Transcript Slayt 1 - Antoloji.Com
Slide 1
I . BÖLÜM
Yıllanmış bir savaşın içinde doğdu bitişinde son buldu ama
‘’ Bana Döneceğini
İkiYaz
farklı
’’ bir
ülkede
hemşire
iki yıl
ve altı
gönüllü
ay yaşandı
birizleyiniz
askerin aşk hikayesidir.
Slaytı
SESLİ
vearamızda
kendi
akışında
izleri
hala
yaşanıyor…
Slide 2
Slide 3
Muhacir kampına gitmeden önce
her sabah mutlaka uğrardı mahalleye…
Yüreğini eline koyup korkmadan sokak
sokak tüm yaralıları ziyaret eder onları
tedavi ederdi…
Sonra , yağan kurşun yağmuru altında
görevli olduğum menzile gelirdi.
Onunla göz göze gelirken, onun
parıl parıl parıldayan gözleri dolar, yüzünü
okşayan tatlı tebessümü ile ‘’ Bugün de
kurşun değmedi ‘’ dercesine başı dik
mahalleden ayrılırdı…
Slide 4
Sonra…
Yılların verdiği deneyimle ve gençliğini
feda ettiği o sefaletin kampında taze
taze umutlarıyla savaşın tüm şiddetine rağmen
görevine devam ederdi.
Belki hemşireydi ama çoğu zaman doktor,
kimi zaman da öğretmendi. Bir annenin son
nefesini tüketmek üzereyken olan bebeğini
ellerinden alır kendi sütünü verecek kadar
anneliği de biliyordu.
Herkesçe onun artık kimliğinden çok
kişiliği bilinen ve zaman zaman zor anlarda
danışılan yegane birisi olmuştu.
Slide 5
Gece yarısıydı… Gökyüzünün ağarmış o
görüntüsüne ben alışık değildim. Yine bir
döngünün başlayacağı, ıslak ıslak görünen
mahallenin pencerelerinden belliydi…
Ve,
Ağıt sesleri birden yayıldı. Yerden bomba
kırıntıları, gökyüzünden kurşun şimşekleri ve
her yanımızdan zehirli rüzgar esmeye başladı…
Sirenler patladı. Canlar ayakların dibine düştü.
Ne kadını tanıdım erkekten ne erkeği tanıdım
yığılmış cesetlerden…
Elimi attığım her yerden elime kollar, bacaklar
bazen kesik başlar geldi.
Gece karanlığına söz de barışın kanı karışmıştı…
Slide 6
Arkamdan, sırt çantamdan beni çeken bir
annenin feryadıyla karşı karşıya kaldım. Ağıt
yaktı, yüreğimi yaktı ama hala dimdik
ayaktaydı…
Kucağındaki bebeğini dağılmış yüreğiyle bana
uzattı. Yalvardı, ağladı, dizlerime çöktü…
- YAVRUMU KURTAR dedi.
Bebeği kucağıma aldığımda yüzü buz gibiydi
ama kucağımda bir sıcaklık hissettim. Ancak o
zaman bebeğin yaşadığını anladım. Çünkü,
bebeğin sıcak kanını göğsümde hissetmiştim.
Aklıma, her sabah mahalleyi sokak sokak
dolaşan sonra da açlar kampına yaralıları
tedavi etmeye giden o hemşire geldi.
Bebeği, o hemşireye yetiştirmeliydim…
Slide 7
Cemalla cipe atladık. Yaser de atladı.
Bebeğin annesi de… Soluk soluğa kaldığımız
iki üç sokağı geçince yorgunluğum geçti ama
asıl korkularım hala yüreğimi dağlıyordu.
Çünkü ;
Bebeği kaybetmek istemiyordum…
Açlar kampına vardık. Her yerden ölü yada
yaralı taşıyan bizim gibi daha çok asker
vardı ve kampın o kalabalıklaşmış görüntüsü
içinde ben, o hemşireyi bulamam korkusuna
girdim.
Ama ,
Bebeğin kanı hala sıcaktı. Bu benim için hiç
bitmeyen bir umudun başlangıcıydı…
Slide 8
Cemal sağdan , Yaser soldan , benle bebeğin
annesi her yerden , o hemşireyi aramaya daldık.
Yüzleri yorgun, bedenleri solgun çok insanın
üstünden geçtiğimi hatırlarım…
Bebeğin annesi , o çadırda sıra ve kalabalık var,
belki ordadır dedi. Hemen o çadıra doğru koştuk.
