dosyayı indir

Download Report

Transcript dosyayı indir

İdris YAVUZYİĞİT
[email protected]
‫وها إ َّ ِن الل َه َكانَ‬
‫َوإ َذا ُحي ْي ُتم ب َتح َّية َف َح ُّي ْوا ِب َأ ْح َس َن م ْن َها َأ ْو ُر ُّد َ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ََ ُ َ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫على ك ِل ش ي ٍء ح ِسيباِ‬
‫َ ُّ َ‬
‫َْ ُُ‬
‫َ َّ َ َ َّ ُ ْ ُ َ ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ؤمنوا حتى تحابوا ‪ ،‬أوال‬
‫ال تدخلوا الجنة حتى تؤ ِمنوا وال ت‬
‫ِ‬
‫َ َُْ ُ ُ َ َ‬
‫َّ َ ْ َ ُ‬
‫ُ ُّ ُ ْ َ َ َ‬
‫ْ ُ‬
‫ُ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫أدلكم على ش ٍئ إذا فعلتموه تحاب ِبتم ؟ أفشوا السالم بينكم‬
Sosyal bir varlık olan insan, toplumla birlikte yaşar. Belli bir
yöredeki toplum, genellikle aynı inanç ve milletten oluşsa da büyük
şehirlerdeki toplumlar farklı inanç ve milletlerden oluşabilirler.
Toplum içinde yaşayan fertler ya birlikte yaşama ya da bir arada
yaşama kültürünü öğrenmek ve uygulamak zorundadır.
İslam Dini insanlar arası ilişkilerin doğru bir şekilde
ilerleyebilmesi, birlik ve beraberlik içinde yaşam sürdürülebilmesi için
bazı kriterler ortaya koymuştur.
Bu kriterlerden birisi de insani ilişkilerin başlangıcını
oluşturan selam’dır.
Selam müminlerin birbirleri ile karşılaştıklarında, "es-selâmü
aleyküm" ve "selâmun aleyküm" (dünyâda ve âhirette selâmette ol, sıhhat
ve âfiyet, dünya ve ahiret meşakkatlerinden beri olmak, mü'min kullardan
dua, meleklerden istiğfar, peygamberlerden şefaat sizin üzerinize olsun)
cümleleriyle birbirlerine dua etmelerine denir.
Selâmın Bir başka anlamı da, "Allah seni esenliğe
kavuştursun" demektir. Selamı alan kimse "Ve Aleyküm selâm"
yâni (Bana ettiğin bu güzel duâ senin de üzerine olsun) diyerek
karşılık vermelidir.
Türkçemizde kullanılan merhaba, hayırlı sabahlar, günaydın,
tünaydın gibi kelimelerle yada el işaretiyle, korna çalmak suretiyle veya
telefonda alo gibi bir kelimeyle birbirimizi selamlıyoruz. Bunların
kullanılmasında bir sakınca yoktur. Ancak bu kelimeler selamlamanın
yerine geçmez. Kısaca Türkçede kullandığımız bu selamlama kelimeleri ve
şekilleri, selamın bize kazandırdığı ecri kazandırmaz.
Selam, Allah’ın isim ve sıfatlarındandır. İnsanın işlemesi muhtemel
kusurlarından münezzeh olan, yaratıklarını afet ve belalardan kurtaran,
zulmetmeyen demektir.
Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde:
“Şüphesiz ki selâm Allahın isimlerinden biridir. Onu yeryüzünde
koymuştur. O halde onu aranızda yayınız”. (Buhârî, elEdebü lMüfred, s. 268, H.no: 1019)
buyurmuştur.
Allah’ın güzel isimleri arasında barış ve güvenlikle alakalı olan es-Selam'ın
(HAŞR 23.) özel bir yeri olduğu muhakkaktır. Çünkü selam, Allah katında geçerli
tek dinin özel adı (İslam aslında, alem olmaktan ziyade, sıfat ve ameldir; Allah
katında geçerli olan din İslamiyet'tir; sadece sözlü değil fiilî teslimiyettir.) ile aynı
kökten gelir.
İnsanlara İslam emredilmişse, bunun Hak Tealanın Selam ism-i şerifi ile
ilişkisi aşikârdır. Bu bakımdan, barışçıl ve güvenilir insan, esenlik ve barış kaynağı
güven ve huzur kaynağı anlamına gelen Selam ism-i şerifinin mazhar ve
tecelligâhıdır. Zira mevlamız şöyle buyurmaktadır:
ْ َ َ ّٰ َ َ ْ َ َّ
َ
‫ِاال من اتى الله ِبقل ٍب س ٖل ٍيم‬
“Ancak Allah'a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda
bulur)”. (ŞUARA 89) “Çünkü Rabbine kalb-i selîm ile geldi”. (SÂFFÂT suresi 84. ayet)
Kalbiselim sahibi; Yaratıcısıyla, kendisiyle ve çevresiyle barışık, uyumlu,
nifaksız, dedikodusuz, doğru-dürüst insan demektir. Kalpteki kanaatler, duygu,
düşünce ve inanışlar mutlaka davranışa dönüşeceğinden, bu tip bir insan başka
insanlara, hayvanlara ve doğaya zarar vermeyecek; bu özellikteki insanlar arttıkça
dünyada barış ve esenlik hâkim olacaktır.
