Slide 1 - birİSTANBULhayali

Download Report

Transcript Slide 1 - birİSTANBULhayali

Click for the music to begin
Grande Rue de Péra
İstanbul deyince aklıma martı gelir,
Yarısı gümüş, yarısı köpük;
Yarısı balık yarısı kuş;
İstanbul deyince aklıma bir masal
gelir
Bir varmış, bir yokmuş....
(Bedri Rahmi Eyüboğlu)
Babam, rüyamda elimden tuttu,
“Gel bakalım bugün seninle
Beyoğlu'nu dolaşacağız” dedi.
Çarşıkapı'dan eski bir otomobile
bindik, herkesin gözü sanki
bizim üzerimizdeydi... Önce
Karaköy'e geldik, buradan
Tünel'e binerek Beyoğlu'na
çıktık...
Péra- Tünel
1940’lardaki
ahşap vagonlar
eski vagonların
olduğu
dönemlerde
şimdiki gibi
çelik
halatlarla
değil
kayışlarla
çekilirmiş...
Péra- Tünel meydanı 1911
Tünel‘den aşağı doğru gitmeye başladık ..sağda Nûr-u Ziya Sokağı'nda 19 nolu bir evi
işaret ediyor babam ve burasının müzik aletleri satan Alexandre Commendinger'e ait
olduğunu, burada besteci ve virtüöz Ferenc Liszt’in bu evde kaldığını söylüyor. İstiklal
Caddesi 189 numaranın önünde duruyoruz ve babam Villy kadın ve erkek Perükarından
bahsediyor. İstanbullu bir Rum imiş Villy aynı zamanda Berber Mektebinin de baş
muallimi…
 Tünel tarafındaki Sovyet konsolosluğunun önündeyiz. Babam hemen karşıdaki “Suriye
Pasajı”nı işaret ediyor ve bak bunun içinde Santral Sineması (Cine Centrale) var ve üç
film birden gösteriliyor sonraki tarihlerde stüdyo ve plato haline dönüştü diyor ve
babamdan bu sinemanın Beyoğlu'nun en salaş ve ucuz sineması olduğunu öğreniyorum.

Babam İstanbul'un en iyi piyasa yerinin burası olduğunu söylüyor. 370 numaranın
önünde duruyoruz, babam bir mağazayı işaret ediyor Asmalı Mescit Sokağı’nın
köşesindeki “Baker Mağazas”ını, 1930’lu yılların en büyük kumaş ve konfeksiyon
mağazası. Tam karşıya geçeceğiz ki babam kolumdan tutup durduruyor ve yaklaşmakta
olan 10 numaralı Şişli-Tünel tramvayının geçmesini bekliyoruz...
Tam haraket edeceğiz, bu sefer de genç bir kız bisiklete binmiş geçmesini bekliyoruz
kaldırımın kenarında, babama soruyorum senin için zamanı geri aldım bu tam 70 yıl önce
idi diyor...!
Yürüyoruz bu sefer 330 numaranın önünde duruyor babam “Oliondor Mağazası” diyor.
Burasının bir ayakkabıcı dükkanı, sahibi de Rum kökenli “Stavro Veleço”dur diyor. 314
numara “Bazar Dü Levan” yazan yer için. Babam burası Beyoğlu'nun en büyük
züccaciyecisidir diyor. Ben ise camda bugünkü “Paşabahçe Mağazası” yazısını
okuyorum 314 numarada.
Rus Konsolosluğu çevresi
ZELLİCH FRERES
1869'da Antoine Zellich İstanbul'da kendi
matbaasını kurar
Solda
Alkazar
sineması
Santral sineması
Suriye
Pasajı
OLIONDOR
BAZAR DÜ LEVAN A.Ş.

276 numaranın önündeyiz. Tam
karşısında “Santa Maria” kilisesi var.
Babam kapıdaki yazıyı gösteriyor bak
bu “Kalivrusi” iyi ceyiz almak için
buraya geleceksin diyor. Yine Tünel'e
yakın 392 numaralı işyerinin önündeyiz.
Babam “Skarlatos” diyor ve
Beyoğlu'nun en iyi konfeksiyon
mağazasıdır diye ekliyor.
Bakıyorum Nikos Skarlatos'un
mağazasına yakınında dört mevsim
lokantası var, biraz ilersinde de İsveç
konsolosluk binası. Birisi bugünün
Zıraat Bankasını şubesini tarif ediyor
kim hatırlamıyorum..
Sta. Maria
Kalivrusi çeyiz mağazası
N.E.Skarlatos ve Şki
Zamanın trafik polisleri, trafik noktaları
ve Grande Rue de Péra’da trafik.

