Aralık 2009 Çevremizde olanlara dikkatli bir şekilde baktığımızda, insanımızın gereğinden fazla “dünyacı” olduğunu görürüz… Bir grup insan; ölüp tekrar dirileceğine inanıyor gibi görünse de.

Download Report

Transcript Aralık 2009 Çevremizde olanlara dikkatli bir şekilde baktığımızda, insanımızın gereğinden fazla “dünyacı” olduğunu görürüz… Bir grup insan; ölüp tekrar dirileceğine inanıyor gibi görünse de.

Aralık 2009
Çevremizde olanlara dikkatli bir şekilde
baktığımızda, insanımızın gereğinden fazla
“dünyacı” olduğunu görürüz…
Bir grup insan; ölüp tekrar dirileceğine
inanıyor gibi görünse de hiç ölmeyecekmiş
ve hesap vermeyecekmiş gibi davranıyor…
Bir başka grupta; “ölümle sıfırlanacağını”
dolayısıyla hayatının dünyayla sınırlı olduğunu,
bu sebeple ne yaparsa yanına kâr kalacağını
düşünerek sınırsız bir yaşantı sürmek istiyor…
Bu konumuzda; insan hayatının değiştirilemez
gerçeği olan “ölümü” ele alıp “İnsan ölür mü?”
sorusunun cevabını arayalım…
ÖLÜM
“Solunum ve dolaşım sistemlerinin
durması” olarak tanımlanırsa ..................
İNSAN ÖLÜR
ÖLÜM
“Sıfırlanmak, yok olmak, bitmek”
anlamında tanımlanırsa ..........................
İNSAN ÖLMEZ
İNSAN
ÖLÜR MÜ?
NASIL?
CEVABI İNSANIN EVRELERİNDE ARAYALIM.
1
OLUŞUM
DÖNEMİ
(Doğum Öncesi)
HAZIRLIK DÖNEMİ
DÖLLENME DÖNEMİ
HAMİLELİK DÖNEMİ
BEBEKLİK DÖNEMİ
ÇOCUKLUK DÖNEMİ
EVRELER
2
3
DÜNYA HAYATI
DÖNEMİ
(Doğum Sonrası)
KABİR HAYATI
DÖNEMİ
ERGENLİK DÖNEMİ
YETİŞKİNLİK DÖNEMİ
YAŞLILIK DÖNEMİ
DİRİLİŞ
4
AHİRET HAYATI
DÖNEMİ
SORGULANMA
SONSUZ HAYAT
1
SPERM
NEDİR?
YUMURTA
NEDİR?
HAZIRLIK DÖNEMİ
DÖLLENME DÖNEMİ
HAMİLELİK DÖNEMİ
● İnsanda erkek üreme hücresine “sperm”
denir. Sperm gözle görülemeyecek kadar
küçük, hareketli bir yapıya sahiptir.
● Sperm; baş, gövde ve kuyruktan oluşur.
● İnsanda dişi üreme hücresine “yumurta”
denir.
● Yumurta; hücre zarı, sitoplazma ve
çekirdekten oluşur.
SPERM
YUMURTA
Bir çiftleşme sırasında “meni” denilen yoğun
kıvamlı bir sıvının içinde ~ 300 milyon sperm
salınır. Bu spermler, kadın bedeninde yumurta
hücresinden 20- 25 cm uzaktadır. Bu uzaklık,
sperm büyüklüğünün yaklaşık 3000 katıdır.
(İnsan için; adımla 5 km’ den fazla yol demektir.)
Ergenlik çağındaki bir kadının yumurtalığında
(gözle görülemeyecek kadar küçük) yaklaşık
400.000 tane “yumurta adayı” vardır. Bunlardan
binlercesi her ay “yumurtanın gelişme
aşamalarında” kaybolur. Sadece biri döllenmeye
hazır “olgun yumurta” haline gelir.