Allah mümin kullarını hem bu dünyada hem de kıyamet günü
َ selamla karşılar
َ
َ ْ َ ْ ُ َّ َ َ َ ٌ َ ُ َ ْ َ ْ َ َ ْ َ ْ ُ ُ َّ َ
‫ت ِحيتهم يوم يلقونه سالم وا ِعد لهم اجرا ك ٖريما‬
“Kendisine kavuştukları gün, Allah'ın onlara iltifatı, «selâm»
dır. Allah onlara çok değerli mükâfat hazırlamıştır.” (AHZÂB 44.) Bir
başka ayette de: “Onlara merhametli Rabb'in söylediği selam
vardır”. (YÂSÎN 58) َ
َ
ْ
َ ‫ُقل ال َح ْم ُد ل ّٰله َو َسال ٌم َع ٰلى ع َباده َِّالذ‬
ْ ‫ين‬
َّ‫اصط ٰفى ٰا ّٰلل ُه َخ ْي ٌِر َاما‬
ٖ ِِ ِ
ِ
ِ
ِ
ُ
َ‫ُ ْ ن‬
‫يش ِركو‬
“ (Resûlüm!) De ki: Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin
kıldığı kullarına. Allah mı daha hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar
mı?” (NEML 59)
Cennet yurdunun bir imside
َ selamdır
ٰ ُ َ َ ْ َ ْ َ َ َّ
ٰ ُ ْ َ ُ ّٰ َ
َ
َ
ْ
ُ
َ
‫اٍ مس ِت ٖق ٍيم‬
ٍ ‫والله يدعوا ِالى د ِار السال ِم ويه ٖدى ِمن يشاء ِالى ِصر‬
“Allah kullarını esenlik yurduna (Cennete) çağırıyor ve O,
dilediğini doğru yola iletir. (YÛNUS 25.)
“Rableri katında onlara esenlik yurdu (cennet) vardır. Ve
yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur”.
(EN'ÂM 127.)
Cennete girerken Mü’minler selamla karşılanırlar, cennet de
birbirleri ile selamlaşırlar. Dünyada ve ahıretteki güzel ve huzurlu bir
yaşam, Mü’min kulları üzerinde, sonsuz şefkat sahibi olan Allah’ın
SELAM sıfatının tecellilerindendir. Dünyada güzel bir hayatla yaşayan,
Allaha kulluk yapıp, işlediği Salih amellerden ecir kazanan Mümin ,
ahirette de hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak cennete girecektir.
Selam vermek mümin olmanın alametlerindendir
ُ ُ َ َ َ ُ َّ َ َ َ ّٰ
َ ُ َ ٰ َ َّ َ ُّ َ َ
ُ
َ
َ
ْ
ْ
َ
‫يا ايها ال ٖذين امنوا ِاذا ضربت ِم ٖفى س ٖب ِيل الل ِه فتب ِينوا وال تقولوا‬
ْ َ َ َ َ ُ َ ْ َ ْ ُ َ ْ َ َ َ َّ ُ ُ ْ َ ٰ ْ َ ْ َ
َ
ٰ
‫وة‬
ِ ‫ِِلن القى ِاليكم السالم لست ِمؤ ِمنا تبتغون عرض الحي‬
ُّ
َ‫الد ْنيا‬
“Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi
anlayıp dinleyin. Size selam verene, dünya hayatının geçici
menfaatine göz dikerek «Sen mümin değilsin» demeyin. Çünkü
Allah'ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken
Allah size lütfetti; o halde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz Allah bütün
yaptıklarınızdan haberdardır”. (NİSA 94.)
Okulda, çarşıda, pazarda, camide, selâmla kurulan yakınlık,
dostluğa, kardeşliğe dönüşür.
Aynı apartmanda yaşayan, aynı kurumda görev yapan kimi
insanların birbirlerine selâm vermeden, iyi günler, iyi akşamlar, iyi
görevler dilemeden, merhaba demeden yaşadığı ne yazık ki bir
gerçek.
Apartmanı paylaşan, birkaç dakika da olsa bir asansörde
birbiriyle selâmlaşmayan asık suratlar, insanlara tebessüm etmenin,
güler yüzlü davranmanın bir ibadet olduğunu bilmiyorlar mı?
Selâm vermek, selâmünaleyküm demek güler yüzün, iyi
niyetin kelimelerle bir ifadesidir aynı zamanda. Selâmdan uzak
böylesi insanlardan oluşan bir toplum, sağlıklı bir iletişim
kuramayacağı gibi, birlikte yaşamanın mutluluğunu da hakkıyla
yaşayamaz.
Selam birbirlerini tanıyanlar arasında muhabbeti artırıcı bir
özelliği olmasının yanı sıra, birbirlerini tanımayan insanların ise
birbirlerine karşı muhabbet beslemelerine sebep olmaktadır. Selam
verilmek suretiyle bireyler arasında sevgi meydana gelmektedir.
Selamlaşmak dostluğun, birlikteliğin başlangıcıdır. Selamlaşmak
sevgiyi, sevgi kardeşliği, kardeşlik birlik ve beraberliği doğurur.
Müminlerin birbirlerini sevmesi ise İmanın alametidir. Peygamber
Efendimizin bir hadisini sizlerle paylaşmak isterim.
َ ُّ َ
ُُ َْ
ُ َ ُ ْ ُ َّ َ َ َّ َ
َ
َ
‫ أوال‬، ‫ؤمنوا حتى تحابوا‬
‫ال تدخلوا الجنة حتى تؤ ِمنوا وال ت‬
ِ
َ َ ُ ُ َُْ َ
ُ َ ْ َ َّ
َ َ َ ْ ُ ُّ ُ
ُ ْ
ُ
ْ
َ
‫أدلكم على ش ٍئ إذا فعلتموه تحاب ِبتم ؟ أفشوا السالم بينكم‬
“Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi
sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi
seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız.”
(Müslim, Îmân 93)
َ ُ َ ُ َ ُ َ َ َ ْ َ َ ُ َ ُ َ َ َّ ُ َ َ َ ْ ُ ٌ َ َ
ُ
‫ وتو ِسع له ِفى‬,‫يت ِه‬
ِ ‫ تس ِلم علي ِه ِإذا ل ِق‬: ‫يك‬
ِ ‫ثالث يص ِفين لك ود ا ِخ‬
َْ
ُ ‫ َو َت ْد ُع‬,‫س‬
ْ
ْ‫وه ب َا َحب َا ْس َمائه إلي ِه‬
ِ ِ ‫اِلج ِل‬
ِ ِ ِِ
ِ ِ
Peygamberimiz sevginin anahtarının selam olduğunu şöyle
ifade etmişlerdir:
“Şu üç şey, mümin kardeşinle arandaki sevgiyi pekiştirir.
