OSMANLI’DA ASKERİ EĞİTİMDE BATILILAŞMA HAZIRLAYAN BURCU ÇAPÇI Gerileme döneminde kaybedilen savaşlarla direk Avrupa’nın gücünü gören ve Avrupa karşısında yenilgiyi temelde askeri alanda alınan başarısızlıklara bağlayan Osmanlı’da batılılaşma çalışmaları.

Download Report

Transcript OSMANLI’DA ASKERİ EĞİTİMDE BATILILAŞMA HAZIRLAYAN BURCU ÇAPÇI Gerileme döneminde kaybedilen savaşlarla direk Avrupa’nın gücünü gören ve Avrupa karşısında yenilgiyi temelde askeri alanda alınan başarısızlıklara bağlayan Osmanlı’da batılılaşma çalışmaları.

OSMANLI’DA
ASKERİ
EĞİTİMDE
BATILILAŞMA
HAZIRLAYAN
BURCU ÇAPÇI
1
Gerileme döneminde kaybedilen savaşlarla direk Avrupa’nın
gücünü gören ve Avrupa karşısında yenilgiyi temelde askeri
alanda alınan başarısızlıklara bağlayan Osmanlı’da batılılaşma
çalışmaları askeri alanda yapılan ıslahatlarla başlar.
18. yy a kadar yapılan ilk dönem ıslahatlarının belirgin özelliği
dış baskılardan bağımsız olarak devletin gerilemeye çözüm
bulma amacıyla kendisinin yaptığı çalışmalardan oluşmasıdır.
III. Selim’e kadar IV. Murat, III. Ahmet, III. Mustafa (17571773) I. Abdulhamid (1774-1789) devlet yapısında askeri yapıyı
temel olarak bir takım yenilikler yapmaya çalışmışlardır.
2
Osmanlı Batılılaşması, varlığını sürdürmeye dönük
savunmacı bir Batılılaşmadır. Osmanlı Devleti'nin
Osmanlı Devleti'nde özellikle 18. yüzyılda başlayan
Batılılaşma ile, sivil ve askerî alanda birçok Batılı uzman
gelmiş bu uzmanların raporlarından ya da
öğretmenliğinden yararlanma yoluna gidilmiştir.
3
Lale Devri, 18.yy'ın ilk yarısında Osmanlı
İmparatorluğu'nda, Avrupa ile başlayan kültür
etkileşiminin gerçekleştiği ve yenileşme hareketlerine
girişildiği bir dönemdir. Yenilgiler, Osmanlı
İmparatorluğu'nun merkezi yapısını etkilediği gibi, sosyal
ve ekonomik yapısını da etkiledi. Bunlara bağlı olarak
ülkede isyanlar başladı. Devleti eski gücüne kavuşturmak
için başta sultanlar olmak üzere, birçok devlet adamı çare
arayışlarına gitti.
4
Barışın getirdiği dönemde Macar yöneticileri
Tökeli ve Ferench Rakocayi ve adamlarının
yıllarca Osmanlı’da kalımlarıyla askeri alanda
ıslahatlar yapıldı.
Bunun için Avrupa’ya elçiler yollanmaya
başlamıştır, artık Osmanlı Batı’dan üstün
olduğunu savunmuyor hatta kendisini yenen
Avrupa’nın yapısını merak edip hakkında bilgi
sahibi olmaya çalışıyordu.
5
Bu dönemde bir yenilik de Osmanlı’da topçu sınıfının
yeniden düzenlenmesinde olmuştur. Comte de Bonneval
daha sonra “Humbaracı Ahmet” olacak ve topçuları
Avrupa standartlarına sokmak için çalışmalarda
bulunacaktır.
Humbaracı Ahmet”ten sonra askeri alanda yapılan
yeniliklerde Baron de Tott Osmanlıda tophaneyi yeniden
düzenlemiş topçuların batıda olduğu gibi eğitim
yapmalarını sağlamıştır.