● Rahim içine giren spermler; bazı salgıların yardımı ve kuyruk hareketleri
ile kadının üreme organları içinde ilerler ve bir kısmı tüplere ulaşır. Bu
sırada yumurtalık dışına atılan dişi yumurta hücresi, tüp içine alınır.
Yumurta, spermleri kendine çekmek için bazı özel kimyasallar salgılar.
● Sperm ile yumurta hücresinin buluşmasından sonra sperm, baş
kısmındaki eritici enzimlerle yumurtanın zarını delerek içine girmek ister.
Pek çok sperm, yumurta etrafında kümelenmesine rağmen bunlardan
sadece bir tanesi yumurta içine (kuyruğunu dışarıda bırakarak) girer.
Yumurta hücresi, bir başka spermin içeri girmesini önlemek için hemen
çevresinde “döllenme zarı” oluşturur. Sperm yumurta içine girdikten sonra,
iki hücrenin çekirdekleri birleşir (zigot oluşur) ve böylelikle döllenme
tamamlanmış olur.
HÜCRELER
Anlatılanlar “mucize olayın” sadece bir kısmıdır.
SPERM: Başı içinde erkeğin genetik şifresi
ve DNA’sı vardır. Bunlar döllenme ile birlikte
yumurtanın özellikleriyle birleşir.
YUMURTA: Döllenme sonucu oluşan zigot
çoğalabilmek için bölünmeye başlar. Yedi
hafta sonraki haline embriyo denir. Bu
evreden sonra embriyo (canlı taslağı) küçük
bir insan halini alır (cenin dönemi).
Doğuma kadar süren zaman içinde cenin
anne dışındaki hayata hazırlanır.
YORUM:
Bir canlı olan sperm, yumurta içine girerken
kuyruğunu dışarıda bırakmakla şekil değiştirir.
Yumurtayla birleşince de orijinalliğini kaybeder.
Ortada sperm diye bir şey kalmaz.
ŞEKLEN SPERMA ÖLMÜŞTÜR
Bir canlı olan yumurta, sperm ile birleşince
orijinalliğini kaybeder.
ŞEKLEN YUMURTA ÖLMÜŞTÜR
Döllenme ile cinsiyeti dahil, göz renginden kan
grubuna kadar bütün genetik yapısı belli ve
değiştirilemez yepyeni bir canlı alt yapısı oluşur.
SPERMA VE YUMURTA
YOK OLMAMIŞTIR.
1. AY
Hızlı bir şekilde bölünen "zigot“ tüplerden aşağı doğru kayar, Rahme
ulaşmasından sonra uygun bir yüzeye tutunur. Pek çok organ şekillenmeye
başlar. Boy 4 mm’dir.
2. AY
Bu dönem “embriyo” da çok hızlı bir büyüme / değişim söz konusudur.
Beyin ve kafa hızla büyür. Göz yerleri, kulak çukurları ve burun oluşur.
Kollar ve uçlarında el ayaları ile bacak tomurcukları oluşur. Temel kas ve
kemik sistemi gelişirken, ince bir tabaka halinde deri belirir. İlkel kalp ve
kan dolaşımı başlar. Böbrek, akciğer, karaciğer, mide, barsak, pankreas,
omurilik, sindirim sistemi oluşumunu sürdürür.
İNSANIN
YAPILIŞI
3 - 4.
AYLAR
Embriyo bu aylarda insanın bütün özelliklerini kazanır. Yüz, insan
görünümündedir. Dışarıdan bakıldığında cinsiyeti kolaylıkla belirlenir.
Dolaşım sistemi tam anlamı ile çalışmaktadır. Karaciğer, böbrekler üretime
başlamıştır. Beyin hızla gelişmektedir. “Cenin” hareket etmeye başlamıştır.
5 - 6.
AYLAR
Cenin tamamen minyatür bir insan görünümündedir. En tipik gelişme, burun,
göz çukuru ve kemik yapısındadır. Cilt altındaki yağ depoları dolmaya
başlamıştır. Bütün organlar görev yapabilmektedir.