Kardeşinle karşılaştığında selam verir, meclisinde ona yer gösterir ve
onu en çok hoşlandığı isimlerle çağırırsın.” (Terğib ve Terhib, C.5, S.289)
َّ ‫الد َعاء َوَِا ْب َخ ُل‬
َّ ‫َا ْع َج ُز‬
ُّ ‫الناس َم ْن َع َج َز في‬
َ‫الناس َم ْن َب ِخل‬
ِ َ
ِ
ِ
ِ
َّ
‫ِبالسال ِ ِم‬
Ebu Hureyre (r.a.)’den Peygamberimiz (sav)’in şöyle
buyurduğu rivayet edildi:
“İnsanların en beceriksizi dua yapmayanı, insanların en
cimrisi de selam vermeyenidir.” (Terğib ve Terhib, C.5, S.299)
Selamı yaymak
amellerimizden birisidir
görevimiz
ve
cennete
götürecek
ْ ََ ََ
َّ
ُ ْ َ ُ َّ َ ُّ َ َ
َ‫الط َع َام َوص ُلوا ا ِْر َحام‬
ُ
‫يا ايها الناس افشوا السالم وا ِط ِعموا‬
َِ
ْ ُ ُ ْ َ ٌ َ ُ َّ َ ُّ َ َ
َّ
َ
َ
‫وصلوا والناس ِنيام تدخلوا الج ِنة ِسسال ٍم‬
“Ey insanlar, selamı yayın, yemek yedirin, akrabaya ilgi
gösterin, herkes uykuda iken namaz kılın, selametle cennete girin."
ْ َ ُ ُ ْ َ ْ ْ َ ّٰ َ ُ َ َ
َ ‫ال َج َّن ِة َق‬
ُ ‫ال ِط‬
ُ‫يب ْال َك َالم َوَِب ْذل‬
ِ ‫وجب إلى‬
‫يا رسول الل ِه اخ ِبرِنى ِسشي ٍئ ي‬
ِ
ِ
َّ ُ َ ْ َ َ َّ
َ
ِ ِ ‫السال ِم وِاطعام الطع‬
‫ام‬
(Tirmizî, Kıyâmet 42. Terğib ve Terhib, C.5, S.290)
Ebu Şureyh, Resulüllah (sav)’e: “Ya resulellah! Beni cennete
götüren bir şey söyle” dediğimde, Resulullah (sav): “Tatlı dilli
olmak, selamlaşmak, ve yemek yedirmek” buyurdular. (Terğib ve Terhib,
C.5, S.291)
Rabbimiz evlerimize girdiğimiz zaman aile fertlerimize selam
vermemiz gerektiğini bizlere şöyle bildirmektedir.
َ
َ َ َ ُ َّ
َ ْ ُ ُ ََ ُ َ َ ُُ َُْ َ َ َ
ْ
َّ
‫الل ِه مباركة‬
ِ ‫ند‬
ِ ‫ف ِإذا دخلتم بيوتا فس ِلموا على أ‬
ُِ ‫نف ِس ْكم ت ِح َية ِمن ِع‬
َ ْ ُ َّ َ
ُ َ ُ َّ ُ َ ُ َ َ َ َ َ
َ
ْ
ُ
ِ‫اِ لعلكم تع ِقلون‬
ِ ‫ط ِيبة كذ ِلك يب ِين الله لكم اْلِي‬
“… Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek
ve hoş bir esenlik dileği olarak, selam verin. İşte Allah, düşünesiniz
diye âyetleri size böyle açıklar.” (NÛR 61.) Resul-ü Ekrem Efendimizden
aktarılan bir hadiste ise ev halkına selam vermenin kişiye sağlayacağı
kazanç şöyledir.
َ‫ َيا ُب َن َّي َإذا َد َخ ْل َت َعلى أ ْهل َك َف َسل ْم َي ُك ْن َس ِالمك‬:‫قال لي سو ُل الل ِه‬
َ
‫ر‬
ِ
ِ
ِ
ِ
َ
َ َََ
َ.‫ك‬
َ
ْ
ْ
َ
َ
َ
َ
ْ
ِ ‫بركة عليك وعلى أه ِل بي ِت‬
Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "Resulullah (a.s) bana buyurdular ki:
"Ey oğulcuğum, (Evine) girdiğin zaman âilene selam ver ki, selamın,
hem senin üzerine hem de aile halkına bereket olsun!“ (Tirmizî,
İsti'zân 10)
Selam sadece dünya hayatının değil cennet hayatının da esenlik
ifadesidir. Kur’an-ı Kerimde ölüm esnasında ve cennette meleklerin
inananlara, inananların birbirlerine selam verecekleri bizlere şöyle
bildirilmektedir.ْ
ْ
َ
َ
ُ
َ
َ
َ ‫ا َّلذ‬
ْ‫ين َت َت َو ّٰف ُيه ُم اِلَ ٰل ِئ َك ُة طيب َين َِي ُقولو َن َسال ٌم َعل ْي ُك ُم ْاد ُخ ُلوا ال َج َِّن َة ب َما ُك ْن ُتم‬
ٖ
ٖ
ِ
ِ
َ‫َ ْ َ ُ ن‬
‫تعملو‬
“ (Onlar,) meleklerin, «Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi)
işlere karşılık cennete girin» diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları
kimselerdir.”
(NAHL
32.)
َ
ْ َ
َ
َ ‫َوس‬
َ ‫يق َّالذ‬
ْ‫ال ل ُهم‬
َ ‫ين َّات َق ْوا َرَّب ُه ْم ِالى ال َج َّن ِة ُز َِمرا َح ّٰتى ِا َذا َج ُاؤ َها َو ُف ِت َح ْت ا ِْب َو ُاب َها َو َق‬
ٖ
ٖ
َ َ ُ ُ ْ َ ْ ُ ْ ْ ُ ْ َ َ ٌ َ َ َََُ َ
َ‫خالدين‬
ٖ ِ ِ ‫خزنتها سالم عليكم ِطبتم فادخلوها‬
“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete
sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam
size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya, derler”.
