HAYALLERİN BÜYÜK OLMASI LAZIM KÜÇÜK HAYALLİ İNSANLAR HER ZAMAN KÜÇÜK KALIR. Suat Gücel: Her şey finans değil, yani insanların “benim param yok,

Download Report

Transcript HAYALLERİN BÜYÜK OLMASI LAZIM KÜÇÜK HAYALLİ İNSANLAR HER ZAMAN KÜÇÜK KALIR. Suat Gücel: Her şey finans değil, yani insanların “benim param yok,

HAYALLERİN BÜYÜK OLMASI LAZIM KÜÇÜK HAYALLİ İNSANLAR
HER ZAMAN KÜÇÜK KALIR.
Suat Gücel: Her şey finans değil, yani insanların “benim param yok, iş yapamam”
mantığından uzak olmaları gerekli. Bence fikir paradan daha önemli. Bazen öyle bir
fikriniz vardır ki çok büyük paralar eder. Ve aklınızı kullanarak bu fikre bir finansör
bulabilirsiniz. Fikir; ne yapabiliriz, nerede açık var, yapılmışı yapmak değil de
yapılmamış üzerine olmalı..bir girişimci için çevre çok önemli. Çevrelerini geniş
tutmalılar. Hayatta bir sorununuz olduğu zaman çözebilecek tanıdıklarınız olması
lazım. Bir firmaya gittiğinizde, iyi iletişim kurmalısınız ve iyi arkadaşlıklarınızı
sürdürmelisiniz ki yarın bunları olumlu bir şekilde kullanabilesiniz.
Nedim Paltura: Yapılmışı yapmak da oldukça önemli. Gerek Daltons gerek
tatilsepeti benzerleri yapılmış projeler. Burada önemli şey "biz daha iyi yaparız"a
inanmak. Yapılmışın aynısını yapmak değil de yapılmışa en azından bir şey katıp
farklılaştırmak. Suat’ın bana ortaklığımızın ilk zamanlarında söylediği bir sözü
hatırlıyorum. O zamanlar bizim alanımızda birinci olan bir şirket vardı. Suat "Ben
üniversiteye gireyim, onlardan daha iyi yaparım bu işi, daha iyi yapacağıma eminim"
diyordu. İşte bu çok önemli.
ARAŞTIRMACI OLUN, YERİNDE VE ÇABUK KARAR VERİN,
BAŞKALARININ TECRÜBELERİNİ İYİ ANALİZ EDİN.
Levent Büyükuğur, İstanbul Doors
Bir girişimcide olması gereken en önemli özellik “ Cesaret” tir. Girişimci, risk alabilen
bir yapıda olmalıdır. Korkak davranan bir kişi hiçbir zaman “iyi bir girişimci”
olamaz. Ama bu körü körüne, araştırma yapmadan risk almak demek değildir. İyi bir
girişimci, girişim fikrini hayata geçirmeden önce bilinçli olarak ön araştırmalarını
yapmalı, yurt içi – dışı örneklerini incelemeli, konusunda deneyimli insanlarla
fikirlerini paylaşmalı ve onların tecrübelerinden yararlanmadır. Bunu yanı sıra
zamanını iyi kullanmalıdır.
• “İnsanların evlerinde bilgisayar
bulundurmaları için herhangi bir neden
göremiyorum.” (Kenneth Olsen, Digital
Equipment Corp. Başkanı, 1977)
DİZAYN BORU
» Bir başarı öyküsü
Isıtma ve sıhhi tesisat sektöründe faaaliyet gösteren Dizayn Grubu
Kurucusu İbrahim Mirmahmutoğulları, 'insankaynakları.com'dan derlenen
'İşte Başarı' isimli kitapta; küçük bir atölyeyi 11 yılda 60 ülkeye ihracat yapan
bir şirket haline nasıl getirdiğini anlatıyor:
"Aile bireyleri olarak yaz tatillerinde sürekli çalışırdık. Önceleri, çekirdek
kavurup satarken, lisede tekerlekli arabalarla Sivas'ın taşlı yollarında altı yıl
sebze sattım. Pazarlarda ilginç tehlikelerle karşılaşırdık. Yer kapma kavgası
yüzünden her yıl en az üç beş kavga çıkardı... Yıldız Teknik Üniversitesi
Makina Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldum. Bir yerlerde
çalışmaktansa, girişimci olmayı tercih ettim. Aklımda özel iş yapmak vardı.