7 - 8.
AYLAR
Cenin bu döneminde duyabilir, hissedebilir ve görebilir.
tüm organ sistemleri gelişim ve olgunlaşmasını
tamamlamış, son rötuşlar kalmıştır.
9. AY
Cenin hemen hemen YENİ HAYATINA
(ANNE DIŞINDAKİ HAYATA) hazırdır.
Mikroskobik boyutlu spermin, yumurtayı
dölleyebilmesi için ona enzimleri kim yerleştirdi?
Bir yumurta hücresi nasıl oldu da birbirinden
farklı özellikleri olan dokulara ve sistemlere
dönüştü?
TESLİMİYET
Birbiriyle uyumlu ve işbirliği
içinde çalışan sistemleri
düşündüğümüzde, karşımıza
çok açık bir plan ve özel
tasarımın çıktığını görürüz.
Erkeği ve kadını birbirlerine uyumlu yaratan,
onların birer hücresinden (trilyonlarca
hücreden oluşan) İNSANI YARATAN (ona ruh
veren), alemlerin sahibi Yüce ALLAH’tır.
HEDEF
2
Döllenmiş yumurta hücresinin bölünmesi ile oluşan
dokular bir araya gelerek organları, organlar bir araya
gelerek sistemleri, sistemler bir araya gelerek yeni canlıyı
(insanı) oluşturdu.
● Anne karnını terk, HAMİLELİK DÖNEMİ sonudur. Doğum,
sıvı içindeki yaşamın sonudur. Cenin için bir tür ölümdür.
● Doğum ile alınan ilk nefes, ATMOSFERDEKİ HAYATA
başlangıçtır. Ceninin (insan olarak) bir tür dirilişidir.
BEBEKLİK DÖNEMİ
ÇOCUKLUK DÖNEMİ
ERGENLİK DÖNEMİ
YETİŞKİNLİK DÖNEMİ
YAŞLILIK DÖNEMİ
Anne karnında (sınırlı bir hacim içinde) sadece biyolojik
olarak var olan insan, doğum sonrasında önce çevresinden
daha sonra uzaklardan gelen bilgilerle kişilik kazanarak
büyüyecektir. Ve büyürken uçlardan uçlara savrulacaktır.
Dengesini kurabilen “kazanmış” olacaktır…
BEBEKLİK DÖNEMİ ( 0 – 12 ayları arasındaki dönem )
İnsan, aklıyla dünyanın en güçlü canlısı iken; yavrusu, dünyanın kendi kendine
yetmeyen tek canlısıdır. Her türlü ihtiyaçları için bir başkasına (anneye) bağımlıdır.
İnsan bu döneminde çevresel faktörlere karşı savunmasızdır.
ÇOCUKLUK DÖNEMİ ( 1 – 11 yaşları arasındaki dönem )
Büyüme devam eder. 1- 3 yaş arası yürüme, koşma; 3-6 yaş arası oyun dönemidir.
Kişilik gelişimi başlar. Hayal ile gerçeği ayırt etmeyi öğrenir… Okula başlar.
İNSANIN
EVRELERİ
ERGENLİK DÖNEMİ ( 12 – 21 yaşları arasındaki dönem )
Duygusallığın ön plana çıktığı, soyut kavramları rahat algıladığı dönemdir. Bedensel
ve ruhsal değişmeler yaşar. Sosyal hayatta kendine yer ararken çevreyle çatışır.
YETİŞKİNLİK DÖNEMİ ( 21 – 65 yaşları arasındaki dönem )
İnsanın dünya hayatının en önemli (fiziksel gelişimini tamamladığı ve olgunlaştığı)
dönemidir. Hayatının dönüm noktası olan iş, eş seçimini yapar. Sorumlulukları artmıştır.
YAŞLILIK DÖNEMİ ( 65 yaş üzeri dönem )
Organların eskisi kadar iyi çalışmadığı dönemdir. Bedensel yorgunluk başlamış,
Halk deyimiyle bir
hareket etme kabiliyeti ve zihinsel faaliyetler azalmıştır.
ayağı çukurdadır.