Lale Devri’nin Patrona Halil isyanıyla bitişiyle daha
sonraki dönemde ıslahat çalışmalarına I. Mahmut’ta
batıdan danışmanlar getirtmek suretiyle devam etmiştir.
Mühendishane-i Humayun açılmış bu sayede topçu
askerleri için bir mühendis okulu (Henedesehane)
kurulmuştur.
6
Islahat çalışmalarının en kapsamlısı III.
Selim döneminde yapılmıştır. Öyle ki bu
dönemde yapılan çalışmalara artık genel
bir ad verilmiş ve yapılan çalışmalar
Nizam-i Cedit hareketi olarak
isimlendirilmiştir.
7
Nizam-ı Cedit dar ve geniş olmak üzere iki anlamı olan bir
kavramdır.
Dar anlamda Avrupa ordularının standartlarına uygun olarak
kurulmak istenen eğitimli ordunun adıdır.
Geniş anlamda ise yakın çağ başlarında devletin içerisinde
bulunduğu geri kalmışlığa bir çare olmak üzere batı anlamında
ileri bir düzen kurmak için mevcut düzende yapılan yenilik
hareketlerinin bütünüdür.
Nizam-i Cedit kavramı III. Selim döneminde ortaya çıkmış yeni
bir terim değildir. İlk olarak Köprülü Fazıl Mustafa Paşa (16891691) devlete fazla gelirlerini için yapılan yeniliğe “Nizam-ı
Cedit Tertibi “ denilmiştir.
Daha sonra 1717 de Fransız subay de Fochefort, kaymakam
İbrahim Paşaya sunduğu Islahat projesinin tercümesinde
yapılacak askeri yeniliğin tanımında Nizam-i Cedit olarak
yapılmıştır.
8
Nizam-ı Kadime’ye karşı (Eski Düzen) yapılan
Islahatlarla batı tarzında bir modern seviye
yakalamak için yapılan tüm Islahat faaliyetlerinin
genel adı Nizam-ı Cedit, III. Selim dönemi
yeniliklerinin genel adı olarak kullanılmaya
başlandı.
III. Selim, hükümdarlığı döneminde devletin ileri
gelenlerinden istediği lahiyalarla ve
sefaretnameler (Ebubekir Ratıp Efendi’nin
Sefaretnamesi) tespit edilen aksaklıkları gidermek
amacıyla Nizam-i Cedit hareketine girişti.
Lahiyalar 22 kişi tarafından hazırlandı. Bunlarda
ikisi yabancıdır. Baron Brenteno Alman subay olup
Fransa’dan İstanbul’a yollanmıştır. Raporunda
9
Sınırların korunmasındaki aksaklıkları
Top ve Humbara imalathanelerinin ıslahı
Mevcut askeri yapının disiplinsizliğine
değinmiştir.
Diğer bir yabancı D’Ohsson “Osmanlı
İmparatorluğunun Genel Tablosu”
adında bir eser hazırlamış olup bu
çalışmasında :
Avrupa tarzında talim
Askerlerin ıslahı
Askerlikle ilgisi olmayanların ocaklardan
uzaklaştırılıp ocaklarda disiplinin
sağlanması gerektiğinde vurgulamıştır.
10
III. Mustafa (1757-1773) döneminin
önemli olayı artık gerilemenin
yeniçerideki bozulmadan olduğunun
kabulüydü.
Batıdan getirilen uzmanların
çalışmalarıyla (bu dönemde özellikle
Baron De Tott’un çalışmalarıyla) süratçi
topçu sınıfı oluşturulmuş Osmanlı ordusu
ilk kez süngü eğitimine başlamıştır.
Mühendishane-i Bahri-i Humayun açıldı.
11
III. Mustafa’dan sonra başa gelen padişah I. Abdülhamid
(1774-1789) kendisinden önceki dönemlerde olduğu gibi
dışardan gelen uzmanlar aracılığıyla ıslahat çalışmalarına
devam etmiştir.
