Transcript Knut Hamsun

HAYATI

Norveçli yazar
Hamsun’ın asıl adı
Knut Pedersen’dir.
Yazarlıkta
kullandığı Hamsun
adını, babasının
1863’te yerleştiği
Hamsund
köyünden aldı.

Çocukluğu ve
gençliği kırsal
bölgede geçti.
Hemen hemen hiç
resmi eğitim
görmedi. Genç
yaşta çeşitli işlerde
çalışmaya bir
yandan da
yazmaya başladı.

Üniversiteye
gitmek için yeterli
parayı
bulamayınca,
çalışmak üzere
ABD’ye gitti.
1884’te beklediğini
bulamamış olarak
Norveç’e döndü.

Ancak iki yıl sonra
yeniden ABD’ye
gitti, orada
edebiyat üstüne
konferanslar
vermekten tramvay
biletçiliğine kadar,
çeşitli işlerle
uğraştı.
 1889’da
Norveç’e
dönüşünde
Amerikan
yaşamını
eleştiren bir
makale
yayınladı

İlk romanı olan
Açlık’ın büyük
başarı
kazanmasından
sonra, hayatını
yazarlıkla
kazanmaya başladı.

1920’de Nobel
Ödülü’nü aldı.
1930’larda
ülkesindeki faşist
partiye katıldı. II.
Dünya Savaşı’nda
Norveç’in işgali
sırasında Almanlar’ı
destekledi

Savaştan sonra, bu
nedenle tutuklandı,
ancak ileri yaşı
dolayısıyla yalnızca
para cezasına
çarptırıldı.

Gizemler adlı
eseriyle, yeni
edebiyatın nasıl
olması gerektiğini
örneklemeye
çalışmıştır

Açlık adlı
romanında
bireyin toplumla
ilişkileri içinde
nasıl doğallığını
yitirdiğini
irdelemiştir.

Hamsun’un yalın ve
çocuksu üslubu
incelikle örülmüş bir
düzyazı şiirini andırır.
Rus yazarlarının,
özellikle de
Dostoyevski’nin ruhsal
yaklaşımı ile ABD
edebiyatının etkilerini
taşıyan bir kara
gülmeceyi
birleştirmiştir.

Romanlarındaki neşeli
hava, insanların
çevresini saran
boşluğu gizlemekten
uzaktır. Eserlerine
olan ilgi, ancak
ölümünden bir süre
sonra canlanmıştır.
EDEBİYATTA YÜKSELİŞİ

Parası tükenen Hamsun tekrar aynı
tüccarın yolunu tuttu. Tüccar yardımını
esirgemedi. Hamsun bu parayla bir oda
kiralayıp daha önce yazdığı yazıların pek
çoğunu yaktı. Makaleler, hikâyeler yazıyor
bunları satmaya çalışıyordu. Parası tekrar
tükenince aç kaldı ve bunu romanlaştırdı.
Açlık romanı şöhretinin ilk basamağı oldu.

Bu sıkıntılar içerisindeyken, yol yapımında
iş buldu. Kum ocağında kâtiplik edecek,
çekilen kumların hesabını tutacaktı. Zor
değildi bu iş. Çalışma ve dinlenme
saatlerinde bol bol kitap okuyordu.
Müsveddelere şiirler, makaleler
karalıyordu. Zamanla bir hatip gibi
konuşabildiğini keşfetti işçilerle sohbet
ederken. Tanıştığı bir rahip ona konferans
vermesini tavsiye etti. Bunun üzerine
Gjövik şehrinde bir salon kiralandı

Konferansı dinlemeye
sadece altı kişi geldi.
Altı kişiden biri olan
bir yazı işleri müdürü
konferansı beğendi.
Çevreye konferansı
övdü. Bir sonraki
konferansına da
sayıları artmıştı. Bu
sefer yedi kişiydiler.
Anlaşılan bu yörenin
edebiyatla ilgilendiği
yoktu. Knut evine geri
döndü

Yirmi bir yaşındaydı ama çalışmaktan
ziyade yazmak istiyordu. Noelde bir
arkadaşı onu çiftliğine davet etti.
Arkadaşının annesi Knut'u çok sevdi ve
ona bir rahip olmasını öğütledi. Ama
Knut'un Amerika'ya gitmek istediğini
öğrenince bu aile, Knut'a yol parası dört
yüz kron ödünç verdi. O da, hemen
İngilizce öğrenmeye koyuldu. Ünlü yazar
Björnson'a gidip ondan bir tavsiye
mektubu aldı. 1882'de Knut Amerika'ya
gitmişti.