İnsan; hayatının hangi döneminde olursa olsun, her geçen saniye, ölümüne biraz
daha yaklaşır. Kendine takdir edilen “dünya hayatı süresi” dolduğunda
ölümü gerçekleşir.
ÖLÜMÜ
TATMAK
NEDİR?
İnsan ruhunun yönettiği bedenin, ruhun
isteği dışında, ruhun elinden alınmasıdır.
● İnsanın öleceği günün kendisine bildirilmemesi, insan için bir lütuftur.
ÖLÜMÜ
TATMAK
Aksi olsa idi; insan “o günün” stresini her an yaşar ve psikolojik olarak çökerdi.
● Dini inancı olmayan birinin öleceği günü bilmemesi; ona “ölümü” unutturur,
onu “dünyacı” yapar. Öyleleri Allah'a karşı bir yükümlülük hissetmediğinden,
yalnızca kendi tutkularına göre yaşarlar. Çevresindekilerin teker teker ölüp gittiğini
görse de, kendisinin öleceğini bir türlü kabul etmez. Dünyanın geçici zevklerine
daha çok sarılır. Bu bir “kaçış yöntemi” olsa da ölümü kesin gerçekleşecektir.
● Müslüman, öleceği günü bilmemenin rahatlığını yaşarken “kendisi için takdir
edilen günde” öleceğini bilir ve zamanını iki hayata göre tanzim eder.Bunlar;
“dünya hayatı” ve “ahiret hayatı”dır.
Ölüp de dirilen ve yaşadıklarını
bizlere anlatan olmamış ve
olmayacaktır. Bu sebeple “bedenin
ölümü”nün ne olduğunu, kişinin
neler yaşadığını, akılla bulmak ve
teknik olarak ispatlamak mümkün
değildir. Bu durum; kabir, kıyamet,
mahşer, hesap verme, cennetcehennem için de geçerlidir.
● İnsanın bedeni sabit olmayıp, doğumundan ölümüne kadar sürekli
değişmektedir. Her an milyonlarca hücremiz ölmektedir. Bazılarının
yerine yenileri üretilmekle birlikte, genelde hücreler yaşlanmaktadır.
Biz bu değişimin çoğu zaman farkında bile değiliz. Bu değişim bir
anlamda her an “ölmemiz / dirilmemiz” demektir.
● Ölüm, hayatın bir gerçeği olmasına rağmen, zorunlu olmadıkça
konuşulmayan bir konudur. Çünkü bazılarınca ölüm bir yokoluş’tur.
● “Ölüm bir yokoluş değil, yeni bir hayatın kapısı”dır, bir tür
“dönüşüm”dür. Ölüm denilen olayla; “Ruh yok olmaz, bedeninden
ayrılır”.
Bedenden ayrılmak ruhu yok etmez, bedeni işlevsiz kılar.
Yönetilmeyen beden “insan değil, görevini tamamlamış bir cesettir”.
Geldiği yere (doğaya) döner.
● Ruh, sonradan yaratılmıştır, ama ebedidir. Birdir, bölünmez, parçalara ayrılmaz.
İcraatıyla ve tesirleriyle bedenin her yerinde bulunur…
● Ruh, şuuruyla fark eder, aklıyla anlar, vicdanıyla tartar, karar verir, hayaliyle plânlar
yapar, hafızasıyla bilgi depolar, kalbiyle sever. Onun sayılamayacak kadar çok
kabiliyeti vardır. Bunların bir kısmı da maddi uzuvlarla ortaya çıkar. Ruh, eliyle tutar,
gözüyle görür, kulağıyla işitir, ayağıyla yürür... Bedende bulunduğu sürece bedene
muhtaçtır. Faaliyetleri bedenle sınırlıdır.