Babam başladı anlatmaya; “Bu caddenin ilk ismi
“Grand Rue de Péra” idi, sonra “Cadde-i Kebir”
denilmeye başlandı ve İstanbul işgalcilerden
kurtulunca da adı “İstiklâl Caddesi” oldu” dedi.
Babam Beyoğlu'nun orta yerinin “Galatasaray”
olduğunu, köşedeki “Galata Saray Mektebi”'nin
yüzyıllar boyunca doğulu sayıldığını ve sarayın iç
oğlanı adaylarına Arapça, Farsça, Kuran, ilmihal,
tecvid, akaid ve amel dersleri verildiğini, daha
sonraları ise “Mekteb-i Sultani” olup batılı eğitime
geçtiğini anlattı...
Bu Galatasaray ismi bana hiç yabancı gelmemişti, bir
yerlerden hatırlıyordum sanki ama bir türlü
çıkartamıyordum, babama da soramadığımdan can
kulağıyla kendisini dinlemeye devam ediyordum. Bu
okulun ilk müdürü Fransız Mösyö De Salve,ikinci
müdürü ise Ermeni Vahan efendidir. Dokuzuncu
müdürün ise okulun ilk Türk öğrencisi olan
Abdurahman Şeref olduğunu babam'dan öğrendim..
Mekteb-i Sultani / Galatasaray Lisesi
Babam “Galatasaray Mektebinin” tam karşısında Meşrutiyet Caddesi ve
Tepebaşına sapan yolun sağ köşesinde ki yeri işaret ederek bak burası da
“Elhamra sineması” idi dedi. Meşrutiyet caddesine doğru yürüdük ve
İstiklal Caddesi’ne doğru yüzümüzü döndük. Bak dedi “Şu heykelin ve Yapı
Kredi Bankasına ait binanın yerinde evvelce dönemin en iyi ayakkabıcısı
Rum “Makras”'ın kundura mağazası, onun yanında lüks yiyecek maddesi
satan “Yorgi Teofanidis ve Şürekasına” ait dükkan hemen yanında da
“Kadın ve Erkek Perukârı Hristo”'nun dükkanı vardı” dedi. Beyoğlu'na
çıkan mutlaka bu dükkana uğrar üst katta traş olur, alt kattaki lostra
salonunda da ayakkabılarını boyatırdı insanlar dedi babam.
Hristonun Lostra salonunun hemen sağındaki
yeri işaret eden babam burada da Beyoğlu Polis
Merkezi vardı 1940 yılında yıkıldı dedi.
Karakolun önünde durduk eliyle karşıyı işaret
etti “Bak şu Danışman Geçidi’nin ismi evvelden
“Hacopulo Pasajı” idi” dedi babam. Sonra 212
numaralı yeri işaret ederek “Bak burası da
“Aznavur Pasajı”'nın girişidir. Sırasında “Stok”
manifatura mağazası, 204 numarada Due
Fratelli- ithal Şarap satan Biraderler
bulunuyordu dedi babam.
HACOPULOS PASAJI
HACOPULOS pasajı yanında
Londra bar
Sağda: “Due
Fratelli”
Biraderler
Makras’ın
kundura
mağazası
ve
Yorgi
Teofanidis ve
şurekası
ve
Perukar Hristo

Babamla gelen bir tramvaya binip “Taksim”
meydanına kadar gidiyoruz.Babam Beyoğlu'nun yarısı
alışveriş, yarısı da eğlence için ayrılmıştır diyor ve
Sıraserviler Caddesi’nin hemen başındaki “Majik
Sineması’nı gösteriyor. Daha sonra burasının “Cine
Turc”, “Taksim”, “Yeni Taksim”, “Venüs”, “Venüs
Tiyatrosu” ve “Şehir Tiyatroları” adlarını aldığını
anlatıyor. 1914 de açılmış bu sinema ve ilk
işletmecisi bir rum diyor. Birisi eski “Maksim”
gazinosu diyor ve otel şimdi burası diye ilave ediyor..
Taksim
Sinema
Majik
(Maksim)
Taksim meydanı, anıt henüz yok!!!
Taksim Parkı
Geyik heykeli
(burada resmi
olmayan yoktu
ki???)
Taksim bahçesi’nde “Thé dansant”
Dans etmek için Beyoğlu'ndan çıkmak bilmeyen babam yol boyu anlatıyor.
Evvelden buralarda adım başı dans salonu vardı hatta Taksim bahçesi'nde beş çayı
dans (Thé Dansant) saatleri yapılır, akşamları ise varyete eşliğinde yenilen
yemeklere de (Diner Dansant) gidilirdi diyor ve şimdilerde burada Ceylan Otel var.
Taksim
Tarlabaşı Bulvarı başı

