Slayt 1 - Tarihten Dersler

Download Report

Transcript Slayt 1 - Tarihten Dersler

KURTULUŞ
SAVAŞINDA
KADINLARIMIZ
ateşi ve ihaneti gördük.
dayandık,
dayandık her yanda,
dayandık İzmir'de, aydın'da,
Adana'da dayandık,
dayandık, Urfa'da, Maraş'ta, Antep'te.
düşman tutmuştu tepeleri,
düşmanın topu vardı.
Antepliler düz ovada
sıkışmışlardı.
düşman şarapnel döküyordu,
toprağı kökünden söküyordu.
düşman tutmuştu tepeleri.
akan : Antep'in kanıydı.
Sivas Valisi Reşit Paşa’nın eşi
Melek Reşit Hanımın
başkanlığında kurulan Sivas
Anadolu Kadınları Müdafaa- i
Vatan Cemiyeti
9 Aralık 1919 tarihinde
resmen kurulmuş olan
Anadolu Kadınları Müdafaa-i
Vatan Cemiyeti 16 kişilik
yönetim kurulu ve 800 kişilik
üyeye sahipti. Genel Merkezi
Sivas olan derneğin yoğun
çalışmaları sonucu daha sonra
Kangal, Viranşehir, Kayseri,
Eskişehir, Kastamonu,
Erzincan, Amasya, Burdur,
Konya, Yozgat, Bolu, Aydın ve
Niğde’de şubeleri açılmıştır.
Düşman işgallerini büyük bir
hassasiyet ve dikkatle izleyerek
itilaf devletleri ve İstanbul
Hükümetine karşı zaman zaman
protesto mesajları yayımlayan,
Milli Orduya para ve mal yardımı
kampanyaları açan, Milli
Mücadele için Anadolu’ ya
geçenlere kutlama mesajları
gönderen bu cemiyet, Kurtuluş
Savaşı boyunca Türk kadınlığının
iftihar edeceği büyük hizmetler
görmüştür. Anadolu Kadınları
Müdafaa- i Vatan Cemiyeti
hizmetleri esnasında daimi surette
Heyet- i Temsiliye ve Ankara
Hükümeti ile ilişkilerini sürdürmüş
ve Mustafa Kemal Atatürk’ ün
büyük takdirini kazanmıştır
Karboğazı (Pozantı) savaşı ve Kılavuz Hatice
HATİCE HATUN
(KILAVUZ HATİCE)
Pozantı’da mücadele etmiştir. 8 Mayıs 1920’de
gece Fransız kuvvetlerine Kumcu Veli ile
birlikte kılavuzluk ederek, onları Türklerin ateş
hattına sokmuştur Fransızlar, en kritik nokta
olan Karboğazı’na sıkıştıklarını ancak gün
ışıyınca anlayacaklardır. Kılavuzlardan Hatice
Kadın'ın bir yolunu bulup bu durumu köylülere
bildirdiği anlaşılıyor Karboğazı destanı, Binbaşı
Mesnil'in teslim olma kararıyla sona erecektir.
Çukurova'nın batı kesimi komutanı olan Sinan
Paşa (Yüzbaşı Ratıp Tekelioğlu) sonucu
Ankara'ya bildirdi.
Bu rapora göre 650 er, 23 subay esir alınmış, iki
top, 8 makineli tüfek, bin kadar silah, 13
kadana, 90 katır ele geçirilmiştir.
KARA FATMA ŞİMŞEK
Yahya Bey’in kızı olan Kara Fatma
Şimşek’in asıl adı Yemine
Vardarlı’dır.1921-1922’de “Fahri
Milis Üsteğmeni” rütbesiyle
Kocaeli Grubu Mürettep Süvarisi
emrindeki Müstakil Süvari
Müfrezesi’nde görev yapmış,
İstiklal Harbi’nde bu mıntıkadaki
mücadelelere katılmıştır.
Şerife Bacı, Kurtuluş Savaşı
sırasında İnebolu'dan aldığı
silah ve cephaneleri yoğun kar
yağışı altında kağnıyla
Kastamonu'ya taşırken, yolda
donarak şehit olmuştu.
ŞERİFE BACI
Şerife Bacı.
İnebolu-Kastamonu-Çankırı-Ankara hattı milli
mücadelenin en önemli güzergahlarından biridir.
İstanbul dan kaçırılan, yurt dışından gelen silahlar ve
aydınlar bu güzergahtaki kağnı kolları ile Anakaraya ve
cepheye ulaşabilmişlerdir.