● Ölüm, onun beden zindanından kurtulup, hürriyetine kavuşmasıdır. O zaman
bedene ihtiyacı kalmaz. Gözsüz görür, kulaksız işitir, beyinsiz düşünür. Mahşere
kadar bedensiz bekler. Ahirette yeniden ve yeni bir bedene kavuşur.
(Prof. Dr. Alaaddin Başar)
RUH
● BEDEN: Dünyada oluşup görevini tamamladığında yine dünyada kalacak, maddi bir
olgudur. Yapısını aklımızla araştırıyor ve bir kısmını da biliyoruz.
● RUH: Allah’ın “hayat verici” özelliğinin bir sonucu olarak yaratılmış madde dışı
olgudur. Ruh ve ruhun bedenle ilişkisi için elimizde maddi deliller yoktur. Dinin
verdiklerinin dışında bilgimiz de olmayacaktır.
● Ruh, bedene verilmiş bir şereftir, lütuftur. Ruh olmasa insan olmazdı.
RUHUN SORUMLULUĞU
BAZI İNSANLARIN FELSEFESİ
BAZI İNSANLARIN FELSEFESİ
“Hayatın tadı çıkarılmalıdır.” Böyleleri
kendilerini dünya hayatı ile sınırlandırıp,
hiç ölmeyecekmiş gibi davranır.
İstenilenleri yapmadığı gibi yasaklanan;
hırsızlık, rüşvet, yalan, düşmanlık, şehvet,
vb. davranışları benimseyebilir.
“Hayat imtihan yeridir.” Bir gün ölünecek
ve hesap verilecektir. Hayat Allah’ın
belirlediği kurallara / isteklere göre tanzim
edilmelidir. Meşru zeminde kalmak
(Müslüman olmak) akıllıca bir davranıştır.
Allah’ın hoşnutluğu her şeye değer.
TERCİHİ BUDUR.
TERCİHİ BUDUR.
VAKİT
TERCİHLERİN HESABI SORULACAKTIR
BİTİNCE
MÜMİN: Allah’a,
Hz.Peygamber’e ve O’nun
haber verdiği şeylere
gönülden inanıp, kabul ve
tasdîk eden kimsedir.
İNKÂRCININ
ÖLÜMÜ
MÜMİNİN
ÖLÜMÜ
Dışarıdan, ölürken acı çekmiyor gibi görülebilir. Oysa ruhu, büyük
acılar içinde ölümü tatmaktadır. Gerçeği görmüş ve büyük
pişmanlık içindedir. Dünyaya geri dönmeyi ve Allah’ın istediği
gibi biri olmayı talep edecek, bu isteği kabul edilmeyecektir.
Canı için gelen melek; selam verip, onu cennetle müjdeleyecek ve
ruhu bedeninden "güzellikle" ayırılacaktır. Mümin, yaşayanlara
Allah'ın vaadinin hak olduğunu, müminler için bir korku
olmadığını haber vermek isteyecek, isteği kabul edilmeyecektir.
İnsana verilen (akıl, irade gibi) özellikler onu diğer canlılardan üstün
kılmıştır. Verilenler; Görevi – Yetkiyi – Sorumluluğu doğurur.
Dünya’da
10 – 15
günlük tatil
için
HAZIRLIK
VAR MI?
● Rüşvetle, hırsızlıkla vb. yolla elde ettiklerin
dünyada kaldı… Günahı bavulunda.
● Allah’ın sana verdiği malın zekatını “eksilecek”
diye vermedin. Mal dünyada kaldı… Günahı
bavulunda.
● Bu yaşta “ibadet yapılır mı?” dedin.
Yormadığın bedenin dünyada kaldı… Günahı
bavulunda.
● “Canım istedi” diyerek yasakları çiğnedin.
Canım dediğin beden dünyada kaldı... Günahı
bavulunda.
● Paranı faize yatırdın. Paran dünyada kaldı…
Günahı bavulunda.
● (-)(-)(-)(-)(-)(-)(-)(-)(-)….. Örnekler.
