bir mamanın ne size ne de sevimli
dostunuza bir yararı vardır.
Satın alınan kuru kedi
mamalarının birçoğu
özellikle market mamaları
ve açıkta satılanlar gıda
boyalarıyla ,un ,şeker ve
koruyucu katkı
maddeleriyle gerçek bir
etmiş gibi pazarlanırlar.
Aslında bir çoğunun içinde
yararlanılabilir bir protein
kaynağı yoktur.Bu şekilde
beslenme ile sağlık
problemlerine ayıracağınız
bütçeyi biraz arttırmanız
gerekebilir.
• İdeal bir kedi diyeti yüksek protein
içermelidir. Kediler büyük karbonhidrat
yükünü kontrol altında tutamazlar.
Karbonhidrattan zengin bir öğün
sonrasında kedinin kan
glukoz(şeker)seviyesi normalden çok
uzun süre çok yüksek seviyede kalır. Bu
şeker hastalığı için risk oluşturabilir.Bu
risk aynı şekilde köpekler için de
geçerlidir.
• Hepimiz , evcil olmayan
kedilerin fare ve kuşları bir
gıda kaynağı olarak
gördüklerini ve onları
yakalamak için nasıl can
attıklarını biliriz.Avlanma
içgüdüsel bir davranıştır ve
vahşi doğadan günümüze
aktarılmış bir
mirastır.Avlanma karnivorlar
(etçiller) için beslenmenin
doğal halidir , fare ve kuşlar
vahşi bir kedi için mükemmel
bir diyettir.Evcil kediler için
aynı şeyleri söylemek
imkansızdır çünkü avlanarak
bir çok hastalığa da
davetiye çıkartılmış olunur.
•
Hayvanlarda Obez
Nasıl Anlaşılır?
• Obezite kedi ve köpeğinizin ideal
kilosundan en az %20 fazla olması
şeklinde ifade edilebilir. Kedi ve
köpeğinizinnizin ideal kilosunu saptamak
insanlarda olduğu gibi kolay değildir.
Kedi ve köpek ırkları arasındaki yapısal
farklılıklar, insanlardaki gibi “VücutKitle İndeksi” hesaplanmasına izin
vermemektedir. Bir Tekir, bir Siyam
kedisinden daha ağırdır.Ya da bir Danua
bir Pincher’dan... Bu sebeple, onlardaki
obezite vücut kondisyon skoru
kullanılarak saptanabilir ( body
condition score = BCS ). BCS genellikle
1 den 9 a rakamlarla derecelendirilir. 5
ideal ve 9 obez anlamına gelmektedir..
• Bu durumda kedinizin şişman olup
olmadığını nasıl anlayabilirsiniz?
Hafifçe yanlarından tuttuğunuzda
kaburgalarını hissedebiliyor
musunuz? Az bir yağlanma normal
sayılabilir. Köpeğinize yukarıdan
baktığınızda belini görebiliyor
musunuz? Evet, kedi ve köpekler
mutlaka bir bele sahip olmalıdır ...
SON
Hazırlayan:
Ümmühan Sena Çalı
A-9\C 732