Şerife Bacı kış şartlarında aldığı cephaneyi cepheye
ulaştırmaya çalışan binlerce yurtseverden biridir.
Küre dağlarını zorlu kış şartlarında geçmeye çalışan
kağnı kolu Kastamonu kışlasına geldiğinde Seydilerli
Şerife Bacı'nın olmadığı görülür.Çıkartılan zaptiye kolu
Bu gün Kastamonu Sanayi sitesi olan mıntıkada
donarak ŞEHİT olmuş Şerife Bacı'yı bulurlar.
Kağnıdaki silahlar özenle örtülmüş zarar görmemiştir.
Cemal Çavuş duyduğu ağlama sesi ile örtüyü
kaldırdığında bir kız çocuğunun cephane sandıkları
içinde mermilerle birlikte özenle örtüldüğünü görürler.
Cananı ile cephaneyi bir tutup kendi örtünerek
kurtulabilecekken Şehit olan Şerife Bacı'nın bu aziz
hatırası Heykeltıraş Tankut ÖKTEM'in eseri olarak
Kastamonu Cumhuriyet Meydanında yer alır.
Bizlere bu fedakarlığı gösterip-gösteremeyeceğimizi her
gün hatırlatarak
Kurtuluş Savaşında
kadınlarımız erkeği ile omuz
omuza cephedeki yerini almış,
düşmana karşı silâhı ile
savaşarak, cepheye mermi
taşıyarak, yaralı askerleri
tedavi ederek, silâh ve giyecek
imal ederek, vatanın
kurtuluşunda ve bu günlere
ulaşmamızda hak sahibi
olmuştur
Kadınlarımız
Ayın altında kağnılar gidiyordu,
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Toprak öyle bitip tükenmez,
dağlar öyle uzakta
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile,
erişmeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle,
ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi ufacık
kısacıktılar ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında
ve ayaklarının altında akan
toprak
toprak
ve
topraktı
Gece aydınlık ve sıcak ve kağnılarda tahta yataklarında
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara
kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve karasabana
koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim
olan
kadınlar
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında kağnıların ve hartuçların peşinde harman yerine
kehribar başaklı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı, aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar yürüyordu
Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Nazım Hikmet RAN
1920 Temmuzunda Osmaniye’deki
Fransız karargahına düzenlenen
saldırıda arkadaşlarının tereddüt
ettiğini gören Tayyar Rahmiye
onları cesaretlendirmek adına öne
fırlayarak arkadaşlarını hücuma
teşvik etmiş, Fransız karargahı
önünde alnından vurularak şehit
düşmüştür
TAYYAR RAHMİYE
BİTLİS DEFTERDARININ HANIMI
Kahramanmaraş’ta düşmana karşı
verilen mücadelede en fazla yararlılık
gösterenlerin arasında bulunmaktaydı.
Maraş’ta Fransızlar ile savaş, 21 Ocak
1920’de başlamış,12 Şubat’ta Fransızların
geri çekilmesiyle sona ermiştir, İşgale karşı
verilen mücadelede Kayabaşı
Mahallesi’nde 8 düşmanı öldürmüş daha
sonra erkek elbisesi giyerek milis
kuvvetlerine katılmıştı.
2 Şubat 1920’de Anadolu Kadınları
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Reisi
Melek Reşit ve Katip Şefika Kemal
imzasıyla yayımlanan bildiri ile
Fransızların Maraş’taki zulümleri yurtiçi ve
yurtdışında kınanmıştır.
GÖRDESLİ MAKBÛLE
Yunan işgali sırasında, Akıncılar müfrezesinde Halil Efe'nin eşi
Gördesli Bayan Makbule henüz yirmi yaşını ikmal etmiş,
gençliği ile beraber cesur ve çevik bir kadındı. 1921'de Halil
Efe ile Demirci'de evlenmiş ve iki ay sonra kocası ile birlikte
yurdu kurtarmak için dağa çıkmış, sekiz ay dağlarda kar,
yağmur ve çamurda beraber gezmiş ve düşmanla muharebe
edip, Milli İstiklal Savaşı'nın muvaffakiyetle sonuçlanacağına
kanaat getirerek yılmaz bir azim ve sebatla erkeklere büyük
örnekler vermiş ve bunların medar-ı teşviki olmuştur.