● Meşru yoldan kazandın. Fakirin hakkını bol bol
dağıttın. Kalanları dünyada kaldı… Sevabı
bavulunda.
● İbadetlerini yerine getirmek için çok çabaladın
… Sevabı bavulunda.
● İyi insan oldun. Sana “enayi” dediler… Olsun,
sevabı bavulunda.
● Hani o insana “istediği borç parayı vermiştin de
getirmemişti”. Olsun, getirse de o para dünyada
kalacaktı. Sevabı bavulunda.
● “Dünya hayatı, ahiret hayatının tarlasıdır”
diyerek pozitif davrandın. Sevabı bavulunda.
● (+)(+)(+)(+)(+)(+)(+)(+)….. Örnekler.
● Beklemiyordun değil mi? Ama sen artık bir “ölüsün”.
Çok değer verdiğin bedenin artık cansız, dünya adıyla
bir ceset. Bakma çevrende ağlayıp sızlananlara. Seni
biran önce gömmek için koşuşturanlar var. İşlem kısa
sürmeli; yoksa, kokuşursun.
● Seni birileri yıkadı, kefene (beze) sardılar ve caminin
yolunu tuttular. Yolda bazıları “cenaze” diye saygı
gösterdi, bazıları ise “trafiği engelledi” diye
homurdandı.
KARATOPRAK
● Bak bazı dostlar “cenaze namazına” durdu.
Formaliteden gelenler ise, karşı kaldırımda namazın
bitmesini bekliyor.
● Çukur seni bekliyor; ne kadar da küçük… Sadece bir
kefenin var; onun da cebi yok. Kürek kürek toprağı
üzerine atıp çukuru doldurmaları ne kadar kısa sürdü.
Hocanın “telkini”ni duyuyorsun değil mi? Geride
bıraktıklarını sıralamıyor; Allah’tan, peygamberden,
kitaptan bahsediyor...
● Gelenler dönüyor… Mirasçılar şimdi ne yapacak?
● Sen ise yapayalnızsın. Senin hissene ise; toprak,
bakteriler, böcekler kaldı… Ve bir de “amel bavulun”…
Ha!..
Unutmadan
“Ayıp olmasın
diye üzerine
mermer
koydular”
haberin olsun.
3
● Beden ölümüyle başlayıp kıyametin koptuğu ana kadar devam edecek hayata
“Berzah Alemi” denir.
● İnsan ölüp de kabre konulunca, Münker ve Nekir ismi verilen iki melek gelerek
sorgulayacaktır.
● İman ve güzel amel sahipleri sorulan sorulara doğru cevaplar verirler, daha sonra
cennet kapıları açılarak cennetin nimetleri kendilerine gösterilir.
● Kâfirler ve münafıklar ise sorulan sorulara doğru cevap veremezler, bunun üzerine
cehennem kapıları açılarak kendilerine cehennem gösterilir. ........... Alıntı: DİYANET
● İnsanın tüm yaptıkları melekler tarafından kayda alınır. Bu öyle bir kayıttır ki; hardal
tanesi kadar küçük iyilik ve kötülük yazılı olacaktır. Bu kayda “insanın amel defteri”
denir.
● İnsan hesaba çekilerken bu kayıtlar “delil” olacaktır. Buna organların şahitliği de
eklenince “mahkemenin ne kadar adil olacağı” ortadadır.
● İnsanın dünya hayatı sona erdiğinde, hesap günü açılmak üzere, amel defteri
kapatılır. İstisna olarak bazı insanların amel defteri açık tutulur, kayıtlara devam edilir.
AMEL DEFTERİ
SEVAP YAZILMAK
İÇİN
AÇIK OLANLAR
Bir kişi “mümin olmak şartıyla” aşağıdaki şartlara sahipse; gerek sağ
iken ve gerekse kabirde iken, sevap kazanır. Geride bıraktıkları
fonksiyonel olduğu sürece, sevap devam eder.