Tarlabaşı Bulvarı’na
kurban edilen
binalardan biri de
Ayyıldız apartmanı.
Bu foto çekildikten
bir ay sonra yıkıldı
Taksim Talimhane 18 kişilik 'son'model otobüsler,
Hacıosman bayırında bozulmasın diye dua edilirmiş. Son
durak Yenimahalle.1930'lu yıllar.
Önde ilk planda “Mulenruj” pavyonu, “ses
tiyatrosu”, arkasında
“Rebul eczanesi”, en
arkada solda, Fransız
konsolosluğu.

Galatasaray’da Londra
Pavyonu’nun önündeyiz bu
sefer.
İstanbul'a birahaneleri ilk
getirenler arasında Nikoli,
Yani, Ananiyas adlı Yunanlı
garsonlardır diyor babam.
Nicoli, Birinci Yani, İkinci
Yani ve Balabani
Birahanelerini bu üç Yunanlı
açmıştır diyor.
Taksim'den Galatasaray'a doğru yürüyoruz. Solda ilk sinema
“Alkazar” 1920’de açılmış, ilk adı “Electra” diyor babam rokoko
üslubunda dekore edilmiş lüks bir sinema Alkazar. Tam karşı
sırada 112-116 numaralar arasındaki “Luxemburg
Apartmanları”nın altında “Gloria Sineması” var. “Saray”
sineması adını almış sonra, şimdi galiba otel yapılıyor bu alanda.
Babam bir vakitler burada “Lüksemburg bilardo salonu” vardı
diye ekliyor.
Babama karnım acıktı diyorum, gel bakalım diyor ve 85
numaranın önünde duruyoruz “Cemal Bey Lokantası” sonraları
“Lale sineması” oldu diye ekliyor. Karşısındakı 86 numarada
“Abdullah Lokantası”nı gösteriyor.
Menüye göz atıyoruz Cemal Bey' de çorbalardan değişik olanı
ciğer çorbası, kebablardan değişik olanı kırma Tavuk kebabı ile
somon balığı ve uskumru balığı kebabı arasında bocalıyoruz.
Bastılardan kereviz kökü bastısında karar kılıyoruz.pilav olarak
tercihimiz tarak pilavı, tatlı olarak Süngeriye ve kuru armut
hoşafı alıyoruz.
Cemal Bey Lokantası, İstiklal Caddesi 85
numara.. Bugün yerinde “Lale Sineması”
bulunuyor. o günlerin Beyoğlu'sunda
ağzının tadını bilenlerin en meşhur uğrak
yeri. Hemen karşı sırada 86 numarada ise
“Abdullah Lokantası”.. Yıl 1930..
Cemal bey
lokantası

Cemal Bey Lokantasından oflaya poflaya çıkıyoruz
138 numaranın önündeyiz “Tokatlı Lokantası” Tokatlı
Ermeni Mösyö Hıdıryan'a ait diyor babam ve bir
dahaki sefere burada yeriz diyor. Hıdıryan için
babam, Karaköy'de ayakçı meyhanesi işletirken
yükünü tutunca Grande Rue Pera'ya taşındı diyor.
Lokantanın hemen yanındaki 140-142 numaradaki
“Halep Pasajı”’nı gösteriyor ve içinde Fransız
Tiyatrosu var diyor...
Ağacami'nin önündeki polis noktasından Türküvaz'a
doğru yöneliyoruz yani Karlman Pasajı’na Perükar
çıkmazında, Odakule Hanının bulunduğu yerdeydi.
Babam “Turquoise”'ın pastahane, bar, dans salonu ve
lokantadan ibarettir diyor. Türküvaz da beyaz Rus
bayan garsonların hizmet ettiğini ve Ünlü şefi Rum
Niko'yu iyi tanıdığını söylüyor...
Pera-Tokatlı Lokantası
Localar
Saray
sineması
Alkazar
Sineması
girişindeki
Karyatid-ler
Beyoğlu SES
tiyatrosu
Rebul eczanesi