(ZÜMER 73.)
ُ َ َ ُ َ ٰ َ َّ َ ْ ُ َ
َْ َ ْ َ ْ
َ
َّ
َ
َ
ْ
َّ
ُ‫اال ْن َهار‬
‫اِ تج ٖرى ِمن تح ِت ِها‬
‫اِ جن‬
ِ ِ ‫واد ِخل ال ٖذين امنوا وع ِملوا الص ِالح‬
ٍ
َ ‫َخالد‬
ٌ‫ين ٖف َيها ب ِا ْذن َربه ْم َت ِح َّي ُت ُه ِْم ٖف َيها َس َالم‬
ِٖ
ِِ ِ ِ
“İman edip de iyi işler yapanlar, Rablerinin izniyle içinde ebedî
kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır.
Orada (birbirleriyle) karşılaştıkça söyledikleri «selam» dır”. (İBRÂHİM
23.)
ّٰ َ َ َ ْ ُ َ ْ ُ ٰ ْ َ
ْ‫الل ُه َّم َوَِتح َّي ُت ُه ْم ٖف َيها َس َال ٌم َِو ٰاخ ُر َد ْع ٰو ُيهم‬
‫دعويهم ٖفيها سبحانك‬
ِ
ِ
َ‫َان ْال َح ْم ُد ل ّٰله َ ب ْال َع َاِلين‬
ٖ
ِ
ِ‫ِ ِ ر‬
“Onların oradaki duası: «Allahım! Seni noksan sıfatlardan tenzih
ederiz!» (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise
«selâm» dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi
Allaha mahsustur”. (YÛNUS 10)
İslam dini insanlar için ne yararlı ise onu emretmiş, nelerde zararlı ise
insan hayatından çıkartılmak üzere yasak kapsamına almıştır. Müslümanlara
emredilen selamlaşmanın yine insanlara faydası vardır. Selam öncelikle
mütevaziliğin adıdır. İnsanların gönlünü kazanmanın en temel basamağıdır.
Sevginin yerleşmesine vesiledir. İnsanların birbirlerinden güven içerisinde
olmalarına bir sebeptir. Selam vermek Efendimizden bizlere aktarılan birçok
hadislerinde teşvik edilen hususlardan olmuştur. Hz. Peygamberimiz (s.a.s.)
şöyle buyurmaktadır.
ُ َ ْ َ َ َ َ َّ ُ ْ ُ َ
َ َ ْ ُّ
ْ
ُ
ُ
َ
ٌ
‫ل‬
ِ ‫ أي االسال ِم خير؟‬:‫س ِئل رسو الله‬
‫ وِتقرأ‬،‫ تط ِعم الطعام‬:‫قال‬
ْ ْ َ ْ َ ْ ََ َ ََْ ْ َ َ ََ
. ‫السالم على من عرفت ومن لم تع ِِرف‬
Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (r. anhümâ) anlatıyor: Bir adam,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: – İslâm’ın hangi özelliği daha
hayırlıdır, diye sordu? Resûl-i Ekrem:
“Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm
vermendir” [Ebû Dâvud, Edeb 142, (5194).] buyurdu.
Selâmlaşmak, her şeyden önce bir nezaket kuralı, dostluk ve iyi
niyet işaretidir. Selâmlaşanlar, karşılıklı olarak birbirlerine, sevgi, saygı,
sağlık ve esenlik dileklerini sunmuş olurlar.
Selam aynı zamanda bir medenilik işaretidir. İnsan medeni bir
varlıktır. Karşılaştığı kimseye selâm vermemek, onu görmemezlikten
gelmek, hiçe saymak demektir. Bu ise medeni ve zarif bir tutum
değildir. Karşılaştıkları zaman selâmlaşmak insanlara mahsus güzel bir
meziyettir.
Peygamber Efendimiz: “ُ‫ل ْال َكالم‬
َُ ‫”اَسَّالمُ َق ْب‬: “Konuşmadan önce
selâm verilir.” buyurmuştur.
Birbirleriyle karşılaşan kimselerin selâmlaşmaları, birbirlerine
değer verdiklerinin işaretidir.
Selam ve selamlaşmak Yüce Rabbimizin bizlere Kuran-ı
Kerimde emretmiş olduğu ilkeler arasındadır. Ayette şöyle
buyrulmaktadır.
َ ‫وها إ َّن الل َه َك‬
َ ‫َوإ َذا ُحي ْي ُتم ب َتح َّية َف َح ُّي ْوا ب َأ ْح َس َن ِم ْن َها َأ ْو ُر ُّد‬
ْ‫ان َع َِلى ُكل َش ي ٍء‬
ٍ ِ ِ ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ‫َح ِسيبا‬
“Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya
aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği
gibi yapandır.” (NİSA 86.)
Bu ayete istinaden alimler Selâm vermenin sünnet, selam
almanın ise farz olduğuna dair görüş birliği yapmışlardır.
Bugün bizlerin birbirine vermiş olduğumuz Selamın şekli İslam Diniyle
ortaya çıkmış değildir. Hz. Ebu Hureyre’den rivayetle Peygamber Efendimiz bir
hadislerinde Selam’ın şeklinin Allah-u Teala tarafından Hz. Adem’e öğretildiğini şöyle
bildirmektedir.