Amerika'da Björson'un
mektubu bir işe
yaramamıştı. Burada kimse
onu tanımıyordu. Henry
Johnson adında bir
öğretmenle ahbap olup
ondan İngilizce dersleri
aldı. Onun kütüphanesini
taradı. Özellikle Mark Twain
onu etkilemişti. Önceler
Norveççe daha sonra da,
İngilizce konferanslar
hazırladı. Geceli gündüzlü
çalışmalardan sonra
Minesota'ya geçti ve orada
muhasebe işine başladı.
SAĞLIK PROBLEMLERİ

Bir açık arttırmada yüksek sesle
konuşurken göğsünde bir sancı duydu.
Öksürük nöbetiyle Arkadaşı Johnson
karısıyla bir Avrupa gezisine çıkınca işler
Knut'a kaldı. 1884 yazı ile güzü bu yere
yığıldıı. Doktor hızlı ilerleyen verem teşhisi
koydu ve ona birkaç aylık ömrü kaldığını
söyledi.
SÜRPRİZ İYİLEŞMESİ

Knut birkaç ay hasta yattı. Ölürsem
Norveç'te gömüleyim diyerek Norveç'e
doğru yolculuğa çıktı. Ne kendisinin ne de
dostlarının anlayamadıkları bir şekilde yol
süresince kendiliğinden iyileşti. Deniz
havası iyi gelmişti.
EDEBİYATA DÖNÜŞ
"Yumruğunu yemedikçe kimsenin bırakıp gitmediği o
garip şehir, Kristiania'da aç gezidiğim günlerdeydi. Tavan
arasında uyanık yatıyordum. Alt kaltta bir saatin altıya
vurduğunu duydum. Hafif aydınlanmıştı ortalık; insanlar
merdiveneri inip çıkmaya başlamışlardı..." diyordu
büyülenmişliğiyle.
" yazıyordu. Ne yazdığını
 Kağıtları üst üste yığıyor sürekli
iyi biliyordu. Açlık romanıydı bunlar. Yazdığı kısımları
Politiken gazetesi yazı işleri müdürlerinden Edvard
Brandes'e götürdü. Brandes bu karşılamayı daha sonra
şöyle anlatıyordu: "Ondan daha düşkün bir başka insan
pek az görmüşümdür. Düşkünlüğü elbisesinin yırtık pırtık
olduğundan değildi. Ya o yüzü!. Çok uzundu
müsveddeler. Kendisine geri veriyordum ki, birdenbire
kelebek gözlüğü gerisinde gözlerindeki ifadeyi gördüm."

Ona Nobel ödülünü kazandıran "Göçebe" adlı
kitabını ise elli yaşlarında tamamlamıştır. Üç
bölümlük büyük romana yazarın verdiği genel
isimdir. İlk kitap "Sonbahar Yıldızları" altında
1906'da, "Hüzünlü Havalar" 1909'da, "Son
Mutluluk" 1912'de Göçebe'de toplanmıştır ve
yazarın ağzından anlatılmıştır. Bu defa kitabında
evliliğin zor temasını işlemeye yönelir.
 Ülkesi Norveç işgalinden önce başladığı Nazi
taraftarlığını ülkesinin işgali sırasında da devam
ettirmesiyle ünü ciddi şekilde lekelenmiştir.
1943 yılında aldığı Nobel ödülünü Goebbels'e
göndermiştir.
 19 Şubat 1952 yılında doksan üç yaşında öldü.