Kendisi siyah pantolon, ceket ve uzun bir manto giyinir,
ayağında çizme, başında siyah başlık ve elinde bir Japon
filintası taşırdı. Düşmandan iğtinam ettiği doru atı üzerinde
daima müfrezenin artçısı olurdu. Pek çevik ata biner ve iner,
tehlike zamanında herkesten evvel silahını kullanırdı. Birkaç
müsademeye girdiği gibi bir iki defa da düşmanın pususuna
düşmüş ve hiçbir zaman metanetini kaybetmemiş, hatta telaş
gösterenlere cesaret örneği olmuştur.
Aksihar'la Sındırgı'nın hatt-ı fâsılı olan Kocayayla'da yapılan
bir müsademede 17 Mart 1922'de başından aldığı bir kurşunla
şehid olmuş, aynı yerde kanlı elbisesi ve çizmesi ile toprağa
gömülmüştür”.
Fatma Seher Erden
(ERZURUMLU KARA FATMA)
1888-1955
1888 Yılında Erzurum’da
doğmuş,
Subay olan eşi Derviş Bey
Ermeniler tarafından şehit
edilince, etrafına topladığı
kadınlarla Ermenilere karşı
savaşmıştır. Mustafa Kemal
Paşa’dan görev isteyerek,
kurduğu çetesiyle Bursa ve
İzmit’in işgalden kurtarılması
için çarpışmıştır. Üsteğmen
rütbesine kadar yükselen Kara
Fatma, Üsteğmenlik emekli
maaşını Kızılay’a bağışlamıştır.
1954 yılında tekrar maaşa
bağlanan bu kahraman kadınımız
1955 yılında Erzurum’da
ölmüştür.
İKİ OĞLUNU ŞEHİT VEREN
KENDİSİDE GAZİ OLAN
AYŞE HANIM
Eşini Balkan Harbi’nde kaybeden Ayşe
Hanım, 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların
İzmir’e girmesiyle Milli Mücadele’ye
katılmış ve Aydın’a geçmiştir.27
Mayıs1919’da işgal edilen Aydın’da
Yunanlılara karşı kahramanca dövüşmüş,
büyük oğlu bu mücadelede şehit olmuştur.
Ayşe Hanım,21 Şubat-12 Mart’taki Birinci
İnönü, 31 Mart-1 Nisan 1921’deki İkinci
İnönü Savaşlarına da katılmış, küçük oğlu
da bu savaşlarda şehit olmuştur.23 Ağustos13 Eylül 1922 tarihleri arasında Sakarya
Meydan Muharebesi’nde yaralanmış,
tedavisinden sonra yeniden müfrezesine
dönmüştür. Ayşe Hanım 1942 yılında
Ankara’da vefat etmiştir.
Mustafa Kemal´in Kağnısı
Yediyordu Elif kağnısını,
Kara geceden geceden.
Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar,
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Her bir heceden heceden.
Mustafa Kemal´in kağnısı derdi, kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,
Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola önceden önceden.
Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar,
Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı,
Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra,
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafiftiler, inceden inceden.
İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında
Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri,
Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim;
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına.
Alnı yeşilini kapmıştı, geçirmişti,
Niceden, niceden.
Durdu birdenbire kocabaş, ova bayır durdu,
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez.
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur,
Nasıl dururdu Mustafa Kemal´in kağnısı?
Kahroldu Elifçik düşünceden düşünceden.
Aman kocabaş, ayağını öpeyim kocabaş,
Vür beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin,
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere, iyceden iyceden.
Kocabaş yığıldı çamura,
Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar,
Örtüldü gözleri örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal´in kağnısı bacım?
Kocabaş´ın yerine koştu kendini Elifçik,
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
HALİME ÇAVUŞ (KOCABIYIK)
1898-1976
Halime Çavuş Kastamonu Halife
bucağı(Duruçay) Köyündendir. Milli
Mücedele de İnebolu’nun bombalanması
sırasında ayağından yaralanmış, yaralı hali
ile almış olduğu cephaneyi Sakarya
cephesine kadar ulaştırmıştır. Milli Mücadele
döneminde gösterdiği yararlılıktan dolayı
İstiklal Madalyası ve maaşı ile taltif edilmek
üzere Ankara’ya çağrılmış ve Atatürk’ün 1
hafta konuğu olmuştur. Madalya töreni
sırasında kendisine hediye edilen Çavuş
kıyafetini “ben gelinliğimi bu gün giydim”
diyerek sırtına geçiren Halime Çavuş
ölümüne kadar bu kıyafeti sırtından
çıkarmamıştır. Sözlüsü cephede şehit olduğu
içinde yaşamı boyunca evlenmemiştir.