Dizayn Grup'u Gaziosmanpaşa'da 500 metrekare bir atölyede kurduk. İlk
yılımızda 3 bin metrekare yere taşındık. Şimdi 35 bin metrekare kapalı
alanda üretim yapıyoruz. Lisans ya da know-how almadan kendi
gayretlerimizle zor dönemleri aştık. Dışarıdan lisans alsaydık, bugün hala
onlara bağlı olacaktık. Model de geliştiremezdik. Belki 10 katı para harcadık
ama uzun vadede akıllı bir yatırımdı. Pazarlama elemanlarından önce ARGE elemanları aldık...
İlk önce boru nasıl üretilecekti? İlk ürün nasıl çıkacaktı? Etrafınızda kimse
birşey bilmiyor, çok gençsiniz. Kalite için üniversitelerin laboratuvarlarını
kullandık. Ürünümüzü dört dörtlük olmadan piyasaya sürmedik. Bugün 450
kişi çalışıyoruz. Biz yanlış yapılmasına fırsat vererek, başarıyı yakaladık.
Bile bile risk aldık. Başlangıçta nakit anlamda bir değeriniz olmasa da, kendi
değerlerinizle yükselebilirsiniz. Önemli olan, kararlı olmak ve mücadele."
BİLİŞİM SEKTÖRÜ
•
•
•
•
Emin Hitay Alphan ve Manas ortaklığı yaklaşık 13 yıllık bir geçmişe dayanıyor.
“Ortaklığı 13 yıl devam ettirmek oldukça önemli bir başarı ve hiç de kolay değil. Karı
koca ilişkisinden daha zor, çünkü işin içinde para, yetki ve başarı var. Bu ortaklığın iyi
yürüyebilmesi için bir kere sosyal hayatta fazla birlikte olmuyoruz. Aynı yerde
oturmayız, akşamları beraber olmayız ve eşlerimiz sık görüşmez. Bir kuralımız daha
vardır ne benim ne Alphan’ın bir tek akrabası, eşi, dostu şirketlerimizde çalışamaz.
Buna izin vermeyiz. Bu kural çalışanlar açısından da geçerlidir. Yani bir çalışanımızın
akrabası da bizde çalışamaz. Bu kurala herkes uyar. Böyle olmazsa kurumsal bir
yapıyı da oturtamayız.
Bunun ötesinde ortakların yetenekleri çerçevesinde iş tanımlarının doğru yapılması
gerekir. Bizim Alphan’la birbirimizi tamamlayan bir yapımız var. Alphan’ın hayalgücü
çok geniş ve çok yaratıcılığı bir insan. Birtakım ürünleri biraraya getirip kolaylıkla bir
proje ortaya çıkarma yeteneğine sahip ve bir işi sürekli yapmaktan hoşlanmıyor. Bir
projeyi ortaya çıkartıyor ve bırakıyor. İşte ondan sonra o projenin takibi için bir ekibin
oluşturulması gerekiyor. Yaratıcılık çok önemli bir özellik ve çok güzel şeyler ortaya
çıkıyor. Ben o işe girmiyorum, ben daha çok organizasyon, finans, yapısal anlamdaki
işlerle ilgileniyorum. “
Başarılı bir girişimcinin önce sinirleri sağlam olmalı
Hitay’ın yaşamına baktığınızda girişimciliğin aslında üniversite birinci sınıfta
başladığını görüyoruz. Hitay’a göre başarılı bir girişimcinin öncelikle sinirlerinin çelik
gibi olması gerekiyor. Sonra yılmaması ve mücadeleci olması özelliği önem taşıyor.