Asker olduğum için hiç sıra görmeden çadırın
içine daldım. Hemşire çok yoğundu. Elinin altında
bir başka yaralı vardı ve onu soluk soluğa biraz da
tedirgin haliyle tedavi ediyordu.
Ona seslendim, dinlemedi. Karşısına geçtim,
dinlemedi. Tenekeden olan tedavi masasına birkaç
kez şiddetlice vurdum, yine dinlemedi. Oracıkta
sesimi yükseltmek durumunda kaldım.
Bunun üzerine hemşire elindeki ilaç şişesini ve
pamuğu masaya koyup bana doğru döndü.
Slide 9
Gözlerimin içine baktı. Kısık ve
ağlamaklı bir sesle usulca ;
-Sesini yükseltme asker, burda
herkesin canı var ve herkesin canı
tedavi edilmeye ihtiyacı var… Sırayı
görüyorsun, sıran gelince senin de canını
tedavi ederiz dedi.
Kucağımdaki bir bebek ve
yaralı… Kanı akıyor, onu kaybetmek
istemiyorum dedim.
Bunun üzerine,ordan bir iki kadın daha
bebeğin tedavi edilmesi gerektiğini
söyleyince hemşire ,bebeği ellerimden
aldı. Siz dışarı çıkın dedi.
Slide 10
Hemşireyle ilk karşılaştığım değildi ama ilk
konuştuğumdu. Onun dolu dolu gözlerine
doya doya baktım. Hazin ve solgun yüzünü ,
sarı , yarım kınalı , kıvırcık saçlarını
okşayasım geldi…
O sırada başını kaldırıp çadırın girişine
doğru bir an bakınca tekrar onunla göz göze
geldik.’’ Bebeği kurtardım ‘’ dercesine
gururlu gururlu gülümsedi…
İlk kez gözlerim doldu. Bir askerin şartlar
ne olursa olsun gözyaşları olmamalı diye bize
öğretirlerdi ama ; Bir ülkenin varlığı için
canını hiçe sayan milyonlarca insanın
gözyaşları olmadan zafer kazanılmaz diye
kimse bilmiyordu…
Slide 11
I . BÖLÜM
Yıllanmış bir savaşın içinde doğdu bitişinde son buldu ama
‘’ Bana Döneceğini
İkiYaz
farklı
’’ bir
ülkede
hemşire
iki yıl
ve altı
gönüllü
ay yaşandı
birizleyiniz
askerin aşk hikayesidir.
Slaytı
SESLİ
vearamızda
kendi
akışında
izleri
hala
yaşanıyor…
Slide 2
Slide 3
Muhacir kampına gitmeden önce
her sabah mutlaka uğrardı mahalleye…
Yüreğini eline koyup korkmadan sokak
sokak tüm yaralıları ziyaret eder onları
tedavi ederdi…
Sonra , yağan kurşun yağmuru altında
görevli olduğum menzile gelirdi.
Onunla göz göze gelirken, onun
parıl parıl parıldayan gözleri dolar, yüzünü
okşayan tatlı tebessümü ile ‘’ Bugün de
kurşun değmedi ‘’ dercesine başı dik
mahalleden ayrılırdı…
Slide 4
Sonra…
Yılların verdiği deneyimle ve gençliğini
feda ettiği o sefaletin kampında taze
taze umutlarıyla savaşın tüm şiddetine rağmen
görevine devam ederdi.
Belki hemşireydi ama çoğu zaman doktor,
kimi zaman da öğretmendi. Bir annenin son
nefesini tüketmek üzereyken olan bebeğini
ellerinden alır kendi sütünü verecek kadar
anneliği de biliyordu.
Herkesçe onun artık kimliğinden çok
kişiliği bilinen ve zaman zaman zor anlarda
danışılan yegane birisi olmuştu.
Slide 5
Gece yarısıydı… Gökyüzünün ağarmış o
görüntüsüne ben alışık değildim. Yine bir
döngünün başlayacağı, ıslak ıslak görünen
mahallenin pencerelerinden belliydi…
Ve,
Ağıt sesleri birden yayıldı. Yerden bomba
kırıntıları, gökyüzünden kurşun şimşekleri ve
her yanımızdan zehirli rüzgar esmeye başladı…
Sirenler patladı. Canlar ayakların dibine düştü.