SATI ÇIRPAN
SATI KADIN
1890 1956
Kurtuluş Savaşı'nda cepheye sırtında mermi
taşıyan kadınlarımızdandı. AnkaraKazanlıdır. Millet mekteplerinde okuma
yazmayı öğrenen Satı Çırpan, 1934 yılında
Mustafa Kemal Atatürk'ün kadınlara seçme
ve seçilme hakkını vermesiyle, meclise giren
ilk 18 kadın milletvekilinden biri olmuştur.
Kurtuluş Savaşı'nda gazi olmuş bir askerin
eşiydi. Çiftçilik ve köy muhtarlığı yaptı. 5
çocuk annesiydi. Satı Kadın olarak bilinse
de TBMM kayıtlarına adı Hati Çırpan olarak
girmiştir
HALİDE ONBAŞI (EDİP ADIVAR)
1884 - 1964
İşgallerin ardından İstanbul'da yaptığı
konuşmalarla halkı işgallere karşı
uyandırmaya çalışan, Milli Mücadele'nin
en önemli simalarından biridir.
Sultanahmet Mitinginde yaptığı
konuşmadan sonra tevkif kararı çıkınca,
eşi eli birlikte Anadolu'ya geçmiş ve Milli
Mücadele'ye katılmıştır. Mustafa Kemal
onu Garp Cephesine tayin etmiştir. "Halide
Onbaşı" olarak İstiklal Savaşına
fiilen katılmıştır. İstanbul Hükümeti
tarafından, Mustafa Kemal ile birlikte
hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden
biridir
Nezahat Onbaşı
Unutulmuş bir kahraman
Nezahat Baysel, 70. Alay Komutanı Albay Hâfız Hâlid
Bey’in kızıdır. Hâlid Bey, eşini kaybettikten sonra
kimseye emanet edemediği 9 yaşındaki kızı Nezahat’ı,
kendisiyle birlikte savaşa götürür. Çanakkale cephesinde
muharebe havasına alışan Nezahat, alay İzmit’e
nakledildiğinde talimlere katılarak ata binmeyi ve silah
kullanmayı öğrenerek 12 yaşında ‘onbaşı’ rütbesini alır.
70. Alay’ın adı o günden sonra ‘Kızlı Alay’ diye anılmaya
başlar...
Babasının yanında cepheden cepheye koşar, Mehmetçiğin
söküklerini diker, onlara moral verir, yaralıların bakımını
üstlenir. Kurtuluş Savaşı boyunca Gördes, Geyve, İnönü
ve Sakarya muharebelerinde cephede olan, çeşitli
kahramanlık öyküleriyle hatırlanan Nezahat Baysel’e 30
Ocak 1921 tarihinde TBMM’nin 140. oturumunda “ilk
istiklal madalyası”nın verilmesi kabul edilir. Bu öneri
TBMM’de hararetle kabul edilse de savaşın zorlukları
içinde işleme konulamaz, daha sonra da unutulur. Bu
karardan 65 yıl sonra 78 yaşında iken TBMM’nin “şükran
belgesi” ile ödüllendirilen Nezahat Baysel, 1993 yılında
Hakk’ın rahmetine kavuşur
HAFIZ SELMAN İZBELİ
Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu
kurucularından ve Kastamonu’da ilk kadın meclisi üyesi,
sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle bir
“Cumhuriyet kadını”idi… Kurtuluş Savaşı sırasında
Kastamonu’ daki kadınları toplamış, asker için çorap,
kazak, fanila ördürüp cepheye göndermişti.Varlıklı bir
aileden geliyordu. Asker Kastamonu’ya geldiğinde
hepsini yolda karşılayıp doyurmuştu. Hep “Ben
Cumhuriyetçiyim” dermiş. Savaştan sonra yeni baştan
herkes gibi Türkçe harflerle okuma yazmayı
öğrenmişti.Hafız Selman Hanım’a milletvekilliği de
önerilmişti. “Hafız olduğum için başımı açamam. Başımı
açamayacağım için de milletvekili olamam” diyerek
kabul etmemişti. Mustafa Kemal’in Kastamonu’ya
geldiği sırada İzbeli Konağı’nı ziyaret ettiği ve karşılıklı
kahve içtikleri söylenmektedir.