Özellikle Çeşme’de donanmanın yakılmasından dolayı
denizciliğe önem vermiş denizcilik mektebi açmış, Avrupa
tarzında gemiler yaptırmıştır.
Yapılan tüm ıslahat çalışmaları yine de Osmanlı yönetim
yapısının iyileşmesini sağlayamamıştır. Yapılan her yenilik
mevcut yapının devamında çıkarı olan ulema-yeniçeri takımı
tarafından engellenmiştir.
12
Nizam-ı Cedit
Hareketlerinin Askeri
Alanda Getirdiği
Yenilikler
13
Osmanlı İmparatorluğu’nda askeri
yapısını kapıkulu askerleri ve tımarlı
sipahilerden oluşuyordu. Kapıkulu
askerleri yeniçeri askerleri ve ücretli
savaşçılardan oluşuyordu. Yeniçeri
askerleri devşirmelerden oluşuyordu.
Kışlalarda kalırlar acemi oğlanlar
ocağında eğitilirlerdi.
15. yy da yeniçerilerde ıslahat çalışmaları
yapılmış yeni tüfek ve top kullanılmaya
başlandı.
14
16. yy sonlarından itibaren artık ocaklarda başlayan
bozulmalar, bu sistemin çöküşünü hazırladı. Savaş
zamanında düzenli kuvvet oluşturulamıyor, mevcut yapıya
hakim olan disiplinsizlikten dolayı savaştan kaçmalar artık
büyük bir sorun halini almıştı.
Askerlik sistemini oluşturan diğer kanat Eyalet
Askerleriydi. Tımarlı sipahilerden oluşurdu. Cebeliler
(köylüler) askeri eğitime tabi tutulur, savaş zamanında
tımarlı sipahiyle birlikte orduya katılırlardı.
Tımarlı sipahiler toprak yapısının bozulmasıyla sarsıldı.
Tımar anlayışı yerini devletin daha kısa vadeli kazançlar
elde etme amacıyla iltizam usulüne daha sonra gelecek
gelirlerin bile daha önceden alınması amacıyla malikane
sistemine bırakmıştır.
15
III. Selim, askeri alanda yapacağı
ıslahatları iki noktada topladı:
1. Yeniçeriler ve diğer ocaklar kendi
kanunlarına göre ıslah edilecek, yeni
silahlar kullanıp talimlere devam
edecekler,
2. Mevcut ocaklarla ilgisi olmayan
Anadolu’daki yerli ve bekar erkeklerden
oluşan uygun şekilde teşkilatlanmış bir
ordu vücudu getirilecekti.
16
Bunun için başta yeniçeri ocaklarına haftada
birkaç gün talim ve terbiye mecburiyeti konuldu.
Mevcut topçu, humbaracı ocaklarının ıslahı
amacıyla 24 Şubat 1793 tarihinde bu ocaklardaki
görevlilerin yetki, sorumluluk maaş, özlük hakları
düzenleyen bugünkü anlamda bir yönetmelik
çıkarıldı.
17
Tophane ve baruthaneler de ıslah edilmiş,
yeni baruthaneler inşa edilmiş “Nizam-ı
İmal-i Barut” adında kanun çıkarıldı. Ayrıca
İngiltere, Fransa, İsveç’ten birçok uzman
getirildi.
10 Temmuz 1792’de “Tecdid-i Kanun-i Tımar
ve Zeamet” kanunuyla tımar
uygulamalarında haksızlık yapanların
tımarları ellerinden alındı, bunların namuslu,
dürüst kişilere verilmesi kararlaştırıldı.
18
24 Şubat 1793’te ilk aşamada 12.000 kişilik bir güç
olarak planlanan Nizam-ı Cedit ordusu kuruldu.
“Asakir-i Cedid Kanunu”yla yeni ordunun yaz-kış
talim yapacağı, Bostancı ocağına bağlı oldukları,
Levend ocağından başka ihtiyaç olursa Anadolu ve
Rumeli’de yaygınlaştırılabileceği belirtildi.