َ‫سل ْم َع َلى ُأولئ َك َن َفر من‬
ُ ‫صلى‬
َ ‫« ِلا َخ َل َق هللا آدم‬
َ ‫هللا َع َل ْيه‬
َِ ‫ ْاذ َه ْب َف‬: ‫وس َّلم قال‬
ِ ُ
ِ
ِ
ِ ٍ
َ ََ
ُ َّ َ َ َ ُ َّ َ َّ َ َ َ ُّ َ ُ ْ ْ ٌ ُ ُ
َّ
َّ
‫ السالم‬: ‫ فقال‬.‫ك وت ِحية ذ ِري ِتك‬
ِ ‫اِلالئكة جلوس فاستمع ايحيونك فإنها تحيت‬
ُ ْ ََ ُ ُ َ
ُ ْ ََ َ ََْ
ُ ََْ
ْ
َّ
‫ ِورحمة هللا » متفق عليه‬: ‫ فزادوه‬، ‫ السالم ُ عليك ورحمة هللا‬: ‫ فقالوا‬،‫عليكم‬
.
“Allah Teâlâ Âdem sallallahu aleyhi ve sellem’i yaratınca ona:
– Git şu oturmakta olan meleklere selâm ver ve senin selâmına nasıl karşılık
vereceklerini de güzelce dinle; çünkü senin ve senin çocuklarının selâmı o
olacaktır, buyurdu.
Âdem aleyhi’s-selâm meleklere: – es-Selâmü aleyküm, dedi.
Melekler: – es-Selâmü aleyke ve rahmetullâh, karşılığını verdiler. Onun
selâmına “ve rahmetu’l-lâh”ı ilâve ettiler.”( Buhârî, Enbiyâ 1; İstizân 1; Müslim,
Cennet 28)
Hadis-i Şeriften şunu anlıyoruz ki, Yüce Allah’ın göndermiş olduğu bütün
dinlerde selam ve selamlaşma vardır.
َ َ َ َ ْ َ َ َّ َ َ ْ َ َّ َ ْ
َّ ‫ش َّب ُهوا ب ْال َي ُهود َوَال ب‬
َِ ‫الن‬
َ‫ص َارى َفإ َّن َت ْسليم‬
ِ
ِ َُْ
ِ َّ ِ َ ِ َّ ِ ‫ليس ِمنا ْ من ت ْشب َه ِس ُغي ِرن ْا َ ال ت‬
َ
َ
َ ‫ال َي ُهود اْلشا َرة باال‬
ْ
َ
َ
ِ ِ ‫س ِليم النصارى ِبْلك‬
‫ف‬
ِ ‫ص ِاس ِع وِإن ت‬
ِ ِ
ِ
Peygamberimiz (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Başka milletlere özenmeye çalışan bizden değildir. Yahudi ve
Hristiyanlara benzemeyin. Yahudilerin selamı el kaldırma ile,
hristiyanların da selamı baş sallamak iledir.” (Terğib ve Terhib, C.5, S.308)
Selam vermenin şeklini ve selam verme neticesinde bizlere verilecek olan
müjdeleri yine Peygamberimizden öğrenmekteyiz. Bizlere kadar ulaşan bir hadis-i
şerifte şu olay anlatılmaktadır.
َ
َ
َ ْ ُْ َ َُ
َّ َ َ ٌ ُ َ َ َ َ
ُ
َ
َ
ْ
َّ
َ
َّ
ُ
َ
ْ
َ
َ
‫ فرد علي ِه رسول الل ِه‬.‫ السالم ع ِليك ِم‬:‫ال‬
ِ ‫كنا عند رسو ِل الل ِه فجاء رجل فسلم فق‬
ُ َ ْ ََ ْ ُ ََْ َُ
ُ ٌ ْ َ ُّ َّ َ َ َ َ َ َّ ُ َ َ
َ
َ
َ
َ
َّ
ُ
.‫ السالم عليكم ورحمة الل ِ ِه‬:‫ال‬
ِ ‫ ثم جاء آخر فق‬،‫ عشر‬:# ‫ وقال النبي‬،‫السالم؛ ثم جلس‬
َ ُ َ َ َ َّ ُ َ ‫َ َ َّ َ َ ْ َ َ َ َ َ َ ْ ُ و‬
ُ.‫ السِ َال ُم َع َل ْي ُك ْم َو َر ْح َم ُة الله َو َب َر َكا ُت ِه‬:‫ال‬
َ
ِ ‫ ثم جاء آخر فق‬،‫ ِعشر ن‬:‫ال‬
ِ ‫فرد علي ِه فجلس فق‬
ِ
َ‫َ َ َّ َ َ ْ َ َ َ َ َ َ َ َ َ ُ ن‬
.ِ ‫فرد علي ِه فجلس فقال ثالثو‬
İmrân İbnu Husayn (r. anhümâ) anlatıyor: "Biz Resulullah (a.s) 'ın yanında
iken bir adam gelerek selamı verdi ve:
– es-Selâmü aleyküm, dedi. Hz.Peygamber onun selâmına aynı şekilde karşılık
verdikten sonra adam oturdu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
– “On sevap kazandı” buyurdu. Sonra bir başka adam geldi, o da:
– es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah, dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selâmın
aynıyla mukâbelede bulundu. O kişi de yerine oturdu. Hz.Peygamber:
– “Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Daha sonra bir başka adam geldi ve:
– es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh, dedi. Hz.Peygamber o kişiye de
selâmının aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Efendimiz:
– “Otuz sevap kazandı” buyurdular. [Ebû Dâvud, Edeb 143, (5195); Tirmizî, İsti'zân 2, (2690).]