Sadaka-i Cariye: İnsanların faydalanacağı; yol, çeşme, okul, hastane, cami vb. tesisi
yaptıranlar, yapılmasına katkıda bulunanlar…
Faydalı İlim: İnsanların pozitif anlamda faydalanacağı bir çalışmayı yapmak. Buluş,
keşif, kitap, film, vb. çalışma örnek gösterilebilir…
Hayırlı İnsan Yetiştirmek: İnsanlar bir kişiden faydalandığı sürece, onun yetişmesinde
katkısı olanlar (anne, baba, hoca gibi) bundan sevap olarak faydalanır.
NE MUTLU BU KİŞİLERE.
AMEL DEFTERİ
GÜNAH YAZILMAK
İÇİN
AÇIK OLANLAR
Halbuki;
bu çığırı açan kişi
“dünyada taraftarının
artmasına ne kadar da
çok sevinmişti”.
Şimdi onlar kendisi için
“günah” taşımakla
meşguller.
BİLMİYORSAN
ARAŞTIR!...
ŞİMDİ DURUP
BİRAZ DÜŞÜN
4
Kıyâmet, “Yüce Allah’ın (cc) belirlediği zaman gelince”, tüm
kâinat düzeninin bozulup yeni bir alemin yaratılmasıdır.
● Yüce Allah kâinatı, insanın ve bilmediğimiz diğer akıllı canlıların
“imtihan yeri” olarak yaratmıştır. İnsan nesli için takdir edilen zaman
dolduğunda, maddi kâinat alemi de işlevini bitirmiş olur. Kâinatı
kusursuz bir şekilde yaratan ve işleten Yüce Allah, yine olağanüstü bir
kapanışla (kıyamet denilen o son günde) insan neslinin ve kâinatın
maddi anlamdaki varlığına son verecektir.
● Kıyamet gününde; tüm kâinatta ve yeryüzünde olacaklar (insanların
büyük şaşkınlık, korku ve panik halleri) Kur'ân'da detaylı olarak
anlatılmıştır.
KIYAMET - DİRİLİŞ
İnsan için; kıyametin kopuşuyla başlayıp, cennet ve
cehennemle devam edecek sonsuz hayat.
SORGULANMA
SONSUZ HAYAT
NOT: Ahirete inanmayan insan, (Kur’ân ve Peygamberi inkâr ettiğinden) kâfir olur.
“İnsan ölüp toprak olduktan sonra
onu kim diriltecek” diyenlere
Kur‘ân’ın cevabı çok açıktır:
“O, size hayat veren, sonra sizi
öldürecek, daha sonra da
diriltecek olandır…”
DİRİLİŞ
MAHŞER
Mahşer yerinde toplanan insanlar, “ilâhi mahkeme”
ye çıkıncaya kadar burada bekleyecektir…
YERİ
İyiler mükâfat olarak mahşerin sıkıntılarından
korunurken; kötüler, mahşerin her türlü sıkıntı ve
ızdıraplarına maruz kalacaktır…
● Dünya hayatının hesabını verecektir
● Karşılığında mükâfat veya ceza alacaktır
● Mükâfatını “cennet hayatı”nda görecek
● Cezasını “cehennem hayatı”nda çekerek
HESAP
VERMEK
1. Grup
DOĞRUDAN CENNETE GİDECEKLER
Allah’ın sevgili kulları, mükâfat olarak doğrudan cennete gönderilecek
ve orada ebediyen kalacaklardır.
2. Grup
CENNETE AKTARMALI GİDECEKLER
Günah işlemiş Müslümanlar, önce cehenneme gidecek; günahları
oranında kalarak temizlenecek ve sonra cennete alınacaklardır.
Ve orada ebediyen kalacaklardır.
3. Grup
DOĞRUDAN CEHENNEME GİDECEKLER
İslâm’ı kabul etmeyen insanlar, cezalarını çekmek üzere doğrudan
cehenneme gönderilecek ve orada ebediyen kalacaklardır.