Nizam-ı Cedit daha sonraki dönemde Anadolu’da
teşkilatlanma yoluna gitti (Ankara, Amasya, Aydın,
Bolu).
Kurulan ortalar için başta İstanbul Levend Çiftliği,
Üsküdar Selimiye ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde
kışlalar yapıldı.
19
Nizam-ı Cedit ordusu ilk başarısını 1799 da
Akka’da Napolyon’a karşı elde etti.
Ulema eski ocak mensuplarının
ayaklanmasıyla 50.000 kişilik Nizam-ı Cedit
ordusu 1806’da dağıtıldı.
III. Selim aynı zamanda 1770 Çeşme
baskınından sonra olağan bahriye
teşkilatının toparlanmasında önemli
çalışmalar yapmıştır.
20
II.Mahmut reformlar gerçekleştirdi. Ancak bu reformlar,
1826 yılından sonra rahatlıkla gerçekleşebildi. Çünkü,
1826 yılında Yeniçeri Ocağı kaldırıldı. Yeniçeri Ocağı’nın
kapatılması hayırlı bir olay kabul edilerek, Vaka-yı
Hayriye olarak anılır oldu. Yeniçeri Ocağı’nın
kaldırılmasının ardından reform hareketleri başladı.
Yeniçeri Ocağı’nın yerine, "Asakir-i Mansure-i
Muhammediye" adıyla Avrupa tarzında bir ordu
kuruldu.
21
Sonuç olarak, Tanzimat Dönemi ve onu
başlatan Gülhane Hatt-ı Hümayunu ve
Islahat Fermanları, Osmanlı
İmparatorluğu’nun sorunlarını çözümlemede
yeterli olamamıştı. Sorunlar yanlış tespit
edilmiş, radikal kararlar alınamamıştı. Eski
zihniyette olan kimselerden oluşturulan
tanzimat kadroları, akılcı çözümler
üretmekten uzak kalmışlardı.
22
Osmanlı İmparatorluğu da ikili yapılanma içerisinde
iptidai yapıdan modern, Batı’lı tarzdaki yapılanmaya
geçmek için reform hareketlerine girişti.
Osmanlı reform hareketleri bağlamında 18.yy’dan
itibaren gözlerini Batı’ya çevirdi. Fakat bu sefer
istilacı ve fetihci olarak değil öğrenci olarak. Bu bir
değişme idi. Bu değişmede Batı etkin oldu. Osmanlı
için ise ya yeni bir yaşayış yoluna gidilecek ya da
büsbütün çökülecekti (Çambel, H., 1987:67).
23
Osmanlı Devleti adamları ise 1856’dan sonraki 20 yıl
içerisinde bütün bu alanlarda reform denemelerine
giriştiler. Yalnız reform hareketlerinin arkasındaki
temel dürtü, Avrupa’nın gözünü boyamak değildir.
Tersine, sayılan çeşitli alanlarda bazı Batı’lı fikir ve
kurumların benimsenmesini ya da uyarlanmasını
içeren iç organizasyon tedbirleriyle imparatorluğu
yeniden canlandırmaktı (Davison, 1997:17). Böylece
18.yy’la birlikte ilk olarak askerlikle ilgili tekniklerin
örnek alınması şeklinde başlayan çağdaşlaşma
hareketi diğer alanlarla - kurumlarla devam etmiştir.
24
Açılan askeri okulları
Humbarahane
I. Mahmut döneminde Rusya ve Avusturyalılarla Osmanlıların ilişkilerinin
çok gergin olduğu bir dönemde, Bosna'da olan Kont de Bonnuval çağrıldı.
Kont de Bonnuval, İstanbul’da humbaracı sınıfının komutanlığına getirildi.