َ ‫إ َّن ْاِلُ ْؤم َن إ َذا َلق َي ْاِلُ ْؤم َن َف َسل َم َع َل ِْيه َو َا َخ َذ ب َيده َف‬
َ‫ص َاف َح ُه َت َنا َث َر ِْ َخ َط َاي ُاهما‬
َِ َ َ ِ
ِ ِ ِ
ِِ ِ
ِ
َّ
ُ
‫ك َما َيتناث ُر َو َرق الش َج ِِر‬
Huzeyfe B. Yemani (r.a.) selam vermekle günahlarımızın döküleceği
hususunda Peygamberimiz (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
“Bir mümin diğer bir müminle karşılaşınca selam verir, elini tutup
musafahalaşırsa, ağacın yaprakları döküldüğü gibi günahları dökülür.” (Terğib ve
َ َ َ ُ ُ َ َ َ َ َ َ ْ ُ ْ َ ُ َّ َ َ ْ
ّٰ َ َ ُ َّ َ َ َّ َ
َ
‫ِإذا التقى الرجال ِن اِلس ِلم ِان فسلم احد ِهما على ص ِاح َ ِب ِه ف ِإن اح ِبهما ِالى الله‬
َ ‫صاحبه َفإ َذا َت‬
َ ‫َا ْح َس ُن ُه َما س ْشرا ل‬
َ‫ص َاف َحا َِن َ َزل ْت َع َل ْيه َما مأ ُة َر ْح َم ٍة ِل ِْل َب ِادى م ْن ُهما‬
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ ِ
ِ
ِ
ِ
ْ
َ
َ
ٌَ ْ َ
َ ‫ت ْس ُعون َولل ُم‬
‫صاف ِح عشر ِة‬
ِ
ِ
Terhib, C.5, S.299)
Ömer B. Hattap (r.a.) Peygamberimiz (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
“İki müslüman karşılaştıklarında biri öbürüne selam verince Allah katında
en sevimli olanı arkadaşına daha samimiyetle davrananıdır. Musafahalaştıkları
zaman Allah onlara yüz rahmet indirir, doksanı, önce selam verip musafaha
yapana, onu da, diğerine verilir.” (Terğib ve Terhib, C.5, S.305)
Müslümanların bir birleri üzerindeki, haklarından
biri
ْ َ
ْ de selamdır.
ُ َ َ ْ َّ ُ َ َ َ َّ َّ ُّ َ ْ ُ َ ْ ُ َ ْ ٌ ْ َ
ُ‫ش ُهود‬
ِ ‫الت ِحي ِة وِإجابة الدعو ِة و‬
ِ ‫خمس ِمن ح ِق اِلس ِل ِم على اِلس ِل ِم رد‬
ْ ُ ْ ََ
َّ َ َ َ
َْ ُ َ َ َ َ َ ْ
َ‫الل ِه‬
َ
‫سِ ِإذا ح ِمد‬
ِ ‫يض وتش ِميت الع‬
ِ ‫اط‬
ِ ‫ال ِجناز ِة و ِعيادة اِل ِر‬
“Şu beş şey müslümanın müslüman üzerindeki hakkındandır. Selâmı
reddetmek (Selâmı selâmla karşılamak), davete icabet etmek, cenazede hazır
bulunmak, hastayı ziyaret etmek, aksıranı Allah'a hamd ettiği zaman teşmît etmek
(ona rahmet dilemek)”. (İbn Mâce, Cenâiz, 1)
Allah peygamberlerine ve
ْ Salih
َkullarına selam etmiştir
َ
َ‫َو َسال ٌم َعلى اِلُ ْر َسلين‬
ٖ
“Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun”! (SÂFFÂT
suresi 181. ayet) Saffat suresi 79. Ayette Nuh'a, 109. Ayette İbrahim’e,
120. Ayette Musa ve Harun’a, ve 130. Ayette de İlyas peygambere
Allah Teala selam olsun! Demektedir.
Hadislerde geçtiği üzere Allah, malının tamamını islam davası
uğruna harcayan Efendimizin Eşi Hz. Hatice annemize Hira dağında
efendimize yemek götürdüğü bir sırada selam etmiştir. Yine Hz. Ebu
Bekir bir fakire üzerindeki son elbisesini hediye edip hasıra
sarıldığında da Allah Hz Ebu Bekir’e selam etmiştir.
Selam vermenin adapları vardır.
Efendimizden selam adabıyla ilgili gelen hadislerde şöyle buyrulmaktadır.
ْ َ
َ
َ ْ َ َ ُ َّ ُ َ ُ
َ ََ
ُ
‫ ِوالقليل على الك ِث ِي ِِر‬، ‫اع ِد‬
ِ ‫ واِلاش ي علي الق‬، ‫يس ِلم الراكب على اِل ِاش ي‬
“Binitli olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olan çok olana selâm
verir.” (Müslim, Selâm 1)
Cuma günü minberde hutbe okurken, yüksek sesle Kur'ân okurken, ders
okuturken, ezan ve kamet esnasında, yıkanmaktayken, Tuvalette iken, Sofrada
yemek yerken ve su içerken, dua ederken ve namaz kılarken selâma cevap
vermemek uygun görülmüştür.
Tuvalet ve banyo gibi yerlerde bulunan kimselerle içki, kumar, Fal bakmak,
Dinde olmayan şeyleri uydurmak gibi bir günahı işlemekte olan kimseye bu günahı
işlediği esnada selâm verilmesi uygun değildir.
Açıktan Kur'an okuyana selâm vermek mekruhtur. İlmî sohbet yapanlara,
ilmî çalışmalarda bulunanlara, Kur'an dinleyenlere, ezan okunurken, kamet
getirilirken selâm alınıp verilmez.
َ ‫الج َم‬
َّ‫الج ُلوس ْأن َي ُرد‬
َ ‫ُي ْجز ُئ عن‬
َ ‫اعة َإذا َم ُّروا ْأن ُي َسل َم‬
ُ ‫جز ُئ َعن‬
ِْ ‫أح ُد ُه ْم َو ُي‬
ِ
ِ
ِ
ِ ِ
ِ
ِ
َ
ْ.‫أح ُد ُه ِم‬
“Bir cemaat giderken, yeri gelince içlerinden bir kişinin selam vermesi
hepsi için yeterlidir. Oturanlar adına da bir kişinin mukabelesi yeterlidir." [Ebû Dâvud,
Edeb 152, (5210).]