DOĞRUDAN
CEHENNEME
GİDENLER
Orada ebediyen
kalacaklar.
İMTİHAN
SONRASI
(Grafik Anlatım)
İMTİHAN
SONRASI
CENNETE
AKTARMALI
GİDENLER
Cehennemin geçici
yolcuları
TEMİZLENENLER
Temizlendikten sonra
cennete gidenler.
DOĞRUDAN CENNETE
GİDENLER
Orada ebediyen
kalacaklar.
CEHENNEM
CENNET
DÜNYANIN
Kâfirlerin (Müslüman olmayanların) azap görerek sonsuz olarak
kalacakları yerdir. Orada azap öylesine şiddetlidir ki, insanlar
“yokolmayı” isteyeceklerdir. Halbuki onlar dünyada “yok olacağız”
diye ölümden ne kadar çok korkarlardı.
Allah’ın emirlerine uyanların konulacağı ve orada sonsuz olarak
kalacakları mükâfat yeridir. Bir mümin, inancı gereği “ahiret hayatını”
yaşayacağını bilir ve dünyadaki hayatını buna göre tanzim eder.
“Ölüm” mümin için “bunalım kaynağı” değil, ahirete geçiştir.
Not: Bildiklerimiz vahiyle sınırlıdır. En doğrusunu Allah bilir.
KARŞILIĞI
● Allah; insanı mükemmel bir şekilde yaratmış, dünyadaki canlı cansız tüm varlıkları
onun hizmetine sunmuş, hata yapmaması için doğru ve yanlışın neler olduğunu
gösteren “yol haritası”nı vahiy yoluyla önüne koymuş, akıllı olmasını istemiştir.
● Allah, verdiklerine karşılık insanlardan; “yalnız kendine iman ve ibadet etmelerini”,
“diğer insanlara ve doğaya saygılı davranmalarını” istemiştir.
● Allah’ın davetinin muhatabı tüm insanlardır. İnsan, “dünya hayatında” bu daveti
kabul edip etmemede serbest bırakılmıştır. Ahirette ise; insanın aldığı kararların ve
yaptığı uygulamalarının hesabı sorulacaktır.
● Dünya ve ahiret saadeti isteyenler için daveti kabul etmekten başka yol yoktur.
Akıl bunu gerektirir…
ÖNCE RUH
YARATILMIŞTIR
SONSUZ
HAYAT
KIYAMET
DÜNYA HAYATI
(Kainatın sonu)
Cennet
HAYATI
veya AHİRETSorgulanma
Cehennem
Diriliş
YENİDEN
(Yeni Bedene Kavuşma)
YARADILIŞ
HATIRLAYALIM
BİTİRİRKEN
MÜMİN: Allah’a, Hz. Peygamber’e ve O’nun haber verdiği
şeylere gönülden inanıp, kabul ve tasdîk eden kimsedir.
MÜMİN OLMAYANLAR
MÜMİN OLANLAR
● Siz “maymundan türeme” olamayacak
kadar mükemmel bir canlısınız.
● Hiçbir canlıda olmayan aklınızı
kullanarak tercihlerinizi bir kez daha
gözden geçiriniz.
● Henüz iş işten geçmiş değil. Mümin
olmaya (iman etmeye) bir nefes kadar
yakınsınız. Çünkü sizden istenilen için
bir nefes zamanı yeterlidir.
● Mümin olmakla kazandığınız şerefin
kıymetini biliniz.
● “Örfi İman” sahibi değil “Tahkiki İman”
sahibi olunuz.
● Din sadece inanmak için değil, aynı
zamanda yaşamak içindir.
● Seni günahkar yapmak için şeytan çok
çalışıyor. Ama senin samimi ibadetlerin
ve duan onu yenecektir. Allah’a güven…
SONSUZ HAYATINIZ DA SİZİN HAYATINIZDIR.
Faydalandıklarıma teşekkürlerimle...
Aralık 2009