Kont de Bonnuval, din değiştirerek "Ahmet Paşa” adını almıştı. Humbaracı
Ahmet Paşa’nın çalışmaları biraz ilerleyince, 1734 yılında Üsküdar
Toptaşı’nda "Humbarahane ve Hendesehane” adlı bir askerî okul açıldı.
1736’da okul tatil edildi.
1759’da Sadrazam Ragıp Paşa tarafından eski öğrenciler ve onların
çocuklarının yeniden toplanmasıyla tekrar açılan okul, III. Selim zamanına
kadar sönük bir biçimde devam etti. III. Selim 1790 yılında İsveç ve
Fransa’dan uzman ve subaylar getirerek bu Okulu genişletti. 1795’te Okul
lağvedilerek, öğrencileri Mühendishane’ye aktarıldı.
25
Tophane
Osmanlı topçuluğu, kale yıkma topçuluğu idi. Oysa Avrupa orduları sahra
topçuluğu ve küçük çaplı sür’at topçuluğunu geliştirmişti.
O sırada İstanbul’da Fransız elçiliğinde görevli olan Baron de Tott, topçuları
yetiştirmek ve yeni topları dökmekle görevlendirildi. Burada askere hem
top dökümünü hem de nişancılık eğitimlerini yaptırdı ve gösteriler
düzenledi. 1795 tarihinde Mühendishane adıyla bir topçu okulu açıldı. O
sırada topçu okulları subaylarına "Mühendis" deniliyordu. Bu okulda
Avrupa’dan birçok kitaplar getirildi. Avrupaî talimler yapıldı.
Osmanlı kara ordusunun kuruluşunda özellikle Prusya Ordu düzeninin
büyük etkisi olmuştur. Prusyalı subaylar Türk topçuluğunu Humbaracılık
halinden çıkarmak için çok uğraştılar ve başarılı da oldular.
26
Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyûn
Osmanlı donanmasının XVIII. yüzyılda seri yenilgiler alması
üzerine ve özellikle Çeşme’de Osmanlı donanmasının Rus
donanması tarafından yakılması üzerine, Tersane-i
Amire'de bir askerî okul açıldı. Okulun açılmasında Baron
de Tott'un tavsiyelerinin de önemli payı olmuştur.
Deniz okulu III. Selim ve II. Mahmut döneminde dalgalı ve
karışık gelişimine devam etti. 1838 yılından itibaren okulda
mecburî yabancı dil Fransızca yerine İngilizce oldu. Okulda,
İngilizler öğretmenlik yapamaya başladılar. Güverte,
makine ve inşaiye zabitleri yetiştiren Deniz Harp Okulu
(Bahriye Mektebi) 1910 yılında İngiliz Deniz Okulu
sistemine göre yeni bir düzenlemeye sokuldu.
27
Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn
Ancak okur-yazar matematikçi topçu subaylarını tam
yetiştirmek için 1791’de “Mühendishane-i Sultanî”,
1795'te de “Mühendishane-i Berrî-i Hümayûn” kuruldu.
Buraya Humbarahane ve Mühendishane mensuplarının
çocuklarıyla Enderun'dan bazı gençler alındı.
Okul, Fransız askerî okullarının programını esas olarak
kabul etti. Tüm askerî öğrencilere kara ve denizle ilgili
geometri, hesap ve coğrafya alanlarında gerekli savaş
bilgi ve eğitimi vermek isteniyordu. Mühendishane-i Berrî,
genellikle topçu subayları yetiştirirdi.
Daha sonra Kara ordusunun kurmayları da bu okuldan
çıkmıştı. 1834 yılında Harbiye Mektebi açıldıktan sonra,
Mühendishane-i Berrî, topçu ve istihkamat okulu haline
geldi.
28
Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye
Avrupa tıbbı Rönesanstan itibaren çok önemli gelişmeler yapmıştı.