Bunların bedeli de hiç hafif değil. Hitay, 1994 yılı krizinden sonra yoğun stres
nedeniyle vücudun güçsüz kalması sonucu 1 ay hastanede yatıyor. Hastane çıkışı
“nerede kalmıştık” demesi için sinirlerin sağlam olmasını gerektiriyor. “Bu mücadelede
ayağım takılıp düştüğümde arkamda beni kaldıracak kimse yoktu. Kendi kendime
kalkmasını öğrendim.”
AİLE VE OKUL
• Türkoğlu; Çoçuklarınızı Girişimci Yetiştirin
• Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof.Dr. Adil Türkoğlu, anne ve babaları çocuklarını
girişimci yetiştirmeleri konusunda uyardı.
• Prof.Dr. Türkoğlu, Özel Hatay Doğuş Okulları tarafından
düzenlenen "Aile ve Çocuk - Birlikteliği" konulu
konferansta, 21. yüzyılın bilgi çağı olduğunu belirterek,
bilgi çağında çocukların girişimci ruhla ve son derece
demokratik bir ortamda yetiştirilmesi gerektiğini söyledi.
• Aile ve okul ortamındaki demokratik işleyişin çocukları
olumlu yönde etkileyeceğini belirten Türkoğlu, "Aile
ortamında anne-baba-çocuk birlikteliği çok önemlidir.
GÜRAN GÖKYAY / NURUS
•
Ofis tasarımında dünyayla yarışıyor
Güran Gökyay'ın henüz 16 yaşındayken dönemin popüler bilgisayar oyunu,
Commodore 64 bayiliğini alması, Nurus'un nasıl dünyanın en bilinen 10 mobilya
markasından biri haline geldiğini net bir şekilde açıklıyor.
Bununla birlikte Gökyay, girişimci genlerini dedesi Nurettin Kunurkaya'ya nam -ı diğer
Nurettin Usta'ya borçlu. (Şirketin ismi de dedesinden isim ve lakabının ilk
hecelerinden oluşuyor.) 1927 yılında Ankara'da marangozluk yapan Nurettin Usta,
yeteneği sayesinde Koç şirketi, Sümerbank binası gibi dönemin önemli projelerine
imza atmış. 70'li yıllarda şirket ikinci kuşağa geçmiş. 89'da babaları Akın Gökyay'ın
yıprandığı ve yorulup şirketi kapatmayı düşündüğü sırada Güran Gökyay ve kardeşi
işi devraldı.
Sadece 13 kişilik bir ekiple kolları sıvayan Gökyay, geleceğini parlak gördüğü ofis
mobilyası alanında uzmanlaşmaya karar verdi. Üretimden çok tasarıma ağırlık
vererek, farklılaştı. Dünyaca ünlü mobilya tasarımcılarıyla işbirliği yaptı. Böylece,
uluslararası müşterilerin hafızalarında yer edindi. Kalite ve tasarımın yanı sıra,
teslimat hızı ve müşteri hizmetleri konusunda fark yarattı. Dünyanın dört bir yanından,
kurumların ayağına giderek markasını anlattı. Çok geçmeden meyvelerini topladı.
Suudi Telecom, Yunanistan Merkez Bankası, Hyundai, Dublin Üniversitesi, IBM gibi
önemli projelere imza attı. Geçtiğimiz yıl aldığı 'tasarım Oscar'ı' IF ödülü, şirketin
prestijini artırdı. Nurus Mobilya, bugün kendi markasıyla ABD'den, Kanada'ya, Birleşik
Arap Emirlikleri'den, Rusya'ya kadar 20'yi aşkın ülkeye, yılda milyon euroluk ihracat
yapıyor.