َ ْ َّ
َ
َ
َّ
ُ
ْ
َ
َ
ْ
.‫اس ِبالل ِه من بدأهم ِبالسال ِ ِم‬
ِ ‫إن أولى الن‬
Ebû Ümâme (r.a) anlatıyor: "Resulullah (a.s) buyurdular ki: " İnsanların
Allah katında en makbulü ve Ona en yakın olanı, önce selâm verendir" [Ebû Dâvûd, Edeb
َ ٰ َ ّْٰ َ ُ َ ْ َ َ َ َ َّ ُ َ ْ َ َ ُ ُّ َ
ْ َ َ ُ َّ
ّٰ َ ُ َ َ َ
َ
‫ أوالهما ِبالل ِه ِتعالى‬:‫ال‬
ِ ‫يان أيهما يبد ِأ ِبالسال ِم ق‬
ِ ‫ الرجال ِن يلت ِق‬:‫قيل يارسول الل ِ ِه‬
133]
Rasulullah’a: “İki kişi karşılaşınca önce hangisi selam verir?” Diye soruldu.
Rasulüllah (sav) de “Allah’a en yakın olanı” buyurdu." (Terğib ve Terhib, C.5, S.293)
َ ُ
َ ْ َ َُْ َ َُ ْ َ َ َ َ ْ َ َُْ
ُ ُ َ ََْ َ
َ
َ
ْ
ْ
ِ ‫ فإذا أراد أن يق‬،‫لس فليس ِلم‬
‫فليست األولى بأح ِق‬، ‫وم فليس ِلم‬
ِ ‫إذا انتهى أحدكم إلى اِلج‬
‫اْلخ َرة‬
ِ ‫من‬
“Sizden biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Oturduğu meclisten
kalkmak istediği zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm, sonraki selâmından
daha üstün değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb 139)
َ ْ ُ َ َ َ َ َ ّٰ َ ْ َ ْ ٌ ْ ُ َّ َ
ُ ‫اال ْرض َف َا ْف ُش‬
َ‫الر ُجل‬
َّ ‫وه َب ْي َن ُِك ْم َفإ َّن‬
‫السالم ِاسم ِمن اسم ِاء الل ِه تعالى و‬
ِ َ َ ُ َ َ ِ َ َ ‫ضع ِه ِفى‬
َ ْ ْ َ َ َ َ َ ْ َ َّ َ َ َ ْ ُ ْ
ْ
َ
َ
َ
ُّ
َ
ْ
ْ
ُ
َ
ْ
َ
‫ضل درج ٍة‬
ِ ‫اِلس ِلم ِإذا مر ِبقو ٍم فسلم علي ِهم ف ِردوا علي ِه كان له علي ِهم ف‬
ْ‫الس َال َم َفإ ْن َل ْم َي ُر ُّدوا َِع َل ْي ِه َر َّد َع َل ْي ِه َم ْن ُه َو َخ ْي ٌِر م ْن ُه ِم‬
َّ ‫ب َت ْذ ِك َيرة َّإي ُاه ْم‬
ِ
ِ
ِ
ِ
Abdullah İbn Mesud (r.a.) Peygamberimizin şöyle
buyurduğunu rivayet etti:
“Selam Allahın isimlerinden yeryüzüne (insanların arasına)
koyduğu bir isimdir. Selamlaşarak onu aranızda yayınız. Mümin
kişi bir topluluğun yanından geçer ve onlara selam verir, onlarda
selamı alırlarsa o kişi onlara selamı hatırlattığından dolayı toplumun
sayısınca sevap alır. Eğer, o topluluk selamı almazsa, alan en
hayırlısıdır.” (Terğib ve Terhib, C.5, S.294)
Selam büyüklere verildiği gibi küçüklere de verilmelidir.
Çünkü Efendimiz böyle yapmıştır. Ashaptan Hz. Enes çocuklara
rastladığı zaman kendilerine selam verirdi ve Peygamber Efendimizin
(s.a.s.) çocuklara selam verdiğini insanlara bildirirdi.
Kadınlara selam
"Kadınlar cemaat halinde iseler onlara selam verilir."
"Kadın tekse, ona kadın, kocası, efendisi, mahremi selam verir”;
"Kadın kendisine şehvet duyulmayacak kadar yaşlı ise yabancı erkeğin
ona selam vermesi müstehabtır, kadının da erkeğe selam vermesi
müstehabtır. Bunlardan hangisi önce vermişse mukabele diğerine
gerekli olur."
"Eğer kadın, şehvet duyulan biri ise genç de olsa, yaşlı da olsa ona
yabancı erkek selam vermez, erkeğe de kadın vermez. Şayet biri selam
verecek olsa, mukabeleye müstehak olmaz ve hatta mukabele mekruh
olur. Bu, cumhurun görüşüdür."
Gündelik ilişkilerde, iletişimin niteliğini belirleyen ilk söz ve davranış
selamlaşmadır. Selamın alınışı ve verilişi, ilişkinin devamını belirleyici en önemli
etkendir:
Köyün birinde bir kadıncağız, kızını elek istemek üzere çok sevdiği
komşusuna gönderir. Kızın canı sıkkındır. Komşu teyzeye gider, selamsız sabahsız, hâl
hatır sormadan çatık kaşlı, gergin bakışlı bir ifade ve donuk bir sesle: Eleği ver! der.
Bu tarza ve üsluba anlam veremeyen komşu teyze, aynı tarzda cevap verir: Elek yok
diye çıkışır. Kız, hışımla kapıyı çarpar ve annesine koşar: Elek yokmuş der,
sitemkârane. Anne şaşırır. Kırk yıllık komşusu ilk defa isteğini geri çevirmiştir. Hemen
komşusuna gider, selam verir; hâl hatır, hoş beşten sonra müşfik bir sesle eleği niçin
vermediğini sorar. Komşu teyze, bir yandan gülümserken bir yandan da eleği uzatır.
Hoş geldin komşu, buyur der. Eleği kızına niçin vermediğini de şöyle açıklar: Eee
komşu, elek istemenin de bir yol/yordamı var.