1826 yılında hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi’nin girişimleri ile yeni
kurulan ordunun hasta ve yaralı erlerine bakılmak için açılan Okulun
orijinal adı, “Tıbhane-i Amire ve Cerrahane-i Mamure" idi. İlk
kuruluşunda tamamen Doğu gelenekleri egemen olan Okulda, 1831’den
itibaren Topkapı Sarayı içinde Sade de Calère’in yönetiminden Fransızca
öğretim yapılmaya başlandı. Daha sonra 1838 de Viyana’dan Doktor
Bernard getirildi, Galatasaray binasına taşınarak önemli ıslahat yapıldı.
1845’ten itibaren Tıbbiye’ye bir de lise sınıfları açıldı.
Daha sonra Türkçe tıp öğretimi yapmak üzere, sivil Tıbbiye kuruldu
(1866). Ama ancak 1870 yılından itibaren Tıbbıye’deki öğretim dili Türkçe
olabildi.
Tıbbiye Mektebi de 1909 yılında sivil tıbbiye ile birleştirildi. Üniversite’nin
Tıp Fakültesi içinde askerî öğrenci olarak okumaya başladılar.
29
Harp Okulu (Mekteb-i Harbiye)
Mehmet Ali Paşa’nın Fransa’ya çok sayıda öğrenci göndererek, Mısır’da sivil ve asker
çok sayıda okul kurarak sağladığı başarı, II. Mahmut’un çok dikkatini çekmişti. 1834
yılında Maçka Kışlasında bir “Mekteb-i Harbiye” kuruldu. Okula ilk alınan öğrenciler
okuma-yazma bilmez ama yetenekli erler idi. Bunlar çeşitli aşamalardan geçirilerek
subay yetiştirilirdi. Harbiye’deki ilk önemli ıslahat 1837’de Mehmet Ali Paşa’nın
yanından gelen bir subay tarafından yapıldı. Okul, 14 yıl sonra ilk subaylarını çıkardı.
1848 yılında bir yıl öğretim süreli Erkân-ı Harbiye Mektebi açıldı. Daha sonra askerî
okulların rüşdiye kısımları da açıldı (1875). Harbiye’deki esas yenilikler 1878 OsmanlıRus Savaşından sonra olmuştur. O zamana kadar Fransa Harp Okulu örneğine göre
öğretim yapan okul, Alman subayı Von der Goltz tarafından Alman sistemine göre
kurulmuştur (1884).
Burada sayılan ana askerî okullar dışında çeşitli adlarla kurulmuş ve çeşitli hizmetler
için eğitilmiş kişiler yetiştiren pek çok askerî okullar vardı. Askerî Baytar Mektebi,
Piyade ve Topçu Endaht Okulları, Küçük Zabit (Astsubay) Okulları, Piyade İhtiyat
Zabitanı Okulu, Jandarma Okulları, Nalbant, Levazım, Nakliye, Süvari Tatbikat,
Tayyare Talimgah Okulları vs.
30
KAYNAKÇA
ERGÜN, Mustafa, Batılılaşma Dönemi Osmanlı Eğitim Sisteminin
Gelişimine Mukayeseli Bir Bakış
KARAL, E. Ziya, Selim III.’ün Hattı Hümayunları (Nizam-ı Cedit), TTK, 2.
Baskı, Ankara 1988
ÇATALTEPE, Sipahi, 19. yy Başlarında Avrupa Dengesi ve Nizam-ı Cedit
Ordusu, İstanbul, 1997
TUNAYA, Tarık Zafer, Batılılaşma Hareketleri, İstanbul, 1999ÇAMBEL,
Hasan Cemil; “Makaleler - Hatıralar”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1987,
Ankara.
DAVİSON, Roderich,H., “Osmanlı İmparatorluğu’nda Reform”, Papirüs
yayınları, 1997, Ankara.
KARAL, E. Ziya; “Osmanlı Tarihi - Nizamı Cedit ve Tanzimat Devirleri
(1789-1856)”, V. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1995, Ankara.
KARAL, E. Ziya; “Osmanlı Tarihi - Islahat Fermanı Devri (1856-1861)” VI.
Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1995, Ankara.
31