ÇETE EMİR AYŞE
Yunan askeri Aydın’a doğru geldiğinde iki arkadaşı
ile birlikte Menderes’in diğer tarafına geçmeye
çalışan Emir Ayşe, arkadaşlarının kayıktan düşüp
boğulması sonucunda geri dönmüş ve
Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek hatıra
elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış,
dağa çıkmış, Yörük Ali Efe’ye katılmıştı. Aydın’ın
kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlılarla
savaşmıştı.Çete savaşları yapmıştı. Aydın
kurtulduktan sonra silahını Ali Efe’ye teslim edip
memleketi İmamköy’e dönmüştü. Savaş sonrası
Atatürk İstasyon Meydanı’nda Çete Emir Ayşe’nin
de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal
Madalyası takmıştı. “Savaştım Yunana karşı,
elimde kalan en değerli şey Atatürk’ün göğsüme
taktığı İstiklal Madalyasıdır” demişti.
TARSUSLU KARA FATMA (ADİLE ONBAŞI)
Asıl adı Adile olan, Adile hala, Adile Onbaşı diye bilinen kahraman silah
arkadaşları arasında “Kara Fatma” olarak anılırdı. 8-10 kişilik milis kuvvetiyle
Afyon Savaşına katılmış, Tarsus’un kurtarılmasında da büyük yararlılıklar
göstermiştir.
GAZİANTEP’Lİ YİRİK FATMA
Gaziantep’te Fransızlara karşı verilen savaşta (1 Nisan 1920-8 Şubat 1921) çete
teşkilatına katılmak isteyen Yirik Fatma gelmesini istemeyenlere karşı «Benim
kanım, sizinkinden daha mı şirindir?» cevabını vermiş ve çetecilerle birlikte
yola çıkmıştı.
NAZİFE KADIN
9 Mart 1922’de Çanakkale Bigadiç civarını kuşatan Yunan ordusu Komutanı
Nazife Kadın’dan bilgi istemiş, ancak o bilmediğini, bilse bile asla
söylemeyeceğini ifade etmiş, bunun üzerine Yunanlılarca fırına atılarak şehit
edilmiştir.
NACİYE HANIM
20 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul Üsküdar’da düzenlenen mitinge katılan
ve söz alan kahramanımız bu mücadelede kadınların da erkeklere yardım
edeceği konusunda teminat vermişti.
FAİKA HAKKI
Erzurum’da toplanan “Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”nin (Temmuz- Ağustos,
1919) de etkisiyle kadınlar da protesto hareketine giriştiler. 1919’un Kasım ayında Erzurum
Kız Lisesi Müdiresi Faika Hakkı, Muradiye Camii’nde toplanan kadınlara hitaben yaptığı
konuşmada, onları etkin protestolarda bulunmaya çağırmıştı. Onun teklifi ile İstanbul’u işgal
etmiş olan İtilaf kuvvetleri temsilcilerine ve ABD Senatörlerine tepki telgrafları çekilmişti.
SULTAN HANIM
Adana bölgesinde çarpışan partizan müfrezesi geçici olarak Toros Dağlarından geri çekilirken,
Sultan Hanım da inekleriyle beraber onlara katılmış, çete dağda kaldıkça ineklerinin sütüyle
onları beslemişti. Müfrezedekiler onu sevgiyle “anne” diye çağırmıştı.
DOMANİÇLİ HABİBE
Kurtuluş Savaşı sırasında cahil evladının düşmana yol gösterdiğini
duyunca İnegöl’e inmiş, bir kurşunla oğlunu yere serip ardına
bakmadan geldiği dağlara geri dönmüştür.
SÜREYYA SÜLÜN HANIM
Van doğumlu Süreyya Hanım, Erek kasabasında 500 kişilik bir çeteye katılmış,
1,5 aylık bir çatışmadan sonra yaralanınca Erzurum’a dönmüştü.
Ülkemizin Kurtuluşu ve kuruluşuna hizmet
etmiş nice adsız kahramanları’da şükran
ve minnetle anıyoruz
Ey kahraman Türk
kadını, sen yerde
sürünmeye değil,
omuzlar üzerinde
göklere yükselmeye
layıksın.
"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve
zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diymez. Erkeklerden kurduğumuz
ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve
kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar,
hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu
ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim."
M.Kemal Atatürk
Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına,
Ne mutlu O’na sahip olan Türk ulusuna