Ne kadını tanıdım erkekten ne erkeği tanıdım
yığılmış cesetlerden…
Elimi attığım her yerden elime kollar, bacaklar
bazen kesik başlar geldi.
Gece karanlığına söz de barışın kanı karışmıştı…
Slide 6
Arkamdan, sırt çantamdan beni çeken bir
annenin feryadıyla karşı karşıya kaldım. Ağıt
yaktı, yüreğimi yaktı ama hala dimdik
ayaktaydı…
Kucağındaki bebeğini dağılmış yüreğiyle bana
uzattı. Yalvardı, ağladı, dizlerime çöktü…
- YAVRUMU KURTAR dedi.
Bebeği kucağıma aldığımda yüzü buz gibiydi
ama kucağımda bir sıcaklık hissettim. Ancak o
zaman bebeğin yaşadığını anladım. Çünkü,
bebeğin sıcak kanını göğsümde hissetmiştim.
Aklıma, her sabah mahalleyi sokak sokak
dolaşan sonra da açlar kampına yaralıları
tedavi etmeye giden o hemşire geldi.
Bebeği, o hemşireye yetiştirmeliydim…
Slide 7
Cemalla cipe atladık. Yaser de atladı.
Bebeğin annesi de… Soluk soluğa kaldığımız
iki üç sokağı geçince yorgunluğum geçti ama
asıl korkularım hala yüreğimi dağlıyordu.
Çünkü ;
Bebeği kaybetmek istemiyordum…
Açlar kampına vardık. Her yerden ölü yada
yaralı taşıyan bizim gibi daha çok asker
vardı ve kampın o kalabalıklaşmış görüntüsü
içinde ben, o hemşireyi bulamam korkusuna
girdim.
Ama ,
Bebeğin kanı hala sıcaktı. Bu benim için hiç
bitmeyen bir umudun başlangıcıydı…
Slide 8
Cemal sağdan , Yaser soldan , benle bebeğin
annesi her yerden , o hemşireyi aramaya daldık.
Yüzleri yorgun, bedenleri solgun çok insanın
üstünden geçtiğimi hatırlarım…
Bebeğin annesi , o çadırda sıra ve kalabalık var,
belki ordadır dedi. Hemen o çadıra doğru koştuk.
Asker olduğum için hiç sıra görmeden çadırın
içine daldım. Hemşire çok yoğundu. Elinin altında
bir başka yaralı vardı ve onu soluk soluğa biraz da
tedirgin haliyle tedavi ediyordu.
Ona seslendim, dinlemedi. Karşısına geçtim,
dinlemedi. Tenekeden olan tedavi masasına birkaç
kez şiddetlice vurdum, yine dinlemedi. Oracıkta
sesimi yükseltmek durumunda kaldım.
Bunun üzerine hemşire elindeki ilaç şişesini ve
pamuğu masaya koyup bana doğru döndü.
Slide 9
Gözlerimin içine baktı. Kısık ve
ağlamaklı bir sesle usulca ;
-Sesini yükseltme asker, burda
herkesin canı var ve herkesin canı
tedavi edilmeye ihtiyacı var… Sırayı
görüyorsun, sıran gelince senin de canını
tedavi ederiz dedi.
Kucağımdaki bir bebek ve
yaralı… Kanı akıyor, onu kaybetmek
istemiyorum dedim.
Bunun üzerine,ordan bir iki kadın daha
bebeğin tedavi edilmesi gerektiğini
söyleyince hemşire ,bebeği ellerimden
aldı. Siz dışarı çıkın dedi.
Slide 10
Hemşireyle ilk karşılaştığım değildi ama ilk
konuştuğumdu. Onun dolu dolu gözlerine
doya doya baktım. Hazin ve solgun yüzünü ,
sarı , yarım kınalı , kıvırcık saçlarını
okşayasım geldi…
O sırada başını kaldırıp çadırın girişine
doğru bir an bakınca tekrar onunla göz göze
geldik.’’ Bebeği kurtardım ‘’ dercesine
gururlu gururlu gülümsedi…
İlk kez gözlerim doldu. Bir askerin şartlar
ne olursa olsun gözyaşları olmamalı diye bize
öğretirlerdi ama ; Bir ülkenin varlığı için
canını hiçe sayan milyonlarca insanın
gözyaşları olmadan zafer kazanılmaz diye
kimse bilmiyordu…
Slide 11