Babama dedim ki hep iyi ve lüks yerleri gördük
buralara fakirler gelemez mi diye sordum. Balık
pazarına ve meyhanelere diye cevaplıyor. Beni bir
meyhanenin önüne götürüyor. Sahibi Rum bir müşteri
ile konuşuyor kapı önünde ve "Oriste Pasam buyrun,
Hristo beylere bir yer, bir şişe düz, bir şişe de
mastika.! Ena bukali duziko..! Ena bukali mastika..!
Basüstüne”
Meyhanenin içine bakıyoruz raflarda şarap ve rakı ve
mastikalar dizilmiş... Babama “Bu düz nedir? Duziko
nedir? Mastika nedir?” diye soruyorum. Oğlum
bunları zamanı gelince öğrenirsin ama şu kadarını bil
yeter diyor. Anasonlu rakı'nın adı düz'dür. Rumlar
buna duziko der, mastika ise sakız rakısıdır. Raflara
uzaktan bakıp sayıyor. Beş çeşidi var bu gün Baküs
rakısı, Hanım rakısı, Alâ rakısı, Keyf rakısı ve Dem
rakısı...
Çiçek Pazarı (Cité de Péra)
1926 da talimhanede doğmuş Madam Anahit. Sıkça gittikleri Büyükada’da
rum genci Yorgo’ya aşık olunca, maması Yorgo’nun aşkına karşılık
Tünel’den bir akordeon alıyor. Bir daha da o akordeon ölümüne kadar
elinden düşmüyor. İlk kocası ve hocası Norayr cebi delik olduğundan Çiçek
Pasajı günleri başlamış. İki çocuk. Boşanıp aynı kocaya tekrar
varma...Oynadığı filmlerin sayısını bile bilmez. Ne yazık ki pasajdan bir
renk daha kaydı. Ağustos 2003’te, cenazesinde 30 kişi vardı.
Yolunuz pasaja düşerse, masanızda bir mum yakın onun anısına !!!!

Dönemin banka hesabı kadar
kabarık şöhretli bankeri Hristaki
Zografos’un el attığı bu proje, “Cite
de Pera” ile sonuçlanır. Rum mimar
Cleanthy Zanno’nun gerçekleştirdiği
pasaj ve konut kompleksi, gerçekten
de Milano’nun Galleria’sı ile plan ve
kurgu anlamında ciddi benzerlikler
taşımaktadır. Padişaha bile borç
verdiği dedikoduları
“Konstantinople” üst sınıfının diline
pelesenk olmuş Hristaki Efendi, 24
dükkan ve 18 lüks daireden oluşan
bu yapıya “Cite de Pera” adını verir.
Dükkanları kapsayan pasaj da
“Hristaki Pasajı” olarak nam
salacaktır
Hristaki Pasajı
1876’da hizmete açılan “Hristaki Pasajı”
içinde barındırdığı çok sayıda şık dükkan
ile Pera hayatının uğrak noktalarından
biri haline gelmiştir bile.
 “Maison Perret” ve Vallaury’nin
pastanesi, Nakumara’nın Japon
mağazası, Dulas’ın Natürel çiçekçisi,
Schumacher’in hamur işleriyle ünlü
fırını, Keserciyan’ın terzihanesi,
Acemyan’ın tütüncü dükkanı,
Papadapulos’un mücellithanesi,
Hristo’nun kafesi ve Sideris’in kürk
dükkanı tarafından kuşatılan Hristaki
Pasajı, Beyoğlu hayatında olduğu kadar
Osmanlı üst sınıfının da sosyal
yaşamında nam salarlar. Hatta Cite de
Pera’nın ilk meyhanesi de bu dönemde
açılır: Yorgo’nun meyhanesi Hristaki
Pasajı’ndan Çiçek Pasajı’na çevrilecek
bu mekanın ilk habercilerindendir sanki.

Galatasaray meydanı
Galatasaray meydan. Dükkanlar:
Vog- Bali çorapları, yanda Royal çikolataları, Aradaki tabelada Afyonkarahisar
yazıyor. Çikolatacının yanı Fehmi Korkmaz- Tüccar terzi, örücü yazıyor. Öndeki
otobüs Maçka -Tünel hattı.
Galatasaray'dan Tünele doğru
tekrar yürüyoruz Harbiye
tramvayı geçiyor öndeki
kırmızı, arkadaki yeşil renkli
vagonu olan.
Vatman neden ayakta duruyor
diye soramıyorum çünkü
oturacak yer yok o zamanlar
ve vatman çanını çalıyor
"Dan dini dan dan, geliyor
Vatman, çekilin yoldan"
Babam tramvayın ilk olarak
1871 de atlı olarak geldiğini,
1914 yılında ise elektrikliye
döndüğünü anlatıyor...
Tramvay'ın üst yanında
Servet Teyyare
Piyangosunun reklamı var.
GalatasarayTünel arası
Klasik, zade, İstanbul ailesinde
kayınvalide patrondur!!!.1905
Lena