Selam Yüce Allah’ın göndermiş olduğu bütün dinlerde bulunan;
Yüce Rabbimizin bizlere emrettiği, Sevgili Peygamberimizin teşvik
ettiği; insanlar ve aile fertleri arasındaki ülfeti, sevgiyi, muhabbeti,
dostluğu artıran; büyük-küçük, tanıdık-tanımadık herkese verilmesi
gereken; verilip alındığında sevap elde edilen; imani bir sembol olan
selam toplumsal birlikteliğimizin de anahtarıdır.
Yüce Rabbimiz bizleri birbirlerini sevenlerden, birbirlerini
sevmek, dostluk kurmak, muhabbeti artırmak için güzel işlerle meşgul
olanlardan eylesin. Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olun.
ْ ْ َ ٰ َ ُ َ ُ َ َ َ َّ
َ ٰ َ ُ َ ُ َ َ َٰ ْ
ْ
ْ
‫ِإن اِلل ِئكة ت‬
‫يان‬
ِ ‫س ِلم ع َلى اه ِل الطاع‬
ِ َ ‫اِ ٰ و ِال ْت َس ِل َم على اه ْ ِل ال ِعص‬
َ ْ ُ َ ْ َ ُ َ َ َّ ُ ُ ْ َ
ُ‫يب في َس ِالم اِلالئكة َوآك ُل ل َح َرام َو ِقاطع‬
ٌ
‫ف ِمنهم الظلمة ليس لهم ن ِص‬
ِ
ِ ِ َِ َ ِ
ِ
ِ
َ ْ ُ َ ْ َ َ َ ْ َ ْ َ ُ َ ُ َّ َّ َ َّ
َ
ٌ
‫الم‬
ِ ‫الر ِح ِم والنمام و ِآكل امو ِال اليتامى لي‬
ِ ‫س لهم ن ِصيب ِفي س‬
َ َْ
‫اِلال ِئك ِة‬
“Melekler ibadet ve itaatta bulunanlara selam verirler.
Günahkarlara selam vermezler. Asilerden zalim olanlara meleklerin
selamından nasip yoktur. Haram yiyen, akrabası ile ilişkiyi terk eden,
söz taşıyan ve zulüm ile yetimlerin mallarını yiyenlere de meleklerin
selamından pay ve nasip yoktur”.
Konya da 1886-1960 yılları arasında yaşamış Hacıveyiszade Mustafa Efendi
isminde âlim, zahid, herkes tarafından çok sevilen ve sayılan biri vardı. Bir çok
faziletleri ve üstün meziyyetleri yanında, çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç, tanıdık
tanımadık, karşılaştığı herkese selâm vermesiyle de meşhurmuş. Hatta onun bu
selâmı, çocuklar için bir eğlence vesilesi bile olurmuş. Daha o, çocuklara selâm
vermeden önce, çocuklar ona selam verirmiş. O da başlarını okşaya okşaya aleyküm
selâm, aleyküm selâm diyerek gidermiş ve bu arada çocuklara çerez vermeyi de
ihmal etmezmiş.
Hacıveyiszade bir kere oğlu ile İstanbul’a gitmiş. Galata Köprüsünden
geçiyorlarmış. Adeti üzere yine sağına, soluna, önünden geçen herkese selâm
verince, herkes birbirine bakmaya başlamış, onun bu tutumu tuhaflarına gitmiş.
Oğlu: Baba, burada selâm vermesek olmaz mı? demiş.
Hacıveyiszade: Niye? diye sormuş.
Oğlu: Bunlar içerisinde Müslüman olmayanlar da var. Hem pek alan da yok. deyince,
Hacıveyiszade: Olsun babam, onlar almazlarsa ben geri alıveririm selâmımı, olur
biter. Biz verelim de onlar almayacaksa yine almasın. demiş. (Mustafa Özdamar,
Hacıveyiszade, İst., 1992, s.18)
Öyle kimseler vardır ki, karşısındakinden bir çıkarı olduğu zaman selâm verir
veya selâm alır. Bir çıkarı yoksa onu görmemezlikten, duymamazlıktan gelir. İşte bu
tip menfaatperestler için ünlü Divan şairi Fuzuli asırlarca önce: Selâm verdim, rüşvet
değildür deyû almadılar. der.
Günümüz insanı, yoğun bir tempo ile yaşıyor. Selâma, konuşmaya, hatır
sormaya, ziyarete gitmeye nedense pek vakit ayıramıyor.
Selâmın insanî ve İslâmî bir görev olduğunu unutuyor, ya da önemsemiyor.
Böylece dostluğun sıcak ortamını yakalayamıyor. Daha bireysel bir yaşayışı tercih
ediyor, bencilleşiyor, paylaşmayı bilmiyor. Daha az konuşuyor, dertleşiyor.
Mutlulukların paylaşıldıkça artacağını, dert ve sıkıntıların ise azalacağı gerçeğinin
farkına varamıyor.
Selâm, sevgi, saygı ve insanlığın anahtarıdır. İnsanı insana yakınlaştıran,
sevdiren, saydıran, anlaştıran iletişimin iki hecelik adı; selâm.
SELAM OLSUN
Bu dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asân vechile
Yuyanlara selam olsun
Azrail alır canımız
Kurur damarda kanımız
Yuyacağın kefenimiz
Saranlara selam olsun
Selâ verile kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun
Dünyaya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Miskin Yunus söyler sözün
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun
Yunus EMRE
Not: bu vaaz metni idris yavuzyiğit tarafından “Selam ve
Selamlaşmanın Fazileti” www.guncelvaaz.com Ahmet ÜNAL; “Esma-i
Hüsna dan Hayata Yansıyan es-Selam” Prof. Dr. Murat Sülün; “Güzel Bir
Geleneğimiz Selamlaşmak” Mustafa Kahraman; “Selamlaşmak
İnsanları Kaynaştırır” Dr. Durak PUSMAZ; “Önce Selâm Sonra Kelâm”
Rıfkı Kaymaz, “et Terğib ve’t Terhib” isimli eser makale ve vaaz
örneklerinden istifade edilmek suretiyle hazırlanmıştır.