ORHAN KILIÇ /KILIÇ BALIKÇILIK
•
Balıkta Norveç'e meydan okuyor
Orhan Kılıç, 'girişimci olacak çocuk' misali, daha ilkokula giderken annesinin
bahçelerinde yetişen lalelerden yaptığı şurubu köy kahvelerinde satarak iş hayatına
başladı. 15 yaşında bakkal olan babasının 'ortaklık' teklifini reddedip, kendi yolunu
çizmeye karar verdi. Bodrum'un köylerinde üretilen mandalinaları merkeze ve çevre
illere satarak ilk sermayesini edindi. Kısa bir süre içinde, lisan engeline rağmen
ihracata yöneldi ve ilk mandalina ihracatını 1984 yılında Fransa'ya gerçekleştirdi.
Zaman içinde, Avrupa'da çiftlik balıkçılığı sektörünün gelişmekte olduğunu fark eden
Kılıç, Türkiye'de bu alanda yatırım yapan ilk girişimciler arasında yer aldı. 30 ton
kapasiteli ilk çipura çiftliğini 1993 yılında kurdu. 5 yıl içinde yılda bin 500 ton balık
üretip ihraç etmeye başlamıştı.
Tam bu sırada Avrupa Birliği, Türkiye'den balık ithalatını durdurdu. Sektördeki birçok
üretici, sıkıntıya düşüp tesislerine kilit vururken, Orhan Kılıç, bu kararın siyasi
olduğunu fark edip kapasitesini iki kat artırdı.
Kılıç yanılmamıştı, birkaç yıl içinde AB kararında geri adım atınca, Türkiye'nin lider
balık ihracatçısı haline geldi.
Kılıç Balıkçılık, bugün 10 bin ton kapasiteli 8 adet tesisiyle alanında lider konumda.
Çoğu AB ülkelerine yılda 50 milyon dolarlık balık ihracatı yapıyor. Kılıç, yeni
yatırımları tamamlandığında balıkta, Avrupa lideri Norveç'in önde gelen üreticilerine
fark atacaklarını söylüyor.
VURAL AK / INTERCITY
•
'Araba sevdası' girişimci yaptı
Erkek çocukların neredeyse tümü otomobillere bayılır. Ama pek azı
büyüyünce 'otomobili' iş edinir. İntercity'in sahibi Vural Ak, otomobil
sevdasından vazgeçemeyeceğini anlayınca yabancı bir rent a car (araç
kiralama) şirketinde işe başladı. Sektörde şoförlükten bölge müdürlüğüne
uzanan beş yıllık bir kariyerden sonra kendi işini kurmaya karar verdi.
Vural Ak, 1991 yılında 'sıfır sermaye' ile bir apartmanın kömürlüğünde açtığı
ofisinde önce akrabalarının otomobillerini turistlere kiralayarak işe başladı.
Ancak tahsilat zorluğu, kasko, sigorta gibi masraflar giderleri büyüttü. Kısa
bir sürede borç batağına saplanıp, iflas noktasına geldi. Almanya'dan uçakla
gelen işçilere ucuz bilet sağlayan küçük bir acentayla işbirliği yaparak
gurbetçilere araba kiralamaya başladı. Böylece borçlarından kurtuldu ve
filosunu 10 otomobile çıkardı.
Lüks otomobil kiralamanın önemini fark ederek, yabancı müşterilere Jaguar
kiralayan ilk firma oldu. Şirketin bugün geldiği nokta son derece çarpıcı.
2004 yılı sonu itibariyle çeşitli markalardan oluşan 5 bin 500 adet
otomobilden oluşan bir araç filosu mevcut. Bu özelliğiyle, sektöründe lider.
Intercity, ağırlığı kurumsal müşterilere vererek şirketlere araç kiralıyor.
Türkiye'nin önde gelen yerli ve yabancı şirketlerine uzun dönem filo kiralıyor.
Şirketin 2004 yılı cirosu 17 milyon dolar.